Çizme; Pakistan’ın Abbottabad kentinde Usame bin Ladin’i avlayan CIA operasyonuna benzer bir operasyonla, Roma’da evinden kaçırılarak Kazakistan’a gönderilen Nazarbayev muhalifi Kazak ailenin skandalıyla çalkalanıyor…
Hollywood senaryolarına taş çıkartan bu öykünün odağında, 40 yaşlarındaAlma Şalabeyeva adında bir kadın var…
Genç kadın, Kazak diktatör Nazarbayev’in siyasi hasmı olan bir “oligark bankacı”, Muhtar Ablyazov’un eşi…
Ablyazov, çok Rus oligarkı gibi İngiltere’den siyasi iltica almış, orada yaşıyor…
Ancak İngiliz polisi Ablyazov’un ailesinin Londra’da güvende olamayacağını bildiriyor ve 6 yaşındaki kızı ile Alma Şalabeyeva İtalya’ya geçiyor, Roma’da bir villa tutuyor.
Mayısın son haftasında bir gece, ne ki, genç kadın, kirası 5000 Avro olan villasında kapıları ve pencerelerine vuran adamların gürültüsüne uyanıyor…
İtalyan gizli servislerine mensup 50 civarında polis, Kazak kadının bir tek kelimesini anlamadığı İtalyanca bağırış çağırışla eve giriyor. Ortalığı darmadağın ediyorlar.
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev’in hasmı olan bankacıyı evde bulamayınca, küçük kızıyla anneyi tutukluyorlar.
Kadını karga tulumba önce emniyete götürüyorlar. İki gece kendisini burada alıkoyduktan sonra, Roma’nın “Ciampino” havaalanına aktarıyorlar. Burada da pistte beklemekte olan lüks bir “özel uçağa” kendisini yüklüyorlar, yasal prosedüre aykırı şekilde, Almatı’ya postalıyorlar.
Operasyonun şiddeti, söylediğim gibi, TV’lerde onlarca kez gördüğümüz CIA’nın Abbottabad operasyonunu anımsatıyor. Ancak bu kez gizli servislerin harekâtı, Pakistan dağlarında değil, bir Avrupa ülkesinin göbeğinde yapılıyor.
Hollywood senaryolarına taş çıkartan bu öykünün odağında, 40 yaşlarındaAlma Şalabeyeva adında bir kadın var…
Genç kadın, Kazak diktatör Nazarbayev’in siyasi hasmı olan bir “oligark bankacı”, Muhtar Ablyazov’un eşi…
Ablyazov, çok Rus oligarkı gibi İngiltere’den siyasi iltica almış, orada yaşıyor…
Ancak İngiliz polisi Ablyazov’un ailesinin Londra’da güvende olamayacağını bildiriyor ve 6 yaşındaki kızı ile Alma Şalabeyeva İtalya’ya geçiyor, Roma’da bir villa tutuyor.
Mayısın son haftasında bir gece, ne ki, genç kadın, kirası 5000 Avro olan villasında kapıları ve pencerelerine vuran adamların gürültüsüne uyanıyor…
İtalyan gizli servislerine mensup 50 civarında polis, Kazak kadının bir tek kelimesini anlamadığı İtalyanca bağırış çağırışla eve giriyor. Ortalığı darmadağın ediyorlar.
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev’in hasmı olan bankacıyı evde bulamayınca, küçük kızıyla anneyi tutukluyorlar.
Kadını karga tulumba önce emniyete götürüyorlar. İki gece kendisini burada alıkoyduktan sonra, Roma’nın “Ciampino” havaalanına aktarıyorlar. Burada da pistte beklemekte olan lüks bir “özel uçağa” kendisini yüklüyorlar, yasal prosedüre aykırı şekilde, Almatı’ya postalıyorlar.
Operasyonun şiddeti, söylediğim gibi, TV’lerde onlarca kez gördüğümüz CIA’nın Abbottabad operasyonunu anımsatıyor. Ancak bu kez gizli servislerin harekâtı, Pakistan dağlarında değil, bir Avrupa ülkesinin göbeğinde yapılıyor.
Bir tek helikopterler uçmadı
Roma semalarında yalnız Apaçi helikopterlerinin uçmadığı kalıyor…
Örneğine ancak faşist ülkelerde rastlanabilecek bir uygulamayla, orduyla polis özel bir ikametgâha dalıyor.
Bir AB ülkesinde “siyasi iltica” hakkı elde eden bir insanın ailesine, “illegal göçmen” muamelesi yapılıyor.
Zor kullanarak evinden alınıp uçağa götürülene dek, kadının, avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor. Çevirmenden yararlanmasına da olanak tanınmıyor. Bir ara “öldürüleceğini” düşünen kadın; neden sınır dışı edildiğini ve “ne” ile suçlandığını bilemiyor.
Alba Şalabeyeva şimdi Almatı’da, Nazarbayev’in elinde “oligark bankacıya”karşı bir baskı unsuru olarak kullanılmak niyetiyle “rehin” tutuluyor.
Başbakan Enrico Letta, İçişleri Bakanı Angelino Alfano, Dışişleri BakanıEmma Bonino; “insan hakları” savunucularını çileden çıkaran operasyondan haberdar olmadıklarını söylüyorlar.
Başbakan ile bakanlar; ilik donduran eylemden her nasılsa Kazak kadının ancak sınırdışı edilmesinden sonra haberdar olduklarını beyan ediyorlar.
Bu durumda da kabinenin bilgisi dışında nasıl böyle bir operasyon yapılabildiği sorusu gündeme geliyor.
Basındaki bilgiler ışığında, Berlusconi ile kanka olan Nursultan Nazarbayev’in; şu ara tam Sardunya’da bulunduğu; skandalın patlak vermesiyle İtalya’yı terk ettiği belirtiliyor.
Kazakistan’ın İtalya büyükelçisinin, sınır dışı operasyonu öncesinde ayrıca, Roma’da İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile görüştüğü, Kazak kadını Almatı’ya götüren uçağın bizzat Kazakistan tarafından tahsis edildiği kesinlik kazanıyor.
Özetle başta Berlusconi olmak üzere, Nazarbayev’in Çizme’deki “özel bağlantılarından” -“rendition” adı verilen- bu “teslimatı/rehin operasyonunu”talep ettiği ortaya çıkıyor. Kazakistan’ın petrol ve doğalgaz, enerji sektörüyle çıkar ilişkileri içinde olan çevrelerin; “hukuk devletini” baypas eden bu operasyonu kotardığı ileri sürülüyor.
Örneğine ancak faşist ülkelerde rastlanabilecek bir uygulamayla, orduyla polis özel bir ikametgâha dalıyor.
Bir AB ülkesinde “siyasi iltica” hakkı elde eden bir insanın ailesine, “illegal göçmen” muamelesi yapılıyor.
Zor kullanarak evinden alınıp uçağa götürülene dek, kadının, avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor. Çevirmenden yararlanmasına da olanak tanınmıyor. Bir ara “öldürüleceğini” düşünen kadın; neden sınır dışı edildiğini ve “ne” ile suçlandığını bilemiyor.
Alba Şalabeyeva şimdi Almatı’da, Nazarbayev’in elinde “oligark bankacıya”karşı bir baskı unsuru olarak kullanılmak niyetiyle “rehin” tutuluyor.
Başbakan Enrico Letta, İçişleri Bakanı Angelino Alfano, Dışişleri BakanıEmma Bonino; “insan hakları” savunucularını çileden çıkaran operasyondan haberdar olmadıklarını söylüyorlar.
Başbakan ile bakanlar; ilik donduran eylemden her nasılsa Kazak kadının ancak sınırdışı edilmesinden sonra haberdar olduklarını beyan ediyorlar.
Bu durumda da kabinenin bilgisi dışında nasıl böyle bir operasyon yapılabildiği sorusu gündeme geliyor.
Basındaki bilgiler ışığında, Berlusconi ile kanka olan Nursultan Nazarbayev’in; şu ara tam Sardunya’da bulunduğu; skandalın patlak vermesiyle İtalya’yı terk ettiği belirtiliyor.
Kazakistan’ın İtalya büyükelçisinin, sınır dışı operasyonu öncesinde ayrıca, Roma’da İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile görüştüğü, Kazak kadını Almatı’ya götüren uçağın bizzat Kazakistan tarafından tahsis edildiği kesinlik kazanıyor.
Özetle başta Berlusconi olmak üzere, Nazarbayev’in Çizme’deki “özel bağlantılarından” -“rendition” adı verilen- bu “teslimatı/rehin operasyonunu”talep ettiği ortaya çıkıyor. Kazakistan’ın petrol ve doğalgaz, enerji sektörüyle çıkar ilişkileri içinde olan çevrelerin; “hukuk devletini” baypas eden bu operasyonu kotardığı ileri sürülüyor.
İstihbarat lobileri dünyası
Uluslararası ilişkiler artık böyle. Etkisini giderek daha ağır biçimde hissettiğimiz, istihbarat ve kâr mantığıyla yönlendiriliyor. Uluslararası kurallar, konvansiyonlar, teamüller sıfırlanıyor; tamamen güçlü olanın borusunun öttüğü “cangıl kanunları” öne çıkıyor.
“Kaçak” Edward Snowden olayında da aynı olgu söz konusu değil mi?
Büyük Birader’in “Snowden’a el uzatanı yakarım!” tehdidinden çekinen koca koca ülkeler, köstebeğe sığınma hakkı veremiyor…
Bolivya Devlet Başkanı’nın özel uçağı bile, içinde sırf Snowden olabilir kuşkusuyla, Avrupa semalarından uçurulmuyor ve “Viyana” gibi uygar bir Avrupa başkentinde saatlerce “rehin” alınıyor.
Uluslararası ilişkilerin son dönemde ne oranda “güce boyun eğdiğini”gösteren gelişmeler bunlar hep.
“Al Jazeera”da Snowden’la ilgili çok yeni bir program izledim. Dünyanın giderek bütünüyle istihbarat örgütleri, kapitalist lobiler ve istihbarat şirketlerinin eline geçtiğini anlatan program, tüm denetim-kontrol mekanizmalarının devre dışı kaldığını, bu karanlık yapıların ardında“demokrasilerin boğulduğunu” anlatıyordu...
ABD’den yazan okurum Azmi Güran’ın satırlarıyla bitirelim bu yazıyı:“Dediğiniz gibi orman kanunları hüküm sürüyor” diyor okurumuz:
“Demir perde kalktığından beri kapitalist dünya meydanı boş buldu. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor ve istediği şekilde at koşturuyor. 1917’de Rusya’da halk isyanı olmuştu. Şimdi de galiba öyle bir devir geçiriyor dünya. Daha bakalım neler yaşayacağız...”
“Kaçak” Edward Snowden olayında da aynı olgu söz konusu değil mi?
Büyük Birader’in “Snowden’a el uzatanı yakarım!” tehdidinden çekinen koca koca ülkeler, köstebeğe sığınma hakkı veremiyor…
Bolivya Devlet Başkanı’nın özel uçağı bile, içinde sırf Snowden olabilir kuşkusuyla, Avrupa semalarından uçurulmuyor ve “Viyana” gibi uygar bir Avrupa başkentinde saatlerce “rehin” alınıyor.
Uluslararası ilişkilerin son dönemde ne oranda “güce boyun eğdiğini”gösteren gelişmeler bunlar hep.
“Al Jazeera”da Snowden’la ilgili çok yeni bir program izledim. Dünyanın giderek bütünüyle istihbarat örgütleri, kapitalist lobiler ve istihbarat şirketlerinin eline geçtiğini anlatan program, tüm denetim-kontrol mekanizmalarının devre dışı kaldığını, bu karanlık yapıların ardında“demokrasilerin boğulduğunu” anlatıyordu...
ABD’den yazan okurum Azmi Güran’ın satırlarıyla bitirelim bu yazıyı:“Dediğiniz gibi orman kanunları hüküm sürüyor” diyor okurumuz:
“Demir perde kalktığından beri kapitalist dünya meydanı boş buldu. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor ve istediği şekilde at koşturuyor. 1917’de Rusya’da halk isyanı olmuştu. Şimdi de galiba öyle bir devir geçiriyor dünya. Daha bakalım neler yaşayacağız...”
Nilgün Cerrahoğlu
16 Temmuz 2013 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder