CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu elinde sadece “Adalet” yazılı afişle Ankara’dan İstanbul Maltepe Cezaevi’ne bir “Uzun Yürüyüş” başlattı.
Hiç kuşkusuz “Adalet” için bu uzun yürüyüşte yoluna karşıcılar çıkacaktır. Kim bilir belki de yolu, tamponunda “Kalkınma” yazan hafriyat kamyonları tarafından kesilecektir!..
Bilinmedik değil: “Adalet” ve “kalkınma” şiarlarıyla 2000’ler Türkiye’sinin hayatına damgasını vuran faşizan- dinbazlık, “adalet”i bu memlekette esamisi okunmaz kıldıkça adeta bunu dengeleme niyetine “kalkınma” diye bastırdıkça bastırır oldu.
Bununla bağlantılı olarak “Yeni Türkiye”, bir şantiye cenneti yahut inşaat cehennemidir. Tabii “cennet” ya da “cehennem” telakkisi, nereden baktığınıza, nerede olduğunuza, daha da doğrusu bu iktidarın neresinde olduğunuza bağlı…
“Yeni Türkiye”, hafriyat kamyonlarının Türkiye’sidir ve bu Türkiye, hafriyat erbabı için bir cennettir.
Ama “hurufat” erbabı için, görüyoruz, yaşıyoruz, tecrübe ediyoruz ki “cehennem” o!..
Bu yüzdendir ki referandum sonrası “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” Türkiye’de ömrünü “hurufat”a, yani harflere, yani sözcüklere, cümlelere, kalem-kâğıtlara, kitap-gazetelere vermiş olanlar için “Cehenneme hoş geldiniz” demeye getiren en anlamlı ilk “jest” sayılabilir Enis Berberoğlu’ya reva görülen “adli” muamele…
Mühimmat yüklü MİT TIR’ları haberiyle yargılandığı davada casusluk suçlamasıyla 25 yıl hapis cezası verilen CHP milletvekiline henüz yargı sürecine nokta konulmamış ve hüküm kesinleşmemiş olduğu halde cezaevinin yolu tutturuldu. Aslına bakılırsa bu, bir tek adam rejimine geçişin önünü açan referandumda “Hayır” oyu vermiş ve neredeyse toplumun yarısını oluşturan kesime kesilen bir ceza olarak da simgeleştirilebilir.
Dolayısıyla Enis’in eşi Oya Berberoğlu haklıdır. Tutuklanan, maddeten Enis Berberoğlu olsa da manen CHP’dir!..
Malûm, daha önce HDP de aynı şekilde tutuklanmıştı ve halen de tutuklu.
Ondan da önce “Cumhuriyet” olarak biz tutuklanmıştık, hâlâ tutukluyuz!..
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu’ya göre de “Bütün Türkiye” gözaltında ya da tutuklu.
Tabii bu ifadeye şerh düşmek için birbiriyle yarışacaklar mutlaka olacaktır.
Özellikle de kendi arkalarındaki kitleden ibaret bir Türkiye tasavvuruna sahip iktidar mahfilleri, bu söze şiddetle itiraz edeceklerdir.
Lâkin bu iktidar nezdinde mutlak itaatin bile hiç kimse için sonsuz itimat (güven) anlamına gelemeyeceğini gösteren o kadar çok veri, örnek olay var ki!..
Kimlerin bu iktidar için neler neler yapıp şimdi okkanın altında olduklarını görüyor, biliyoruz.
O yüzden hiç kimsenin, hatta kendisini iktidarın içinde en çok “erimiş” hissedenin bile güvende olmadığı bu siyasi iklimde, evet, aslında bütün Türkiye bir “Büyük Gözaltı”nda.
Kılıçdaroğlu böylesi bir “Büyük Gözaltı”na karşı başlatıyor adalet için “Uzun Yürüyüş”ü…
Biz, elbette kalemimizden dökülen harflerle onun yanındayız.
Kimileri de kamyonlara yüklenmiş hafriyatlarla uzun bir kortej yapıp karşısına çıkabilirler onun…
Demek ki harfle hafriyatın karşı karşıya geldiği bir noktada kilitlenip kalmış gibiyiz!..
Ve çözüm, kimin, kimimizin, ne kadarımızın nasıl bir Türkiye istediğinde, özlediğinde, beklediğinde saklı…
Harflerin Türkiye’si mi?..
Hafriyat Türkiye’si mi?
Enis Berberoğlu nezdinde hepimizin suratına çarptırılan “25 yıl” cezası ile kararan içimize Oğuz’un (Güven) tahliyesi su serpti diyebilir miyiz?!
O kadar zor ki bunu söylemek! Kendisi bile “Tahliye olduğuma sevinemiyorum” dedikten sonra!..
Yine de onu dünkü gazetemizin ön yüzünde torunu Aren’le hasret giderirken karşımıza çıkaran “Mutluluğun Resmi”ni gördüğümde sevinç gözyaşlarımı tutamadım ben!..
Kardeşim Oğuz’a geçmiş olsun!
Onunla hiç olmazsa umudun hâlâ ölmediğini düşünebiliyoruz!..
Tayfun Atay /CUMHURİYET
Hiç kuşkusuz “Adalet” için bu uzun yürüyüşte yoluna karşıcılar çıkacaktır. Kim bilir belki de yolu, tamponunda “Kalkınma” yazan hafriyat kamyonları tarafından kesilecektir!..
***
Bununla bağlantılı olarak “Yeni Türkiye”, bir şantiye cenneti yahut inşaat cehennemidir. Tabii “cennet” ya da “cehennem” telakkisi, nereden baktığınıza, nerede olduğunuza, daha da doğrusu bu iktidarın neresinde olduğunuza bağlı…
“Yeni Türkiye”, hafriyat kamyonlarının Türkiye’sidir ve bu Türkiye, hafriyat erbabı için bir cennettir.
Ama “hurufat” erbabı için, görüyoruz, yaşıyoruz, tecrübe ediyoruz ki “cehennem” o!..
***
Mühimmat yüklü MİT TIR’ları haberiyle yargılandığı davada casusluk suçlamasıyla 25 yıl hapis cezası verilen CHP milletvekiline henüz yargı sürecine nokta konulmamış ve hüküm kesinleşmemiş olduğu halde cezaevinin yolu tutturuldu. Aslına bakılırsa bu, bir tek adam rejimine geçişin önünü açan referandumda “Hayır” oyu vermiş ve neredeyse toplumun yarısını oluşturan kesime kesilen bir ceza olarak da simgeleştirilebilir.
Dolayısıyla Enis’in eşi Oya Berberoğlu haklıdır. Tutuklanan, maddeten Enis Berberoğlu olsa da manen CHP’dir!..
Malûm, daha önce HDP de aynı şekilde tutuklanmıştı ve halen de tutuklu.
Ondan da önce “Cumhuriyet” olarak biz tutuklanmıştık, hâlâ tutukluyuz!..
***
Tabii bu ifadeye şerh düşmek için birbiriyle yarışacaklar mutlaka olacaktır.
Özellikle de kendi arkalarındaki kitleden ibaret bir Türkiye tasavvuruna sahip iktidar mahfilleri, bu söze şiddetle itiraz edeceklerdir.
Lâkin bu iktidar nezdinde mutlak itaatin bile hiç kimse için sonsuz itimat (güven) anlamına gelemeyeceğini gösteren o kadar çok veri, örnek olay var ki!..
Kimlerin bu iktidar için neler neler yapıp şimdi okkanın altında olduklarını görüyor, biliyoruz.
O yüzden hiç kimsenin, hatta kendisini iktidarın içinde en çok “erimiş” hissedenin bile güvende olmadığı bu siyasi iklimde, evet, aslında bütün Türkiye bir “Büyük Gözaltı”nda.
***
Biz, elbette kalemimizden dökülen harflerle onun yanındayız.
Kimileri de kamyonlara yüklenmiş hafriyatlarla uzun bir kortej yapıp karşısına çıkabilirler onun…
Demek ki harfle hafriyatın karşı karşıya geldiği bir noktada kilitlenip kalmış gibiyiz!..
Ve çözüm, kimin, kimimizin, ne kadarımızın nasıl bir Türkiye istediğinde, özlediğinde, beklediğinde saklı…
Harflerin Türkiye’si mi?..
Hafriyat Türkiye’si mi?
***
O kadar zor ki bunu söylemek! Kendisi bile “Tahliye olduğuma sevinemiyorum” dedikten sonra!..
Yine de onu dünkü gazetemizin ön yüzünde torunu Aren’le hasret giderirken karşımıza çıkaran “Mutluluğun Resmi”ni gördüğümde sevinç gözyaşlarımı tutamadım ben!..
Kardeşim Oğuz’a geçmiş olsun!
Onunla hiç olmazsa umudun hâlâ ölmediğini düşünebiliyoruz!..
Tayfun Atay /CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder