1 Mayıs 2014 Perşembe

Yeni Manevrası...-CÜNEYT ARCAYÜREK

Olacağı buydu. 
Paralel yapı ve Gülen’in tayfaları diye, önüne gelen listede adı olan savcıların görev yerlerini değiştirip, yargıyı hallaç pamuğu gibi silkelersen… Geride kalanlar görev aşkı ile ana muhalefet liderini bile “ustanın gözüne girmek için şüpheli” olarak ifade vermeye elbette çağırırlar. 
Bu ne görev aşkıdır diye övüleceğini sanan, üstelik adının önünde bir de cumhuriyet savcısı sıfatını taşıyan İstanbul’da bir savcı; dokunulmazlığı da olan parti genel başkanlarını öyle herhangi sade bir vatandaş gibi sorguya çağrılamayacağından haberi yok! 
Herhalde genel başkan olduktan sonra Kılıçdaroğlu’nun başına gelen olayların en komiği, bir savcının, üstelik kafadan sallama bir hakaret suçu icat ederek 10 gün içinde gel ifadeni ver diye yazı göndermesi olmalı... 
Genel başkan, bu yazıyı çerçeveletip çalışma bürosunun bir köşesine asmalı. 
Gelen giden yabancı gazetecilere, Türkiye’de RTE sayesinde yargının hangi ellere düştüğünü gösteren bir belge diye göstermeli... Hani gülerken ağlatan olay bununla kalsa hadi neyse... Kılıçdaroğlu’nun başına gelenler, RTE Türkiye’sinde sıradan olaylardan biri diyenler olabilir ama... 
... Bir başka olay, bu olayın gülünçlüğünü bir kat daha artırıyor. Savcının ifade vermeye çağırdığı gün, CHP Genel Başkanı parti grup toplantısında yargıyla ilgili bir konuşma yapıyordu. Kılıçdaroğlu, pazartesi günü RTE’nin sevgili 4 eski bakanı ile ilgili fezlekelerin görüşülmesinin ardından Başbakan’ın fezlekesini beklediklerini belirtiyor ve 17 Aralık’ta sabah rüşvet operasyonları başladığında... 
... RTE’nin oğluyla, -dinleme kayıtları açıklanan- 6 kez yaptığı telefon konuşmalarında milyonlarca Avro’yu hemen evden uzaklaştırıp sıfırlamasını istiyor. 
RTE’nin oğlu Bilal’in başında olduğu vakfa gelen rüşvet nitelikli bağışların hesabını soracak bir fezleke yazacak “cesur bir cumhuriyet savcısı” aradığını açıklıyordu Kılıçdaroğlu... 
Kılıçdaroğlu, RTE hakkında fezleke düzenleyecek cesur bir savcı ararken, bir başka cesur, ama ne cesur bir savcı çıkıverdi karşısına... 
Başbakan hakkında rüşvet konulu fezleke hazırlayacağı yerde... Kılıçdaroğlu’nu şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağırdı!..
***
Şu güne kadar rüşvet ve yolsuzluklara örtü diye kullandığı, cumhurbaşkanı oluncaya dek kişisel ve parti propagandası olarak kullanacağı Pensilvanya’nın liderliğindeki cemaatin devlet içinde devlet olmaya çalıştığını iddia etti ama ne çare... 
... Hâlâ bu örgütün kalbur üstü elemanlarından hiç değilse birini yakalayıp yargıya teslim edememenin ayıbını yaşayan Başbakan, nihayet bula bula Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen’i ABD’nin sınır dışı etmesini ve Türkiye’ye postalaması için kolları sıvadı.
***
Pekâlâ bildiği ama unutur göründüğü ya da itiraf etmek işine gelmediği için söyleyemediği gerçek; ABD’de yönetimler, burada olduğu gibi savcıları, bürokratları, yargıçları emir eri gibi kullanamıyor. Üstelik Gülen’in iadesi için hukuki süreci başlatacaklarını açıkladığı saatin hemen ardından; daha önceleri bu isteğini Başkan Obama’ya götürdüğünü hatta bakalım ne yaparız gibi umut veren bir yanıt aldığını basına sızdırdı, lakin aynı gün bu haberi Beyaz Saray’ın yalanladığını unutuverdi... 

Daha önceki tarihlerde imzalanan ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmaya dayanarak, Gülen’in iadesini ya da sınır dışı edilmesini Amerika yönetiminden isteyecekler pekâlâ ama... 
ABD yönetiminin imzaladığı anlaşmaya ve iç hukukuna aykırı bir karar almasını nasıl bekleyebilir?.. 
Üstelik ABD’nin de -kendi yasalara aykırı uygulamaları gibi-, imzaladığı anlaşmaya ve iç hukukuna aykırı bir karar almasını karşılıklı dostluk alışverişi gibi, anlamsız, geçersiz ancak kendi kafasına uygun bir gerekçeye dayandırdığını saklamaya da gerek görmüyor. 
Gülen’le ilgili hukuk süreci başlatacaklarını açıkladığı günün ertesi, dün; büyük gazeteler, ABD ile imzaladığımız anlaşmaya göre Washington’ın iade talebimizin olanaksızlığını içeren maddesini açıklayıverdiler. 
Bu anlaşmalar çerçevesinde hakkında kovuşturma, dava ya da kesinleşmiş mahkeme kararı bulunanlar iade edilebiliyor”. 
Gülen için bilinen bir soruşturma ya da dava bulunmuyor... Eeee öyleyse? ABD hangi hukuksal çerçeveye dayanarak, Gülen’i RTE’ye iade edecek?
***
ABD bir hukuk devleti... 
RTE gibi hukuk devleti kavramını biçe biçe kuşa çeviren, türlü yollardan yargıyı emrine alan bir hükümetin yönetiminde bir devlet değil ABD. 
Belki de RTE, ABD’nin Türkiye’nin iç işlerini karıştıran '47ülen’i iade edip etmediğini sınamak için hukuksal süreç başlatacaklarını açıkladı ve bu nedenle kamuoyunu Gülen ve cemaati konusunda uyutmak için şimdiden ABD’den gelecek olumsuz yanıtı bekliyor olabilir. 
Cebindeki türlü oyunlar bitip tükenmez... Bu olasılığı yabana atmamak gerekiyor. 
Hatta RTE, bu son diplomatik manevraya girişirken, daha önceki yıllarda Gülen’in iadesini isteyen Türkiye’ye, ABD’nin hakkında soruşturma, kesinleşmiş bir dava olmadığı için Gülen’i iade etmeyeceğini bildirdiğini ayrıntılarıyla biliyor da olabilir. 
Olmaz dediğiniz her şey olabilir RTE döneminde!..  

CÜNEYT ARCAYÜREK
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder