TARİHTE BUGÜN (12 HAZİRAN)

 


      OLAYLAR:

  • 1826 - Yeniçeri Ocağı'nın yerine Eşkinci Ocağı'nın kurulmasına başlandı.
  • 1830 – Fransa, Cezayir’i sömürgeleştirmeye başladı: İlk adımda Sidi Ferrucha 37.000 asker çıkardı.

  • 1870 - Güney Karolinalı Joseph H. Rainey, Amerika Birleşik Devletleri kongresine seçilen ilk siyahi oldu.
  • 1898 - Filipinlerİspanya'dan bağımsızlığını ilan etti.


  • 1901 - Ziraat Bankası Hicaz Demiryolları kredi vermeye başladı. Banka 1908′e kadar toplam 480 bin lira kredi sağladı. Hicaz Demiryolu için 8 yılda toplam 3.919.696 lira gelir elde edildi. Bu gelirin yüzde 34′ünü bağışlar teşkil etti.

  • 1913 – 1911 yılında Louvre Müzesi’nden çalınıp kaybolan Mona Lisa tablosu, Floransa’da bulundu.
  • 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Havza'dan Amasya'ya geçti.
  • 1921 - Yunan taarruzu öncesinde, Yunan Kralı Aleksandros, Başbakanı Venizelos ve Genelkurmay Başkanı İzmir'e geldi.


  • 1923 – TBMM, 15 Mayıs 1919 ile 1 Kasım 1923 arasında üstün hizmet gösterenlere İstiklal Madalyası verilmesini kararlaştırdı.
  • 1924 - Türkiye'nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu açıldı.
  • 1925 - İstanbul Muallimler Cemiyeti kongresi yapıldı.
  • 1925 – İran’da Rıza Han Pehlevi, Kaçar Hanedanı’na son verdi.
  • 1929 – Başbakan İsmet Paşa, “Başlıca hedefimiz millî paramızı kıymetlendirerek altına bağlamaktır” dedi.
  • 1930- Avukat Haydar Rıfat (Yorulmaz) Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’e dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat’ı (Bozkurt) şikayet eden iki mektup yazmıştı. Haydar Rıfat’a göre Adalet Bakanı Mahmut Esat özellikle gazetecilere karşı yanlı davranmaktaydı. Adalet Bakanı Mahmut Esat bu mektupları gerekçe göstererek hakaret davası açtı. Haydar Rıfat Bey Adalet Bakanı Mahmut Esat’a hakaretten 2 yıl cezaya çarptırıldı.
  • 1932 - Hicaz Naibi Emir FaysalTürkiye'yi ziyaret etti.
  • 1935 - Bolivya ve ParaguayGran Chaco bölgesinde üç yıldır sürdürdükleri Chaco Savaşı'na bir antlaşmayla son verdi.
  • 1940 - II. Dünya Savaşı1940- Hükümet, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girmeyeceğini açıkladı. Bakanlar Kurulu, İtalya ile ticari ilişkilerin kesildiğini de bildirdi.
    1940 - 54 bin kişiden oluşan İngiliz ve Fransız Birlikleri, Manş Denizi sınırında Saint-Valery-en-Caux'da, Alman Generalfeldmarschall Erwin Rommel'in ordularına teslim oldu. Alman BirlikleriParis'e doğru ilerlemeye devam etti.
  • 1940 – Salvador gemisi Silivri önlerinde battı. Bulgaristan’dan Filistin’e gittiği açıklanan gemideki 352 musevi yolcunun 230’u boğularak öldü.
  • 1941 - Çanakkale açıklarında bir Fransız ticaret gemisi torpillenerek batırıldı. Geminin mürettebatı kurtarılarak İstanbul'a getirildi.
  • 1941 – II. Dünya Savaşı: Birleşik Krallık Bulgaristan’a; Macaristan ve Romanya ABD’ye; Hindistan da Japonya’ya savaş ilan etti.
  • 1942- İstanbul’da 71 bin kişiye ağır işçi karnesi verildi
  • 1945- CHP Meclis Grubu, 7 saat süren gizli toplantısında ‘dörtlü takrir’i reddetti. İnönü “Bunu parti içinde yapmasınlar. Çıksınlar karşımıza geçsinler teşkilatlarını kursunlar ve ayrı bir parti olarak mücadeleye girsinler” diyerek, yeni bir parti kurulmasına yeşil ışık yaktı.
  • 1946- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Üniversitelere özerklik tanıyan kanun kabul edildi.
  • 1947 - Büyük Doğu dergisi, Mahkeme kararıyla 4 ay kapatıldı.
  • 1948 – Süleyman Demirel, Nazmiye Şener ile evlendi.
  • 1948 - 1956 yılına kadar Macaristan Halk Cumhuriyeti'nde iktidar olan Macar İşçi Partisi kuruldu.
  • 1949 – TBMM, Türkiye’nin Avrupa Konseyine katılmasını onayladı.
  • 1955- Fidel Castro sürgünde olduğu Meksika’da 82 yoldaşının katılımıyla “26 Temmuz Hareketi”ni kurdu.
  • 1956 – Japonya, Birleşmiş Milletler’e üye oldu.
  • 1957 - Kırşehir yeniden il yapıldı.
  • 1957 – Türkiye, BM’yi uyardı: “Yunanistan tezi kabul edilirse Kıbrıs’ta iç savaş çıkabilir.”
  • 1958 - Ankara'da Kıbrıs için yapılan mitinge, 150 binden fazla kişi katıldı.
  • 1959- Che Küba büyükelçiliğine getirildi. Görevi, gideceği ülkelerle Küba adına ekonomik ilişkiler kurmak idi.
  • 1960 - Geçici Anayasa açıklandı. TBMM'nin bütün hak ve yetkileri, Geçici Anayasa gereğince Millî Birlik Komitesi'ne verildi.
  • 1960 ihtilalini gerçekleştiren 38 kişiden oluşan komitenin başına sonradan Orgeneral Cemal Gürsel getirilmiştir. Komitenin üye sayısı 12 Eylül 1960'ta üyelerden İrfan Baştuğ'un Ankara-İstanbul karayolunda trafik kazasında ölmesi sonrasında 37 kişiye düşmüştür. Org. Cemal Gürsel'in onayıyla Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun yürüttüğü bir tasfiye sonucu, demokratik yaşama geçişe karşı çıkarak ordunun yönetimde kalmasını savunan 14 üyenin yurt dışına görevli olarak gönderilmesi ile üye sayısı 23'e düşmüştür.(14 ÜYE SÜRGÜN EDİLİYOR) Bu işlem için MBK 13 Kasım 1960 tarihinde kendini feshetmiş 14 üyesini görevden af ederek yeni bir komite halinde tekrar kurulmuştur. Görevden affedilen üyeler dünyanın değişik yerlerinde iki yıllık mecburi hizmetle görevlendirilerek sürgüne gönderilmişlerdir. Hazırlanan yeni anayasanın 9 Temmuz 1961'de kabulü ile 15 Ekim 1961'de yapılan genel seçimlerden sonra seçilen miletvekilleri ile kurulan T.B.M.M. 12. Dönem‎, 25 Ekim 1961'de toplanarak askeri yönetime ve dolayısıyla Milli Birlik Komitesi'ne son verdi. Ancak Milli Birlik Komitesi üyeleri, yeni anayasa gereği kurulan Cumhuriyet Senatosu'nun kayd-ı hayat şartıyla "tabii üye"leri oldular. Milli Birlik Komitesi'nin 38 üyesi şunlardır: 1-Cemal Gürsel, Orgeneral .M.B.K. Başkanı. 2-Ekrem Acuner, Kurmay Albay (1919 - ) İstanbul'da doğmuştur. 1935 yılında Harp Okulu'nu bitirmiş. Genel Kurmay Başkanlığında Şube Müdürü iken, devrim hareketine katılmıştır.  3-Refet Aksoyoğlu, Kurmay Yarbay (1921 - ), Üsküdar'da doğmuştur. Genekurmay Lojistik Başkanlığında vazifeli iken devrim hareketine Ankara'dan katılmıştır. 4-Mucip Ataklı, Kurmay Yarbay (1919 - ), Erzurum'da doğmuştur. Devrim hareketine Eskişehir'de katılmış ve eski Başbakan Menderes'in tevkifinde önemli rol oynamıştır. 5-Emanullah Çelebi, Kurmay Yüz. başı (1926 - ), Yalova'da doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır.  6-Vehbi Ersü, Kurmay Binbaşa (1918 - ) Erzincan'da doğmuştur. Ankara nümayişleri sırasında Sıkıyönetim Komutanı Namık Argüç'ün "vur" emrini dinlememiştir. Devrim hareketine süvari grup komutanı olarak katılmıştır. 7-Suphi Gürsoytrak, Kurmay Binbaşı (1925 - ) Ankarada doğmuştur. Kore'de bulunmuştur. Harp Akademisi öğretmeni iken devrim hareketine katılmıştır.  8-Suphi Karaman, Kurmay Yarbay (1922 - ), Bayburt'ta doğmuştur, Genelkurmay Personel Dairesinde iken devrim hareketine katılmıştır.  9-Kadri Kaplan, Kurmay Binbaşı (1922 - ), İstanbul'da doğmuştur. Devrim hareketine Ankara'da katılmıştır.  10-Kamil Karavelioğlu, Kurmay Yüzbaşı (1927 - ), Akseki'de doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır. 11-Osman Köksal, Kurmay Albay (1916 - ), Selanik'te doğmuştur. Kore'de bulunmuş. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı komutanı iken devrim hareketine katılmış ve eski Cumhurbaşkanı Bayar'ın yakalanmasında bulun muştur. Komite üyeliği dışında, Ağustos 1961 e kadar aynı vazifede kalmıştır.  12-Fikret Kuytak, Kurmay Albay (1915 – 1962-), Ankara'da doğmuştur. Devrim günü Menderes ve Polatkan'ı hava alanından alarak Harp Okulu'na getirmiştir. 13-Sami Küçük, Kurmay Albay (1916 - ), Drama'da doğmuştur. 1954 te Tokya Askeri İrtibat Bürosunda bulunmuş, Madrit ataşemiliterliği yapmıştır. Devrim hareketinde fiilen bulunmuştur.  14-Sefcai Okan, Kurmay Yarbay (1917 - ), İstanbul'da doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır.  15-Fahri Özdilek, Orgeneral (1901 - ), Bursa'da doğmuştur. Devrim hareketinden önce, İstanbul Sıkıyönetim komutanlığından bulunmuş, devrim hareketine İstanbul'da katılmıştır. Devrimden sonra Milli Savunma Bakanlığı ve Başbakan yardımcılığına getirilmiştir. 16-Mehmet Özgüneş, Kurmay Binbaşı (1921 -), Kayseri'de doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır. 17-Selahattin Özgür, Kurmay Binbaşı (1925 -), Kayseri'de doğmuştur, Devrim hareketine fiilen katılmıştır. 18-Şükran Özkaya, Kurmay Binbaşı (1925 -), Antalya'da doğmuştur. Devrim hareketi sırasında Davut paşa zırhlı tugayında bulunuyordu. İstanbul sonuçlarının çabuk alınmasında önemli rol oynamıştır. 19-Haydar Tunçkanat, Kurmay Albay (1921 -), Bandırma'da doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır. 20-Sıtkı Ulay, Tuğgeneral (1907 -), İzmir’de doğmuştur. Mısır ihtilali sırasında Kahire'de ateşemiliter olarak bulunmuştur. Harp Okulu Komutanı iken devrim hareketine katılmış ve Çankaya Köşkünü kuşatmıştır. Devrimden sonra, Ulaştırma ve Devlet Bakanlıkların, da bulunmuştur.  21-Ahmet Yıldız, Kurmay Binbaşı (1921 -), Sürmene'de doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmış, devrimden sonra Basın . Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünde bulunmuştur. 22-Muzaffer Yurdakuler, Kurmay Albay (1915 -), İstanbul’da doğmuştur. Devrim hareketine fiilen katılmıştır.  23-Cemal Madanoğlu, Korgeneral (1907 -) Eşme'de doğmuştur. 1924 yılında Harp Okulu'nu bitirmiş. 1954 yılında general olmuştur. Devrim hareketinin planlaştırılmasında önemli rol oynamış 27 Mayıs 1960 günü, İzmir’de bulunan Cemal Gürsel'in Ankara'ya gelmesine kadar, Milli Komite'nin başkanlığım yapmıştır. Komite üyeliği ile birlikte, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığını da üzerine almış, 6 Haziran 1961. de her iki vazifesinden de istifa etmiştir. 24-Fazıl Akkoyunlu, Binbaşı (1914 -) Yozgat'ta doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komiteden affedilmiştir.  25-Rıfat Baykal, Yüzbaşı (1926 -) İzmir’de doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komiteden affedilmiştir.  26-Ahmet Er, Yüzbaşı (1927 -), Akhisar'da doğmuştur. Devrim hareketine-fiilen katılmış, 13 Kasım 1961 de Komiteden affedilmiştir.  27-Orhan Erkanlı, Kurmay Binbaşı(1924 -), Kırşehir'de doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir. 28-Numan Esin, Kurmay Yüzbaşı (1929 - ), Biga'da doğmuştur. Devrim hareketinde Ankara'da vazife görmüş, 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir.  29-Orhan Kabibay, Kurmay Yarbay (1918 -), Üsküdar'da doğmuştur. Devrim hareketine Ankara'da katılmıştır. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir.  30-Kadri Kaplan, Kurmay Yarbay (1923 -), İstanbul’da doğmuştur. Devrim hareketine Ankara'da katılmıştır. 13 Kasım 1960 ta Komite'den affedilmiştir. 31-Muzaffer Karan, Binbaşı (1917 -) İstanbul’da doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir. 32-Münir Köseoğlu, Binbaşı (1923 -) Sakarya'da doğmuştur. Devrim sabahı istanbul radyosunu ele geçirmiştir, 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir.  33-Muzaffer Özdağ, Kurmay Yüzbaşı (1923 -), Pınarbaşı'nda doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir. 34-İrfan Solmazer, Yüzbaşı (1925 -), Gönen'de doğmuştur. 13 Kasım 1960 ta Komite'den affedilmiştir. 35-Şefik Soyuyüce, Binbaşı (1924 -), Sivas'ta doğmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir.  36-Dündar Taşer, Binbaşı (1925 -), Gaziantep'te doğmuştur. Devrim hareketine Ankara'da katılmıştır. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiştir.  37-Alpaslan Türkeş, Kurmay Albay (1917 -), Kıbrıs’ta doğmuştur. Kara kuvvetleri NATO Dairesinde şube müdürü iken devrim hareketine Ankara’dan an katılmış Ankara radyosunda Türk, Silahlı Kuvvetleri adına bildiriyi okumuştur. Devrimden sonra Başbakanlık müsteşarlığında bulunmuştur. 13 Kasım 1960 tarihinde Komite'den affedilmiş, Delhi'ye müsteşar olarak gönderilmiştir. ÖLEN ÜYE: 38-İrfan Baştuğ, Tuğgeneral (1908 -1960), Van'da doğmuştur. 1929 da Harp Okulu'nu bitirmiş.1956 da Kore'de bulunmuştur. Genelkurmay Personel Başkanlığında vazifeli iken devrim hareketine katılmıştır. Devrimden sonra Ankara valiliğine getirilmiş, 2 Eylül 1960 tarihinde bir otomobil kazasında ölmüştür.  
  • 1962 - İstanbul'da ekmeğe zam yapıldı, 650 gr. ekmek 65 kuruş oldu.
  • 1962 – Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar beraat etti. Aybar millî menfaatlere aykırı hareket ettiği iddiasıyla yargılanıyordu.
  • 1963 – Kenya, Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1966 - Keban Barajı'nın temeli atıldı.
  • 1966- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, fakülteyi işgal ettiler.
  • 1967 - Sovyetler Birliği, uzay aracı "Venera 4" Venüs gezegenine yolladı.
  • 1967 - ABD'de ırklar arası evliliği yasaklayan yasalar tamamen lağvedildi.
  • 1968 – Silahlı Kuvvetler içinde oluşturulduğu ileri sürülen Millî Devrim Ordusu adlı gizli bir örgütle ilişkileri olduğu iddiasıyla, 5 Tabii Senatörün (Sezai Okan, Şükran Özkaya, Mucip Ataklı, Ekrem Acuner ve Suphi Karaman) dokunulmazlıkları kaldırıldı.
  • 1968 - İstanbul ÜniversitesiDeniz Gezmiş önderliğinde öğrenciler tarafından işgal edildi.1968 – Ankara Dil Tarih Coğrafya ve Ankara Hukuk’tan sonra bugün de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgal edilip boykot kararı alındı. Ders kitaplarının pahalılığı ve zamanında çıkmaması, öğretim üyelerinin davranışları, Yönetime katılım, Yönetmelik” vb. gerekçe oldu. Öğrenciler sabah sloganlarla Rektörlüğe yürüdü. Önce sınav günlerini gösteren karatahta yakıldı, ardından santral işgal edilip dışarıyla irtibat kesildi. Hukuk öğrencileri 15:00’de büyük amfide yaklaşık 2 bin öğrenciyle toplandı; Komite’nin talepleri tartışılıp kabul edildi. Komite’nin taleplerini iletmek için Rektörlüğe giden işgalci öğrenciler muhatap hiç kimseyi bulamayınca Rektörlüğü işgal etti. Öğrenciler, Rektör Ekrem Şerif Egeli’yle görüşüp şikayetlerini aktardı ve daha sonra taleplerini bir bildiriyle özetledi. Rektörlük odasına sokulmayan Rektör Egeli evine gitti. İşgalci öğrenciler de evine giderek görevinden istifasını istedi. İşgal edilen İstanbul Hukuk’ta gece Üniversite’nin Süleymaniye kapısı açık bırakıldı, yalnızca öğrenciler ve gazeteciler içeri alındı.
  • 1968 - Fransa’da Bakanlar Kurulu ülke çapında tüm gösteri ve yürüyüşleri yasakladı; “anarşist, troçkist, maoist, aşırı sol” 11 örgüt kapatıldı. Oturma izni ve çalışma kartına sahip birçok “yabancı aktivist” -D.Cohn Bendit dahil- sınırdışı edildi.
  • 1969- CHP MYK’nın Genel Sekreter Bülent Ecevit’in başkanlığında yaptığı toplantı sonrasında bir bildiri yayınlandı: ”CHP MYK, dikkatleri halkın dertleri, toplumun gerçek sorunları üzerinden uzaklaştırıcı ve demokrasiyi tehlikeye düşürücü bütün eylemlerin karşısındadır.”
    Başbakan Demirel: ”Meseleler, gençlik meseleleri olmaktan çıkmıştır. Gençlik meselelerinin tahriple alakası yoktur. Hangi merkezden idare edildiği bellidir. Polis vazife yapıyor. Vazife yapan polisi tahkir etmeye, tezyif etmeye kimin ne hakkı var?”
  • 1970- DİSK Meclis’ten geçen Sendikalar Kanunu değişikliğine karşı direneceğini duyurdu. Eylem biçimleri işçi temsilcilerinin de katılımıyla şekillenecek.
  • 1971 - Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye İşçi Partisi'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
  • 1971 - İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nca 24 gündür Davutpaşa Kışlası’nda gözaltında tutulan DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, sendikacılar ve yazar Yaşar Kemal dahil 10 kişi serbest bırakıldı.
  • 1974 - Hükûmet, Ataş Rafinerisi'ni devletleştireceğini açıkladı.
  • 1974 - ”Kötü hal ve düşünce taşıdığı” gerekçesiyle askerliğini Ağrı/ Patnos’ta “sakıncalı piyade” olarak tamamlayan AÜ Hukuk Fakültesi eski Asistanı Uğur Mumcu hakkındaki işlemin iptali için Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nde açtığı davada mahkeme huzurunda konuştu: “Bu ve bunun gibi dosyalar, yarın tarih adlı büyük yargıcın önünde birer belge olacaktır.”
  • 1975- CHP Genel Başkanı Ecevit Urfa’da topraksız köylülere konuştu: ”Toprak reformu insanlığın, İslam’ın gereğidir, Anayasamızın buyruğudur, Atatürk’ün isteğidir.” Ecevit Urfa/ Siverek’te halka hitap ederken “Halklara özgürlük” sloganın atılması üzerine konuşmasına ara vererek ”Türkiye’de tek halk vardır. Kafatasının biçimi değil, içi önemlidir. Bizi bölmek isteyenlerin oyununa gelmeyeceğiz.” dedi.
  • 1975 - Artvin/ Şavşat Lisesi’nin TÖB-DER üyesi öğretmeni Hasan Şimşek (27) gece evine dönerken kimliği belirsiz kişilerce başına ve kulak arkasına aldığı darbelerle ağır yaralanmış olarak bir duvar dibinde bulundu. Hastaneye kaldırılan Şimşek hayatını kaybetti.
  • 1975 - İspanya’da Franko rejiminin ağır sansür baskısından kaçan İspanyol yönetmenlerin Fransa’da özgürce çektikleri filmleri izlemek için, halk hafta sonları Fransa ve Portekiz’e geçiyor.
  • 1975 - YunanistanAvrupa Ekonomik Topluluğu (AET) üyeliği için resmen başvurdu.
  • 1976 - Mobil ve BP’nin istekleri gerçekleşti ve ithal ettikleri petrole zam yapıldı. Ancak zam tüketiciye yansıtılmayıp akaryakıt fonundan karşılanacak.
  • 1976 - Mayıs ayının sonuna kadar 180 milyon dolarlık dış kredi kullanıldığı açıklandı.
  • 1976 - Yurtdışında döviz ödeme hesabı açtıranlar yurda izinli gelirken kesin dönüşe gerek kalmadan istedikleri otomobili getirebilecekler. Otomobil ithalatının yapılması için döviz ödeme hesabında tutulması gereken meblağın 20 bin mark olduğu açıklandı.
  • 1976 -  İstanbul’da 298 üniversite öğretim üyesi ve 519 öğretim yardımcısı bildiri yayınladı:”Panislamizm ve Pantürkizm adıyla anılan şeriatçılık ve ırkçılık görüşleri, gerçekte ülkemizde çağdışı bir baskı rejimini gerçekleştirmeyi amaçlayan gerici akımın uzantılarıdır.”
  • 1976 -  Türkiye’de ilk kez sendikal örgütlenmeyi Bank-İş’te gerçekleştirmelerinin ardından işverenin işyerini kapattığı Altınok Müşavirlik ve Mühendislik Bürosu’ndan 8 mühendis, 3 mimar, 1 tekniker, 1 teknisyen, 2 yardımcı teknik eleman ve 1 çaycı direnişe geçti.
  • 1978- Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santrale çevre köylüler ve Taşuculu balıkçılar karşı çıktı. Ana muhalefet AP’nin Genel Başkanı S.Demirel, CHP iktidarının nükleer santrallara karşı çıktığı yolundaki haberler için: “Boğaz Köprüsü’nden sonra nükleer santrallara da karşı çıkarlarsa, benim “bunlar medeniyet düşmanıdırlar” sözüm gerçeklik kazanmış olur.”
  • 1978 - Yargıtay, iş kazasında ölen işçinin kusurlu olması halinde mirasçılarının kıdem tazminatı alamayacaklarına karar verdi.
  • 1978 - Niğde’nin Bor ilçesinde TÖB-DER binası ülkücülerce bombalandı ve CHP binasına saldırıldı; Adana/Kadirli’de CHP ve TÖB-DER binaları tahrip edildi. Konya’nın Karaman ilçesinde bir kırtasiye dükkanı ateşe verildi.
  • 1979 – Güney Kore’de askeri darbe meydana geldi.
  • 1980- Üniversite sınavları için İzmir’e gelen öğrencilere akşam İnciraltı Öğrenci Yurdu bahçesinde düzenlenen eğlenceye Asteğmen Necip Pınar ve Çavuş Hasan Dimici komutasındaki askerler tarafından açılan ateş sonucu 5 öğrenci yaşamını yitirdi, 24 öğrenci de yaralandı. Öldürülen İsmail Baytak, Mehmet Ali Arun, Mustafa Uslu Hüseyin Akdağ ve Ali İhsan Tan (Lice- 1961) adlı 5 öğrencinin tümü sırtlarından vuruldu. 1 öğrenci de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yaralılar, uzun süre bahçede bekletildi.
  • 1981- İstanbul Emniyet Müdürlüğü eşcinsel şarkıcıların hiçbirinin sahneye çıkamayacağını açıkladı.
  • 1984 - Urfa'nın adı, "Şanlıurfa" olarak değiştirildi.
  • 1984 - Foto Muhabirleri Derneği kuruldu.
  • 1985- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde polisin yetkilerini genişleten yasa kabul edildi.
  • 1985 - “Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi Kurtuluş” davasında Mustafa Kaçaroğlu idam, 17 sanık 3-5 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı, 19 sanık beraat etti.
  • 1986 - Ahmet Altan'ın "Sudaki İz" adlı romanı "muzır" bulundu. Altan ve yayımcısı Erdal Öz hakkında dava açıldı.
  • 1986 - Haydar Dümen'in "Cinsel Yaşam 2" adlı kitabı toplatıldı.
  • 1987 - Birleşik Krallık'ta genel seçim yapıldı. Margaret Thatcher önderliğinde Muhafazakârlar 3. kez seçimi kazandı.
  • 1988 - Ankara'da 15 dakika esen 80 kilometre hızındaki rüzgâr ve şiddetli yağmur, arkasında 14 ölü bıraktı.
  • 1989 - Bulgaristan'dan göç eden Türklerin sayısı 90 bin kişiyi buldu.
  • 1990- 14 Ocak 1989 tarihinde Mardin’in Yeşilyurt köyünde köylülere dışkı yedirdiği iddiasıyla yargılanan Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan suçlu bulundu; -Yargıtay’ın görüşünün aksine- 4 köylüyü tokatlayıp tekmelediği için “fena muamele”den 2 ay 15 gün hapse mahkum edildi. Binbaşının cezası 375 TL ağır para cezasına çevrilip ertelendi. AİHM’e götürülen davada 1994’de Türkiye 4 köylüye 300’er bin Frank tazminat ödemeye mahkum oldu.
  • 1990 - 1 Mayıs’ta polis kurşunuyla felç olan İTÜ öğrencisi Gülay Beceren’in yurtdışında tedavisi için 7 belediye yardım kampanyası başlattı.
  • 1990 - İstanbul 2 no’lu DGM’de görülen duruşmada savcı “her fırsatta kanuna karşı gelip suç işledikleri” iddiasıyla Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (TAYAD) yöneticileri için hapis cezası ve derneğin kapatılmasını istedi.
  • 1990 - Rusya resmen bağımsızlığını ilan etti.
  • 1991 - 12 Eylül darbesi sonrası F.Almanya’ya giden köy enstitüsü kökenli öğretmen, roman/öykü yazarı ve kapatılan Demokrat Gazetesi yazarlarından Dursun Akçam uçakla Ankara’ya geldi, polislerce 1.Şube’ye götürüldü.
  • 1991 - Toplu sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanan kamudaki 85 bin enerji işçisi ülke genelinde toplu viziteye çıkma eylemi yaptı.
  • 1991- Dersim Aliboğaz’da kolluk güçleriyle çıkan çatışmada, TİKKO üyesi Ali Asker Doğan (1971- Hozat) öldürüldü.
  • 1991 -  İstanbul’da hükümetin %20 zammını yeterli bulmayan 600’ü aşkın memur akşam üzeri Ayasofya önünde toplanarak 15 dakika süreyle alkışlı protesto yaptı.
  • 1992- Ramazan ve kurban bayramında günlük gazeteler çıkmaz ve yalnızca gazeteciler cemiyetinin hazırladığı Bayram gazeteleri yayımlanırdı. Bu gelenek Sabah gazetesi tarafından bozuldu. Sabah gazetesinin kurban bayramı süresince yayımlanması, tartışmalara neden oldu.
  • 1993- Ailesinin ve savcının 3 aydır aradığı İstanbul Üniversitesi öğrencisi Harun Çetin, kafasına sert cisimle vurulmaktan dolayı beyin hasarından komaya girmiş halde bir hastanede bulundu.
  • 1994- Refah Parti’li Gebze belediye başkanı, 80’i memur 733 çalışanı işten attı ve direniş başladı.
  • 1994 - Mustafa Nevzat İlaç Sanayii’nden çıkarılan görme engelli 2 çalışanın başlattıkları açlık grevi 4.gününde.
  • 1994 - Sümerbank’ın özelleştirilmesinde 733 çalışan bayilik alamazken, 122 müdür ve 92 satış memuru bayilik aldı.
  • 1994 - Manisa’nın Salihli ilçesindeki “Uğur Mumcu ve Demokrasi Parkı”nın adı “Şehit Mehmetçik Parkı” olarak değiştirildi. Karar, SHP’li Belediye Meclisi üyelerinin itirazına karşın MHP ve DYP’li üyelerin oylarıyla alındı.
  • 1994 - Boeing 777, Paine Field'den kalkarak ilk uçuşunu gerçekleştirdi.
  • 1995- DYP baskınında öldürülen DHKP-C’li Sibel Yalçın’ın cenazesi -Gazi Mezarlığı’na gömülmek istendiği için- polisçe 3 gündür ailesine teslim edilmedi.
  • 1995 - Eminönü Belediyesi’nden çıkarılan işçilerin direnişi 30.gününe girdi. Destek için Edirnekapı’daki Temizlik ve Fen İşleri Müdürlüğü önünde toplanan işçilere polis müdahalesi sonrası DİSK/Genel-İş 7 No’lu Şube Başkanı Erol Ekici ve 3 arkadaşı gözaltına alındı.
  • 1996- Habitat II Konferansı’nda liderler zirvesi yapıldı. Zirveye Pakistan Başbakanı Benazir Butto, Küba Devlet Başkanı Fidel Castro ve İsrail Cumhurbaşkanı Weizman’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda devlet adamı katıldı.
  • 1996 - Tutuklu ve hükümlülerin hücre tipi cezaevlerine ve nakillere karşı 33 cezaevinde sürdürdükleri açlık grevleri diğer cezaevlerine de yayılmaya başladı. Türk Tabipleri Birliği, “Açlık Grevleri ve Hekim Tutumu Genelgesi” yayınlayarak tüm hekimlerin uymasını istedi.
  • 1996 - Polisin 8 Haziran’da ÖDP İstanbul İl Merkezi’ni ablukaya alıp aralarında Genel Başkan Yardımcısı Erdal Kara’nın da bulunduğu 200 partiliyi gözaltına almasına karşı, ÖDP GYK ve MYK üyeleri İl binasından Beyoğlu Adliyesi’ne yürüyerek savcılığa suç duyurusunda bulundu.
  • 1997- Siyasi hayatta yaşanan tedirginlik yanında likidite sıkıntısı ikinci el tahvil ve bono piyasasında faizlerin yüzde 105 seviyesine çıkmasına yol açtı.
  • 1997 - İSKİ’den atılan işçiler Istanbul Defterdarlığı önünde Refah Partisi kadrolaşmasını protesto etti.
  • 1998- Bank Si-Sen üyesi 700 kadar Türkbank çalışanı toplu sözleşme görüşmelerini erteleyen Banka Yönetimi’ni protesto etti.
  • 1998 - Afganistan’dan kaçan General Raşid Dostum Türkiye’ye sığındı.
  • 2000 - Türkiye'nin ilk uzay kampı, "Uzay Kampı Türkiye" açıldı.
  • 2001 - 2001- KESK üyeleri Kamu Çalışanları Sendikaları Yasa Tasarısı’nı ülke genelinde oturma eylemleriyle protesto etti.
  • 2001 - İstanbul Üniversitesi’nde ülkücülerle çatışmanın ardından solcu öğrenciler Merkez Kampüs kapısına yürüdü.
  • 2002- Afganistan’da geleneksel meclis Loya Jirga toplanarak geçici hükümet başkanı olarak Hamid Karzai’yi seçti.
  • 2002 - TOFAŞ Kuş Serisi’nin üretimini sonlandırdı.
  • 2003- Beykoz Çavuşbaşı’nda ”Cüppeli Ahmet Hoca”nın inşa ettirdiği kaçak inşaata önceki hükümetçe 2000 yılında el konulup engelliler ve diyabetliler için rehabilitasyon merkezine dönüştürülmesine karar verilmesine karşın, AKP iktidarı ”para yok” gerekçesiyle projeyi durdurdu.
  • 2003 - Hapis cezasını 1995’de tamamladıktan sonra başvurduğu AİHM’den Türkiye’nin kendisine 70 bin Frank tazminat ödemesi kararı çıkan Petrol-İş Sendikası eski Genel-Başkanı Münir Ceylan’ın “Uyum Yasaları” gereği yeniden yargılanmasına başlandı.
  • 2004- Ankara Üniversitesi’nde 70 kadar öğrenci İstanbul’da yapılacak NATO zirvesini protesto için Cebeci Kampüsü’nden Kızılay’a yürümek isteyince dövülerek gözaltına alındı.
  • 2004 - Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (BAK), Göztepe Özgürlük Parkı’nda düzenlediği “Barış Konseri”yle, 28-29 Haziran’da İstanbul’da yapılacak NATO Zirvesi’ni ve zirveye gelecek olan ABD Başkanı Bush’u protesto etti. 28-29 Haziran’daki NATO zirvesini protesto için Ankara’da ÖDP’liler, İstanbul’da Kadıköy Kadın Platformu, NATO ve Bush Karşıtı Birlik ve İstanbul Liseli Gençlik Platformu üyeleri eylemler yaptı. Kadıköy’de”Savaşa Karşı Şarkılarımızı Birleştirelim”konseri yapıldı.
  • 2004 - Yeni Zelanda'da bir evin tepesine düşen 1,3 kg ağırlığında kondrit tipinden bir gök taşı evde büyük hasara yol açtı, ama can kaybına neden olmadı.
  • 2005- Eğitim-Sen’in 25 Haziran’da toplanacak Olağanüstü Kongresi’nde tüzük değişikliğine gidilerek kapatma davasına neden olan “anadilde öğretim” maddesi değiştirilecek. Genel Başkan Alaattin Dinçer ”Örgütümüzün etkinliklerini sürdürebilmesi için açık kalması gerek” dedi.
  • 2005 - Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'na ilk petrol verildi.
  • 2006 - Diyarbakır’daki 49 sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelip oluşturduğu “Barış İçin Diyarbakır Girişimi” tarafından Kürt Sorununda Barış ve Barış Çalışmalarının Ortaklaştırılması” konulu panel düzenlendi.
  • 2006 - Irak Kürdistan Bölge Hükümeti ABD temsilcisi Kubad Talabani; “PKK sorunu, Kürdistan Bölge hükümeti, Irak hükümeti ve Türk hükümeti arasında kurulacak siyasi diyalog yöntemiyle çözülebilir. PKK sorununa askeri çözüm bulunması imkansız” dedi.
  • 2007 - Anayasa Mahkemesi'nin ilk kadın Başkanı Tülay Tuğcu emekliye ayrıldı.
  • 2008- KESK İstanbul Şubeler Platformu ile İstanbul Üniversitesi öğrencileri Tuzla tersanelerindeki işçi ölümlerini ayrı ayrı eylemlerle protesto etti.
  • 2009 - İran'da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı.
  • 2010- Cumartesi Anneleri 272.kez bir araya geldikleri G.Saray’dan Ankara’ya 10 günlük yürüyüşe başladı.
  • 2011- Uluslararası Para Fonu’nun bilgisayar sistemi adı bilinmeyen bir site tarafından korsan saldırıya uğradı.
  • 2011 - Türkiye'de 2011 TBMM Milletvekilliği genel seçimleri yapıldı.24.dönem milletvekili genel seçimleri tamamlandı. Sandıkların yüzde 100’ü açıldı ve barajı aşan 3 parti AKP, CHP ve MHP Meclis’e girdi.


  • 2013- 1 Haziran’da Güvenpark’ta polis kurşunuyla vurulan Ethem Sarısülük’ün beyin ölümünün gerçekleştiği bildirildi. Eskişehir’de yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Ali İsmail Korkmaz için ailesi ile birlikte yaklaşık 1.000 kişi yürüdü.
    AKP hükümetinin “Gezi Parkı için referandum yapılabilir” beyanına karşı Taksim Dayanışması açıklama yaptı: “Ölümler referandum yapılsın diye yaşanmadı”. Taksim Dayanışması, Başbakan Erdoğan ile yapılan görüşmelere çağrılmadıklarını, kendisiyle görüşmeyeceklerini açıkladı.
    BDP’liler Gezi Parkı’nı ziyaret etti. Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na müdahalenin ardından CHP’den Gürsel Tekin, Hüseyin Aygün, Şafak Pavey, Aydın Ayaydın, Sezgin Tanrıkulu BDP’den Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder ve bağımsız Milletvekili Levent Tüzel Gezi Parkı’nda sabahladı. Ertuğrul Kürkçü, Sırrı S.Önder ve bağımsız milletvekili Levent Tüzel birer konuşma yaptı. Taksim Meydanı ve ardından Gezi Parkı’na müdahalede tazyikli suyla zarar gören Gezi Parkı Kütüphanesi için sosyal medyada bağış çağrısı yapıldı.
    Çağlayan Adliyesi’nde bir grup avukat, Adliye’de Gezi Direnişi’ne destek gösterisi yapan avukatlara yapılan gözaltı işlemini sloganlarla protesto etti.
    Çağlayan Adliyesi’nde gösteri yapan avukatlara gözaltılar, Ankara Barosu üyesi yaklaşık 3 bin avukatın Kızılay’a yaptığı yürüyüşle protesto edildi.
    Gençler Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na müdahaleyi, Kızılay’da Güvenlik Anıtı merdivenlerinde kitap-gazete okuyarak protesto etti.
    İzmir’de yaklaşık 500 kişi geceyi Gündoğdu Meydanı’nda çadırlarda geçirdi.
    Barselona’nın en büyük parkında Gezi Direnişi’ne destek yürüyüşü yapıldı.
    İtalya’da “Sol Ekoloji ve Özgürlük Partisi”nin kadın milletvekilleri Gezi Direnişi’ne destek için Meclis’e kırmızı giysilerle geldi.
    Anonymous Gezi Direnişi’nden haber geçen medyaya ceza yağdıran RTÜK’ü, RedHack de Ankara Emniyet Müdürlüğü sitelerini hack’ledi.
    TTB Gezi Direnişi bilançosunu açıkladı: 16 günde 4 ölü, 63’ü ağır 5 bin yaralı. 12 kişi gözünü kaybetti, kafatası kırığı ve beyin travmasından 35 kişi yoğun bakımda.
  • 2016 - Orlando, Florida'daki bir gey bara düzenlenen saldırıda 49 kişi öldü, 53 kişi yaralandı. Saldırgan Omar Mateen, polisle girdiği silahlı çatışmada öldürüldü.
  • 2018- Geçen yıl nükleer savaşın eşiğinden dönen ABD ve Kuzey Kore’nin liderleri Singapur’da buluştu, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması için birlikte çalışma kararı aldı. İlk kez, Kuzey Kore’nin bir lideri bir ABD Başkanı’yla görüşmüş oldu.


DOĞUMLAR-ÖLÜMLER:
  • 1124 - Hasan Sabbah, Haşhaşiler tarikatının kurucusu (d. 1050'ler)
  • 1840 - Gerald Griffin, İrlandalı yazar (d. 1803)
  • 1910 - Füreyya Koral, doğdu. Türk seramik sanatçısı (ö. 1997)
  • 1912 - Frédéric Passy, Fransız ekonomist ve Nobel Barış Ödülü sahibi (d. 1822)
  • 1915 - David Rockefeller, doğdu. Amerikalı bankacı ve iş adamı (ö. 2017)
  • 1924 - George H. W. Bushdoğdu. ABD'nin 41. Başkanı (ö. 2018)
  • 1929 - Anne Frankdoğdu. Yahudi kızı (günlüğüyle Nazi zulmünü açığa çıkartan) (ö. 1945)
  • 1937 - Mikhail Tukhachevsky, Sovyet mareşal ve Kızıl Ordu'nun Genelkurmay Başkanı (d. 1893)
  • 1937 - Mariya Ulyanova, Rus kadın devrimci (d. 1878)
  • 1941 - Chick Coreadoğdu. İspanyol kökenli Amerikalı caz piyanisti
  • 1946 - Hisaichi Terauchi, II. Dünya Savaşı sırasında Japon İmparatorluk Kara Kuvvetleri mareşali (d. 1879)
  • 1978 - Guo Moruo, Çinli yazar, şair, siyasetçi, senaryo yazarı, tarihçi, arkeolog ve antik yazı uzmanı (d. 1892)
  • 1980 - Masayoshi Ōhira, Japon siyasetçi (d. 1910)
  • 1981 - Adriana Limadoğdu. Brezilyalı model
  • 1982 - Karl von Frisch, Avusturyalı etolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (d. 1886)


  • 1983 - Clemens Holzmeister (27 Mart 1886; FulpmesTirolAvusturya - 12 Haziran 1983; HalleinSalzburgAvusturya), Avusturyalı mimar ve tasarımcı.


    Holzmeister 27 Mart 1886'da Tirol'de Fulpmes kentinde doğdu. 1906-1913 yılları arasında Viyana Teknik Üniversitesi'nde mimarlık eğitimini tamamladı, 1919'da Roma Dönemi'nden başlayarak kilise yapımını inceleyen tezi ile doktor unvanını aldı. 1919-1924 yılları arasında İnnsbruck'ta Devlet Yapı Sanat Okulu'nda öğretim görevliliğinin yanı sıra kilise yapıları gerçekleştirdi ve Unterberger'de ideal tasarımlar sergisini açtı. Viyana Krematoryumu'nun tasarımı ve yapımı ile görevlendirilen Holzmeister 1924 yılı başlarında tamamladığı bu yapıyla Avusturya'da tanınmaya başladı. Yine aynı yıl Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyesi ve yönetici olarak göreve başladı. 1933-1937 yılları arasında aynı kurumun rektörlüğünü üstlendi. 1924'te Viyana'da bir toplu konut uygulaması gerçekleştiren Holzmeister 1926'dan 1938'e değin sürecek olan Salzburg Festspielhaus'un yenileme çalışmalarını başlattı.1928-1933 arasında Viyana'daki akademik çalışmalarının yanı sıra Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi'nde de dersler verdi. Almanya'daki bu akademik çalışmaları sırasında 1929'da mekan açısından dönemin en etkileyici yapılarından biri sayılan Schlageter Anıtı'nı gerçekleştirdi. Mimarı tarafından da gerçekleştirdiği en iyi yapıtlardan biri olarak tanımlanan bu anıt, 8 Mart 1946 tarihinde Düsseldorf şehir parlamentosunun aldığı bir kararla yıktırılmıştır. 1929 ile 1933 yılları arasında Blankenese, Merdingen, Mönchen-Gladbach, Cleve ve Berlin Lilienstrasse Kiliseleri Holzmeister'ın Almanya'daki diğer uygulamaları oldu. Aynı yıllarda Avusturya'da Linz'de Kreuzschwestern Okulu, Krim Kilisesi, Bad Ischl'de Dinlenme Evi, Grinzing'de Okul, Dornbach Kilisesi, Vogelweidplatz Kilisesi ve Viyana Radyoevi'ni inşa etti. Hitler rejiminin baskıları nedeni ile 1933'te Düsseldorf'taki akademik görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Holzmeister 1938 yılında Almanya'nın Avusturya'yı işgali üzerine Viyana'dan ayrılarak İstanbul'a yerleşti. Daha önceleri 1927-1938 yılları arasında Viyana'daki bürosunda tasarladığı projeleri gerçekleştirmek için Ankara'ya gelen Holzmeister, Türkiye'nin yeni biçimlenen başkentinde çok sayıda kamu yapısı tasarlayıp gerçekleştirme olanağı buldu. 11 Ocak 1937'de çıkarılan bir yasa ile açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi proje yarışmasında Birincilik ödülü aldı. Holzmeister'ın Türkiye'de gerçekleştirdiği en önemli eseri 1960'ta tamamlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi binasıdır. Clemens Holzmeister, Avusturyalı aktris olan Judith Holzmeister'ın babasıdır.

  • 1983 - Norma Shearer, Kanadalı oyuncu (d. 1902)
  • 1985 - İbrahim Delideniz, Türk tiyatro sanatçısı (d. 1901)
  • 1996 - Tolga Aşkıner, Türk tiyatro sanatçısı (d. 1942)
  • 2003 - Gregory Peck, Amerikalı aktör (d. 1916)
  • 2005 - Álvaro Cunhal, Portekizli komünist siyasetçi (d. 1912)
  • 2011 - Laura Ziskin, Amerikalı film yapımcısı (d. 1950)
  • 2012 - Henry Hill, Amerikalı gangster (d. 1943)
  • 2012 - Elinor Ostrom, Amerikalı siyaset bilimci ve ekonomist (d. 1933)
  • 2012 - Sabri Ülker, Türk sanayici ve iş adamı (Ülker Grubu'nun kurucusu) (d. 1920)
  • 2015 - Rick Ducommun, Kanadalı oyuncu ve senarist (d. 1952)
  • 2015 - Sümer Tilmaç, Türk oyuncu (d. 1948)


  • 2015 - Antoni Pitxot, İspanyol ressam (d. 1934)
  • 2017 - Piotr Andrejew, Polonyalı film yönetmeni ve senarist (d. 1949)
  • 2017 - Sam Beazley, Britanyalı oyuncu (d. 2016)
  • 2017 - Fernando Martínez Heredia, Kübalı siyasetçi (d. 1939)
  • 2017 - Charles P. Thacker, Amerikalı öncü bilgisayar tasarımcısı (d. 1943)
  • 2019 - Philomena Lynott, İrlandalı yazar ve iş kadını (d. 1930)
  • 2019 - Sylvia Miles, Amerikalı oyuncu (d. 1924)



  • KAYNAKLAR: https://tr.wikipedia.org/  -  onurvakfi.org

KSA KISA GÜNDEM (11 HAZİRAN 2022)


1- Erdoğan'ın Van mitingine katılmaları için memur ve öğrencilere mobbing (
ÖZKAN ÖZTAŞ -SOL) AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Van'da yapacağı mitinge katılmaları için memur ve öğrencilere mobbing yapılıyor.

AKP'nin rutin bir miting hazırlığı haline gelen memur, belediye çalışanları ve öğrencilere yaptığı mitinge katılım "tavsiyeleri" taciz boyutuna varmış durumda. Geçtiğimiz ay Atatürk Havalimanı alanında yapılacak "Millet Bahçesi Temel Atma Töreni" kapsamında katılıma zorlanan memurlar fidan dikmeye çağrılmıştı. Van'da ise bir benzer uygulama ile kayyum belediyesi çalışanlarına, lise öğrencilerine ve memurlara iletilen mesajlar ile mitinge katılmaları "tavsiye" ediliyor. (AKP ve TÜGVA, liseleri gezerek öğrencileri mitinge davet ediyor) Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay yaptığı açıklamada, AKP'li yöneticilerin Van'daki bazı liseleri gezerek öğrencileri mitinge davet ettiğini ifade etti. Atabay, 8 Haziran günü AKP'li yöneticilerin Van'ın Tuşba ilçesindeki Şehit Ferhat Arslan İHL ve  Ferhat Arslan Anadolu Liselerine giderek öğrencileri mitinge davet ettiklerini belirtti. soL Haber'e konuşan öğretmenler, TÜGVA yönetiminden kişilerin liseleri gezip öğrenciler ve okul yönetimleri ile temaslar kurarak mitinge katılımları için baskı yaptıklarını ifade etti. Ziyaret edilen liselerin daha çok İmam Hatip Liselerinden seçildiğini ifade eden öğretmenler, katılım konusunda yaptıkları baskılardan dolayı birçok okul yöneticisinin de kaygıyla mitinge katılmaya çaba harcayacaklarını ifade ettiler. Çünkü aksi durumun okuldan sürülme ya da açığa alınma ihtimaline yol açabileceği öne sürülüyor. (Kayyum belediyesi çalışanları ve memurlara katılımları için sıkı takip) Mitinge katılım konusunda işten çıkarılma ile tehdit edilen Van ve bazı ilçelerin belediye taşeron işçileri ile bazı kurumlardaki memurlara üstleri tarafından resmi olmayan bildirimlerle mitinge katılımları "tavsiye ediliyor". Birçok çalışanın mitinge katılmamak için rapor almayı denediği ya da mazeret beyan ettiği ifade ediliyor.  soL Haber'e süreci anlatan bir memurun "Hadi mitinge katılım için memurları şart koştun, bunu anladım. Katılan sonuçta Cumhurbaşkanı. Protokol falan derken bahane üretebilirler. Ama belediyede taşeron işçileri ya da lise öğrencileri için akla yakın hiçbir bahane yok. Öyle bir hal aldı ki baskılar, yarın mitinge arabası yolda kaldığı için gidemeyen birine mesai günü kötü gözle bakılacak" sözleri yaşanan baskıyı anlatıyor.  Geçtiğimiz gün ise Van halkını mitinge davet etmek için esnaf ziyareti yapan AKP Van İl Başkanı Kayhan Türkmenoğlu "bizi perişan ettiniz" diyen esnaf tarafından protesto edilmişti. Her temaslarında mitingin çok kalabalık olması gerektiğini vurgulayan AKP'li yöneticilerin bu kaygısı, Van'da katılımın düşük olma ihtimaline göre hareket ettikleri yorumları getirirken şehir dışından otobüslerle mitinge katılım bekleniyor.

2- Çin'den ABD'ye Tayvan mesajı: Savaştan kaçınmaz, kararlılıkla ezeriz (SOL) Çin ve ABD savunma bakanlarının ilk yüz yüze görüşmesinde Pekin, Tayvan'ı Çin'den ayırma girişimlerine savaşla yanıt vereceğini vurguladı.

Çin Devlet Konseyi üyesi ve Savunma Bakanı Wei Fenghe ile ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Cuma günü Singapur'da ilk kez yüz yüze görüşme yaptı. Çin'den yapılan açıklamaya göre Pekin, Tayvan konusundaki kararlı mesajını Austin'e bildirdi ve Çin ordusunun olası bir "Tayvan'ın bağımsızlığı" girişimine karşı savaş başlatmaktan kaçınmayacağını  söyledi. Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Wu Qian görüşmede ikili ve askeri ilişkilerin, Tayvan sorununun, Güney Çin Denizi'ndeki durum ile Ukrayna konusunun ele alındığını açıkladı. Bakanlık sözcüsü bir saate yakın süren görüşmeyi  "samimi, olumlu ve yapıcı stratejik bir iletişim" olarak niteledi. Wu iki tarafın da, liderlerinin düzenli iletişimi sürdürme, riskleri ve krizleri yönetme konusunda vardığı konsensüsü ordularının dikkatli uygulaması gerektiği konusunda hemfikir olduğunu dile getirdi. Sözcü Wu görüşmede Çin Savunma Bakanı Wei'nin Tayvan konusundaki kararlı duruşunu vurguladığını, "tek Çin" politikasına işaret ederek, Tayvan'ın Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu dile getirdiğini kaydetti. Wei ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin temelinin de tek Çin ilkesine dayandığını belirtti. Wei Austin'e ABD'nin Tayvan'a son silah satışının tek Çin ilkesinin ciddi bir biçimde ihlali olduğunu, Pekin'in bunu sert bir biçimde kınadığını söyledi.('Savaştan kaçınmaz, kararlılıkla ezeriz') Wu'nun açıklamasına göre Çin Savunma Bakanı Wei "Eğer herhangi biri Tayvan'ı Çin'den ayırmaya cüret ederse Çin ordusu savaşmaktan kaçınmayacak, ne pahasına olursa olsun 'Tayvan bağımsızlığı' girişimlerini kararlılıkla ezecek ve ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünü sıkıca koruyacaktır" dedi. Güney Çin Denizi konusunda bölge dışı güçlerin en büyük belirsizlik etkeni olduğunu söyleyen Wei, ABD'nin bölgedeki anlaşmazlıkları körüklemek yerine istikrar için somut adımlar atması gerektiğini kaydetti. Global Times'ın aktardığına göre, Ukrayna konusunda Çin'in "nesnellik ve adillik" ilkesiyle hareket ettiğini söyleyen Çin Savunma Bakanı "sorumlu bir büyük güç olarak Çin'in yapıcı rol oynamayı sürdüreceğini ancak Ukrayna konusunu Çin'in çıkarlarına zarar vermek için kullanmak isteyen olursa da Çin'in kararlılıkla karşılık vereceğini" dile getirdi. Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Wu görüşmenin uzun sürmediğini ancak olumlu bir etkisi olduğunu, iki tarafın orduları arasında askeri ve diplomatik kanallar üzerinden iletişim ve işbirliği hakkında görüşmelerin devam edeceğini belirtti.

3-Yeni Akit, Ebrar Karakurt'u hedef aldı (SOL)

Yeni Akit, A Milli Voleybol Takımı oyuncusu Ebrar Karakurt'u cinsel yönelimi üzerinden hedef aldı. Gerici gazete Karakurt'un takım arkadaşları ile aynı soyunma odasına girmemesini istedi. Yeni Akit, Karakurt'un özel hayatına ilişkin ise "sapkın bir yakınlaşma" gibi ifadelere yer verdi. "Ebrar Karakurt'un rezilliğine göz yuman Voleybol Federasyonu'na tepki yağdı!" başlıklı Yeni Akit haberinde şu ifadeler yer aldı: "Eşcinsel bir sapkın olduğunu beyan edip, kadınlara ilgi duyduğunu açıklayan Ebrar Karakurt'un rezilliklerine göz yuman Türkiye Voleybol Federasyonu, kadınlardan etkilenen bir kadının takım arkadaşları ile aynı soyunma odasına girmesine, aynı ortamı paylaşmasına müsaade etti. Rezil yaşamını kamuoyunun gözünün içine sokan, sapkınlık destekçisi medyanın propagandasını yürüttüğü Ebrar Karakurt, önlem alınmaması sonucunda takım arkadaşı Beliz Başkır ile de sapkın bir yakınlaşma yaşadı."

4- ENAG raporunda 'ülke iflası' vurgusu: 'Fakirleştiren büyümenin en net fotoğrafı' (SOL) ENAG raporunda, 'Temerrüt risk sınırı (ülke iflası) olarak geçen puanlara her geçen gün daha fazla yakınsandığını da belirtmek isteriz' denildi.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Mayıs Ayı Ekonomik Analiz Raporu’nda, "Yanlış para politikası kararları, beklentileri daha da bozmaya devam ediyor. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3’lük bir ekonomik büyüme gerçekleştiğini fakat vatandaşlarımızın alım gücündeki azalmanın orta sınıfı yok eder biçimde gerçekleştiğini izliyoruz” uyarısı yapıldı. Raporda "Dış borçlardaki artış ile birlikte bu duruma baktığımızda ise uygulanan yanlış politikalardan kaynaklı hem enflasyondaki yükseliş, hem işsizlikteki artış, hem de kurdaki artış bu ekonomik büyümenin topluma yansımadığını belirtir niteliktedir. Söz konusu olumsuzlukların daha da artarak devam edeceğini tahmin ediyoruz'' ifadelerine yer verildi. ('Fakirleştiren büyümenin en net fotoğrafı')  Ayrıca ''Dış ticaretteki gelişmelere baktığımızda ticaret açığında yıllık bazda yüzde 157’lik bir artış olduğunu görüyoruz. Üretimde dış ticarete bağımlılığın ortaya çıkardığı bir net fotoğraf var: Ucuza satıp yerine pahalıya koyuyoruz ve ürettiğimiz de vatandaşların ihtiyacını tam anlamıyla karşılayamıyor (fakirleştiren büyümenin en net fotoğrafıdır bu aynı zamanda). Nitekim ithalattaki artışın 29,7 milyar dolar gibi rekor bir seviyeye çıktığını ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 64 seviyesine gerilediğinden zaten bunu görebilmekteyiz. Bu durumun yansımalarını da CDS risk primindeki 700 baz puanın aşağısına düşmeyen seyir ile de teyit etmekteyiz. Temerrüt risk sınırı (ülke iflası) olarak geçen puanlara her geçen gün daha fazla yakınsandığını da belirtmek isteriz'' denildi.

5- Atıkları Kars Çayı'na ve baraja dökmüşler: 'Tarlalar o barajdan sulanıyor' (SOL)
KARÇEV Başkanı, 'Atıklar Kars Çayı’na devamında da Çamçavuş Barajı’na dökülüyor. Baraj sularıyla sulanan tarlalarda yetişen buğdaydan elde edilen ekmeği tüketiyoruz' dedi. Kars Çevre ve Kent Hukuku Derneği (KARÇEV) Başkanı Avukat İnan Akgün Alp, peynir altı suları ve endüstriyel atıkların yıllardır Kars Çayı ile Çamçavuş Barajı’na akıtıldığını açıkladı.

ANKA'nın haberine göre Kars Organize Sanayi Bölgesi’ndeki süt işleme tesislerinin atıklarının döküldüğü bölgede konuşan Alp, şunları söyledi:  "Kars Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan onlarca süt işleme tesisinin, iki kilometre öteden borularla Kars Çayı’na peynir altı sularını döktüğü noktadayız. Peynir altı suları buradan Kars Çayı’na, 14 kilometre devamında da Çamçavuş Barajı’na dökülmektedir. Çevre haftasını kutluyoruz. Sayın Valimiz, Çevre İl Müdürümüz; Çevre Haftası’nda ilkokul sergi salonlarında çevre fotoğraflarını boy boy yayınladı. Kars’ın şu andaki yaşadığı çevresel felaketlerin birine tanıklık ediyorsunuz. Biz Çevre ve Kent Hukuku Derneği olarak tüm Kars kamuoyunun ve Türkiye kamuoyunun dikkatini bir noktaya çekmek istiyoruz. Şu anda Kars’ın bütün kanalizasyonu, kentsel ve endüstriyel atıkları Kars Çayı'na dökülmekte, hiçbir arıtmaya maruz kalmadan doğrudan Çamçavuş Barajı’na deşarj edilmektedir. Şehrin tüm kanalizasyonu, şehri 14 kilometre boyunca kat eden Kars Çayı'ndan suların azaldığı noktalarda son derece tahammül edilmez bir koku yayarak baraja dökülmektedir." ('Suç duyurusunda bulunacağız') Baraj suları ile sulanan tarlalarda yetişen buğdaydan elde edilen ekmeği tüketiyoruz. Aslında önemli bir endüstriyel hammadde olan peynir altı suları; sporcu proteinlerinden hayvan yemlerine, gıdadan kimyaya kadar birçok sektörde değerlendirilmesi gerekirken Kars Çayı'na akıtılmaktadır. Büyük bir ekolojik yıkıma da sebebiyet vererek doğrudan tarımsal sulamada baraja deşarj edilmektedir. Kars halkı adına acilen atık su arıtma tesisinin kurulmasını talep ediyoruz. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanı’na da çağrı yapıyoruz. Sayın Bakanım, bakıyorsunuz ama görmüyorsunuz. Çevre haftasında tüm yetkililer, vali, Çevre ve Şehircilik il Müdürü, Tarım ve Orman İl Müdürü ilkokul koridorlarında çevre fotoğrafları yayınladılar ve fidelere birer bardak su döktüler. Gerçek çevre fotoğrafı buradadır. Yerel basınımız defalarca konuyu gündem getirmesine rağmen görmezden gelindi. Bu konuda gerekli işlemler yapılmadı. Biz Çevre ve Kent Hukuku Derneği olarak 3 gün içerisinde bu konuda eğer bir girişimde bulunulmazsa başta Kars Valisi ve Çevre İl Müdürü olmak üzere, Tarım İl Müdürü tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağız ve bu konunun takipçisi olacağız. Bütün bu tabloyu bakıp da görmeyenler görevinin gereğini yapmayanlar hakkında gerekli hukuki ve cezai soruşturmanın başlaması için girişimler başlatacağız."

6- Atatürk'ü ağırlayan tarihi bina bakanlığa verildi(Muhammed Özmen-Cumhuriyet)

İzmir’de restorasyonu sırasında tarihi eserler ve Atatürk tablolarının kaybolduğu Karşıyaka Öğretmenler Lokali, öğretmenlerin kullanımından alınarak İzmir Olgunlaşma Enstitüsü’ne devredildi. 
İzmir’de restorasyonu sırasında tarihi eserler ve Atatürk tablolarının kaybolduğu Karşıyaka Öğretmenler Lokali, öğretmenlerin kullanımından alındı.1892
yılında yapılan ve Mustafa Kemal Atatürk’ü defalarca ağırlayan tarihi bina, İzmir Olgunlaşma Enstitüsü’ne devredildi. Merkezin açılışını önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yaptı. Tarihi binada sergilenen dört kristal ayna, Kurtuluş Savaşı döneminde çekilmiş 11 orijinal fotoğraf ve iki Atatürk tablosu restorasyon çalışmalarının ardından kayıplara karıştı. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün raporunda, aynaların restorasyon sırasında kırıldığı, tabloların ise nerede olduğunun bilinmediği belirtildi.

7 - Müftülük personeline sunum yapan avukata 'etek boyu' nedeniyle saldırmıştı: Masanın arkasına geç (Sefa Uyar-Cumhuriyet) 

Şanlıurfa’da, müftülük personeline sunum yapan avukat Didem Karaboğa, giydiği etek nedeniyle “Masanın arkasından anlatır mısınız?” tepkisiyle karşılaştı. Karaboğa, “Ben din ya da ahlak görevlisi değilim, hukukçuyum” yanıtını verip salonu terk etti. Avukat Karaboğa, yaşananları Cumhuriyet'e anlattı.Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı avukat Cemile Didem Karaboğa, baro tarafından “çocuk yaşta erken ve zorla evliliklerle mücadele eğitimleri” kapsamında il müftülüğünün erkek personeline sunum yapmak üzere görevlendirildi. Ancak Karaboğa, sunum sırasında hem kıyafeti hem de anlattıklarıyla ilgili sözlü saldırıya uğradı.Olayı Cumhuriyet’e anlatan Karaboğa, “Slaytı kendim değiştirdiğim için kürsüden çok ayrılamıyordum. Kürsüden çıkmamla sataşma gibi bir tepki geldi. Katılımcılardan biri seslenerek, ‘Masanın arkasından anlatır mısınız? Biz din görevlisiyiz’ dedi. İlk aşamada gerginlik çıkmaması adına sunumu devam ettirmeye çalıştım. Bu sefer yan taraftaki görevlilere ‘Baro neden bir erkek avukat görevlendirmemiş? Görevlendirildiyse niye böyle giyinip gelmiş’ gibi tepkiler olunca sunumu sonlandırmak zorunda kaldım” dedi.
(‘KİŞİSEL ALANA MÜDAHALE’) “Bunun kişisel alana müdahale olduğunu, bir hukukçu olduğumu, bu şekilde bir müdahaleyi hem kendi adıma hem de kadınlar adına kabul edemeyeceğimi söyledim. Sunumu bitirip salondan ayrılmak zorunda kaldım” ifadelerini kullanan Karaboğa, sunumun içeriğine yönelik de “18 yaşından önce evliliği konuşacağınıza, evlenmeden cinselliği engelleyin” tepkisiyle karşılaştığını, bunun üzerine de “Ben din ya da ahlak görevlisi değilim, hukukçuyum. Hukuku anlatmak için görevlendirildim” tepkisini gösterdiğini kaydetti. Karaboğa, “Bir insan olarak, kadın olarak üzücü bir durum. Çocuk yaşta evliliklerin hukuki boyutunu, yanlış olduğunu anlatmak, beraber mücadele edebilmek için gidiyoruz ama böyle bir tepkiyle karşılaşıyoruz. Tüm kadınlar adına çok üzüldüm. Eteğimizin boyu değil, anlattıklarımızın dikkat çekmesi gerekirdi” diye konuştu. (‘DİNEN MÜMKÜN’ İDDİASI) Öte yandan, tepkiyle karşılaşan tek ismin Karaboğa olmadığı kaydedildi. Karaboğa’dan önce sunum yapanlara da bazı müdahalelerde bulunulduğu, çocuk yaşta evliliklerin hukuka aykırı olduğunun belirtilmesi üzerine bazı katılımcıların “bu durumun dinen mümkün olduğu” yönünde ifadeler kullandığı iddia edildi. 

8 - İstanbul’da özelleştirilen değerli Hazine arazisi tanıdığın oldu, muhalefet tepkili (Sarp Sağkan-Cumhuriyet)

İstanbul'da Hazine arazisi özelleştirildi. 14 bin 17 metrekare alan, AKP'li Vahit Kiler’in kurucusu olduğu Kiler Gayrimenkul Yatırım Şirketi’ne 390 milyon liraya satıldı.
 

Hazine arazisinin özelleştirilmesine CHP'li Karabat, "Erdoğan, önüne Türkiye haritasını koyup kamunun hangi arazisinin kime satılacağına karar veriyor. Tek tek hesabını soracağız" diye tepki gösterdi. İstanbul Küçükçekmece Halkalı’daki Hazine arazisi özelleştirildi. Resmi Gazete’de 3 Haziran’da yayımlanan kararla 14 bin 17 metrekare alan, AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kurucusu olduğu Kiler Gayrimenkul Yatırım Şirketi’ne 390 milyon liraya satıldı.Resmi Gazete’de son dönemde çok fazla özelleştirme kararları yayımlandığına dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, “Ne hikmetse, değerli arazilerin alıcıları hep AKP’liler. Kiler’e satılan arazi çok değerli. Metronun dibinde. Eğitim, yurt veya sanayi sitesi olabilecek arazi Kiler’in iştahını kabartmış” dedi. Karabat, “AKP, 20 yılda 63 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. Ne kadar fabrika kaldıysa hemen hemen hepsini sattı. Şimdi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, her hafta arazi satışına çıkıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin itiraf ettiği gibi: ‘Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor.’ Hem enflasyonla servet transferi yapıyorlar hem de değerli arazileri peşkeş çekiyorlar” tepkisini gösterdi.  AKP’lilerin arsaları almak için birbirleri arasında tartışmaya girdiklerini de söyleyen Karabat, “Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ve Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) adına kayıtlı 17 ilde toplam 243 arazi de satış kapsamına alındı. Bunların çoğu Akdeniz ve Ege sahillerinde yer alıyor. Şimdi de bu arazileri kapmak için AKP içinde yarış başlamış” diye konuştu. (‘YARIŞ YAPIYORLAR’) Karabat, “AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, önüne Türkiye haritasını koyup kamunun hangi arazisinin kime satılacağına karar veriyor. Hem araziler yandaşlara peşkeş çekiliyor hem de tam takır Hazine kasasına 3-5 para giriyor. Tek tek hesabını soracağız” ifadelerini kullandı.

9- Aydos Ormanı’nda talana karşı mücadele sürüyor(BİRGÜN)

Aydos Ormanı’nda yapımı süren ‘millet bahçesi’ projesi adı altındaki doğa katliamına karşı bölge halkının mücadelesi sürüyor. Neredeyse her gün iş makinalarını durduran bölge halkı, kolluk kuvvetleri ve zabıtalarla karşı karşıya geliyor. Aydos Ormanı Savunması’ndan yurttaşlar yürütmeyi durdurma davası sonuçlanana kadar direnmeye devam edeceklerini belirtti.Aydos Ormanı Savunması’dan Gönül Gümüşoğlu Özer, önceki gün iş makinalarının önüne geçerek durdurdukları alandan sonra dün iş makinalarının proje kapsamında kreş yapılması planlanan noktada çalışmaya başladıklarını belirterek “Kreş yapılacak yerin etrafındaki bütün bitki örtüsünü kesiyorlar. Firmayla konuştuğumuzu, çalışmaları durdurmalarını söyledik ancak birçok farklı noktada çalışma yapıyorlar. Oraya da gidip müdahale ettik, ardından ‘ücretsiz’ dedikleri giriş kısmına kapı yapmaya başladılar. Vatandaşlar, komşularımız geldi, birlikte orayı da durdurduk” dedi. Gümüşoğlu Özer, projeyi gerçekleştiren firmaların duruma çok agresif yaklaştıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Bu agresiflik yüzünden sıkıntılı ancak istikrarlı bir şekilde devam edeceğiz. Yürütmeyi durdurma davamızın bir an önce sonuçlanması tek ümidimiz. Gücümüz yettiğince direneceğiz.”

10- İhaleyle iki kişiye verildi: Halk plajı halka kısıtlanacak! (Berkay Sağol-BİRGÜN)

İzmir’in Menderes ilçesindeki halk plajı önce su üstü sportif faaliyet alanı ilan edildi sonra ihaleyle iki şahsa 5 yıllığına verildi. Bölgede yaşayan yurttaşlar ise duruma tepki göstererek imza kampanyası başlattı.

İzmir’in Menderes ilçesinde bulunan Özdere Orta Mahallesi Gençlik Parkı ve önündeki kumsal alan olan halk plajı, İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından turizm amaçlı su üstü sportif faaliyet alanı ilan edildi. Bu alanda faaliyet yapmak için müdürlüğe başvuran Halil İncetürk ve Mehmet Özkapu isimli kişiler, kapalı zarf usulü verdikleri teklif sonrasında 101 bin 555 TL bedelle alanda 5 yıllık faaliyet izni aldı. (DAVA AÇACAKLAR) Bölge halkı ise faaliyetlerin başlamasıyla birlikte halk plajının ve parkın işgal edileceğini ve kendi kullanımlarını kısıtlayacağını belirterek, faaliyet izninin iptal edilmesini istedi. Yurttaşlar, Anayasa ve kıyı kanununa göre koyların ve plajların halkın kullanımına açık olması gerektiğini belirterek, iznin iptal edilmesi için Menderes Kaymakamlığı’na dilekçe yazarak imza topladı. Bölgede yaşayan yurttaşlardan olan Hüseyin Güzey BirGün’e yaptığı açıklamada, “Biz bu bölgede yaz kış yaşayan kişileriz. Hem parkı kullanıyoruz hem de yaz aylarında kumsaldan faydalanarak denize giriyoruz. Halk plajı olduğu için hafta sonları buraya daha fazla insan geliyor ve kumsal plajdan yararlanıyor. Bu faaliyet izniyle beraber kullanım alanımız hem kumsal alanda hem de denize doğru kısıtlanacak. Sahile kulübeler ve şemsiyeler getirecekler, denize doğru ise dubalar koyacaklar. Jet ski, muz ve bunlara benzer bir sürü araç kiralayacaklar. Hâlbuki bu faaliyeti gösterebilecekleri çok daha uygun ve müsait alanlar var. Biz bölge halkı olarak endişeliyiz” dedi. Bölge sakinlerinden Ali Ekber Alkoç da şunları söyledi: “Burası özellikle hafta sonları Menderes’ten ve İzmir’den insanların akın akın geldiği bir halk plajı. Böyle bir faaliyet yapılması demek sahildeki ve denizdeki kullanım alanının kısıtlanması demek. İlk başta sahilde küçük bir alanı kiraladıklarını söylüyorlar ama biz özellikle kalabalık günlerde burada şemsiye, sandalye gibi ürünleri kiralayabileceklerini düşünüyoruz. Burada gösterecekleri faaliyetler sebebiyle insanların can güvenlikleri tehdit altında olacak. İnsanlar denizde açılıyor rahat rahat yüzüyor. Yanlarından gelecek bir jet skiyi görmeme veya jet skinin onları görmeme ihtimali çok yüksek. Ölümlü kazalar meydana gelebilir. Biz bu izni iptal ettirmek için bölgedeki insanlarla beraber imzalar topladık, şimdi İSE yürütmeyi durdurma davası açmaya hazırlanıyoruz. Kıyılar halkındır ve öyle kalmalı.”

 




 

Alman emperyalizmi Afrika'da - Erhan Nalçacı / SOL

'ABD müttefiki olmakla kendi için emperyalist olmanın geriliminin nasıl birlikte yürüyeceğini ve nereye varacağını izlemek için zamana ihtiyacımız olacak.'

Günümüz emperyalist düzeninde emperyalist hiyerarşideki bir ülkenin sermaye sınıfı için iki seçenek bulunur:

Ya başat emperyalist ülkenin -ki bugün inceleyeceğimiz örnekte ABD- politik ajandasında müttefik olarak hareket edilecek ya da dış politika bu ajandanın dışına çeşitli gerilimlere rağmen çıkartılacak. Başka bir deyişle kendi için emperyalist olma hırsının peşinden gidilecek.

Bazen bu günümüzde ABD’ye karşı olma veya ondan bağımsızlaşma olarak yansıyor ve anti-emperyalizm olarak tarif ediliyor, ancak bu sürecin yani kendi için emperyalist olma isteğinin ilerici hiçbir yanı olmadığını fark etmek gerekiyor. Örnek olarak Brezilya sermaye sınıfının son 20 yılda izlediği zikzaklı çizgi verilebilir.

Ancak bu gerilimin en tipik ülkesi Alman emperyalizminin durumuydu. ABD’nin Irak ve Libya’nın işgali gibi operasyonlarına katılmayan Alman sermayesi ölçüsüzce silahlanma konusunda da ayak diriyordu. ABD’nin NATO ülkeleri için koyduğu GSMH’nin yüzde 2’si kadar askeri harcama yapma kuralına karşı sürekli bir gizli direnç gösterdiler. Alman Ordusu ki dünyanın en sanayileşmiş ülkelerinden birinin ordusu olarak uzmanlara göre dökülüyordu, uçakları, tankları çalışmıyor, bir savaş kaçkını izlemini veriyordu. Zaman zaman delinse de dünyanın çatışmalı bölgelerine silah göndermiyorlardı.

Ayrıca çok işledik, Rusya ile doğalgaz temini başta olmak üzere bir ekonomik bütünleşme süreci yaşıyorlardı. 

Evet, Balkanların parçalanmasına, eski sosyalist ülkelerinin düzene entegrasyonuna ve en nihayet Ukrayna komplosuna ABD hegemonyasında katılmışlar, Afganistan’a asker göndermişlerdi ama yine de bir arızaydılar Batı emperyalizmi içinde.

Ukrayna savaşı ile bu durum aniden değişti sanki. Şimdiye kadar askerileşmeye en çok karşı çıkan Sosyal Demokrat ve Yeşiller’in içinde olduğu hükümet 100 milyar Avroluk bir askeri paket açıkladı. GSMH’nin yüzde 2’sine erişip geçilmesi, ordunun büyütülmesi ve modernize edilmesi kararı Almanya’daki ABD üssünde Alman Savunma Bakanı (yani Savaş bakanı) tarafından açıklandı.
Çatışmalı bölgelere silah göndermeme ilkesi de ortadan kaldırıldı ve Ukrayna’ya 50 kadar uçan hedeflere karşı çok namlulu roket atabilen tank gönderme kararı bütün eşikleri yıktı.

Söylemeye gerek yok Ruslarla olan doğalgaz hatları şimdilik kadük edildi.

Şunu unutmayalım, sosyal demokratlar işçi sınıfı döneği olarak sermayenin en kirli ve en canice işlerini yapmaya hazırdırlar. Özellikle Alman sermayesi, sınıf değiştirerek ve burnunu sürterek gelmiş Alman sosyal demokrasisini kirli işlerinde kullanmayı sever.

Almanya sermayesinin yön değiştirmesiyle çok hızlıca tepeden tırnağa silahlanabileceğini söylüyorduk. Nereye varacağını görmek için beklemek gerekiyor.

Ama tekrar konuya dönelim, Almanya bu haliyle belki Ukrayna’yı çok öncesinden beri lebensraum (Alman sermayesi için yaşam alanı) olarak görmesinden dolayı belki de ABD hegemonyasına dönmüş gözüküyor.

Ancak kendi için emperyalist olma arzusu bitmeyen bir gerilim kaynağı olmaya devam edecektir. Almanya gibi ülkelerin kendi için emperyalist olma tutkusunun analizini yapmanın en iyi yöntemi Afrika’nın paylaşılmasına ne kadar katıldıklarına bakmaktır.

Almanya emperyalist rekabete geç girdi ama sermaye sınıfı toprak sahipleriyle gericilikte ittifak yapmış, geç kalmışlığı telafi edecek militarist bir devleti hızlıca inşa etmişti. 1884 Berlin Konferansı’ndan sonra Afrika’ya ihtirasla daldılar. Aşağıdaki haritada Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar elinde tuttuğu sömürgeleri görülüyor:

(Almanya İmparatorluğu’nun 1884 ile 1. Dünya Savaşı sonuna kadar ele geçirdiği ve sömürgeleştirdiği Afrika bölgeleri görülüyor. Batı Afrika’da Togo, Kamerun ve Namibiya ve doğuda Tanzanya başlıca Alman sömürgeleri olarak tarihe geçti.)

Alman sermayesinin Afrika sömürgeciliği başlı başına bir yazı konusu olmayı hakkediyor. Çünkü hızla en büyük kazancı elde etmeye odaklı sömürgeciliğe karşı Afrika halklarının ayaklanmalarını büyük bir vahşetle bastırdıkları biliniyor. Namibiya’da ayaklanan halkı çöle sürerek, kuyuları zehirleyerek, insanları toplama kamplarında ölüme mahkûm ederek bir soykırıma neden oldular. Tanzanya’da da benzer bir askeri faaliyet sürdürdüler. Her iki ülkeden yüz binleri katlettikleri çok iyi belgelendi. 

Afrikalıların insan olmadığı veya “aşağı bir ırk” olduğunu saptamak için kemiklerini Humboldt Forumu’nda topladılar. Katliamlarının kanıtı olarak kemiklerin çoğu hâlâ Almanya’da bulunuyor. 

Ama şimdi sömürü yöntemleri değişti.

Bugün Alman sermayesi Siemens, Volkswagen, Bosch’un içinde olduğu bin civarındaki şirketiyle Afrika’da bulunuyor, en az 200 bin Afrikalı işçi Alman sermayesine emek gücünü satıyor. Rekabete girdiği diğer devletlere göre daha çok sanayi alanına yoğunlaştığı görülüyor. Alman sermayesinin parmak izine dönüşen yenilenebilir enerji yatırımlarını da ilave edelim.

Yeni dönem yeni emperyalist araçlar gerektiriyor: Almanya’nın öncülüğünde 2016’dan bu yana geliştirilen “Afrika ile uyum” projesi ve adı çok adice olan “Afrika için Marshall Planı”ndan bahsedebiliriz.

Merkel 2016’dan sonra tıpkı Erdoğan’ın yaptığı gibi, sermaye gruplarıyla defalarca Afrika’yı ziyaret ederek, Alman sermayesine alan açmaya çalıştı. Etiyopya, Mali, Nijer. 2017’de “Afrika yılı” ilan edildi ve Senegal, Nijerya, Gana… 

Almanya’ya Mali’de askeri operasyonlara katılmıştı, şimdi Fransa’nın Rusya ile rekabette geri düşmesi ile çekilmeye hazırlanıyorlar. Ama Nijer’de Alman askeri uzmanlara özel kuvvetlerin yetiştirilmesi için yer açılıyor bir yandan. Senegal’de doğalgaz anlaşmaları yapılıyor.

Geçenlerde Alman Başbakanı Scholz yine Alman patronlarla birlikte Senegal, Nijer ve Güney Afrika’yı kapsayan bir geziye çıktı. Dinci militanlara karşı savaş, iklim değişikliği vb, bahane çok.

ABD müttefiki olmakla kendi için emperyalist olmanın geriliminin nasıl birlikte yürüyeceğini ve nereye varacağını izlemek için zamana ihtiyacımız olacak.

Erhan Nalçacı / SOL

 

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı +Gündem" -20 Haziran 2025-

  Belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisi kaldırıldı! Meclis’te kabul edilen yasa ile belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisi kaldırıldı. ...