Gazeteci Terkoğlu’ndan dikkat çeken iddia: ‘Polis, o mekanda savcıyla karşılaştı’ + Yarının kavgasına bugünden bakalım -Barış Terkoğlu/Cumhuriyet-

Gazeteci Terkoğlu’ndan dikkat çeken iddia: ‘Polis, o mekanda savcıyla karşılaştı’ 

Gazeteci Barış Terkoğlu, uyuşturucu operasyonlarıyla gündeme gelen “Kütüphane” adlı mekâna geçmişte yapılan bir baskında polislerin içeride bir savcıyla karşılaştığını öne sürdü.

Gazeteci Barış Terkoğlu, Onlar TV’de yayımladığı özel haberinde, uyuşturucu operasyonları kapsamında adı geçen “Kütüphane” adlı mekâna ilişkin dikkat çekici bir iddia dile getirdi. Terkoğlu, geçmişte bu mekâna yapılan bir polis baskınında kimlik kontrolü sırasında bir savcıyla karşılaşıldığını öne sürdü.

Terkoğlu, iddiasını İçişleri Bakanlığı’ndaki kaynaklarına dayandırarak aktardığını belirterek, söz konusu mekâna daha önce de operasyonlar düzenlendiğini söyledi. Operasyonlarda uyuşturucu ve kimlik taraması yapıldığını ifade eden Terkoğlu, şu bilgileri paylaştı:

“İçişleri Bakanlığı’ndaki kaynaklarıma Kütüphane mekânını sordum. Geçmişte buraya operasyonlar yapıldığını, uyuşturucu ve kimlik taraması gerçekleştirildiğini, bazı bulgulara da ulaşıldığını söylediler. Bu tarama sırasında içeri giren polisler kimlik kontrolü yaparken bir kişiyle karşılaşıyor.”

Terkoğlu’nun anlatımına göre, söz konusu kişinin kimliğini göstermeyeceğini ve aranamayacağını söylediği, neden sorulduğunda ise kimliğini çıkararak savcı olduğunu bildirdiği iddia edildi: “Bu kişi kimliğini göstermeyeceğini, kendisinin de aranmayacağını söylüyor. Nedeni sorulduğunda kimliğini çıkararak savcı olduğunu bildiriyor.”

Barış Terkoğlu şunları söyledi: https://youtu.be/jZpVUF1gv7w

/././

Yarının kavgasına bugünden bakalım -Barış Terkoğlu- 

Hareket bilinirse doğa öngörülebilir hale gelir.

Türkiye, tartışması hiç bitmeyen bir ülke. Tam duracak derken her şey yeniden başlıyor gibi oluyor. Geleceğin krizleri de bugünden hazırlanıyor.

Yine dilinin altında ne var diyeceksiniz, anlatayım...

2026’ya giriyoruz. İktidardan gelen sinyallere dahi bakarsanız, seçimin yapılması iki yılı bile bulmayacak. Ülkeyi seçime elbette Yüksek Seçim Kurulu (YSK) götürecek.

Bugünlerde YSK’de, muhalefet pek ilgilenmese de kritik bir seçim var. Yargıtay kontenjanından YSK’ye seçilen kurul başkanı Ahmet Yener, üyeler Orhan Usta ve Mahmut Akgün ile Danıştay kontenjanından seçilen başkanvekili Ekrem Özübek, üyeler Ali Ürker ve Battal Öğüt’ün görev süresi doluyor. Bu nedenle, ocak ayının ikinci haftasında, 6 üye için, Yargıtay ve Danıştay’da seçim yapılacak. Ardından göreve devam eden üyelerle birlikte YSK başkanı seçilecek.

MUHTEMEL BAŞKANIN ÖZGEÇMİŞİ

İktidar kulislerinde biraz dolaştım. Sizce “YSK’nin yeni başkanı kim olur” dedim. Hemen herkes Dr. Serdar Mutta ismini verdi. Yargıtay üyesi de olan Mutta, halihazırda YSK’de göreve devam eden üyelerden. İktidar da Mutta’nın YSK başkanlığını desteklediği sinyalini veriyor.

Ama...

Bir çekince olduğunu öğrendim. Tam da şimdi “Muhalefetin eline koz verir miyiz” endişesi Mutta’nın isminin üzerinde bir gölge gibi duruyor.

İyice kafanız mı karıştı? Tane tane anlatayım.

Malum, CHP, “adayımız Ekrem İmamoğlu” dedi. Ardından hızlı bir operasyon silsilesi başladı. Açılan davalarda henüz bir hüküm olmasa da diplomasının iptal edilmesi adaylığının önüne resmen set çekti. CHP halen “adayımız İmamoğlu” dese de yarın yine de İmamoğlu’nun adaylığını YSK’ye götürse de YSK, “Kıbrıs’tan geçişle aldığı diploması iptal edilmiş” diyerek başvuruyu reddedecek. Evet, bunu da kamuoyuna yeni başkan duyuracak.

Peki buradaki sakınca ne?

Malum, son dönemin diploma krizleri İmamoğlu ile sınırlı kalmadı. Yargıdan YÖK’e kadar bir dizi kurumun devreye girmesiyle, özellikle yurtdışından alınan usulsüz diplomalar ya iptal edildi ya da tartışma konusu oldu.

Gelelim Mutta’ya...

YSK’nin resmi sitesinde Dr. Serdar Mutta’nın özgeçmişi var. Meselemizi ilgilendiren kısmı şurası: “Sırasıyla Hüyük, Uzundere, Türkoğlu Hâkimlikleri ile Adalet Müfettişliği, Adalet Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı, İcra ve İflas Hizmetleri Daire Başkanlığı, HSYK Genel Sekreter Yardımcılığı ve Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği görevlerinde bulunmuştur. 16.07.2018 tarihinde Yargıtay üyeliğine seçilen MUTTA, halen Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi üyesi olarak görevini sürdürmektedir. (…) 05.06.2021 tarihinde Yakın Doğu Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Kamu Hukuk Ana Bilim Dalında ‘Ceza Muhakemesi Hukukunda Adli Kontrol’ isimli tez çalışmasıyla da doktora çalışmasını tamamlamıştır.”

YÖK’ÜN 200 GÜN YURTDIŞI ŞARTI

Halen kamuda olup başta Kıbrıs olmak üzere yurtdışından diploma alanlar var. Ancak son dönemin tartışmalarından da korktukları için bu diplomaları görevlerinde kullanmıyor, özgeçmişlerinde göstermiyorlar. Bunun nedeni elbette diplomanın denklik şartlarını sağlamasına dair tartışma. Hele doktora meselesi daha da hassas.

Şöyle ki...

YÖK’ün “yurtdışı doktora denkliği” üzerine bir yönetmeliği var. 6. maddesinin ikinci fıkrasında şu yazıyor: “Doktora eğitiminin YÖK tarafından tanınan yükseköğretim kurumlarında örgün eğitim yöntemiyle alınmış olması şarttır. Üniversitelerarası Kurul Yönetim Kurulu tarafından, doktora yapılan ülke, doktora tez konusu ve içeriği, doktora döneminde ders alınıp alınmadığı gibi her bir başvurunun kendine özgü şartlarının değerlendirilmesi saklı kalmak kaydıyla; doktora eğitimi süresince başvuru sahiplerinin öğrenim gördüğü üniversitenin bulunduğu ülkede en az sosyal bilimler için 200 günmühendislik, temel bilimler, beden eğitimi ve spor bilimleri ve diğer bilimler için 300 gün, sağlık bilimleri için 400 gün bulunması şarttır.”

Yani YÖK diyor ki: “Doktora ciddi iştir, hukuk doktorası için en az 200 gün o ülkeye gidip derse girmelisin”. Örgün eğitimdeki hafta sonu ve resmi tatilleri çıkarırsanız bu aşağı yukarı en az bir yıl demek.

Eski YÖK başkanları ile konuştum. Bu maddenin ciddi bir doktora eğitimi için gerekli olduğunu, bu nedenle yönetmeliğe girdiğini anlattılar.

KULİSLERDE KONUŞULAN DİPLOMA

İşte Yargıtay’dan YSK’ye, iktidar kulislerinden YÖK’e kadar konuşulan konu da bu. Serdar Mutta’nın YSK sitesine konan resmi özgeçmişinde göründüğü gibi kesintisiz bir mesleki süreci var. 2018’den beri Yargıtay’da olan Mutta, 2021’de doktorasını almış. Bunu da resmi özgeçmişine yazdırmış.

İki ihtimal var...

Ya Mutta’ya “istisna” uygulanmış ya da meslektaşlarına fark ettirmeyecek şekilde en az bir yıl Kıbrıs’ta derslerini takip etmiş.

İşte bu garip durum hem yargı hem iktidar kulislerinde fısıltıyla konuşuluyor: Ya muhalefete “1990’deki Kıbrıs’tan usulsüz yatay geçiş nedeniyle diploması iptal olduğu için aday olamaz” diyecek YSK başkanına, muhalefet de “Peki siz Kıbrıs’taki diplomanızı hangi usulle aldınız” yanıtını verirse? Bu polemik seçimin önüne geçerse? Yine bir tantana koparsa?

İşte hikâye böyle...

İki sene içinde yaşanacak tartışmaya bugünden yanıt bulmak için hem Dr. Serdar Mutta’yı hem Adalet Bakanlığı’nı hem de YÖK’ü aradım. Ancak hiçbirinden bir yanıt alamadım. Tartışma kapısı açık kaldı!

Topraktaki çatlağı bugünden gören yarının yarılmasını da öngörür.

/././

Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Ergin Yıldızoğlu + Mehmet Ali Güller -CUMHURİYET-

Yeni ‘model’ arayışında bir seçenek Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in neoliberalizmden farklı modeli, büyük güç rekabetine bakışı, “Çin...