31 Mart 2018 Cumartesi

On’ları anmak ülkenin durumuna razı olmamaktır - YAŞAR AYDIN

Kızıldere, 60’larda başlayan toplumsal uyanış dalgasının en uç ifadesiydi. Bu toplumsal uyanış dalgası, Türkiye’nin emperyalizmden ve onun tahakkümü altında şekillenen gerici-sömürücü düzenden kurtarılması düşüncesine dayanıyordu. 12 Mart’tan 12 Eylül darbesine yok edilmek istenen de bu düşünceydi.


•••

Türkiye tarihine baktığımızda 50’lerden günümüze kadar uzanan süreç, Kızıldere’nin arkasındaki bu devrimci düşünce ile onu yok etmek isteyenler arasındaki bir mücadeleden ibarettir. 6.Filo’laya secdeye duran, Kanlı Pazar’lara imza atan siyasal İslamcılar, ABD güdümünde (NATO-CIA marifetiyle) eğitilerek devrimcilerin, halkın karşısına çıkarıldılar. 12 Mart’tan 12 Eylül’e darbeler ve darbelere giden süreçteki katliamlar bu güçler eliyle gerçekleştirildi. Türkiye’de, özellikle de 50’lerden itibaren derinleştirilen bağımlılık ilişkilerinin sonucu olarak iktidar sahipleri Amerikan iradesine tabi oldular. Amerika, ülkenin idaresini kendi istikametinden çıkartabilecek olan devrimci gelişmeleri, kontrgerilla ile yetmediğinde darbelerle önlemek için çalıştı. Türkiye, bunun sonucunda bugünkü dinci, cihatçı bir ekibin idaresine sokuldu.

•••

Türkiye’nin bugün Ortadoğu’da Amerika güdümünde kanlı bir parçalanma dalgasının içine sokulması bu şekilde sağlandı. Şimdi bu ülkenin nasıl bu hale getirildiğini bazen şaşırarak soranlar dönüp bu tarihe bakabilirler. Kızıldere’ler...12 Mart’lar...12 Eylül’ler hepsi bunun için yapıldı! Bugün yerli ve milli olduğunu söyleyen (hem de bir yandan emperyalist tekellerin emriyle ülkenin fabrikalarını satmaya devam edenler) iktidar sahipleri, Amerika’nın açtığı yoldan iktidara geldiler.

•••

Bugün Kızıldere’ye sahip çıkmak, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumuna razı olmamaktır. Mahir’ler her şeyden önce o günün koşullarını değiştirmeyi öne alan, bunun mümkün kılmak için mücadele eden bir iradeyi temsil ettiler. Bugün kimi zaman insanların sürecin ağırlığı karşısında umutsuzluğa düştüğünü, yapılabilecek bir şey kalmadığını düşündüğünü görüyoruz. Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi bireyciliğin ön plana çıkarak, insanlar arasında dayanışmanın, örgütlü mücadelenin ortadan kaldırılmış olması. Milyonlarca insan buna hayır derken bu karanlığın ülkemizde hâkim hale gelmesinin başka bir açıklaması da yok. Mahir’lerin mücadelesine bakınca pek çok güzel değerle birlikte sevginin, dayanışmanın, omuz omuza yürümenin güzelliklerini buluyoruz. Bugün solun, muhalefet hareketlerinin sorumluluğu, geleceğimizi gericiliğin pençesinden kurtarmak için birleşik mücadele zeminlerini geliştirmekten başka bir şey değil. Kızıldere’nin bugün çağrısı, Türkiye’yi emperyalizmin tahakkümden kurtaracak bir yolu açmak için, siyasal İslamcı rejimi yenmek için birleşmeye, kararlılığa, inada ve cesarete çağrıdır!

Yaşar Aydın / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder