‘Yanlış reçete vermişim’ dediği çapalı kur sistemiyle 2001’deki krizin mimarıydı.
Kimi çevrelere göre çağımızın en meşhur ekonomistlerinden biri... Kimilerine göre şişirilmiş bir isim... Fed’in şahin kanadından ve 2 numaralı adamı... 4 gün öncesine kadar istifasını verdi ve arkasında pek çok soru işareti bırakarak ani bir kararla Fed’in başkan yardımcılığı görevinden ayrılacağını açıkladı.
Biliyorsunuz Amerikan Merkez Bankası (Fed), finans dünyası için büyük önem arz eden ve Amerika Birleşik Devletleri’nin para politikalarından sorumlu kurum. ABD Başkanı Donald Trump’a gönderdiği istifa mektubu ile piyasaları şaşkına çeviren bu kişi 73 yaşında Stanley Fischer. Türkiye’nin IMF’ye göbeğinden bağlı olduğu dönemde gazetelerin manşetlerinden inmeyen isimdi.
MIT’de ekonomi profesörlüğü yaptığı dönemde birçok ünlü ismin de hocalığını üstlendi. Eski Fed Başkanı Ben Bernanke, şimdiki Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, eski ABD Hazine Sekreteri Larry Summers öğrencilerinden bazıları. Zambia’da doğan, Yahudi kökenli bu ABD’li ekonomist 1990’lı yıllardan itibaren küresel finans piyasalarında önemli görevlerde bulundu. Dünya Bankası Baş Ekonomistliği, IMF Başkan Yardımcılığı, İsrail Merkez Bankası Başkanlığı ve son olarak da FED Başkan Yardımcılığı...
Yanlışını geç anladı
Fischer’i Türkiye’nin bir kesimi “kurtarıcı” olarak bağrına bastı. Ancak IMF Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde uyguladığı makro ekonomik program ile Türkiye’yi 2001 krizine sürükleyen kişi oldu. Kendisi de 2006 yılında İsrail Merkez Bankası Başkanlığı yaptığı dönemde bir konuşmasında “Türkiye’ye kriz zamanında yanlış reçete vermişiz” itirafında bulunmuştu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi olarak değerlendirilen 2001 ekonomik krizi ya da “Kara Çarşamba”, aynı zamanda büyük bir devlet krizine de sahne olmuştu. Binlerce işyerinin kapandığı ve yaklaşık bir milyon insanın işsiz kaldığı “Kara Çarşamba” siyasi aktörlerin neredeyse hiçbir şey yapamadıkları da bir dönem olmuştu. Memur maaşlarının ödenebilmesi için IMF’den borç istenmiş, o dönem IMF Başkanı Stanley Fischer, yaptığı açıklamalarda “Gerekirse devalüasyon yapın, ek veya sıcak para da beklemeyin” şeklinde ifadeler kullanarak Türkiye hükümetinin iyice köşeye sıkışmasına sebep olan açıklamada bulunmuştu. Krizi atlatmaya çalışan hükümet, 22 Şubat 2001’de olağanüstü zirve düzenlemiş, ekonomik programın titizlikle sürdürüleceğini bildirmişti. Zirveden çıkan diğer kararlara göre THY ve Telekom özelleştirilecek, dalgalı döviz kuru uygulanacak, çalışanlar enflasyona ezdirilmeyecekti. Fakat ne bu zirvelerde alınan kararlar ne de Kemal Derviş’in Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye transferi durumu düzeltmeye yetmiş, yaşanan krize çare olmuştu. Türkiye, MGK toplantısında “Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’a anayasa fırlatmasını kaldıramamış”, tarihinin en büyük ekonomik ve siyasi krizini yaşamaya başlamıştı.
Zaten hemen ardından da Fischer “Asya’da mali politikaları yanlış dizayn ettik” diyerek görevinden istifa etmişti...
İstifa Trump’ın işine yarayacak
Gelelim yine bugüne... Fed’in bu önemli isminin ayrılmasının sonuçları ne olacak? Örneğin faiz kararlarında oy dengesini değiştirecek mi? Dile getirilen konulardan biri Fischer’in istifasının Trump’a Fed’i istediği gibi dizayn etme imkânı verdiği şeklinde. 13 Ekim’den itibaren geçerli olacak istifa ile Fed’deki boş koltuk sayısı 4’e çıkmış olacak. Tabii görev süresi şubat ayında sona erecek olan başkan Janet Yellen’in akıbeti de belirsiz. Trump’ın söylemi, şirketlerin rekabet gücünü artırmak için doları zayıflatacak politikaları yaşama geçirmek. Doların güçlenmesinin önüne geçmenin yolu da faiz politikasından geçiyor. Dolayısı ile önümüzdeki süreç sadece ABD’yi değil dolaylı olarak küresel ekonomiyi yakından ilgilendiriyor.
Özlem Yüzak / CUMHURİYET
Kimi çevrelere göre çağımızın en meşhur ekonomistlerinden biri... Kimilerine göre şişirilmiş bir isim... Fed’in şahin kanadından ve 2 numaralı adamı... 4 gün öncesine kadar istifasını verdi ve arkasında pek çok soru işareti bırakarak ani bir kararla Fed’in başkan yardımcılığı görevinden ayrılacağını açıkladı.
Biliyorsunuz Amerikan Merkez Bankası (Fed), finans dünyası için büyük önem arz eden ve Amerika Birleşik Devletleri’nin para politikalarından sorumlu kurum. ABD Başkanı Donald Trump’a gönderdiği istifa mektubu ile piyasaları şaşkına çeviren bu kişi 73 yaşında Stanley Fischer. Türkiye’nin IMF’ye göbeğinden bağlı olduğu dönemde gazetelerin manşetlerinden inmeyen isimdi.
MIT’de ekonomi profesörlüğü yaptığı dönemde birçok ünlü ismin de hocalığını üstlendi. Eski Fed Başkanı Ben Bernanke, şimdiki Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, eski ABD Hazine Sekreteri Larry Summers öğrencilerinden bazıları. Zambia’da doğan, Yahudi kökenli bu ABD’li ekonomist 1990’lı yıllardan itibaren küresel finans piyasalarında önemli görevlerde bulundu. Dünya Bankası Baş Ekonomistliği, IMF Başkan Yardımcılığı, İsrail Merkez Bankası Başkanlığı ve son olarak da FED Başkan Yardımcılığı...
Yanlışını geç anladı
Fischer’i Türkiye’nin bir kesimi “kurtarıcı” olarak bağrına bastı. Ancak IMF Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde uyguladığı makro ekonomik program ile Türkiye’yi 2001 krizine sürükleyen kişi oldu. Kendisi de 2006 yılında İsrail Merkez Bankası Başkanlığı yaptığı dönemde bir konuşmasında “Türkiye’ye kriz zamanında yanlış reçete vermişiz” itirafında bulunmuştu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi olarak değerlendirilen 2001 ekonomik krizi ya da “Kara Çarşamba”, aynı zamanda büyük bir devlet krizine de sahne olmuştu. Binlerce işyerinin kapandığı ve yaklaşık bir milyon insanın işsiz kaldığı “Kara Çarşamba” siyasi aktörlerin neredeyse hiçbir şey yapamadıkları da bir dönem olmuştu. Memur maaşlarının ödenebilmesi için IMF’den borç istenmiş, o dönem IMF Başkanı Stanley Fischer, yaptığı açıklamalarda “Gerekirse devalüasyon yapın, ek veya sıcak para da beklemeyin” şeklinde ifadeler kullanarak Türkiye hükümetinin iyice köşeye sıkışmasına sebep olan açıklamada bulunmuştu. Krizi atlatmaya çalışan hükümet, 22 Şubat 2001’de olağanüstü zirve düzenlemiş, ekonomik programın titizlikle sürdürüleceğini bildirmişti. Zirveden çıkan diğer kararlara göre THY ve Telekom özelleştirilecek, dalgalı döviz kuru uygulanacak, çalışanlar enflasyona ezdirilmeyecekti. Fakat ne bu zirvelerde alınan kararlar ne de Kemal Derviş’in Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye transferi durumu düzeltmeye yetmiş, yaşanan krize çare olmuştu. Türkiye, MGK toplantısında “Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’a anayasa fırlatmasını kaldıramamış”, tarihinin en büyük ekonomik ve siyasi krizini yaşamaya başlamıştı.
Zaten hemen ardından da Fischer “Asya’da mali politikaları yanlış dizayn ettik” diyerek görevinden istifa etmişti...
İstifa Trump’ın işine yarayacak
Gelelim yine bugüne... Fed’in bu önemli isminin ayrılmasının sonuçları ne olacak? Örneğin faiz kararlarında oy dengesini değiştirecek mi? Dile getirilen konulardan biri Fischer’in istifasının Trump’a Fed’i istediği gibi dizayn etme imkânı verdiği şeklinde. 13 Ekim’den itibaren geçerli olacak istifa ile Fed’deki boş koltuk sayısı 4’e çıkmış olacak. Tabii görev süresi şubat ayında sona erecek olan başkan Janet Yellen’in akıbeti de belirsiz. Trump’ın söylemi, şirketlerin rekabet gücünü artırmak için doları zayıflatacak politikaları yaşama geçirmek. Doların güçlenmesinin önüne geçmenin yolu da faiz politikasından geçiyor. Dolayısı ile önümüzdeki süreç sadece ABD’yi değil dolaylı olarak küresel ekonomiyi yakından ilgilendiriyor.
Özlem Yüzak / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder