Hafta sonu İstanbul’da yılın en önemli sanat olaylarından biri gerçekleştirildi. Dünyanın en eski ve ünlü klasik müzik orkestralarından New York Filarmoni Orkestrası, dünyaca ünlü virtüözler Joshua Bell (keman) ve Emanuel Ax(piyano) eşliğinde İstanbullular için iki unutulmaz konser verdi. Kurulduğu 1842 yılından bu yana Türkiye’ye sadece üç kez gelen New York Filarmoni’nin bu ziyaretinin çok özel bir anlamı da vardı: Eczacıbaşı Topluluğu ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucusu Nejat Eczacıbaşı’nın ölümünün 20. yılı anısına çaldılar üç bin kişilik Haliç Kongre Merkezi’nde.
Tek siyasetçi: Rahşan Ecevit
Eczacıbaşı ailesinin bireylerinin yanı sıra iş, sanat ve basın dünyasının tanınmış ismini bir araya getiren konserde, gözler siyaset dünyasından isimleri boş yere aradı. Ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan, ne yardımcıları, ne ekonomiden sorumlu bakanlar ne de Kültür Bakanı oradaydı. Benzer bir ilgisizlik hali muhalefet için de geçerliydi. Siyaset sahnesinden sadece ikisi de artık aktif siyasetin içinde olmayan Rahşan Ecevit ve İsmet Sezgin vardı. Rahşan Hanım, konsere neden geldiğini şu tümcelerle anlattı:
“Nejat Bey, Bülent (Ecevit) ile benim çok değer verdiğimiz bir insandı. Bu gece onun anısına düzenlendiği için geldim Ankara’dan. Kendisi ülkemizin gelişmesinde büyük katkısı olan çok nitelikli, çok değerli bir insandı. Aynı zamanda da büyük bir sanatseverdi. Ve tabii hepsinin ötesinde çok iyi bir insandı. O gün oğlu Bülent Bey’e (Eczacıbaşı) de söyledim: Nejat Bey gibi bir insan ancak böylesine muhteşem bir konserle anılabilirdi...”
Fotoğraf karesindeki Cumhuriyet
Konser başlamadan önce Eczacıbaşı’nın hayatından fotoğraf karelerinden kurgulanan kısa bir film gösterildi. Filmde 60’lı yıllardan kalma bir kareye gözüm takıldı. O karede Nejat Bey, bugün onun yerine Eczacıbaşı Grubu’nun başında yer alan oğlu Bülent Eczacıbaşı ile seyahate çıkarken görüntülenmişti. Elinde ise logosu üste gelecek şekilde kıvrılmış bir Cumhuriyet gazetesi...
O görüntü, Joshua Bell işliğinde New York Filarmoni’yi dinlemekten çok daha büyük bir haz verdi konseri izleyen biz Cumhuriyet çalışanlarına.
Bunun benzeri bir duyguyu, kısa süre önce vefat eden Borusan Holding’in kurucusu ve onursal başkanı Asım Kocabıyık’la ilgili ünlü orkestra şefimizGürer Aykal’dan şu anekdotu dinlediğimde yaşamıştım:
“Bir gün orkestranın (Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası) kuruluşunda büyük emekleri geçen Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü Sami Canertelefonla aradı, ‘Asım Bey’den bir yazı geldi’ dedi. Ofise gittim. Yazıyı elime verdi. Özetle şöyle diyordu Asım Bey: ‘Cumhuriyet gazetesinin bugünlerde verdiği eklerde Cumhuriyetimizin nasıl kurulduğu anlatılmaktadır. Siz yaşınız gereği bunu bilmeyebilir veya unutmuş olabilirsiniz. Ancak bu ekleri okuyunuz ve maiyetinizdekilere, orkestra üyelerine de okutunuz’...”
***
Eczacıbaşı Grubu’nun Basın Danışmanı Cem Tanrıkılıcı’nın yardımıyla bulduğumuz o fotoğraf bugün gazetemizin 1. sayfasında yer alıyor. Bu ve benzeri binlerce kare ve anekdot, yarın 89. yaşını kutlayacağımız gazetemizin modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasında nasıl önemli bir işlev üstlendiğinin ilk elden kanıtlarıdır.
Bize Atatürk tarafından çizilen bu yolda daha nice 89 yıllara okurlarımızla birlikte kararlılıkla yürüyeceğiz.
‘En önemli sorun eğitim ve kültür’
Anma konserine gelemeyen devlet büyüklerimiz ve sadece onlara yakınlıkla büyüyüp yükselen yeni iş insanlarımıza, Nejat Eczacıbaşı’nın o geceki görüntülerine eşlik eden kendi sesinden şu mesajlarını aktarmakta yarar görüyorum:
“İşadamının topluma karşı en önemli görevlerinden biri toplumsal sorunlara eğilmektir. En önemli sorunlarımızdan biri eğitim ve kültürdür. İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın tek başına bir şey yapamaz. Çevresinin de katılması gerekir. Mesela benimle aynı görüşü paylaşan dostlarım olmasaydı ne İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ne de öteki sosyal girişimlerim başarılı olabilirdi. Bugün dönüp de geriye baktığım zaman şunu söyleyebiliyorum: Ülkeme dilediğim gibi hizmet edebilmiş isem mutlu bir insan sayılabilirim...”
171 yıl, 4 konser
Konserden önce verilen resepsiyonda New York Filarmoni Orkestrası Genel Müdürü Matthew Vvanbesien ile sohbetimizde, “Bu tarihimiz boyunca Türkiye’ye yaptığımız dördüncü ziyaret. İlki Leonard Bernstein yönetiminde 1959 yılında oldu. Daha sonra 1985 yılında şef Zubin Mehta yönetiminde 13. İstanbul Müzik Festivali’nin, 1995 yılında da şef Kurt Masur yönetiminde 23. İstanbul Müzik Festivali’nin konuğu olarak İstanbul’da konserler verdik. Bu kez İstanbul’un yanına İzmir’i de dahil ettik. Türk dinleyicisine bir kez daha hayran kaldık” dedi.
Orkestradaki dâhi Türk: Baltacıgil
Orkestrayı yöneten ünlü şef Alan Gilbert, konser sonrasında kendisine sunulan buketi beklenenin aksine bir kadın orkestra üyesi yerine kontrbas grubundan genç bir erkek sanatçıya vermeyi tercih etti. Konser sonrasında bazı dinleyicilerin çocuklarıyla hatıra fotoğrafı çektirdiklerini görünce kim olduğunu merak ettim. New York Filarmoni’nin tarihinde kadrosuna aldığı tek Türk olan Fora Baltacıgil’miş. Daha önce üstün yeteneği ile Berlin Filarmoni’ye kabul edilen Baltacıgil, geçen yıl 300 rakibini geride bırakarak New York Filarmoni’nin Kontrbas Grup Şefliği’ne getirilmiş.
Utku Çakırözen / 6 Mayıs 2013 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder