29 Ekim 2016 Cumartesi

Bir Cumhuriyet yıldızı daha... - ŞÜKRAN SONER

Cumhuriyet değerleri, kazanımlarına karşı, çok odaklı saldırılar, savaşlar... “Kurtuluş”, “Kuruluş” destanlarının verilişi, yazılımı ile başlayan 93. yıldönümünü kutlamakta olduğumuz bugünlere uzanan süreçte hiç hız kesmedi... Bu nasıl insan odaklı değerler, sağlam ilkeler ışığında oluşmuş bir güçlü sentez, direngenlik, haklılıktan beslenmedir ki... Çökertme darbelerinin pek çoğu daha güçlü bir direngenliğin beslenmesine yarıyor...
Şaka-kaka gibi... Yakın tarihte önce iç odaklısı mı, yoksa dış odaklısı mı ağır bastı bilinmez... Ama tam da bozuk yumurtadan hasta tavuğun, hasta tavuktan bozuk yumurtanın çıkması örneği, dünya çapında bir “Yeni Osmanlıcılık - ılımlı İslam”başlıklı siyasal projeler gündeme sokuldu. Şeriat yorumlarının belirleyici olduğu, insan hakları, hukuk devleti düzenleri, demokrasi gerçeklerinden çok uzakta rejimler, ülkelerin rol model alınamayacağı gerçeği ağır bastığından... Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, “Kurtuluş - Kuruluş” savaşları destanlarını yazmayı başarmış laik Türkiye Cumhuriyeti’nin, ülkemiz ve dünyadan yediği saldırılar, darbelerle, gerçek evrensel ölçeklerde güçlü, işleyen demokratik bir düzene günümüze kadar kavuşamamış olsa da...
Daha çıplak bir anlatımla, sandıktan büyük çoğunlukla sağ iktidarların çıkması, sadece eşitsizlik temelinde vahşi kapitalizme değil, siyasal İslam ve her tür alt kimlikten beslenen ayrımcılıklara, ırkçılığa da hizmet eden, hukuka saygısız, kamu yönetimlerinin erklerinin siyasal iktidar çıkarları adına ele geçirilmesinin sonucu her tür partizanlık, haksızlık, hukuksuzluklardan beslenen yönetimlerin egemen kılınması, askeri-sivil darbelerle bugünlere gelinirken... Yine de İslam dünyasına yönelik operasyonlarda Türkiye’nin odak ülke olarak kullanılması, rolmodel yapılması dışında seçenek pek üretilemedi...

***
Sonuç olarak ABD’nin 11 Eylül’ü, dünya ölçeğinde radikal İslamcı terör örgütlenmelerinin travmasının ağır basması ile girilen yeni süreçte, Atatürk devrimleri, kurtuluş, kuruluş ideolojileriyle ayakta kalmış laik Türkiye Cumhuriyeti’nin içinden sihirli lamba ile çıkartılacak bir “yeni Osmanlı, ılımlı İslam” model arayışları gündeme girdi. Siyasal islamcı terörle topraklarında savaşma adına Irak-Afganistan işgallerinin gündeme girmesi ile atbaşı, stratejik ortak Türkiye’nin dönem iktidarı Ecevit Hükümeti’nden istenen destek gelmeyince de Fazilet’in içinden AKP sihirli anahtarı, ardından hızlı iktidara gelişi, çıkıverdi. Laik Cumhuriyetin rotası, dönemin anlamına uygun ılımlı siyasal İslamcı çizgiye kaydırılıverdi...

***
Masa başı projeler tıkır tıkır işlemeyip İslam dünyası, Ortadoğu hele de en çok Afganistan- Pakistan, Afrika bölgesinde odak Libya, hele de Ortadoğu’da Irak-Suriye ırklar- mezhepler iç savaşları bataklığı, kaosunda dünyayı dinamitleyebilecek güçte dipten bir sarsıntıya yatak olunca, işlerin rengi, akan kanla, milyarlarca İslam ağırlıklı dünyalının yaşamlarının kayması, kararması ile bağlantılı çok fazla değişiverdi.
Kuşkusuz bizi, insanlık, dünyada olup bitenler kaçınılmaz çok etkilerken, en çok bizim başımıza gelenler çarpıyor. Cumhuriyetin 93. yılını bugün kutlarken kendimizi çok daha yaşamsal gerçeklerin etkisinde, sımsıkı bir laik Cumhuriyetin Atatürk devrimlerinin sahipliği, savunuculuğunda buluveriyoruz... O kadar ki, “korkunun ecele faydası yok” diyerek, terör örgütlerinin canlı bombaları tehdit uyarıları arasında, çolukçocuk Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına, gönüllü siviller olarak koşturacağız.
Dün toprağa verdiğimiz bir gazeteci, Anadolu aydınlanması, uygarlığının, laik Cumhuriyet kazanımlarının sentezi, yıldız gibi kayan bir güzel insan, (dinozordan), Nail Güreli’den söz etme sırası geldi... Laik Cumhuriyetin kazanımlarına düşman, şiddetli saldırılardan Cumhuriyet gazetesi de sık sık pay alırken fanatik savunucuları sayılabilecek Cumhuriyet okurları, CUMOK’lar; Yunus-Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Sevgili Velidedeoğlu, Kışlalı ekolünden gelen, Cumhuriyet Aydınlanmacılarına siyasal İslam ağırlıklı sağdan gelen saldırılarda “dinozorlar”suçlaması yapılmasını mizahla
renklendirmişlerdi... “Dinozorlarımızı seviyoruz, geri istiyoruz...” kampanyaları üretmişlerdi. Nail Güreli Cumhuriyet’te çalışmadı ancak Cemiyet ve Sendikamızda yönetici ve başkan, gazeteci olarak verdiği savaşımla, güçlü, ilkeli duruşu ile Aydınlanmacılığa ışık katan, gerçek bir dinozordu...

Şükran Soner
CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder