Yıl 2014. CHP Milletvekili Gürsel Tekin bir ses kaydı dinletiyor. Milli Eğitim yöneticilerinin de katıldığı bir toplantıda dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan konuşuyor:
“Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin.”
Ve devam ediyor:
“Yeni planlanan okulları da ya kız ya erkek olarak planlayalım. Yani şimdi yeni planlananlarda ‘hem kız hem erkek olarak’ gelen projeler oluyor. Onları ortaokul ve lise diye çevirelim. Bu kız mı olacak, erkek mi olacak diyelim. Yani kız-erkek aynı kampus içinde düşünmeyelim.”
Hatırladınız değil mi?
Ertesi yıl Bilal Erdoğan’ın hedeflediği 1 milyona ulaşılmıştı bile. Ve o yıl yani 2015’te Bilal Erdoğan yine eğitim sahnesindeydi. İl il gezip imam hatip müdürleriyle toplantılar yapıyordu. Bunlardan en azından ikisi basına yansımıştı.
Bilal Erdoğan, Diyarbakır’da 28 imam hatip ortaokulu ile 32 imam hatip lisesi müdürüyle bir toplantı yapıyordu. Toplantıya AKP’li milletvekili ile Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da katılmıştı. Saraç, darbe girişimi sonrası “FETÖ”den tutuklandı. Ne diyordu Bilal Erdoğan o toplantıda:
“Biliyorsunuz eğitim faaliyetlerinin önemini. Özellikle bu bölgedeki imam hatiplilerin gelecekte daha iyi bir seviyeye ulaşması ile ilgili özel çalışmalarımız var onlara devam ediyoruz. Bütün bölge için, sadece Diyarbakır için değil.”
Ardından benzer bir toplantıyı bu kez İzmir’de yapıyordu. İmam hatip lisesi müdürleri ve İzmir Valisi Mustafa Toprak’la birlikte.
Bilal Erdoğan’ın hangi sıfatla böyle bir toplantı düzenlediği, toplantılarda neler konuşulduğu, milli eğitim politikalarına onun mu karar verdiği, bu çalışmaların amacının “Erdoğan Nesli”nin inşa edilmesi projesi olup olmadığı soruları hiçbir zaman yanıt almadı.
Gelelim bu yılın şubat ayına. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Performans Programı’nda imam hatipler için ayrılan kaynaklar açıklandı. Ve şaşırtmayan bir şekilde aslan payı imam hatiplere gitti. Tabii burada dikkat çeken bir nokta da “kız Anadolu imam hatip liseleri” için ayrılan bütçe oldu.
Kız çocuklarının okula devam oranlarının artırılması için 16 milyon 759 bin TL ayrılırken açılacak kız imam hatip liseleri için 500 milyon TL’lik bütçe belirlendi. Programda da “Okullaşmanın yaygınlaştırılmasına katkı sağlayacak olan pansiyonlu kız Anadolu imam hatip liselerinin 2017’de sayısının artırılması hedeflenmekte. Türkiye genelinde olduğu gibi özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki veliler kız AİHL okullarının açılması/ yaygınlaştırılması yönünde taleplerini bildirmektedir” denildi.
Ve gelelim dört gün öncesine Erdoğan, “TEOG’un kaldırılması lazım” deyiverdi: “Biz TEOG’la mı geldik ya.”
Üç gün sonra da Milli Eğitim Bakanı, TEOG’u kaldırdıklarını duyurdu. Yerine ne konulacağını bile bilmiyordu ki, “Bir ay içerisinde yeni uygulamayı Bakanlar Kurulu’na sunarız” dedi.
Daha TEOG’un yerine ne geleceği bile belli değilken üniversiteye giriş sisteminin de değişeceğini “müjdeledi” Cumhurbaşkanı.
Anlayacağınız hiçbir şey birdenbire oluvermedi. Taşlar hepimizin gözü önünde döşendi.
Oğulun modeli, Saray’ın emriyle uygulamaya konulmaya başladı. Daha yaygın demokrasi için “yerinden yönetim” hayal ederken “Saray’dan yönetim” geldi.
Aslında bu önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yönetim biçiminin de çok somut bir göstergesidir. Artık ne TBMM, ne Milli Eğitim Komisyonu, ne Milli Eğitim Bakanlığı... Her şey Saray’da kotarılacak, tek kişinin emriyle aile yakınları ya da “Evet efendim”ci bürokratlar tarafından uygulanmaya konulacak.
O zaman biz de daha sandıktan çıkmadan kendisini “başkan” ilan ediveren, oğlunu “gölge Milli Eğitim bakanı” yapan Erdoğan’ın torunlarının hangi okula gittiğini öğrensek.
Ayşe yıldırım / CUMHURİYET
“Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin.”
Ve devam ediyor:
“Yeni planlanan okulları da ya kız ya erkek olarak planlayalım. Yani şimdi yeni planlananlarda ‘hem kız hem erkek olarak’ gelen projeler oluyor. Onları ortaokul ve lise diye çevirelim. Bu kız mı olacak, erkek mi olacak diyelim. Yani kız-erkek aynı kampus içinde düşünmeyelim.”
Hatırladınız değil mi?
Ertesi yıl Bilal Erdoğan’ın hedeflediği 1 milyona ulaşılmıştı bile. Ve o yıl yani 2015’te Bilal Erdoğan yine eğitim sahnesindeydi. İl il gezip imam hatip müdürleriyle toplantılar yapıyordu. Bunlardan en azından ikisi basına yansımıştı.
Bilal Erdoğan, Diyarbakır’da 28 imam hatip ortaokulu ile 32 imam hatip lisesi müdürüyle bir toplantı yapıyordu. Toplantıya AKP’li milletvekili ile Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da katılmıştı. Saraç, darbe girişimi sonrası “FETÖ”den tutuklandı. Ne diyordu Bilal Erdoğan o toplantıda:
“Biliyorsunuz eğitim faaliyetlerinin önemini. Özellikle bu bölgedeki imam hatiplilerin gelecekte daha iyi bir seviyeye ulaşması ile ilgili özel çalışmalarımız var onlara devam ediyoruz. Bütün bölge için, sadece Diyarbakır için değil.”
Ardından benzer bir toplantıyı bu kez İzmir’de yapıyordu. İmam hatip lisesi müdürleri ve İzmir Valisi Mustafa Toprak’la birlikte.
Bilal Erdoğan’ın hangi sıfatla böyle bir toplantı düzenlediği, toplantılarda neler konuşulduğu, milli eğitim politikalarına onun mu karar verdiği, bu çalışmaların amacının “Erdoğan Nesli”nin inşa edilmesi projesi olup olmadığı soruları hiçbir zaman yanıt almadı.
Gelelim bu yılın şubat ayına. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Performans Programı’nda imam hatipler için ayrılan kaynaklar açıklandı. Ve şaşırtmayan bir şekilde aslan payı imam hatiplere gitti. Tabii burada dikkat çeken bir nokta da “kız Anadolu imam hatip liseleri” için ayrılan bütçe oldu.
Kız çocuklarının okula devam oranlarının artırılması için 16 milyon 759 bin TL ayrılırken açılacak kız imam hatip liseleri için 500 milyon TL’lik bütçe belirlendi. Programda da “Okullaşmanın yaygınlaştırılmasına katkı sağlayacak olan pansiyonlu kız Anadolu imam hatip liselerinin 2017’de sayısının artırılması hedeflenmekte. Türkiye genelinde olduğu gibi özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki veliler kız AİHL okullarının açılması/ yaygınlaştırılması yönünde taleplerini bildirmektedir” denildi.
Ve gelelim dört gün öncesine Erdoğan, “TEOG’un kaldırılması lazım” deyiverdi: “Biz TEOG’la mı geldik ya.”
Üç gün sonra da Milli Eğitim Bakanı, TEOG’u kaldırdıklarını duyurdu. Yerine ne konulacağını bile bilmiyordu ki, “Bir ay içerisinde yeni uygulamayı Bakanlar Kurulu’na sunarız” dedi.
Daha TEOG’un yerine ne geleceği bile belli değilken üniversiteye giriş sisteminin de değişeceğini “müjdeledi” Cumhurbaşkanı.
Anlayacağınız hiçbir şey birdenbire oluvermedi. Taşlar hepimizin gözü önünde döşendi.
Oğulun modeli, Saray’ın emriyle uygulamaya konulmaya başladı. Daha yaygın demokrasi için “yerinden yönetim” hayal ederken “Saray’dan yönetim” geldi.
Aslında bu önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yönetim biçiminin de çok somut bir göstergesidir. Artık ne TBMM, ne Milli Eğitim Komisyonu, ne Milli Eğitim Bakanlığı... Her şey Saray’da kotarılacak, tek kişinin emriyle aile yakınları ya da “Evet efendim”ci bürokratlar tarafından uygulanmaya konulacak.
O zaman biz de daha sandıktan çıkmadan kendisini “başkan” ilan ediveren, oğlunu “gölge Milli Eğitim bakanı” yapan Erdoğan’ın torunlarının hangi okula gittiğini öğrensek.
Ayşe yıldırım / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder