2017 Ocak ayından bu yana çalışanlarla AKP arasında BES üzerinden kıyasıya bir yarış sürüyor. Henüz sonuçlanmadı, ortada gibi.
İşçinin ücretinden zoraki %3 kesiyorlar, istemiyorsan iki ay kesildikten sonra dilekçe ver paranı geri alırsın diyorlar. Çalışanların yaklaşık yarısı, önlerine çıkarılan onca zorluğa direnip sistemden çıkıyor.
Güzel de bir ad bulmuşlar: “otomatik katılım.”
Çıkmak öyle kolay değil. En başta sahadaki şirketlerden biriyle anlaşma yapmışsa eğer patron engeli var. Bireysel emeklilik şirketinin, işçinin patronuna müşteri getirmesi karşılığında ufak tefek de olsa çıkarlar sağlaması ülke gerçeğine aykırı değil. Patron, patronluğunu yapacaktır elbette.
Özendiriciler de kullanılıyor: Devlet, sistemden çıkmazsan bireysel emeklilik hesabına 1.000 lira da ben yatıracağım diyor. Tam bir aldatmaca; Şirkete bugün verdiği paradan işçinin yararlanabilmesi için en az on yıl sistemde kalması ve 56 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Şirket, parayı onlarca yıl tek kuruş ödemeden kullanacak. İşçinin çıkarınaymış gibi yutturmaya çalışıyorlar.
İşçinin brüt ücretinden yapılan %3 kesintinin Yasadaki adı “katkı payı” Sanki Devlet, işçiye emeklilikte ek paralar verecek, bu arada bir miktar da işçiden katkı bekliyor. Aslında hiç de öyle bir şey yok.
Sistem, işçiden kesilen paraların şirketlere verilmesi, paradan para kazanacağı alanlarda değerlendirerek, emeklilik ya da ayrılma hakkını kullanmak isteyenlere getirisinin bir bölümünün verilmesi üzerine kurulu. Devletin, BES nedeniyle işçiye ödediği herhangi bir şey yok ki katkı istemeye yüzü olsun.
Her ne kadar 2013 yılından bu yana, %25 de benden deyip şirkete yatırıyorsa da bu durum katkı payı denilmesine haklılık kazandırmıyor. Para yine şirkete veriliyor.
Aklı olan böyle bir sisteme neden razı olsun?
Ücretinin %20’si emeklilik için SGK’na yatırılıyor; üstelik Devlet, milyarlarca lira verip SGK’nın açıklarını karşılıyor bütün bunların karşılığında, yoksulluk sınırının altında emekli aylığı ödenebiliyor. BES için en az 53; en çok 340 lira kesilen tutarlarla emeklilikte refah sağlayacak para hangi yatırımla kazanılabilir? Aklıma bir şeyler geliyor ama onu yapmazlar her halde! Neyse…
Yapılan hesaplara göre, bugünkü değerlerle ayda en çok 80-100 lira gibi tutarlarda emekli aylığı ödenebileceği hesaplanıyor.
Bunun adını, bireysel emeklilik sistemi koymuşlar. Adıyla bile aldatıyorlar.
BES’e zorlamak için bordrodan kesilmesi, çıkmanın zorlaştırılması gibi akılları, 2012 yılında IMF verdi: tasarruflarınız OECD ülkelerinin oldukça altında, BES’i zorunlu yaparsanız biraz yükselir dedi.
OECD ülkeleriyle karşılaştırma yapmak gerekiyorduysa, keşke işçi ücretlerinden başlasalardı. Hem çalışanlar hem de emekliler biraz rahat ederdi.
IMF’nin dediklerini 2017’de yaptılar. Ancak bir türlü, bekledikleri katılım olmuyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 19 Haziran 2017 günü bu durumu olumsuz propaganda ve yanlış yönlendirmelere bağladı ve şirketleri, yeterli gayreti göstermedikleri için suçladı. Sistemden çıkanları yeniden içeri almak için yeni tuzaklar kurmaya hazırlandıklarını duyuyoruz.
Beğenmeseler de toplanan para hiç az değil. Sistemde 6 milyon 825 bin katılımcı var ve 18 Ağustos 2017 itibariyle fon tutarı yaklaşık sayılarla, Devlet katkısıyla birlikte 71 milyar liraya ulaşmış; yatırıma yönlendirilen tutar ise 48 milyar lira.
1 Ocak 2018 sonrasında bir portföy yönetim şirketi, emeklilik fonlarının en çok %40’ını yönetebilecek. Fon tutarının 80 milyar liraya ulaşması bekleniyor ve %60’ı olan 48 milyar liranın, yönetilmek için el değiştireceği hesaplanıyor. Şirketler, bu pastadan daha çok pay alabilmek için şimdiden hazırlıklarını yapmaya başladılar.
Buraya değin AKP İktidarlarından söz ettik.
Şimdi de 2001 yılına gidelim. BES Yasası, Ecevit'in Başbakanlığındaki Koalisyon döneminin olduğu 18 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe girdi. Yasanın Birinci maddesinde şunlar yazıyor; “Bu Kanunun amacı, kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi ile emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah düzeylerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü katılıma dayalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan bireysel emeklilik sisteminin...”
Kısacası, BES’in kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı vb olarak sunulması AKP’nin buluşu değil.
Denebilir ki; o tarihte zorunluluk öngörülmemişti.
Ama 2017 Ocak ayına değin de zorunluluk yoktu.
Yine denebilir ki; o dönemde Kemal Derviş vardı.
Sizce öyle bir şeylerin hazırlıkları yapılmıyor mu?
Kadir Sev /SOL
İşçinin ücretinden zoraki %3 kesiyorlar, istemiyorsan iki ay kesildikten sonra dilekçe ver paranı geri alırsın diyorlar. Çalışanların yaklaşık yarısı, önlerine çıkarılan onca zorluğa direnip sistemden çıkıyor.
Güzel de bir ad bulmuşlar: “otomatik katılım.”
Çıkmak öyle kolay değil. En başta sahadaki şirketlerden biriyle anlaşma yapmışsa eğer patron engeli var. Bireysel emeklilik şirketinin, işçinin patronuna müşteri getirmesi karşılığında ufak tefek de olsa çıkarlar sağlaması ülke gerçeğine aykırı değil. Patron, patronluğunu yapacaktır elbette.
Özendiriciler de kullanılıyor: Devlet, sistemden çıkmazsan bireysel emeklilik hesabına 1.000 lira da ben yatıracağım diyor. Tam bir aldatmaca; Şirkete bugün verdiği paradan işçinin yararlanabilmesi için en az on yıl sistemde kalması ve 56 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Şirket, parayı onlarca yıl tek kuruş ödemeden kullanacak. İşçinin çıkarınaymış gibi yutturmaya çalışıyorlar.
İşçinin brüt ücretinden yapılan %3 kesintinin Yasadaki adı “katkı payı” Sanki Devlet, işçiye emeklilikte ek paralar verecek, bu arada bir miktar da işçiden katkı bekliyor. Aslında hiç de öyle bir şey yok.
Sistem, işçiden kesilen paraların şirketlere verilmesi, paradan para kazanacağı alanlarda değerlendirerek, emeklilik ya da ayrılma hakkını kullanmak isteyenlere getirisinin bir bölümünün verilmesi üzerine kurulu. Devletin, BES nedeniyle işçiye ödediği herhangi bir şey yok ki katkı istemeye yüzü olsun.
Her ne kadar 2013 yılından bu yana, %25 de benden deyip şirkete yatırıyorsa da bu durum katkı payı denilmesine haklılık kazandırmıyor. Para yine şirkete veriliyor.
Aklı olan böyle bir sisteme neden razı olsun?
Ücretinin %20’si emeklilik için SGK’na yatırılıyor; üstelik Devlet, milyarlarca lira verip SGK’nın açıklarını karşılıyor bütün bunların karşılığında, yoksulluk sınırının altında emekli aylığı ödenebiliyor. BES için en az 53; en çok 340 lira kesilen tutarlarla emeklilikte refah sağlayacak para hangi yatırımla kazanılabilir? Aklıma bir şeyler geliyor ama onu yapmazlar her halde! Neyse…
Yapılan hesaplara göre, bugünkü değerlerle ayda en çok 80-100 lira gibi tutarlarda emekli aylığı ödenebileceği hesaplanıyor.
Bunun adını, bireysel emeklilik sistemi koymuşlar. Adıyla bile aldatıyorlar.
BES’e zorlamak için bordrodan kesilmesi, çıkmanın zorlaştırılması gibi akılları, 2012 yılında IMF verdi: tasarruflarınız OECD ülkelerinin oldukça altında, BES’i zorunlu yaparsanız biraz yükselir dedi.
OECD ülkeleriyle karşılaştırma yapmak gerekiyorduysa, keşke işçi ücretlerinden başlasalardı. Hem çalışanlar hem de emekliler biraz rahat ederdi.
IMF’nin dediklerini 2017’de yaptılar. Ancak bir türlü, bekledikleri katılım olmuyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 19 Haziran 2017 günü bu durumu olumsuz propaganda ve yanlış yönlendirmelere bağladı ve şirketleri, yeterli gayreti göstermedikleri için suçladı. Sistemden çıkanları yeniden içeri almak için yeni tuzaklar kurmaya hazırlandıklarını duyuyoruz.
Beğenmeseler de toplanan para hiç az değil. Sistemde 6 milyon 825 bin katılımcı var ve 18 Ağustos 2017 itibariyle fon tutarı yaklaşık sayılarla, Devlet katkısıyla birlikte 71 milyar liraya ulaşmış; yatırıma yönlendirilen tutar ise 48 milyar lira.
1 Ocak 2018 sonrasında bir portföy yönetim şirketi, emeklilik fonlarının en çok %40’ını yönetebilecek. Fon tutarının 80 milyar liraya ulaşması bekleniyor ve %60’ı olan 48 milyar liranın, yönetilmek için el değiştireceği hesaplanıyor. Şirketler, bu pastadan daha çok pay alabilmek için şimdiden hazırlıklarını yapmaya başladılar.
Buraya değin AKP İktidarlarından söz ettik.
Şimdi de 2001 yılına gidelim. BES Yasası, Ecevit'in Başbakanlığındaki Koalisyon döneminin olduğu 18 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe girdi. Yasanın Birinci maddesinde şunlar yazıyor; “Bu Kanunun amacı, kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi ile emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah düzeylerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü katılıma dayalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan bireysel emeklilik sisteminin...”
Kısacası, BES’in kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı vb olarak sunulması AKP’nin buluşu değil.
Denebilir ki; o tarihte zorunluluk öngörülmemişti.
Ama 2017 Ocak ayına değin de zorunluluk yoktu.
Yine denebilir ki; o dönemde Kemal Derviş vardı.
Sizce öyle bir şeylerin hazırlıkları yapılmıyor mu?
Kadir Sev /SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder