En politik meslek hangisidir sorusunun yanıtı tereddütsüz öğretmenliktir. Öğretmen politik olmasa da mesleğin kendisi politik; çünkü bu meslek soruya yanıt arıyor. Öğretmenlik politik bir meslek olmasına rağmen öğretmeni siyasetin kurucu kadroları arasında pek göremeyiz. Emekli olmadan siyaset yapması yasak bu yoksul mesleği, öğretmenlerin, serbest meslek erbabı siyaset cambazlarının işçileri olarak kalmalarını sağlıyor.
Erdoğan, Muharrem İnce’ye “gariban” derken tüccar Cumhurbaşkanı’nın karşısına aday olarak bir öğretmenin çıkmış olmasını kastediyordu. Cumhurbaşkanlığını bir öğretmene yakıştıramadı. Babası tekne sürücüsü olan birinin, babası kamyon sürücüsü olan birini aşağılamasının hadsizlik olduğunu bilir herhalde. Eminim, öğretmenler bunun hesabını soracaktır Erdoğan’a…
Muharrem İnce, serbest öğretmen (dershane öğretmeni) olduktan sonra siyasete atılıyor. 16 yıldır milletvekili, fakat vekilliği sona erdiğinde tekrar öğretmenliğe dönecekmiş gibi öğretmenlikten kopmadı. Öyle ki İnce Meclis’i okul, kendini öğretmen sanır; yeri geldikçe üstüne basa basa öğretmen, hatta fizik öğretmeni olduğuna atıf yapmasını mesleğine olan düşkünlüğüne bağlarım.
Muharrem İnce, grup başkanvekili ve daha sonra genel başkan adaylığına kadar CHP’nin eğitim komisyonu üyesiydi. Diğer üyelerin hakkını yemeden belirtmeliyim ki o dönem CHP’nin eğitimde en etkili dönemiydi. Eğitimle ilgili yasama faaliyetlerine hazırlanırken birçok kez birlikte çalışmış biri olarak, ihtiyacı olan bilgiyi kimdeyse almasını bilen biri olduğunu söyleyebilirim. Eğitim komisyonundayken dönemin eğitim bakanı Hüseyin Çelik’in kâbusuydu; bir haftalık performansına bakacak olursak şimdi de Erdoğan’ın kâbusu olacak gibi…
Öğretmenlerin; performanslarına göre değerlendirilmelerine, ücretli/geçici/süreli çalıştırılmalarına, eğitim içeriklerinin (öğretim programları, ders kitapları, değerlendirme ve sınav yöntemleri gibi) hazırlanmasından dışlanmış olmalarına itirazı var. İnce, öğretmenlerin bu ve benzer sorunlarına anlamlı ve güvenilir yanıtlar verebilecek kavrayışa sahip bir aday. İnce ile öğretmenliğin yeniden saygın bir meslek olması ise bonusu olur.
Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında ‘vatandaşlara, öğretmenlere, velilere sesleniyorum. İnce'ye sahip çıkmak zorundasınız’ derken Muharrem İnce’yi, yirmi milyon öğrenci ve velisinin arayışına partisinin eğitim vaadi olarak sunuyordu. Erdoğan eğitim konusunda ne denli zayıf, yetersiz ve hatta zararlı bir politikacıysa, İnce o denli güçlü, yeterli ve yararlı olur.
Muharrem İnce, bir öğretmen olarak işçi sendikalarını ziyaret ettiği gibi eğitim sendikalarını da ziyaret edip eğitimin niteliğini yükseltecek stratejisinin ana hatlarını öğretmenlerle paylaşmalıdır. Öğretmenler ise bir meslektaş dayanışmasına dönüştürmeden hem toplumun hem mesleklerinin sorunlarına çare üretecek biri olarak İnce’den desteklerini esirgememeli.
Cumhurbaşkanı olursa Muharrem İnce’nin neyi, ne kadar başardığını zamanla göreceğiz ama bir öğretmenin cumhurbaşkanı olmasının toplumun kendine saygı duyan biriyle buluşması olacağını söyleyebilirim. Bildiğim iki örnek bu öngörümü doğruluyor: Biri Kanada Başbakanı öğretmen Justin Trudeau, makamına bisikletle gidip geliyor hem de korumasız. Diğeri “5 Eylül Öğretmenler Günü olarak kutlansa bu benim kendi gurur ayrıcalığım olur” demesine rağmen doğum günü de öğretmenler günü olarak kutlanan 60’lı yılların Hindistan Cumhurbaşkanı öğretmen Sarvepalli Radhakrishnan…
Her cumhurbaşkanının öğretmenliğe heveslendiği bir dünyada, neden bir öğretmen cumhurbaşkanı olmasın…
Ünal Özmen / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder