Fransa açık açık söyledi, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden çıkacak karar ne olursa olsun, biz eyleme geçeceğiz” diye. Fransa’nın bu açıklaması ABD ile suç ortakları adına yapılmış sayılmalıdır. Bu emperyal çete Irak’a da, “Saddam’ın elinde kitle imha silahları var” gerekçesiyle, BM kararı da olmadan üstelik saldırmışlardı.
Tıpatıp aynısı yapılıyor şimdi de. Suriye ordusunun Duma’da kimyasal silah kullandığı iddiasıyla emperyal çete, Suriye yönetiminin “gelin inceleyin” çağrısını da Rusya’nın “uluslararası gözlemciler gidip baksın” deyişini de dikkate almadan vurma hazırlığına giriştiler. “Sabırları”nın tükendiği belli. Suriye direnişinin Büyük Ortadoğu Projesi’ni ciddi anlamda bozguna uğratması, Rusya ile İran’ın elbette yardımlarıyla, hem savaş alanında hem de diplomatik sahada başarı kazanması karşısında aslında iyi bile sabrettiler.
Suriye’nin Rusya ile Türkiye’nin, genel başkanın anında çark etme ihtimali hep mevcutsa da, “yakınlaştığı” bir zamanda kimyasal saldırıda(!) bulunması zamanlama açısından pek bir manidar.
Suriye, Rusya ile Türkiye kavgaya tutuşsun mu istiyor nedir? Değil tabii. Türkiye ile Rusya’nın, uzun sürmesi bence kolay olacağa benzemeyen “yakınlaşması”ndan ABD ile ortaklarının memnun olmadığını söylemeye gerek yok. Şimdi, her zaman geçer akçe bir bahaneyle Suriye’ye çullanma fırsatı değerlendirilmiş olursa Türkiye ne tutum alacak?
O yandaş gazetenin acınası muhabirinin “ABD savaş uçaklarıyla Esed’i vursun inşallah” temennisi sadece onun dileği değil. Böyle “inşaallahlı, maşaallahlı” cümleleri kurmayı sever İslamcı. İslamcılarda Amerikan sevgisi bitmez. Sayın genel başkan da bir zamanlar Wall StreetJournal gazetesinde yazdığı bir makalede “Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz” demişti.
Şimdi “zalim Esed”e karşı havalanacak olan ABD/Batı savaş uçaklarına Türkiye, Rusya ile birlikte tavır alır mı? Yoksa “zalim Esed”in gitmesi için bir fırsat sayar mı bunu? Astana’da verilen, Türkiye’de en son toplanan Suriye Zirvesi’nde de tekrarlanan sözler tutulur mu?
ABD, “yerel ortaklarıyla” Suriye’nin kuzeyinde kalıcı, bu netleşti. Türkiye’nin oradaki komşusu ABD’dir artık. Ama bu emperyal çete için yeterli değil. Suriye’nin üçe bölünmesi planlarından vazgeçilmiş değil. 1920’li yıllarda, o zamanın emperyal gücü İngiltere ile nasıl paylaştıysa Suriye’yi, Fransa şimdi de ABD ile paylaşma niyetinde. Kimyasal yalanı iyi bir fırsat bu nedenle. Suriye’yi vurduklarında Türkiye, Rusya-İran-Suriye cephesinden yana olmazsa “emperyal komşularını” çoğaltacak. Yakında “evin sahibi” olacak komşulardır bunlar.
Suriye, çok değil bir buçuk yıl önce BM’nin ilgili kurumlarının uzmanları eliyle, tüm dünyanın gözü önünde, kimyasal silah yapmaya yarayacak tüm hammaddeyi imha etmişti. BM’nin “artık kalmadı” açıklamasını unutmuş olamayız. Doğu Guta’yı, Duma’yı kurtarmış, ülkenin, yedi yıllık bir savaş sonunda, yüzde 75’ine hakim olmuş bir yönetimin kimyasal silah kullanmaya ihtiyacı olmadığını dünya alem bilir. Ama Suriye’yi parçalama/paylaşma hevesi bitmedi.
“Ey bize Afrin’de ne işiniz var diyenler, ABD’nin buralarda ne işi var diye neden sorgulamıyorsunuz?” demiştiniz ya Recep Bey, bir kere biz o dediğiniz sorgulamayı yaparken zatıaliniz, Meclis’ten tezkere çıkarıp bölgemizde ABD ile hareket etmek “suretiyle” bir takım planlar, projeler içindeydiniz. Bunu geçelim tabii. Bakın şimdi önünüzde tarihi bir fırsat var. Rusya’ya, ki bölgeye ABD’den daha yakındır coğrafi olarak, üstelik Suriye’nin bunca yıllık müttefikidir, “senin Suriye ile sınırın mı var yav”diye çıkıştığınız gibi bir çıkış yapın ABD’ye.
Biliyorum, BM’yi çok eleştirdiğiniz için “BM’nin kararı olmadan bir ülke vurulmaz” demezsiniz, “bu emperyal bir planın parçasıdır, bu işin ucu bize de dokunur” diye düşüneceğinizi de sanmam.
Ama “Bu ABD’nin buralarda ne işi var diye neden sorgulamıyorsunuz?” demiştiniz malum. İşte şimdi tam zamanı. “ABD’nin burada ne işi var?” deyin yine. Trump’ı kızdırmaktan çekiniyorsanız “ABD’li kahraman bay ve bayan askerler”e bir zarar gelmesini istemediğiniz için böyle sorduğunuzu söylersiniz.
Hadi bir daha söyleyin.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder