Gizli gizli bir şeyler mi içiyorlar?.. Bu nasıl bir ruh hali? Neyin sarhoşluğu?... Vallahi anlayamıyorum!...
ABD ile yaptığın gizli kapaklı mutabakat çerçevesinde, Türk askerini Kandil'in eteklerinde gezdireceksin, "Kandil operasyonu" diye naralar atacaksın... "Menbiç'e girdik" diye Türk askerini Sacur Çayı etrafında yine ABD'nin kontrolünde ve müsaade ettiği kadarıyla devriye gezdireceksin... Sonrada Başbakan Binali Yıldırım da diyecek ki;"Kobani, Kamışlı, Haseke bu bölgelerde de maalesef şu anda PKK'nın uzantısı PYD/YPG ciddi anlamda ABD'nin de silah desteğiyle güçlü duruma geldi. Bundan sonraki hedef, o bölgeleri de güvenli bölge haline getirmek."
Peki nasıl yapacaksınız bunu?.. Menbiç'e girdiğiniz gibi mi?.. Kandil'e yaptığınız operasyon gibi mi?.. Fırat'ın doğusundan neden hiç bahsetmez oldunuz?..
Seçimi kazansınlar diye anlattıkları gerçek dışı hikayelerin peşinden koşup doğruları faş etmekten bitap düştük!.. "Menbiç'e girdik" diye yandaş ekranlarda "son dakika" döndürüldüğü önceki gün, gerçekte ne oluyor diye bölgedeki askeri kaynaklarımızın bilgisine başvurdum. Türk askeri, Menbiç'in kuzeyindeki Sacur Çayı (Cerablus ile Menbiç sınırında) bölgesinde sınırlı sayıda araç ile devriyeye çıkarıldı. Yani, ABD müsaade etti zaten bizim kontrolümüzde olan bölgede devriye attık. Asker emir kulu!.. İktidar da seçim meydanlarında zafer çığlıkları atarken, koalisyon güçleri el altından PKK/YPG'ye, "merak etmeyin Menbiç'e tek bir Türk askeri girmeyecek" garantisi veriyordu. Bölgedeki askeri kaynaklarımla yaptığım görüşmeler neticesinde durumu daha sağlam bilgilerle anlatmak için görüntü istedim. Sadece bir kareye yer vereceğim;
Şimdi gelelim şu Kobani, Kamışlı, Haseke bölgelerinde ne olduğuna... Biz Menbiç'e girerken (!) koalisyon güçleri önceki gün PKK/YPG'nin arkasında olduklarını teyit için kahpelere o bölgelerde topçu bataryaları verdi ve yerleştirdi. İşte bu da kanıt fotoğrafı;
Sormazlar mı şimdi adama; madem ABD'nin desteği ile PKK'nın güçlü duruma geldiğini söylüyorsun, o zaman git vur!.. Ne duruyorsun?.. Elini tutan mı var?.. Yoksa, ABD ile kavga ediyor gibi yapıp başka numaralar mı çeviriyorsun?..
Gel de, Türk düşmanı CIA'cı Henri Barkey'in 8 Haziran'daki şu sözlerini hatırlama;
"Her şeyden önce , Menbiç meselesi Erdoğan için seçimler yüzünden önemliydi, bir açıdan, ABD ona bir hediye verdi. Bu Erdoğan'ın istediği bir şeydi ve sonunda istediğini aldı."
***
Aklımızla alay etmenin çook ötesine geçtiler!.. MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli, önceki akşam NTV-Star ortak yayın, altın çanak programında "TBMM'de uyum sağlanamaz ise erken seçim düşünülebilir" diyordu. Diğer tarafta, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "Cumhurbaşkanı seçilirsem Bakanlar Kurulu'na her kesimden birer isim alacağım" vaatlerinde bulunuyordu. Her şeyden önce Muharrem İnce'nin bu her kesim ile hangi kesimleri kast ettiğini açık etmesi lazım!.. İktidar olan partinin ülkeyi kendi kadroları ile yönetmesinden daha doğal ne olabilir ve buna kimin nasıl itirazı olabilir ki?.. İnce'nin çıkıp açıklık getirmesi gereken ve hâlâ rafta bekleyen diğer bir konu da, parlamenter sisteme dönüş takvimi...
Anlayacağınız!.. 16 Nisan anayasası istikrar getirecekti. Müthiş denge-fren mekanizmasıyla güçlü hükümet ve Meclis yaratacaktı. Koalisyonlara son verecekti. Seçimlerle vakit kaybedilmeyecekti. Hızlı karar alınıp hemen icraat yapılacaktı... Hani nerede?.. Suyunu çekti pilav oldu!.. Hadi iktidarı anladık da, muhalefet de bu işe teşne gibi. 16 Nisan anayasasının ne kadar ucube bir şey olduğuna vatandaşın dikkati yeterince çekilmedi galiba!..
Bizim düşündüklerimiz ve söylediklerimiz siyasetçilerin hesaplarına uymayabilir. Ancak, adım gibi bildiğim tek şey var. 16 Nisan anayasası ile kurgulanan bu ucube rejimin en büyük destekçisi Batı... Bu rejim ile Türkiye'yi felç durumunda bırakmak istiyorlar. Onlar için kimin kazandığının hiç önemi yok. Bölgemizde uzun yıllar sürecek savaşlar neticesinde felç kalan Türkiye'yi ancak böyle parçalayıp yutabilirler. Şurada seçimlere 4 gün kaldı. Birileri çıkıp inisiyatif almalı. Hani, "dip dalgası" deniyor ya!.. Bu dalganın ne kadar bilinçli bir şekilde hareket edeceğinin bilimsel ölçümü ve de garantisi var mı?..
16 Nisan anayasası ile gideceğimiz tek yön söylemesi çok acı ki; Türkmenistan benzeri rejim veya Başkan Yardımcısı Emine Erdoğan veya Başkan Yardımcısı Mithat Sancar olur!.. Dip dalgasının hâlâ ciddi şekilde uyarılmasına ihtiyaç var...
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
ABD ile yaptığın gizli kapaklı mutabakat çerçevesinde, Türk askerini Kandil'in eteklerinde gezdireceksin, "Kandil operasyonu" diye naralar atacaksın... "Menbiç'e girdik" diye Türk askerini Sacur Çayı etrafında yine ABD'nin kontrolünde ve müsaade ettiği kadarıyla devriye gezdireceksin... Sonrada Başbakan Binali Yıldırım da diyecek ki;"Kobani, Kamışlı, Haseke bu bölgelerde de maalesef şu anda PKK'nın uzantısı PYD/YPG ciddi anlamda ABD'nin de silah desteğiyle güçlü duruma geldi. Bundan sonraki hedef, o bölgeleri de güvenli bölge haline getirmek."
Peki nasıl yapacaksınız bunu?.. Menbiç'e girdiğiniz gibi mi?.. Kandil'e yaptığınız operasyon gibi mi?.. Fırat'ın doğusundan neden hiç bahsetmez oldunuz?..
Seçimi kazansınlar diye anlattıkları gerçek dışı hikayelerin peşinden koşup doğruları faş etmekten bitap düştük!.. "Menbiç'e girdik" diye yandaş ekranlarda "son dakika" döndürüldüğü önceki gün, gerçekte ne oluyor diye bölgedeki askeri kaynaklarımızın bilgisine başvurdum. Türk askeri, Menbiç'in kuzeyindeki Sacur Çayı (Cerablus ile Menbiç sınırında) bölgesinde sınırlı sayıda araç ile devriyeye çıkarıldı. Yani, ABD müsaade etti zaten bizim kontrolümüzde olan bölgede devriye attık. Asker emir kulu!.. İktidar da seçim meydanlarında zafer çığlıkları atarken, koalisyon güçleri el altından PKK/YPG'ye, "merak etmeyin Menbiç'e tek bir Türk askeri girmeyecek" garantisi veriyordu. Bölgedeki askeri kaynaklarımla yaptığım görüşmeler neticesinde durumu daha sağlam bilgilerle anlatmak için görüntü istedim. Sadece bir kareye yer vereceğim;
Şimdi gelelim şu Kobani, Kamışlı, Haseke bölgelerinde ne olduğuna... Biz Menbiç'e girerken (!) koalisyon güçleri önceki gün PKK/YPG'nin arkasında olduklarını teyit için kahpelere o bölgelerde topçu bataryaları verdi ve yerleştirdi. İşte bu da kanıt fotoğrafı;
Sormazlar mı şimdi adama; madem ABD'nin desteği ile PKK'nın güçlü duruma geldiğini söylüyorsun, o zaman git vur!.. Ne duruyorsun?.. Elini tutan mı var?.. Yoksa, ABD ile kavga ediyor gibi yapıp başka numaralar mı çeviriyorsun?..
Gel de, Türk düşmanı CIA'cı Henri Barkey'in 8 Haziran'daki şu sözlerini hatırlama;
"Her şeyden önce , Menbiç meselesi Erdoğan için seçimler yüzünden önemliydi, bir açıdan, ABD ona bir hediye verdi. Bu Erdoğan'ın istediği bir şeydi ve sonunda istediğini aldı."
***
Aklımızla alay etmenin çook ötesine geçtiler!.. MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli, önceki akşam NTV-Star ortak yayın, altın çanak programında "TBMM'de uyum sağlanamaz ise erken seçim düşünülebilir" diyordu. Diğer tarafta, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "Cumhurbaşkanı seçilirsem Bakanlar Kurulu'na her kesimden birer isim alacağım" vaatlerinde bulunuyordu. Her şeyden önce Muharrem İnce'nin bu her kesim ile hangi kesimleri kast ettiğini açık etmesi lazım!.. İktidar olan partinin ülkeyi kendi kadroları ile yönetmesinden daha doğal ne olabilir ve buna kimin nasıl itirazı olabilir ki?.. İnce'nin çıkıp açıklık getirmesi gereken ve hâlâ rafta bekleyen diğer bir konu da, parlamenter sisteme dönüş takvimi...
Anlayacağınız!.. 16 Nisan anayasası istikrar getirecekti. Müthiş denge-fren mekanizmasıyla güçlü hükümet ve Meclis yaratacaktı. Koalisyonlara son verecekti. Seçimlerle vakit kaybedilmeyecekti. Hızlı karar alınıp hemen icraat yapılacaktı... Hani nerede?.. Suyunu çekti pilav oldu!.. Hadi iktidarı anladık da, muhalefet de bu işe teşne gibi. 16 Nisan anayasasının ne kadar ucube bir şey olduğuna vatandaşın dikkati yeterince çekilmedi galiba!..
Bizim düşündüklerimiz ve söylediklerimiz siyasetçilerin hesaplarına uymayabilir. Ancak, adım gibi bildiğim tek şey var. 16 Nisan anayasası ile kurgulanan bu ucube rejimin en büyük destekçisi Batı... Bu rejim ile Türkiye'yi felç durumunda bırakmak istiyorlar. Onlar için kimin kazandığının hiç önemi yok. Bölgemizde uzun yıllar sürecek savaşlar neticesinde felç kalan Türkiye'yi ancak böyle parçalayıp yutabilirler. Şurada seçimlere 4 gün kaldı. Birileri çıkıp inisiyatif almalı. Hani, "dip dalgası" deniyor ya!.. Bu dalganın ne kadar bilinçli bir şekilde hareket edeceğinin bilimsel ölçümü ve de garantisi var mı?..
16 Nisan anayasası ile gideceğimiz tek yön söylemesi çok acı ki; Türkmenistan benzeri rejim veya Başkan Yardımcısı Emine Erdoğan veya Başkan Yardımcısı Mithat Sancar olur!.. Dip dalgasının hâlâ ciddi şekilde uyarılmasına ihtiyaç var...
Ahmet Takan / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder