Memleketimiz sürekli bir seçim kampanyasının içinde. Bu tek sesli bir kampanya ama yine de bir seçim kampanyası. Cumhurbaşkanı’nın programına bakıldığında, nutuk atmaktan ülke yönetmeye pek vakti kalmadığı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın açıklamasına göre, sayın Erdoğan son üç ayda 50 şehre gitmiş. Buralarda yaptığı saatler süren konuşmalar da neredeyse bütün televizyon kanalları tarafından canlı yayınlarla ve kesintisiz aktarıldı.
Demokrasiye geçildiğinden beri yapılan en adaletsiz seçim bu. Bir yanda devletin bütün imkânlarını sonuna kadar kullanan, neredeyse bütün medya kurumlarını ele geçirmiş ve aylardır seçim çalışması yapan biri. Öte yanda mitingleri yayımlanmayan, medyada ancak hakaret edildikleri zaman yer bulabilen, biri hapiste daha yeni belirlenmiş diğer adaylar.
Bu sıkışmışlık ortamında, muhalefeti birleştiren sloganın Cumhurbaşkanı’ndan gelmesi doğal. “Millet tamam derse kenara çekiliriz” deyince Twitter’da 2 milyon
“T A M A M” tweet’i atıldı. Öyle oldu, çünkü insanların seslerini duyurabilecekleri yerler son derece az.
Şaşırtıcı olan, zaten her yeri ele geçirmiş olan iktidarın, kendi kendine gelişen hareket karşısında paniğe kapılarak, parti sözcüsü, bakan düzeyinde tepki göstermesi. Troller aracılığıyla karşı kampanya düzenlemeye çalışarak sahte hesaplarının yakayı ele vermesi.
Sayın Erdoğan’ın “milletimiz tamam derse” ifadesinde kastettiği milletin, milletin tamamı olmadığı açık. Otoriter popülist iktidarlar millet kavramını bölerek ayakta durur. Kendisinden yana olan millet, gerisiyse millete yabancı unsurlardır. Sahte balkon konuşmalarına kulak asmanın bir anlamı yok. İktidar kendine benzer yönetimlerle aynı dili ve yöntemleri kullanmaktadır: “Böl ve yönet”.
Sosyal medyadaki “T A M A M” çıkışı, milletin dışlanan kısımlarının gür bir sesle milletin sadece AKP ve Bahçeli seçmeninden ibaret olmadığını haykırması açısından önemlidir.
Çok parçalı muhalefetin temel ve basit bir konuda ortak bir nokta paylaşabilmesi bakımından Meclis’te çoğunluğu kazanırsa birliktelik kurabileceğinin işareti olduğu için de kayda değerdir.
En ufak bir tweet sebebiyle hapse atılan, işlerini kaybeden insanlar varken, uzun süredir sessiz kalan ahalinin bir korku duvarını aşmaya başlattığı için de kıymetlidir.
Gelgelelim işin basit bir evet-hayır, tamam- devam ikiliğine saplanması bir süre sonra iktidarın işine yarar. Muhalefetin adayları neden tamam dediklerini ve iktidara gelirlerse nasıl devam edeceklerini de anlatmak zorunda. Hem de kapıları kendilerine kapanmış, ilerde utançla anılacak bu medya ortamında.
AKP, kendini Menderes geleneğiyle beraber anmayı sever. Oysa uyguladığı parti devleti siyaseti sebebiyle şimdi bir “Tamam, söz milletindir” tepkisiyle karşı karşıya. Sayın Erdoğan, “Tamam İnşallah” diyerek 1994’te İstanbul’a belediye başkanı olmuştu. Şimdi o slogan terse döndü. Sembolik anlamı doludur ve boş iş değildir.
Muhalefet, tamamın muhalefeti ortaklaştıran yanının altını çizer, tamamın iktidarın işine yarayacak kutuplaştırıcı yanından sakınırsa, T A M A M meselesi tarihe geçer. Diğer türlü de geçer ancak bir dipnot olarak.
Özgür Mumcu / CUMHURİYET
Demokrasiye geçildiğinden beri yapılan en adaletsiz seçim bu. Bir yanda devletin bütün imkânlarını sonuna kadar kullanan, neredeyse bütün medya kurumlarını ele geçirmiş ve aylardır seçim çalışması yapan biri. Öte yanda mitingleri yayımlanmayan, medyada ancak hakaret edildikleri zaman yer bulabilen, biri hapiste daha yeni belirlenmiş diğer adaylar.
Bu sıkışmışlık ortamında, muhalefeti birleştiren sloganın Cumhurbaşkanı’ndan gelmesi doğal. “Millet tamam derse kenara çekiliriz” deyince Twitter’da 2 milyon
“T A M A M” tweet’i atıldı. Öyle oldu, çünkü insanların seslerini duyurabilecekleri yerler son derece az.
Şaşırtıcı olan, zaten her yeri ele geçirmiş olan iktidarın, kendi kendine gelişen hareket karşısında paniğe kapılarak, parti sözcüsü, bakan düzeyinde tepki göstermesi. Troller aracılığıyla karşı kampanya düzenlemeye çalışarak sahte hesaplarının yakayı ele vermesi.
Sayın Erdoğan’ın “milletimiz tamam derse” ifadesinde kastettiği milletin, milletin tamamı olmadığı açık. Otoriter popülist iktidarlar millet kavramını bölerek ayakta durur. Kendisinden yana olan millet, gerisiyse millete yabancı unsurlardır. Sahte balkon konuşmalarına kulak asmanın bir anlamı yok. İktidar kendine benzer yönetimlerle aynı dili ve yöntemleri kullanmaktadır: “Böl ve yönet”.
Sosyal medyadaki “T A M A M” çıkışı, milletin dışlanan kısımlarının gür bir sesle milletin sadece AKP ve Bahçeli seçmeninden ibaret olmadığını haykırması açısından önemlidir.
Çok parçalı muhalefetin temel ve basit bir konuda ortak bir nokta paylaşabilmesi bakımından Meclis’te çoğunluğu kazanırsa birliktelik kurabileceğinin işareti olduğu için de kayda değerdir.
En ufak bir tweet sebebiyle hapse atılan, işlerini kaybeden insanlar varken, uzun süredir sessiz kalan ahalinin bir korku duvarını aşmaya başlattığı için de kıymetlidir.
Gelgelelim işin basit bir evet-hayır, tamam- devam ikiliğine saplanması bir süre sonra iktidarın işine yarar. Muhalefetin adayları neden tamam dediklerini ve iktidara gelirlerse nasıl devam edeceklerini de anlatmak zorunda. Hem de kapıları kendilerine kapanmış, ilerde utançla anılacak bu medya ortamında.
AKP, kendini Menderes geleneğiyle beraber anmayı sever. Oysa uyguladığı parti devleti siyaseti sebebiyle şimdi bir “Tamam, söz milletindir” tepkisiyle karşı karşıya. Sayın Erdoğan, “Tamam İnşallah” diyerek 1994’te İstanbul’a belediye başkanı olmuştu. Şimdi o slogan terse döndü. Sembolik anlamı doludur ve boş iş değildir.
Muhalefet, tamamın muhalefeti ortaklaştıran yanının altını çizer, tamamın iktidarın işine yarayacak kutuplaştırıcı yanından sakınırsa, T A M A M meselesi tarihe geçer. Diğer türlü de geçer ancak bir dipnot olarak.
Özgür Mumcu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder