2002 yılında, vatandaşın toplam tüketicikredi kartı borçları 6.308 milyar lira iken, dudak uçuklatan 53 katı bir artışla, 2014 yılı mart ayında 331.376 milyar liraya yükselmiş. Dünün ekonomi haberleri arasında eski Morgan Stanley Asya İcra Kurulu Başkanı Stephan Roach’ın çarpıcı açıklaması da vardı; ABD’de parasal genişlemenin sona ermesi ile özellikle cari açığı Türkiye gibi yüksek ülkelerde “mali kaos” yaratabileceğini, Türkiye’nin bir sonraki krizin çıkış noktası olabileceğini söyledi. Kur Savaşları kitabının yazarı ekonomist James Rickards da ABD Merkez Bankası’nın balon yaratan politikalarının dolar sistemini çökerteceğini, yabancı sermayeye bağımlı olan Türkiye’nin, yabancı yatırım ve turizme olan bağımlılığın büyümesi nedeniyle kötü etkileneceğini belirtti...
12 Eylül’ün gerçek, gizli gerekçesi, emperyal-kapitalist sistemin Türkiye ayağında işlerin yürümesi, 24 Ocak Kararları’nın 12 Eylül darbe yönetimi sürecinde de uygulamasının başında görev yapmış Özal iktidarları, çoğunluk örgütlü orta sınıfların, işçiler-memurlar, üretici köylülerden büyük kaynak aktarımından beslenen piyasa ekonomisinin nimetlerinin üzerinde yükselmişlerdi... 24 Ocak Kararları’nın Türkiye’ye dayatılması Demirel Hükümeti İktidarında yaşanmışsa da, örgütlü işçiler, memurlar, köylülerin ayak diretmeleri karşısında işlerlik kazanamamış, lüks sayılan 1961 Anayasası, sendikal yasaları ile demokratik örgütlenme haklarının yasaklanabilmesi için 12 Eylül darbe yönetimi kaçınılmaz olmuştu.
Ağırlıklı sosyal devleti ayakta tutan çalışanların örgütlü haklarının gasp edilmesi ile sosyal devlet düzeninden, örgütlülükten büyük sapmalarla, emeği ile geçinen örgütlü orta sınıfların çok ağır yoksullaştırılmaları sayesinde, tüm dar gelirlilerden sağlanan çok büyük kaynak aktarımları ile, öngörülen serbest piyasa düzeni çarkları için büyük kaynak birikimler yaratılabilmişti. Askeri darbeden sivil yönetime geçiş sürecinde medyatik algılama oyunu ile 12 Eylül askeri darbe yönetiminin ekonomi sisteminin de danışmanı, yürütücüsü Özal, sözde darbe karşıtı sivil parti yöneticisi olarak iktidarın başına geçmişti. Mucize olarak pazarlanan serbest piyasa düzeni açılımı, büyümesi 12 Eylül askeri darbe yönetiminin yaratığı yasaklı düzenin büyük kaynak aktarımlarının birikimi üzerine oturmuştu. Askerler darbe yapıyor, ancak kaynakları çarçur edemiyorlardı...
12 Eylül’ün gerçek, gizli gerekçesi, emperyal-kapitalist sistemin Türkiye ayağında işlerin yürümesi, 24 Ocak Kararları’nın 12 Eylül darbe yönetimi sürecinde de uygulamasının başında görev yapmış Özal iktidarları, çoğunluk örgütlü orta sınıfların, işçiler-memurlar, üretici köylülerden büyük kaynak aktarımından beslenen piyasa ekonomisinin nimetlerinin üzerinde yükselmişlerdi... 24 Ocak Kararları’nın Türkiye’ye dayatılması Demirel Hükümeti İktidarında yaşanmışsa da, örgütlü işçiler, memurlar, köylülerin ayak diretmeleri karşısında işlerlik kazanamamış, lüks sayılan 1961 Anayasası, sendikal yasaları ile demokratik örgütlenme haklarının yasaklanabilmesi için 12 Eylül darbe yönetimi kaçınılmaz olmuştu.
Ağırlıklı sosyal devleti ayakta tutan çalışanların örgütlü haklarının gasp edilmesi ile sosyal devlet düzeninden, örgütlülükten büyük sapmalarla, emeği ile geçinen örgütlü orta sınıfların çok ağır yoksullaştırılmaları sayesinde, tüm dar gelirlilerden sağlanan çok büyük kaynak aktarımları ile, öngörülen serbest piyasa düzeni çarkları için büyük kaynak birikimler yaratılabilmişti. Askeri darbeden sivil yönetime geçiş sürecinde medyatik algılama oyunu ile 12 Eylül askeri darbe yönetiminin ekonomi sisteminin de danışmanı, yürütücüsü Özal, sözde darbe karşıtı sivil parti yöneticisi olarak iktidarın başına geçmişti. Mucize olarak pazarlanan serbest piyasa düzeni açılımı, büyümesi 12 Eylül askeri darbe yönetiminin yaratığı yasaklı düzenin büyük kaynak aktarımlarının birikimi üzerine oturmuştu. Askerler darbe yapıyor, ancak kaynakları çarçur edemiyorlardı...
***
Özal iktidarları, bu büyük birikimin üzerine oturmuş parlak büyüme yıllarını, kendi zenginlerini de yaratmanın hovardalığında, asıl orta sınıfı yok etme, kazanılmış emek haklarını geriye püskürten icraatları ile gerçekleştirdi... Emeği ile geçinenlerin, işçilerin kazanılmış haklarına el konulması, çoğunluk için yoksullaşma, yoksunlaşma yaşanacaktır. Ücretlilerden hak alma, büyük yoksullaşma 12 Eylül’ün üç yılında değil, Özal iktidarlarında hızlı geriye gidiş biçiminde olacaktır. Sonrası, aynı hızla siyasal dibe vuruş, Özal için Köşk’e kaçarak kurtuluştur...
Emperyalist-kapitalist sistemin bilinen, nerede ise periyodik krizlerinden çıkış, hep sil baştan yeni yoksullaştırmalar, kaynaklar yaratılmasıyla ancak sağlanabilecektir. Ülkeler içi-dışı fark etmez çarkları işletecek kaynak yaratılacaktır. Demirel’in çok daha esnek politikalar izlemiş olarak gitgellerinin perde arkasına baktığınızda, Ecevit koalisyon iktidarını, tüm siyasi parti ortakları ile birlikte dibe vuran yıkılışında da bir yüzünde siyasal anlamlı gerekçeler, onlarla içli dışlı asıl ekonomik gerçekler, sistemin krizi de vardır... Derviş operasyonu, Türkiye’nin zengin kuzey dünyasından önce yaşadığı, bankalar tetikleyici büyük ekonomik krizinde evrensel sistemin 24 Ocak kadar önemli, anlamlı bir müdahalesidir. Araya ABD’nin siyasal krizi, 12 Eylül terörü ile yaşadığı travma girince, çıkış yolunda Afganistan, Irak işgalleri yaşatılınca, söz konusu işgallere siyasi stratejik ortak olmayı reddeden Ecevit iktidarının acil düşürülmesi, AKP’nin Fazilet içinden yaratılıp kuruluşu gündeme girmiştir...
Emperyalist-kapitalist sistemin bilinen, nerede ise periyodik krizlerinden çıkış, hep sil baştan yeni yoksullaştırmalar, kaynaklar yaratılmasıyla ancak sağlanabilecektir. Ülkeler içi-dışı fark etmez çarkları işletecek kaynak yaratılacaktır. Demirel’in çok daha esnek politikalar izlemiş olarak gitgellerinin perde arkasına baktığınızda, Ecevit koalisyon iktidarını, tüm siyasi parti ortakları ile birlikte dibe vuran yıkılışında da bir yüzünde siyasal anlamlı gerekçeler, onlarla içli dışlı asıl ekonomik gerçekler, sistemin krizi de vardır... Derviş operasyonu, Türkiye’nin zengin kuzey dünyasından önce yaşadığı, bankalar tetikleyici büyük ekonomik krizinde evrensel sistemin 24 Ocak kadar önemli, anlamlı bir müdahalesidir. Araya ABD’nin siyasal krizi, 12 Eylül terörü ile yaşadığı travma girince, çıkış yolunda Afganistan, Irak işgalleri yaşatılınca, söz konusu işgallere siyasi stratejik ortak olmayı reddeden Ecevit iktidarının acil düşürülmesi, AKP’nin Fazilet içinden yaratılıp kuruluşu gündeme girmiştir...
Erdoğan iktidarlarının, Ecevit koalisyon ortaklığının siyasal bedellerini ödediği krizden beslenmesini, Özal’ın 12 Eylül-24 Ocak Kararları benzeri doping almasını görmezlikten gelebilir misiniz? Üzerine kriz sonrası sistemin kendini toparlaması kurallarını, yine anlamlı krizle yaratılmış kaynak aktarımlarını, '65meğin taşeronluk benzeri örgütsüz, kuralsız çalıştırılmasındaki kaynak aktarımlarını eklemeyi de unutmayın... Erdoğan iktidarlarını daha uzun soluklu kalıcı kılan asıl kaynağın İslam dünyası, Ortadoğu’daki kanlı, kirli iç savaşlardan gelen payları sakın atlamayalım. Savaş ganimetlerinin getirileri çok yüksek olsa da, çok çabuk acılı tüketilir... Ağırlıklı İslam dini üzerinden mezhep, ırklar iç savaşlarına bulaşık katkılar... Bozulan dengeler, yüze göze bulaştırılan stratejik ortaklıkların bedelleri, önce siyasette, arkadan ekonomide, tersine tepen silaha dönüşmüştür. Başbakan Erdoğan için Özal gibi Köşk’e kaçış, yetkilerle donatılmış, sorumsuz güç, kaçınılmaz kurtuluş yolu mudur? Seçilebilirse AKP’ye ne olacaktır?
ŞÜKRAN SONER
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder