Malmö’deyim. İsveç’te. Dört PEN merkezinin
düzenlediği bir konferansta. Bu merkezler: Bağımsız Çinli Yazarları,
Uygur, Tibet ve İsveç PEN’leri. Hep Türkiye’deki ifade özgürlüğü,
düşünce özgürlüğü sorgulanacak değil ya, bu kez sorgulanan Çin’deki
durum... (Şu son cümle hakaret mi yoksa teselli mi, artık ona siz karar
verin.)
Konferansın, toplantının ana teması şu başlığı taşıyor:
“Ortak Paydada Buluşabilmek- Düşmansız, Nefretsiz”...
“Benim düşmanım da yok; nefretim de yok”...
Geçen ay hapisteyken ölen Çinli muhalif yazar Liu Xiabo’nun sözleri bunlar... Bağımsız Çin Yazarları PEN Merkezi’nin kurucularından olan, başkanlığını da yapan, Nobel Ödüllü yazar 11 yıllık hapis cezasına çarptırıldığından ödülünü almaya gidememişti ama hücresinden yazmaya ve insan hakları savunuculuğuna devam etmişti.
Toplantının ona adanmasının nedeni, ideallerini bu dört merkezin de paylaşması. Anladınız herhalde: İki gündür tartışılan, konuşulan Çin’de edebiyata uygulanmakta olan totaliter sansür, Uygur, Tibet ve Moğolistan edebiyatlarına ve sanatlarına yönelik baskılar...
Ne yazık ki, küreselleşme olsun, ekonominin liberalleşmesi olsun, bunlar düşüncenin de liberalleşmesine yol açmıyor. Kara para, ak para, sermaye, rant ve silah sınır tanımazken, pasaportsuz, izinsiz serbest dolaşımdan yararlanırken, düşünce ve ifade özgürlüğü aynı serbestlikten faydalanamıyor!
Dönelim Çin’e!
Düşünce ve ifade özgürlüğünü yok sayan her ülkede olduğu gibi Çin’de de muhalif her görüş baskı altında tutuluyor ve cezalandırılıyor. Bu bilinmedik bir şey değil. Ama doğrusu Çin’de internette “boş iskemle” sözünün kesinlikle yasak olduğunu bilmiyordum.
Yasağın nedeni: Dünya edebiyat arenasında her toplantıda aramızda bulunamayan hapisteki yazarlar için sahneye bir boş iskemle konması artık gelenek haline dönüştü…
En bol boş iskemle hangi ülkeler için var artık ben söylemeyeyim. Nasılsa siz biliyorsunuz.
İsveç PEN Başkanı Elizabeth Asbrink toplantının açış konuşmasında bu ayrıntıyı Çin’deki boş iskemle yasağını söyleyince, dinleyenleri tuttu mu bir gülme… Ben herkesten daha çok güldüm. Ve elbet bizde de “kahraman” sözcüğünün İngilizcesinin yasak olduğunu kimselere söylemedim… Hem zaten bu toplantıda Türkiye PEN Merkezi gözlemci durumundaydı…
Üç gün boyunca Uygur, Tibet, Moğol yazarların deneyimlerini ve tanıklıklarını paylaştık. Özgün edebiyatlarını ve uygarlıklarını tanımaya çalıştık. Suçlamalar, yakınmalar, tartışmalar birbirini izlerken, benim içimden geçen duygu, “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş”ti.
Toplantının onur konuğu, İranlı Nobel ödülü sahibi yazar avukat Şirin Ebadi, tüm konuşmalarında “Düşmansız, nefretsiz” sözünü sorguladı...
“Düşmansız evet... Ama nefret etme hakkım var; nefretin şiddete dönüşmesini engelleme yollarını aramak bulmak sorumluluğum var” diyerek önemli bir noktayı vurguladı.
Şirin Ebadi, işlerine gelince, çıkarları uğruna her türlü kötülüğe ve baskıya göz yuman Batı dünyasını da eleştirmekten geri kalmadı.
“O, Liu Xiabo öldü. Ama dünyanın birçok yerinde hapiste sayısız yazar ve gazeteci var. Onların ölmesine izin vermeyin... Diktatörlere karşı kalemlerinizle savaşın” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.
Bir toplantı daha sona erdi. Üç günde elbet hiçbir sorun çözülemedi, bir sonuç alınamadı. Ama hiç olmazsa yalnız değiliz duygusu paylaşıldı, sessizlerin sesinin duyulması için bir adım daha atıldı.
Zeynep Oral / CUMHURİYET
Konferansın, toplantının ana teması şu başlığı taşıyor:
“Ortak Paydada Buluşabilmek- Düşmansız, Nefretsiz”...
“Benim düşmanım da yok; nefretim de yok”...
Geçen ay hapisteyken ölen Çinli muhalif yazar Liu Xiabo’nun sözleri bunlar... Bağımsız Çin Yazarları PEN Merkezi’nin kurucularından olan, başkanlığını da yapan, Nobel Ödüllü yazar 11 yıllık hapis cezasına çarptırıldığından ödülünü almaya gidememişti ama hücresinden yazmaya ve insan hakları savunuculuğuna devam etmişti.
Toplantının ona adanmasının nedeni, ideallerini bu dört merkezin de paylaşması. Anladınız herhalde: İki gündür tartışılan, konuşulan Çin’de edebiyata uygulanmakta olan totaliter sansür, Uygur, Tibet ve Moğolistan edebiyatlarına ve sanatlarına yönelik baskılar...
Ne yazık ki, küreselleşme olsun, ekonominin liberalleşmesi olsun, bunlar düşüncenin de liberalleşmesine yol açmıyor. Kara para, ak para, sermaye, rant ve silah sınır tanımazken, pasaportsuz, izinsiz serbest dolaşımdan yararlanırken, düşünce ve ifade özgürlüğü aynı serbestlikten faydalanamıyor!
Dönelim Çin’e!
Düşünce ve ifade özgürlüğünü yok sayan her ülkede olduğu gibi Çin’de de muhalif her görüş baskı altında tutuluyor ve cezalandırılıyor. Bu bilinmedik bir şey değil. Ama doğrusu Çin’de internette “boş iskemle” sözünün kesinlikle yasak olduğunu bilmiyordum.
Yasağın nedeni: Dünya edebiyat arenasında her toplantıda aramızda bulunamayan hapisteki yazarlar için sahneye bir boş iskemle konması artık gelenek haline dönüştü…
En bol boş iskemle hangi ülkeler için var artık ben söylemeyeyim. Nasılsa siz biliyorsunuz.
İsveç PEN Başkanı Elizabeth Asbrink toplantının açış konuşmasında bu ayrıntıyı Çin’deki boş iskemle yasağını söyleyince, dinleyenleri tuttu mu bir gülme… Ben herkesten daha çok güldüm. Ve elbet bizde de “kahraman” sözcüğünün İngilizcesinin yasak olduğunu kimselere söylemedim… Hem zaten bu toplantıda Türkiye PEN Merkezi gözlemci durumundaydı…
Üç gün boyunca Uygur, Tibet, Moğol yazarların deneyimlerini ve tanıklıklarını paylaştık. Özgün edebiyatlarını ve uygarlıklarını tanımaya çalıştık. Suçlamalar, yakınmalar, tartışmalar birbirini izlerken, benim içimden geçen duygu, “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş”ti.
Toplantının onur konuğu, İranlı Nobel ödülü sahibi yazar avukat Şirin Ebadi, tüm konuşmalarında “Düşmansız, nefretsiz” sözünü sorguladı...
“Düşmansız evet... Ama nefret etme hakkım var; nefretin şiddete dönüşmesini engelleme yollarını aramak bulmak sorumluluğum var” diyerek önemli bir noktayı vurguladı.
Şirin Ebadi, işlerine gelince, çıkarları uğruna her türlü kötülüğe ve baskıya göz yuman Batı dünyasını da eleştirmekten geri kalmadı.
“O, Liu Xiabo öldü. Ama dünyanın birçok yerinde hapiste sayısız yazar ve gazeteci var. Onların ölmesine izin vermeyin... Diktatörlere karşı kalemlerinizle savaşın” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.
Bir toplantı daha sona erdi. Üç günde elbet hiçbir sorun çözülemedi, bir sonuç alınamadı. Ama hiç olmazsa yalnız değiliz duygusu paylaşıldı, sessizlerin sesinin duyulması için bir adım daha atıldı.
Zeynep Oral / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder