14 Mayıs 2014 Çarşamba

Düştüğü Yeri Yakan Kitap - MİNE G.KIRIKKANAT

Sabahattin Ali’ye göre edebiyat, her şeyden önce bir mücadeleydi, amacı ise‘insanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek, onlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak’ olmalıydı. ‘Edebiyata nasıl başladınız?’ sorusunun yanıtı,‘Kitap okuyarak’ olmuştu.

Sabahattin Ali, bıkıp usanmadan okudu, yazdı, düşündü. Toplumsal çelişkileretepkisini sanat yoluyla gösteren yetkin bir yazar oldu. Öğretmenlik, memurluk gibiişlerde çalıştı, Aziz Nesin, Mim Uykusuz, Rıfat Ilgaz’la birlikte Marko Paşa dergisini çıkarmaya başladı. Yazıları yüzünden tutuklandı, hapis yattı, gizi hâlâ çözülemeyen bir cinayete kurban gittiğinde, henüz 41 yaşındaydı. 
Bulgaristan sınırında öldürüldü. Ölüm haberi uzun süre gizli kaldıktan sonra, 12Ocak 1949 günü gazetelerde yer aldı. Kitapları, ancak 1960 sonrasında yeniden basılabildi, cinayet üzerindeki kuşkular da açıkça 1968’lerde dile getirilmeye başlandı.
***
Sabahattin Ali, 11 Aralık 1945’te, zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’e uzun bir mektup yazarak siyasal görüşlerini açıklamış, mektubun bir bölümünde şunları söylemişti : 
‘Millet, kültür seviyesi ve siyasi olgunluğu arttıkça elbette iyiyi kötüden, hası kalpten ayıracak, bu yurda hizmet etmek isteyenlerle başka emellere hizmet edenlerin arasındaki farkı görecekti. 
Fakat karanlık ruhlu insanları en çok korkutan da işte halkın bu olgunluğa varması idi. Bu memlekette atılacak her ileri adımı, kendi hak edilmemiş ekmeklerine bir tecavüz gibi nefretle karşılayan bu insanlar, hiçbir kötü vasıtayı ihmal etmeden açık ve kapalı tezvirlerine devam ediyorlardı. 
Ellerindeki en kuvvetli silah, komünizmdi. Her ileri hamleyi, her ileri fikri bu damga ile gözden düşürmeye uğraşıyorlardı. Köy Enstitülerine komünist yuvası diyen onlardı; Hasan Âli Yücel’e komünistlerin koruyucusu diyen onlardı; Sabahattin Ali’nin, içlerinde bu memleket ve bu millet endişesinden başka bir tek heyecanın ifadesi bulunmayan eserlerine komünist damgası vuran onlardı; Turancıları, ırkçılığı, geriliği himayelerine alan onlardı...’
***
Sabahattin Ali, 25 Kasım 1947’de Ali Baba dergisinde yayımlanan ‘Ne Zor Şeymiş’başlıklı yazısında hem gördüğü zulme isyan ediyor, hem de öldürülmesine yol açacak tehlikeyi işaret ediyordu: 
‘Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunla, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. 
Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: Görüyor musunuz şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor… 
Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi? 
Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu.’ 
Sabahattin Ali, halkın sesiydi. Kısacık ömrüne üç ömürlük bilgi, deneyim, kültür, sevgi ve sanat ürünü sığdırdı. Eşi Aliye Hanım’a yazdığı mektuplardan birinde,‘Hep genç kalacağım’ diyordu. Pek çok tasarısını gerçekleştiremeden öldürüldü,hep genç kaldı.”*
***
Araştırmacı yazar Orhan Tüleylioğlu’nun, pek çok yazar ve sanatçının yaşamından kesitlere yer verdiği Yalnız Kitap çalışması, dünyada ve Türkiye’deki kitap düşmanlığının kaynağına inerken kitabın gücünü de vurguluyor. Çıkar odakları için cahil halkı burnuna halka takıp oynatmak, bilinçli halkı yönetmekten elbette çok daha kolay. 
İşte bu anlamda Türkiye’yi Atatürk’ten sonra yöneten tüm iktidar odaklarının toplumsal cehaleti sürdürmekte büyük başarı sağladığını; Sabahattin Ali’den beri zalimin de mağdurun da aynı kalmasından ve kitap yazmanın da okumanın da hâlâ“tehlikeli” olmasından anlıyoruz. 
O günden bugüne, değişen tek şey, namusluların azalıp namussuzların artması. Çünkü cehalet, sonunda gireceği çıkmazı da üretir!
* Alıntı: Yalnız Kitap, Orhan Tüleylioğlu/um:ag Vakfı Yayınları, 2014
“Kitabı yargılarsanız kitap da sizi yargılar.” 
STEPHEN KING

GNOKTASI
Yazar 
Yazdıkça yazar mı 
Okudukça yazar mı 
Nereden çıkar bunca fikir 
Dert yazar 
Derman yazar 
Güler yazar 
Güldürür yazar 
Ağlar yazar 
Ağlatır yazar 
Sen yazar 
Ben yazar 
Uzak uzak diyarlar 
En yakınlar, şuralar 
Kısacık boylu yazar 
Uzun upuzun yazar 
Kalemden taşar 
Kalbime yazar 
Doğru doğru yazar 
Yalanı yalan yazar 
Açar örtüsünü dünyanın 
Çırılçıplak yazar 
Utanır kirlerden 
Olan bitenden 
Kıyısından örter yazar 
Lafını tartar yazar 
Duramaz yazar 
... 
Su akar 
Gün doğar, gün batar 
Yazar yazar
REFİKA TORAMAN 

MİNE G.KIRIKKANAT
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder