Adalet Kurultayı son bulurken kurultayın katılımcılarından Prof. Dr.
Korkut Boratav çarpıcı açıklamalarda bulundu: Müslümanlıkla sol değerler
çatışmaz ama siyasal İslam’dan da demokrasi çıkmaz. Solu olmayan
cumhuriyetçilik ise öksüz kalır.
Adalet Kurultayı dün sona erdi. Kurultayın Adalet Yürüyüşü kadar heyecan yaratmadığı birçok kesim tarafından dillendirilirken bunda kurultaya katılan sağcı ve İslamcı isimlerin de payının olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra birçok tanınmış demokratik kitle örgütü temsilcisi, sol-sosyalist parti temsilcisi de kurultaya katıldı, katkılarını sundu. CHP’nin sağa göz kırpma politikaları parti açısından sürekli tartışılırken kendi tabanında da karşılık bulmuyor. Buna rağmen merkez sağın, sol-liberallerin tanınmış isimleri CHP’nin ne yapması gerektiği ve parti politikalarını nasıl yürütmesi gerektiği konusunda fikir beyan etmekten geri durmuyor. Sol politikalar yerine liberal ya da sağ söylemlerin öne çıkarılmasına dönük tepkiler Kurultaya katılan-katılmayan CHP’lilerin en sık dillendirdiği konuların başında geldi. Kurultayın katılımcılarından olan Prof. Dr. Korkut Boratav- yüzünü sola dönen bir CHP’nin kısa sürede önemli kazanımlar elde edeceğini dile getiriyor. BirGün’e konuşan Prof. Dr. Boratav, solu olmayan bir cumhuriyetçiliğin eksik kalacağına işaret ederek çok önemli bir konunun altını çiziyor.
“Hocaların hocası” lakabıyla bilinen Boratav’ın açıklamalarından öne çıkan ve tarihsel hatırlatmaların bulunduğu ifadeleri şöyle:
»Adalet Yürüyüşü’nü ya da Adalet Kurultayı’nı ilkesel olarak desteklemek gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir ortamda muhalefet platformunda oluşan her türlü hareket, berekettir. Bu tarz adımların muhalefet adına çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Her kitlesel hareket oldukça önemlidir. Dolayısıyla ilke olarak destekliyorum. Yine belediyelerin ve CHP örgütlerinin anlamlı bir işbirliği ve dayanışma içinde oldukları da sevindirici. Merkezi yönetimin engellemelerine rağmen böyle bir iş anlamlı ve olumlu. Tabii CHP’nin ideolojik manadaki tutarsızlık ve belirsizliklerini de görüyoruz. Şimdi Çalıştay ve panellerde sosyalist eğilimli solcu birçok insan yer alıyor bu da olumlu. CHP yönetiminin AKP’ye muhalif İslamcı hareketi demokrasi konusunda paydaş olarak gördüğünü de söyleyebiliriz.
»Şimdi şunu söylemekte fayda var. Müslüman kimlikle sol kimliğin çatıştığını düşünmüyorum. Bunlar birbirini dışlamaz ama Siyasal İslamcılık’tan da demokrasi çıkmaz, bunu da dile getirmek lazım. Ben katıldığım panelde de bu sözleri dile getirdim. CHP’nin tarihsel olarak zirveye çıktığı noktada en büyük destekçisi CHP dışındaki sol muhalefet olmuştu. 70’li yılların sonunda solun ve CHP’nin zirveye çıktığı yıllara bakılırsa ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. O dönem CHP geleneksel cumhuriyet değerleri ile birlikte halk sınıflarının çıkarlarını savunmuş bunları örtüştürmüştü. Türkiye’nin emekçi sınıflarına cumhuriyet değerleri ile birlikte açılmıştı. Yüzde 41 oyla iktidar olduğu sene şuanki yaygın söylemle yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede seçmenlerin yüzde 41’nin oyunu almıştır. Halk, cumhuriyete ve sol değerlere oy vermiştir. O dönem sosyalist sol ve cumhuriyetçi sol geniş emekçi kesimlerinin örgütlenmesinde yan yana yükselmiş ve geniş bir platformun örgütlenmesinde çok ciddi bir başarı kaydetmiştir. Müslümanlıkla sol, sosyalist ve cumhuriyetçi değerlerin çatışmadığının en açık kanıtı 70’li yılların sonlarındaki Türkiye tablosudur.
***
12 Eylül sonrası ortaya çıkan tablo
Tarihsel hatırlatmalarda bulunan Prof. Dr. Boratav, 12 Eylül Darbesi’ne de değindi. Boratav’ın 12 Eylül’den bu yana yaşananlara ilişkin yaptığı değerlendirme ise şöyle: 12 Eylül darbesi bu tablodan korkulduğu için, bu tablo tersine dönsün diye aslında sola sosyalistlere karşı yapılmıştı. Nitekim 1989’da SHP 12 Eylül’e ve Özal programlarına muhalefet ederek birinci parti olduğu zaman bu muhalefetini sürdüremedi. Çünkü kendi solu yok edilmişti, yıkılmıştı. Solu olmayan bir cumhuriyetçilik öksüz kalır.
Can Uğur / BİRGÜN
Adalet Kurultayı dün sona erdi. Kurultayın Adalet Yürüyüşü kadar heyecan yaratmadığı birçok kesim tarafından dillendirilirken bunda kurultaya katılan sağcı ve İslamcı isimlerin de payının olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra birçok tanınmış demokratik kitle örgütü temsilcisi, sol-sosyalist parti temsilcisi de kurultaya katıldı, katkılarını sundu. CHP’nin sağa göz kırpma politikaları parti açısından sürekli tartışılırken kendi tabanında da karşılık bulmuyor. Buna rağmen merkez sağın, sol-liberallerin tanınmış isimleri CHP’nin ne yapması gerektiği ve parti politikalarını nasıl yürütmesi gerektiği konusunda fikir beyan etmekten geri durmuyor. Sol politikalar yerine liberal ya da sağ söylemlerin öne çıkarılmasına dönük tepkiler Kurultaya katılan-katılmayan CHP’lilerin en sık dillendirdiği konuların başında geldi. Kurultayın katılımcılarından olan Prof. Dr. Korkut Boratav- yüzünü sola dönen bir CHP’nin kısa sürede önemli kazanımlar elde edeceğini dile getiriyor. BirGün’e konuşan Prof. Dr. Boratav, solu olmayan bir cumhuriyetçiliğin eksik kalacağına işaret ederek çok önemli bir konunun altını çiziyor.
“Hocaların hocası” lakabıyla bilinen Boratav’ın açıklamalarından öne çıkan ve tarihsel hatırlatmaların bulunduğu ifadeleri şöyle:
»Adalet Yürüyüşü’nü ya da Adalet Kurultayı’nı ilkesel olarak desteklemek gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir ortamda muhalefet platformunda oluşan her türlü hareket, berekettir. Bu tarz adımların muhalefet adına çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Her kitlesel hareket oldukça önemlidir. Dolayısıyla ilke olarak destekliyorum. Yine belediyelerin ve CHP örgütlerinin anlamlı bir işbirliği ve dayanışma içinde oldukları da sevindirici. Merkezi yönetimin engellemelerine rağmen böyle bir iş anlamlı ve olumlu. Tabii CHP’nin ideolojik manadaki tutarsızlık ve belirsizliklerini de görüyoruz. Şimdi Çalıştay ve panellerde sosyalist eğilimli solcu birçok insan yer alıyor bu da olumlu. CHP yönetiminin AKP’ye muhalif İslamcı hareketi demokrasi konusunda paydaş olarak gördüğünü de söyleyebiliriz.
»Şimdi şunu söylemekte fayda var. Müslüman kimlikle sol kimliğin çatıştığını düşünmüyorum. Bunlar birbirini dışlamaz ama Siyasal İslamcılık’tan da demokrasi çıkmaz, bunu da dile getirmek lazım. Ben katıldığım panelde de bu sözleri dile getirdim. CHP’nin tarihsel olarak zirveye çıktığı noktada en büyük destekçisi CHP dışındaki sol muhalefet olmuştu. 70’li yılların sonunda solun ve CHP’nin zirveye çıktığı yıllara bakılırsa ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. O dönem CHP geleneksel cumhuriyet değerleri ile birlikte halk sınıflarının çıkarlarını savunmuş bunları örtüştürmüştü. Türkiye’nin emekçi sınıflarına cumhuriyet değerleri ile birlikte açılmıştı. Yüzde 41 oyla iktidar olduğu sene şuanki yaygın söylemle yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede seçmenlerin yüzde 41’nin oyunu almıştır. Halk, cumhuriyete ve sol değerlere oy vermiştir. O dönem sosyalist sol ve cumhuriyetçi sol geniş emekçi kesimlerinin örgütlenmesinde yan yana yükselmiş ve geniş bir platformun örgütlenmesinde çok ciddi bir başarı kaydetmiştir. Müslümanlıkla sol, sosyalist ve cumhuriyetçi değerlerin çatışmadığının en açık kanıtı 70’li yılların sonlarındaki Türkiye tablosudur.
***
12 Eylül sonrası ortaya çıkan tablo
Tarihsel hatırlatmalarda bulunan Prof. Dr. Boratav, 12 Eylül Darbesi’ne de değindi. Boratav’ın 12 Eylül’den bu yana yaşananlara ilişkin yaptığı değerlendirme ise şöyle: 12 Eylül darbesi bu tablodan korkulduğu için, bu tablo tersine dönsün diye aslında sola sosyalistlere karşı yapılmıştı. Nitekim 1989’da SHP 12 Eylül’e ve Özal programlarına muhalefet ederek birinci parti olduğu zaman bu muhalefetini sürdüremedi. Çünkü kendi solu yok edilmişti, yıkılmıştı. Solu olmayan bir cumhuriyetçilik öksüz kalır.
Can Uğur / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder