Son Cumhurbaşkanlığı kararnameleri “yeni” devlet yapısının ekonomik/mali yönetimde küçülmek ve sadeleşmek şöyle dursun, 24 Haziran öncesine göre daha “şişman” olacağını haber veriyor.
Yeni düzende bakanlık sayısının azaltılmış olması, bürokrasinin azalacağı anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanlığı nezdindeki yeni “başkanlık”lar ve teşkilat yapıları ile yeni “kurullar” ve tüm bunların birbirleriyle daha önce var olmayan yeni ilişki biçimleri, karar alma süreçleri bakımından, pek de pratik görünmeyen kaotik bir döneme işaret ediyor. Bu tablo karşısında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardır şikâyet ederek söz ettiği “bürokratik oligarşinin” ortadan kalkmak yerine güçleneceğini söylemek kehanet olmaz.
Cumhurbaşkanlığı’nda yeni kurulan bir başkanlık olan Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na, Maliye Bakanlığı görevini kısa süre önce yeni unvan ve yeni bakanlık adıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a devreden Naci Ağbal atandı. Bütçeyi Meclis’e Cumhurbaşkanı’nın sunacağı yeni sistemde Ağbal’ın bu göreve atanması sürpriz olmadı.
İki Bakanlıktan bir Başkanlık
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, 5 genel müdürlük verilen Strateji ve Bütçe Başkanlığı, aslında iki eski bakanlıktan koparılan birimlerden oluşuyor: Maliye Bakanlığı’ndan koparılan Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Kalkınma Bakanlığı. (Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü ile Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü hariç)
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, 5 genel müdürlük verilen Strateji ve Bütçe Başkanlığı, aslında iki eski bakanlıktan koparılan birimlerden oluşuyor: Maliye Bakanlığı’ndan koparılan Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Kalkınma Bakanlığı. (Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü ile Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü hariç)
Orta Vadeli Planın hazırlanması başta olmak üzere, her türlü planlama ve bütçe yapma yetkisinin verildiği Ağbal’ın “başkan” sıfatı ve konumunun, bir bakandan daha yetkili ve güçlü olacağını söylemek zor değil.
Ancak ekonomi bürokrasisindeki bu yeni yapı içinde ortaya çıkan “parçalılık”, devlet yönetiminin bütünlüğü açısından sorunlu. Gelirin Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda, bütçe yapma yetkisinin ise başkanlıkta olmasına, Maliye’den koparılan Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanmasını ekleyince, yılların “tek çatı” ülküsünden, eskiye göre çok daha dağınık ve parçalı bir mali yönetim çıktığı görülüyor. Böyle bir parçalı yapının, kadrolara pozisyon yaratma dışında hangi mantıkla kurgulanıp tercih edildiğini anlamak kolay görünmüyor. Konuştuğumuz eski ve kıdemli bir Maliyeci şöyle diyor:
“Devletin tüzel kişiliğini Maliye Bakanlığı temsil eder, her türlü varlıkları (deniz kıyıları, hazine arazileri vb) Maliye Bakanlığı yönetirdi. Şimdi bu görev ilkesiz bir şekilde, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmesiyle bozuldu.”
Gelinen noktada, Cumhurbaşkanlığı nezdindeki başkanlıkların, güçlendirilmiş bakanlık gibi örgütlendiği bir yönetsel yapıdan söz ediliyor. Devletin bürokratik bakımdan “şişmanladığı”, harcamaların ise bu yeni duruma bağlı olarak kaçınılmaz biçimde artacağı yapıdan nasıl olup da tasarruf çıkacağını hep birlikte göreceğiz.
Çiğdem Toker / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder