halkTV " Köşebaşı" -24 Aralık 2025-

Uyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…"-Bahadır Özgür- 

Habertürk merkezli başlayan uyuşturucu operasyonundan sürpriz bir isim çıktı: Gürbüz Yiğit!

Hem ifadelerde adının geçtiği olay hem de operasyondan önce yaptığı ihbarda anlattıkları, Yiğit’in soruşturmanın en gizemli aktörlerinden birisi olduğunu gösteriyor.

Nasıl mı?

Önce kim olduğunu kısaca hatırlayalım…
***
Uyuşturucu partilerini organize ettiği ileri sürülen Kasım Garipoğlu’nun babası Hayyam Garipoğlu ile beraber, 1998’deki Türkbank ihalesinden dolayı çete davasından ceza alan Korkmaz Yiğit’in kardeşi.

Korkmaz Yiğit’in hikayesi de bugünün Can Holding’ine benziyordu. Aniden büyümüş, banka almış, sonunda medyaya el atmıştı. Ne olduysa, ondan sonra oldu zaten. Çakıcı ile Türkbank ihalesi için yaptığı bir telefon konuşması ortalığa düşünce, siyaseti de sarsan bir skandallar zinciri tetiklendi. Olayda adı geçen dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz istifa etti, hükümet düştü.

whatsapp-image-2025-12-23-at-07-19-12-1.jpeg(Cem Garipoğlu ve Korkmaz Yiğit, Silivri’de bir dönem koğuş arkadaşıydı.)
İşte Gürbüz Yiğit, içi boşaltıldığı için TMSF tarafından el konulan ağabeyinin diğer bankası Bank Ekspres davasının hükümlüleri arasındaydı. Kısa süre hapis yattı. Ağabeyi Korkmaz Yiğit ise Ekim 2012 ile Haziran 2013 arasında Silivri Cezaevi’nde kaldı. Koğuş arkadaşı Münevver Karabulut’u katletmekten hapis yatan ve cezaevinde intihar eden Hayyam Garipoğlu’nun öz yeğeni Cem Garipoğlu’ydu.

90’lardaki çete-siyaset-sermaye ilişkilerinin merkezinde yer alan iki ünlü ailenin mensupları, bir başka dönemin karanlık ilişkilerinin ortasında yeniden beliriyor.

Gürbüz Yiğit’in bu soruşturmadaki rolü oldukça ilginç. Çünkü eldeki ipuçları, yanıtını şimdilik bulamayacağımız bir soruyu akla düşürüyor:

Bir ihbarcı mı, tanık mı, yoksa Garipoğlu’na bilgi sızdıran kişi mi?
Beraberce bakalım şimdi…

‘PARTİLERİN İHBAR EDİLECEĞİNİ BİLDİRDİ’

Firari Kasım Garipoğlu’nun etkin pişmanlıktan yararlanan şoförü İ.A.A. verdiği ifadede önemli bir bölüm var. Savcı şoföre, cep telefonundan çıkan bir mesajı soruyor.

Mesajın ne olduğu ifade tutanağından yer almıyor. Şoförün cevabı şu:

“Bana sormuş olduğunuz cep telefonuma gelen Kasım Bey’in ve Kasım Bey’e ait yalıda yapılan partilere ilişkin ihbarlar yapılacağı yönündeki mesajları gönderen kişi Gürbüz Yiğit isimli şahıstır. Bu şahıs Kasım Bey yurtdışındayken yaklaşık 15 gün önce yalıya geldi. Kasım Bey ile görüşmek istedi ancak Kasım Bey görüşmek istemeyince benim irtibatımı alarak benim üzerimden iletilmek üzere bana sormuş olduğunuz mesajları tarafıma gönderdi. Bildiğim kadarıyla bu şahıs Korkmaz Yiğit’in kardeşi olan Gürbüz Yiğit’tir ve söylediği kadarıyla Kasım Bey’in babası olan Hayyam Garipoğlu’ndan çok eski bir tarihe dayalı alacaklıymış.”

whatsapp-image-2025-12-23-at-07-19-11.jpeg(Kasım Garipoğlu’nun ifadesinde yer alan ilgili bölüm.)

İfadedeki “yalıdaki partilere ilişkin ihbarlar yapılacağı…” cümlesi dikkat çekici. Telefondaki mesajların, savcılığın soruşturma başlattığı ile ilgili bir bilgi olduğunu anlıyoruz. Nitekim Kasım Garipoğlu da operasyondan 15 gün önce gerçekleştiği belirtilen bu görüşmeden sonra Türkiye’ye bir daha dönmüyor.

Magazin yığınının arasında kaybolan bir başka kritik bilgiyi daha aktaralım.

Mehmet Akif Ersoy, 9 Aralık 2015 günü gözaltına alındı. Kasım Garipoğlu hakkında yakalama kararı ise 18 Aralık günü çıkarıldı. Ersoy gözaltına alınmadan önce Gürbüz Yiğit, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir ihbarda bulundu. Savcılığın 8 Aralık tarihli resmi yazısında ise Yiğit’in ‘müşteki sıfatı’ ile detaylı beyanına başvurulacağı, avukatına bildirildi.

Yani Gürbüz Yiğit’in resmi ihbarda bulunmadan önce mi Kasım Yiğit’e mesaj ulaştırıp iddia ettiği borcu istediği yoksa ihbardan sonra mı bunu yaptığı konusunda akıllara soru işareti düştüğünü not edelim.
Gelelim ihbar mektubuna…

İhbarında Kasım Garipoğlu’nun, GKFX üzerinden Asyalı müşterilere ait 29 milyon doları sahte finansal işlemlerle zimmetine geçirip yurtdışına kaçırdığını ileri sürdü.

Olayın ne olduğunu dün yazmıştım. Detaylı bilgi için şu habere bakılabilir:

‘BURUNLARINDAN KAN GELENE KADAR…’

Gürbüz Yiğit’in ihbar dilekçesinin devamında ise şöyle diyor: “2025 yılı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleri ile ‘Aile Yılı’ ilan edilmiş olup özellikle bu anlamlı yılda ülkemizin, milletimizin birliğinin, beraberliğinin ve devamlılığının teminatı için toplumun ve özellikle ailelerin ahlaki yapısını bozacak her türlü eyleme karşı büyük bir kararlılıkla mücadele edilmesi her vatandaşın sorumluluğudur.

Bu kapsamda; Kasım Garipoğlu ve partilerine katılım sağlayan kişiler hakkında uyuşturucu madde kullanımına yer sağlama, uyuşturucu temini-dağıtımı ve müstehcenlik suçlarını işlediklerine dair makul şüphe bulunmakta olup Kasım Garipoğlu kadar bu partilere katılım sağladığı tespit edilecek diğer kişilerin de tespit edilerek cezalandırılması için gereğinin yapılması gerekmektedir. Zira ailelerin olduğu yerde uygunsuz hareketler sergilenmesi, bu grup partilerine yer sağlanması, topluma mal olmuş ünlülerin burunlarından kan gelene kadar uyuşturucu tüketmeleri ve bu eylemlerinden dolayı hiçbir yaptırımla karşılaşmamaları, çocuklarımızı ileride bu tür bireyler olmaya itecek ve ne yazık ki yozlaşmış, çarpık bir toplum olmamıza sebebiyet verecektir.

Alkolün su gibi aktığı, genç kızlarımızın çıplak dolaştığı, kutlamaların şampanyalarla yapıldığı ve müstehcen dansların gerçekleştirildiği, lüks ve sınır tanımamazlıkla dolu bu etkinlikler ahlak sınırları ve kamusal huzur konusunda derin tartışmalar başlatmaya elverişlidir…”

İhbar dilekçesinden anladığımız kadarıyla partilerde çekilmiş bazı görüntüler de delil olarak sunulmuş. Bakalım daha ne sürprizler çıkacak…

/././

Hedef uyuşturucu mu, kaynaklar mı?-Serra Karaçam- 

Başkan Trump, “ulusal güvenlik” için Grönland’a ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Cin ve Rus gemilerinin bu civarda gezindiğini ifade etti.

Trump yeterince doğal maden ve petrole sahip olduklarini amacın bu olmadigini da ekledi.

Washington’in AKM’si diyebileceğimiz Kennedy Center’a Trump ismi eklenmesi tartışmalarından sonra;

Donanma için yeni bir “Trump sınıfı” savaş gemisi kategorisini de tanıttı.

Yani Gemilerin olduğu filoya da Trump ismi veriliyor.

Yeni gemiler, Çin ve diğer rakiplere karşı Trump’ın estetik standartlarında oluşturulacak Altın Filo”nun bir parçası…

Altın görünümlü olmasada isimleri böyle.

Markalaşma, denizde bile önemli…

***

Bu arada ABD ordusu, tersanelerden çok uzakta, sahada.

Amerikan güçleri, Doğu Pasifik’te uluslararası sularda uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olduğunu iddia ettiği “düşük profilli” bir gemiyi vurdu.

Bu “low-profile” düşük profilli ifadesi, geminin tasarımı ve görünürlüğüyle ilgili.

Yani tekne, tespit edilmesi zor olacak şekilde tasarlanmış bir gemicik.

Bunlar suyun içinde çok alçakta seyreden, düz ve dar bir gövde sahip ve genellikle koyu renkli denizle uyum sağlayan gemiler.

Bu son saldırıda bir kişi hayatını kaybetti.

Son aylarda Pasifik'te ve Venezuela açıklarında benzer saldırılarda ölenlerin sayısı 100'ü geçti.

Yönetim bunun uyuşturucuyla mücadele olduğunu söylüyor.

Trump Venezuela ABD’nin petrolünü, toprağını ve varlıklarını çalmakla suçlamıştı.

Bazı Kongre üyeleri, Kolombiya ve Venezuela geminin uyuşturucu taşıdığı ispatlanmadan vurulmasını hukuksuz buluyor.

Washington resmi olarak hedefin uyuşturucu olduğunu söylese bile;

Venezuela petrol tankerlerine uygulanan abluka ve tanker yüklerine el konulması…

Venezüela’yı “ABD varlıklarını çalmakla” suçlayan retorik…

Maduro yönetimini zayıflatmaya yönelik baskılar geniş kapsamlı politikanın içinde yer alıyor.

***

GAZZE VE SURİYE

Trump’ın Gazze, Lübnan ve Suriye'yi istikrara kavuşturma çabaları sürüyor.

Türkiye sembolikte olsa Gazze'de olsun diye İsrail ile mücadele ettiğini dillendirenler çok.

İsrail Başbakanı Şimon Peres’in eski politika danışmanı ve özel temsilcisi Nimrod Novik; "İsrail’in mevcut politikalarının Orta Doğu stratejisini zayıflattığını" savunuyor.

İsrail HAMAS’ın silahsızlanması odaklanmış durumda ama Uluslararası İstikrar Gücü net değil ve Filistin Yönetimi bile yeni süreçten uzak tutuluyor.

Yani HAMAS’ın silah bırakmama bahaneleri hazır.

Novik’e göre ABD Lübnan ve Suriye’de daha geniş çatışmayı önleme çabasında…

İsrail Suriye’ye sık sık askeri harekâtlar düzenlerken, Şam ile Golan Tepeleri arasında, İsrail’in kuzeydoğu sınırına bitişik tüm bölgenin silahsızlandırılmasını talep ediyor.

Gazze’deki belirsizlik, Suriye’deki yeni çatışmalar ve Türkiye’nin sembolik de olsa İsrail’e karşı duruşu ile İsrail'in güvensizliği, Trump’ın bölgedeki istikrar çabalarını zora sokuyor.

***

EPSTEIN DOSYALARI

Adalet Bakanlığı, Jeffrey Epstein soruşturmasına ait yeni bir dosya grubunu yayımladı.

Trump’ın adı, Epstein’in özel uçağına ait uçuş kayıtlarıyla bağlantılı olarak belgelerde yer aldı. Trump hakkında herhangi bir suçlama yok.

Adalet Bakanlığı da dosyalardaki bazı iddiaların asılsız ve abartılı olduğunu vurguladı...

Kurbanları koruma gereğine uygun şekilde yayınlamak gerektiği açıklandı.

Buna rağmen süreç tepkilere yol açtı.

Mağdurlar, Kongre üyeleri ve eski Başkan Bill Clinton’ın ekibi eleştirilerini dile getirdi.

Clinton’ın sözcüsü, aklanmış kişilere gölge düşmemesi için tüm belgelerin eksiksiz yayımlanmasını istedi.

Kongre de tam olarak bunu talep etmişti.

***

EKONOMİ VE BÜYÜME

ABD ekonomisi 2025’in üçüncü çeyreğinde güçlü bir büyüme kaydetti.

Gayrisafi yurt içi hasıla yıllık bazda yüzde 4,3 arttı.

Kâğıt üzerinde bu iyi haber.

Ancak ticaret rakamları daha tuhaf bir tablo çizdi. Çin’e yüzde 34, İsviçre’ye yüzde 32 oranında yeni gümrük vergileri getirildi.

Türkiye dahil birçok bölgeye ise yüzde 10’luk tarife uygulandı.

ABD’li şirketler yurt dışına daha fazla endüstriyel malzeme, ilaç ve altın sattı.

Tüketici harcamaları ve net ihracattaki artışın etkisiyle büyüme gerçekleşti.

***

YANIK HASTASI TAŞIYAN MEKSİKA DONANMA UÇAĞI TEKSAS’TA DÜŞTÜ

Meksika Donanması’na ait bir uçak, Teksas’taki Galveston Körfezi’ne düştü.

Bir iki yaşında az beş kişi hayatını kaybetti. Dördü donanma personeli,dördü sivildi.

Uçakta sekiz kişinin bulunmaktaydı.

Bunların dördünün donanma personeli, dördü ise sivil.

Meksika Donanması, uçağın, hayati tehlike taşıyan yanıkları olan çocukları Galveston’daki Shriners Children’s Hastanesi’ne acil olarak ulaştırmak için çalıştığını aktardı.

/././

Erdoğan neye hazırlanıyor?-Ayşenur Arslan- 

Ekranların sivri dilli sunucusu Okan Bayülgen iki yıl önce tam da bu zamanlar bir mesaj vermişti yeniden dolaşıma sokulan o mesajda "Gazze’de bunlar olurken hayat devam edemez. Yeni yıla da girilemez..” diyordu.

Çok etkileyici.. Ama keşke, AKP’nin sözcüleri Sadettin Saran’dan sonra sıranın ona geldiğini söylemeden tekrar gün yüzüne çıksaydı mesajı. Uzun yıllar sonra sıcak siyasi gündeme girecekse biraz daha samimiyet hissi alabilseydik!

Günahını almayayım! Belki de samimidir. Ve biz onu 1 Ocak günü Bilal Erdoğan’ın Galata köprüsündeki Gazze mitinginde görürüz.

Sadettin Saran neden yakalama kararıyla gözaltına alındı diye soruluyor ya.. İşte bundan!

Koskoca Fenerbahçe Başkanı’na bunları yapan bana / bize neler yapmaz diye hizaya giriyoruz. Hizaya girmeyi reddedenler zaten başına gelecekleri biliyor. Deprem çantası yerine Silivri çantasını hazırda tutuyor.

“Canım, benim korkacak bir şeyim yok ki! Ne uyuşturucuyla ne de aynalı odalarla işim olur” diyorsanız, demeyin. Dinden söz etmekten çoktan vazgeçtim de demeyin. Zavallı Murat Övüç ta üç yıl önce ilgi çekmek için başörtüsü taktı diye bugün cezaevinde. Zaten bütün bu ayrıntılara takıldıkları yok. Hiçbir şey olmasa, mesela terörden açılıverir dosyanız.

Hatta öyle bir noktaya geldik ki, Kafka’nın Dava’sında olduğu üzere  “suçunuzu” hiç öğrenemeyebilirsiniz.

Şaka gibi! Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın başına nerdeyse bu geldi.

Karalar hakkında son incelemede tutukluluğunun devamına karar verildi. Gerekçe de şöyle açıklandı:

“… suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, sanıkların suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu (TAPE kayıtları. bilirkişi raporu. MASAK raporu, HTS kayıtları) öngörülen ceza miktarına göre tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu...”

Hayır! Burası da şaka gibi ama, asıl trajikomik durum, avukatlarının açıklamasıyla ortaya çıktı:

"Tarafımızca UYAP sistemi ve fiziki dosyalar üzerinde yapılan incelemelerde; müvekkil Zeydan Karalar'ın yargılandığı dosyaya ilişkin (iddianame 61. olay) herhangi bir TAPE kaydı, bilirkişi raporu ya da MASAK raporu tespit edilemediği gibi doğrudan müvekkil ile ilgili ve/veya müvekkile ait aleyhe bir HTS kaydına da rastlanılmamıştır.”

Yanlış okumadınız. Dosyada TAPE KAYDI, BİLİRKİŞİ RAPORU, ALEYHTE BİR HTS KAYDI YOKMUŞ.

* * *

Bırakın Z kuşağı gençlerini, pek çok gazeteci bilmez. 1970 yılında AKM, o zamanki adıyla İstanbul Kültür Sarayı yandığında suç anında “komünistlere” atılmıştı.

Başka düzmece vakalarla birlikte yangın da sıkıyönetim mahkemesine taşındı. Davaların hepsi beraat ile sonuçlandı. Ancak, özellikle AKM yangını bir tiyatro eseriyle, (ne yazık ki unutup ihanet ettiğimiz) geleceğe emanet edildi.

Oyunun üzerinden yarım yüzyıla yakın bir süre geçti. Şu replik, hiç aklımdan çıkmadı.

“SORGUCU”: Nasıl yaktın binayı?

“ŞÜPHELİ: Çakmakla..”

“SORGUCU”: Hayır, çakmakla yakılmaz o bina.. Kibritle yaktın!

“ŞÜPHELİ: Evet kibritle!!”

* * *

Oysa o günlerde Hürriyet Gazetesi, editoryal makalesinde şöyle yazmıştı:

“Otomatik alarm tertibatı işlememiştir, sahne ile salonu ayıracak çelik perde indirilememiştir ve nihayet muhtemel yangınlara karşı kullanılacak söndürme mekanizması çalıştırılamamıştır. Demek ki yerden göğe kadar haklıymış projeyi yapan mimar Tabanlıoğlu, 1969'daki uyarısında. Açmayınız...' diyordu. Hemen açılmaz bu saray. Teknik ekip yetersizdir, yarın tehlikelerle karşılaşabiliriz.' Ama dinlemediler, dinletemedi. Alelacele kurdelesi kesildi ve açıldı. Bugün onu yaşlı gözlerle seyrediyoruz."

O kadar benzer şeyler yaşıyoruz ki bugün. Ancak arada çok büyük bir fark var: Bugünün Saray Medyası!

Bakın, peşpeşe operasyonlardan biri, malum GAİN dijital platformuna yönelikti.

GAİN Medya, bu yıl Şubat’ta Anahat Holding tarafından satın alındı. Holdingin sahibi ve yönetim kurulu başkanı Selahattin Aydın da kara para iddiasıyla tutuklandı.

Haliyle merak ettim. Kimdi bu Selahattin Aydın? Medyada hiç duymadığımız bir isim, böyle büyük bir projeye nasıl dahil olmuştu?

İnanması zor.. Saray medyasında sadece “Kamu kurumlarında görev yaptığı” yazılıyordu. O kadar! Belli ki son zamanlarda adet haline geldiği üzere, dijital temizlik yapılmıştı. Ne var ki biraz inat, biraz sabır, buldum!

Beyefendi, Erdoğan’ın İBB başkanlığı sırasında kurmaylarından biri, BELTUR Genel Müdürü imiş.

Kısa sürede zenginleşmesiyle dikkat çekmiş.

Ne var ki sonradan aralar bozulmuş olmalı. Selahattin Aydın şimdi cezaevinde.

Nedenini bilemeyiz elbette. Erdoğan’ın herhangi bir tavrını mı eleştirdi? Saray çevrelerinde artık

sevilmeyen birilerinin koluna mı girdi. Artık her neyse, Erdoğan’ın hışmına uğramış.

Tıpkı daha düne kadar Reis’in yakınında diye bilinen nice isim gibi.

Sanki uyuşturucu alemleri bilinmiyordu.. Sanki birden bire zengin olanlara teyzeden miras kaldığı zannediliyordu..

Erdoğan’ın yakın çevresine kabul edilecek, uçağına alınacak isimlerin daha annelerinin karnından itibaren dosyaları bulunduğunu bilmiyor muyuz!

O dosyalarda sadece son kullanma tarihi ve veda gerekçesi yazmaz. Onları da zaten Erdoğan’dan başkası bilmez.

Şimdi operasyonları bu kadar hızlı bir şekilde ve peş peşe görüyorsak, henüz çözemediğimiz bir oyun başladı demektir.

* Bilal Bey için saha temizliği mi yapılıyor?

* Adım adım çok önemli bir hedefe / isme doğru mu yürünüyor?

* El konulan holdinglerin, şirketlerin, kişilerin mal vs varlıklarıyla ilgili bir tasarruf mu söz konusu?

Bana sorarsanız artık çok da kafaya takmamak lazım. Bakmayın benim gibi yarım asır boyunca gazetecilik yapmışsanız, başka yol bulamazsınız.. Ama siz siz olun Şırnak Üniversitesi Rektörü Abdurrahim Alkış’ın yolundan gidin!

Rektör Alkış, Facebook’ta “tüm akademik ve idari personele uyarımdır” diye paylaştığı yazısıyla herkese örnek oluyor:

"Kimin ne dediğini, kimin ne yaptığı, kimin kimlerle ne işler karıştırdığını bilmediğimi sanan ahmaklar ziyandadır. Bu kurumun duvarları bile benimle konuşur; koridorların yankısı bile bana rapor verir. Üniversitemizin karanlık köşelerinde yuvalanan, benim mutlak irademe karşı başkaldıran üniversitemizdeki zavallı ve beyinsiz bir güruhun benim kararlarıma karşı haber yaptıranların başına neler getirdiğime bakın da ibret alın.

Dinimiz İslam'da da emrolunduğu üzere yöneticilere itaat farzdır hükmü gereğince sizi yönetmeye muktedir olan Rektörünüz olarak sizden artık tam itaat istiyorum. Tam itaatle ve sadakatle bana bağlı olanları ödüllendirip terfi ettireceğim gerçeğini bugün çıktığımız Öğretim Üyesi ilanıyla hepinize emsal olarak gösteriyorum. İbret almak isteyenleriniz üniversiteden attıklarıma baksın.”

İşte bu!

Formül yüzde 90, hatta 99 değil “TAM İTAAT”.

Erdoğan Ailesi Türkiye’yi buna hazırlıyor.

Saha temizliğiyle.. Yargı ve Polis marifetiyle.. Aynı cümlelerle konuşan ekran yüzleriyle.. Ve tarikatlar eliyle.. Herkesi hizaya soktuğu bir toplum yaratacağını düşünüyor.

Daha doğrusu öyle zannediyor!

/././

AKP sözcüleri seçmene ‘salak’ dediğinin farkında mı?-Mehmet Tezkan- 

Bütçe görüşmelerini izledim. (Başka işin yok muydu, İzlenecek takip edilecek çok renkli alanlar var diye eleştirenler olabilir. Haklılar!... İçerikten yoksun hamaset dolu konuşmaları dinlemek psikolojinin dilinde nasıl adlandırılır bilmiyorum ama Stockholm sendromu da diyebilirsiniz, mesleğe aşırı bağlılık diye de yorumlayabilirsiniz)

İzledin de dinledin de ne oldu diyeceksiniz?

Tabii ki bilgi dağarcığıma yeni bir katkısı olmadı ama yıllardır;

Göbeğini kaşıyan adam…

Bidon kafalı adam…

Söylemine karşı çıkanlar dün seçmene resmen salak muamelesi yaptı. Subliminal mesajlarla seçmenin akıl dışı davrandığını ima etti

Ne yapmış seçmen?

CHP’ye oy vermiş!..

CHP ne yapmış?

Kentleri çok kötü yönetmiş, hatta yönetememiş bile... İnsanları oy verdiğine pişman olmuş, kentleri çöpe boğmuş, hizmet yapmamış halka hizmet vermemiş, insanlar AKP belediyeciliğini özler hale gelmiş…

İyi de 2019 seçimlerinde CHP’li adaya oy verenler 2024 seçimlerinde de oy verdi. Parti değiştirmedi, aday değiştirmedi. Demek ki memnunlar…

Adana Seçmeni mi?

Adıyaman seçmeni mi?

Amasya seçmeni mi?

Ardahan seçmeni mi; Antalya, Artvin, Aydın Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bolu, Burdur, Çanakkale, Denizli, Edirne, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Manisa, Muğla, Sinop, Tekirdağ, Uşak, Yalova, Zonguldak seçmeni mi?

Akılsız!...

CHP yerel yönetimler de bu kadar kötüyse bu illerin seçmeni neden CHP’yi tercih etti. Neden AKP’ye kırmızı kart gösterdi?

AKP yönetiminde yanıtı yok…

Kandırıldılar demeye getiriyorlar ama şu gerçeği göz ardı ediyorlar: Kandırma uzmanı AKP…

Mayıs 2023 aylık enflasyon artışı yüzde sıfır… Seçim ayı ya… Yüzde sıfır…

Rakamla da yazıyla da yüzde sıfır…

İki ay sonra aylık artış yüzde dokuz…

Rakamla da yazıyla da yüzde dokuz… Yıllık değil aylık… Bir sonraki ay yüzde dokuzun üzerine yüzde dokuz daha…

Kimse bu gerçekle yüzleşmiyor. Kimse neden aylık enflasyonun yüzde sıfırdan yüzde dokuza fırladığını sormuyor.

Soru sorulmayan… Hatta soru soranın gözaltına alındığı Türkiye’de bütçe görüşmelerinde havanda su dövülmesi gidişatla uyumlu…

Bütçeyi kullanacak olan hükümet (tek kişi) Meclis’te olmadığı için bütçeyi savunanlar din soslu hamaset yapmanın ötesine geçemedi...

Ne diyeyim… 2025 AKP Türkiye’si işte bu…

/././

halkTV


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Ergin Yıldızoğlu + Mehmet Ali Güller -CUMHURİYET-

Yeni ‘model’ arayışında bir seçenek Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in neoliberalizmden farklı modeli, büyük güç rekabetine bakışı, “Çin...