Değerli dostlar, delik deşik edilenin ne
olduğuna, nasıl delik deşik edildiğine değinmeden önce, izninizle kısa
bir açıklama yapmalıyım; evdeki gazetelikte biriken bir haftalık
gazeteyi, her pazartesi sabahı alıp yeni haftaya yer açıyorum; bu hafta
gazeteliği boşaltmadan önce, içlerinden bir tane alıp açtım, sağlı sollu
iki sayfayı serdim; şimdi birlikte okuyalım diyorum.
Sağ sayfanın ortasında, “İşte PKK’ya verilen silahların dökümü” başlığı altında, “Suriye’nin kuzeyine üç haftada toplam 218 TIR silah gittiği” belirtiliyor; ayrıca bunun “Trump’ın onaylamasıyla” yapıldığı, “bir de, yasadışı yollardan, CIA üzerinden PKK’ya verilen silahların” olduğu vurgulandı.
Demek ki NATO kardeşimiz ABD hem “yasal”, hem de “yasadışı” yollarla ülkemizi delik deşik yapmak için çalışıyor...
Bu sayfanın altında, bu silahları kullanacak “30.000 PKK’lı terörist de eğitilip donatılacak” haberi de ara başlıkla veriliyor.
Soldaki sayfaya geçersek dört sütunluk, “Millet şehitlerin derdinde, vekiller ek maaş peşinde” başlığı sayfanın en üstüne yerleşmiş; haber “Türkiye, Şırnak-Şenoba’da, 13 komutanın şehit olduğu gün, Meclis’e gelen ‘Üretim Reformu Paketi’ görüşülüyordu” diye başlıyor.
Ve şöyle sürüyor, “Zeytinlik alanlarını talan edecek maddelerin de yer aldığı bu tasarının görüşmesi sırasında, AKP milletvekillerinin önergesi ile, milletvekillikleri sona eren akademisyen milletvekillerine, göreve döndüklerinde çifte maaş hakkı getirildi...” diyerek.
Anımsanacağı gibi AKP milletvekillerinin bu girişimi tepkiyle karşılanmıştı; CHP milletvekillerinin: “Türkiye şehitlerine ağlarken, gece yarısı milletvekillerinin kendilerine böyle bir kıyakçılık yapmaları acaba ne kadar ahlaki bir davranış?” sorusuyla bu haber noktalanır.
Ne dersiniz, özellikle bu tasarıyı gece yarısı komisyona getiren AKP milletvekilleri, çifte maaşlarını alırken anımsarlar mı bu oturumu, bu haberleri?
Ayrıca haberde, bu çifte maaş kıyağı dışında,“Özelleştirmeler sonucu kamu zararına yol açmış Bakanlar Kurulu üyelerine ve özelleştirme bürokratlarına geri ödetilecek paraların affedilmesi kararı -yani bir delik açılması- da korsan bir yasa maddesiyle, gece yarısı oturumunda sağlandığı” yer alır.
Değerli dostlar, “çifte maaş kıyağı” belki anımsanır bir süre daha; ne var ki, özelleştirmeler sonucunda doğan -sözü edilen- zararlar, bir başka deyişle, “delik deşik oluşlar”, çoktaan unutuldu gitti, sanki böyle bir konu hiç olmadı gibi...
Peki yine gazeteye, sayfaya dönelim; “Erdoğan’dan Rubin hakkında suç duyurusu” başlıklı habere bakalım, “FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen; Erdoğan’ı idamla tehdit eden, eski bir Pentagon yetkilisi M. Rubin’den şikâyetçi olmuş Tayyib Erdoğan”la başlıyordu bu haber; Rubin’in, “Neden Türkiye’deki darbe, ümit anlamına gelebilir?” sorusu ve yorumuyla sürüyordu. Ve Rubin’in, TC Devleti’nin Cumhurbaşkanı’na yaptığı “akıl ve mantık dışı” suçlamaların yanında, “hakaret içeren paylaşımlarının da olduğu” alıntılarla da ortaya konuyordu.
Rubin, bütün bunları nasıl yazabiliyordu?
“Bir ülkenin, bir devletin saygınlığı, onu yönetenlerin saygınlığına bağlıdır!” görüşü, geçerliliğini yitirdi mi yoksa?
Ya da kimi ülkeler için geçerli değil mi(?) diye sormaktan da insan kendini alamıyor.
Öte yanda, “3 Haziran” tarihli gazeteden yapılan yoğun alıntılara gelince, iki hafta önce basında yer alıp, okuduğumuz, TV’de izleyip dinlediğimiz, topu topu “iki haftalık” bu haberlerin kaçının aklınızda kaldığını birlikte gözlemleyelim dedim.
Ne ki buna başta ben kendim karşı geliyorum; 14 gün içinde ülkemizin gündeminin günden güne değil, saatle değişen haberlerle oluştuğunu, üstelik bunların çoğunun “Saray” kaynaklı olmasının dayanılmazlığı da eklenince, bu denemeyi yapmak bayağı insafsızca...
Sanırım bana katılırsınız her halde?
Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET
Sağ sayfanın ortasında, “İşte PKK’ya verilen silahların dökümü” başlığı altında, “Suriye’nin kuzeyine üç haftada toplam 218 TIR silah gittiği” belirtiliyor; ayrıca bunun “Trump’ın onaylamasıyla” yapıldığı, “bir de, yasadışı yollardan, CIA üzerinden PKK’ya verilen silahların” olduğu vurgulandı.
Demek ki NATO kardeşimiz ABD hem “yasal”, hem de “yasadışı” yollarla ülkemizi delik deşik yapmak için çalışıyor...
Bu sayfanın altında, bu silahları kullanacak “30.000 PKK’lı terörist de eğitilip donatılacak” haberi de ara başlıkla veriliyor.
Soldaki sayfaya geçersek dört sütunluk, “Millet şehitlerin derdinde, vekiller ek maaş peşinde” başlığı sayfanın en üstüne yerleşmiş; haber “Türkiye, Şırnak-Şenoba’da, 13 komutanın şehit olduğu gün, Meclis’e gelen ‘Üretim Reformu Paketi’ görüşülüyordu” diye başlıyor.
Ve şöyle sürüyor, “Zeytinlik alanlarını talan edecek maddelerin de yer aldığı bu tasarının görüşmesi sırasında, AKP milletvekillerinin önergesi ile, milletvekillikleri sona eren akademisyen milletvekillerine, göreve döndüklerinde çifte maaş hakkı getirildi...” diyerek.
Anımsanacağı gibi AKP milletvekillerinin bu girişimi tepkiyle karşılanmıştı; CHP milletvekillerinin: “Türkiye şehitlerine ağlarken, gece yarısı milletvekillerinin kendilerine böyle bir kıyakçılık yapmaları acaba ne kadar ahlaki bir davranış?” sorusuyla bu haber noktalanır.
Ne dersiniz, özellikle bu tasarıyı gece yarısı komisyona getiren AKP milletvekilleri, çifte maaşlarını alırken anımsarlar mı bu oturumu, bu haberleri?
Ayrıca haberde, bu çifte maaş kıyağı dışında,“Özelleştirmeler sonucu kamu zararına yol açmış Bakanlar Kurulu üyelerine ve özelleştirme bürokratlarına geri ödetilecek paraların affedilmesi kararı -yani bir delik açılması- da korsan bir yasa maddesiyle, gece yarısı oturumunda sağlandığı” yer alır.
Değerli dostlar, “çifte maaş kıyağı” belki anımsanır bir süre daha; ne var ki, özelleştirmeler sonucunda doğan -sözü edilen- zararlar, bir başka deyişle, “delik deşik oluşlar”, çoktaan unutuldu gitti, sanki böyle bir konu hiç olmadı gibi...
Peki yine gazeteye, sayfaya dönelim; “Erdoğan’dan Rubin hakkında suç duyurusu” başlıklı habere bakalım, “FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen; Erdoğan’ı idamla tehdit eden, eski bir Pentagon yetkilisi M. Rubin’den şikâyetçi olmuş Tayyib Erdoğan”la başlıyordu bu haber; Rubin’in, “Neden Türkiye’deki darbe, ümit anlamına gelebilir?” sorusu ve yorumuyla sürüyordu. Ve Rubin’in, TC Devleti’nin Cumhurbaşkanı’na yaptığı “akıl ve mantık dışı” suçlamaların yanında, “hakaret içeren paylaşımlarının da olduğu” alıntılarla da ortaya konuyordu.
Rubin, bütün bunları nasıl yazabiliyordu?
“Bir ülkenin, bir devletin saygınlığı, onu yönetenlerin saygınlığına bağlıdır!” görüşü, geçerliliğini yitirdi mi yoksa?
Ya da kimi ülkeler için geçerli değil mi(?) diye sormaktan da insan kendini alamıyor.
Öte yanda, “3 Haziran” tarihli gazeteden yapılan yoğun alıntılara gelince, iki hafta önce basında yer alıp, okuduğumuz, TV’de izleyip dinlediğimiz, topu topu “iki haftalık” bu haberlerin kaçının aklınızda kaldığını birlikte gözlemleyelim dedim.
Ne ki buna başta ben kendim karşı geliyorum; 14 gün içinde ülkemizin gündeminin günden güne değil, saatle değişen haberlerle oluştuğunu, üstelik bunların çoğunun “Saray” kaynaklı olmasının dayanılmazlığı da eklenince, bu denemeyi yapmak bayağı insafsızca...
Sanırım bana katılırsınız her halde?
Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder