2 Mayıs 2018 Çarşamba

Kore’lerin barışı - CEYDA KARAN

Güney Kore’nin Devlet Başkanı Moon Jaein, kendisine NobelBarış Ödülü almasını dileyen eski mevkidaşına “Ödülü, ABD Başkanı Donald Trump alabilir. Bizim almamız gereken tek şey barış” yanıtını vermiş.
 
Doğrusu uluslararası ilişkilerde son dönemde bir liderden işittiğim en özlü söz. Hatta ABD’nin dünyaya ‘barış ve demokrasi yayan istisnai ulus’ olma iddiasının, tek bir cümle ile üstünün çizilmesi desek yeridir.
***
Bölünmüş Kore’ler, ABD emperyalizminin sola karşı bitmeyen hırsının 21’inci yüzyıla taşınmış çatışmalardan. 1950-53 savaşından beri bir sınırın iki yanına düşmüş bir halkın onulmaz yarası. Mesele Kuzey’in ABD tehditlerine karşı kendini nükleer caydırıcılıkla savunmaya girişmesi eşliğinde bugüne geldi; ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan beri bölgede ‘müttefikleri koruma’ temalı askeri varlığı için gerekçe teşkil etti. 
Kuzey ve Güney’in 1970’lerden itibaren başlattığı temaslar ise sonuç vermedi. 1990’larda Kuzey’i vuran kıtlık sonrası Clinton yönetiminin, nükleer programın askıya alınması karşılığı gıda ve enerji yardımından cayması; Güney’de 2000 ve 2007’de barış arzulayan liderlerin, altılı görüşme formatı ile hamleleri sonuçsuz kaldı.

***
Şimdi iki Kore’nin liderleri yine deniyor. 11 sene sonra geçen cuma tarihi bir zirve düzenlendi. Güney’in liderleri daha önce Kuzey’in başkentine gitmişti. İlk kez Kuzey’in lideri Kim Jongun sınırı aştı, Güney’in solcu lideri Moon Jaein ile kucaklaştı, 80 milyonluk bir ulus olduklarını anımsadılar. İki lider, sınır kasabası Panmonjom’da Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması, barış ve birleşme hedefli deklarasyonu duyurdu. Kim, nükleer deneme tesisinin şalterini Batılıları davet ederek mayısta kapatmayı vaat etti. Korea Times’a bakılırsa her 10 Güneyliden 7’si Moon’u destekliyor, Kim’e de güveniyor.
***
Peki ya ABD? Trump ‘roket adam’ diye andığı, ‘benim nükleer düğmem seninkinden büyük’ diye laf yarıştırdığı Kim ile buluşmaya hazırlanıyor ama ABD bu işte ‘gol yedi’. Yardımcısı Mike Pence, Olimpiyatlar’da spor diplomasisini baltalamaya kalkıştı, olmadı. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya nisan başında CIA Başkanı sıfatıyla Pyongyang’a gidip zevahiri kurtarmak kaldı. O yüzden Trump, Panmonjom zirvesi sırasında ABD’nin ‘gurur duyması gerektiğini’ söyleyip Korelileri hiç anmayan, bunun ‘azami baskıları sonucu’ yapılabildiğini savunan laflar etti. Şimdi ABD’li uzmanlar kendisini ‘vaatlere kanmaması’ için uyarıp askeri güç kullanımı ve yaptırımların eşlik ettiği kampanya salık veriyor. Trump’ın ‘şahin’ danışmanı Kuzey Kore için enkaza çevirdikleri Libya örneğini bile verdi! Ne hoş bir barış arayışı.
***
Gerçekte ABD jeopolitik okuması Asya’da olanlardan rahatsız. Obama’nın ‘pivot Asya’ hedefi tutmadı. Koreleri bu noktaya getiren dinamiği ise Çin ve Rusya’da arasak yeridir. Çin’in ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ ile Rusya’nın Trans-Sibirya’dan Kuzey ve Güney Kore’leri bağlayarak geçip Asya-Pasifik’e açılan tren yolu/enerji hattı projeleri... Nitekim Moon, Trump’a göz kırparken Rusya liderini aradı, geçen eylülde Vladivostok’taki Doğu Ekonomi Forumu’nda görüştüğü Putin’i bilgilendirdi. 

Esasında Asya’da pek çok gelişme yaşanıyor. Biz Kore’lerle ilgilenirken Çin ve Hindistan liderleri buluştu. İran gazını Pakistan’dan Hindistan’a taşıyacak hat şekilleniyor.
***
Çin’in ve Rusya’nın iç kalkınma ve Avrasya hedefleri için ABD askeri tehditlerinden azade bir iklime ihtiyaçları var. Bu yüzden iki Kore, ABD ile Japonya eşliğinde altılı formatı sürdüreceklerdir. Ancak Kore’ler anlaşırsa Güney’de ABD nükleer şemsiyesine de 28 bin askerine de ihtiyaç kalmayacak.

Tecrit haldeki Kim’in elbette paraya ve açılıma ihtiyacı var. Moon halkına barış vaat etti. Trump’ın açabileceği belaları biliyor ama Kuzey’i ‘haritadan silme’ tehdidi Güney’i de siler. ABD Asya’da faul yapma potansiyaline sahipken Korelilerin işi hakikaten zor. 

Kore’ler barışamasa bile Obama’dan sonra Trump da ‘nükleer temalı’ bir Nobel Barış Ödülü alabilir. Ne de olsa Amerikalıların artık geldikleri yer ‘Savaş çıkaramıyorsak, o zaman Nobelimizi alırız’.

Ceyda Karan / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder