Müthiş bir sabır, kararlılık, umut verme becerisi İmran Han’a iktidarı getirdi.
Buraya kadar gelebilmesi de kolay olmadı kuşkusuz ama bundan sonra onu da partisi Tehreek e Insaf ‘ı da (Adalet Hareketi) çok daha büyük zorluklar bekliyor. Dolayısıyla devasa sorunlarla boğuşan bu güzel ülkede Han başarılı olabilecek mi, verdiği reform vaadini tutabilecek mi diye sorulması doğal.
Han, şimdi siyasetten men edilen, on yıl hapis cezalı Nawaz Şerif gibi güçlü bir figüre meydan okudu. Yolsuzlukları, halkın kendisine yönelik sokak gösterileri, orduyla sürtüşmesi gibi nedenler Şerif’in gücünü gerileten, nihayet politikadan uzaklaştırılmasına yol açan etkenlerdi, Han biraz da bu atmosferi değerlendirerek seçim kazandı.
İmran Han’ın “tam demokrasi” konusunda iyi niyetli olmadığına inanmamız için bir neden yok. Zor zamanlarda, bu konudaki kararlılığını sergilemiş biri çünkü. Örneğin darbe lideri Pervez Müşerref’e karşı 2008’de başlatılan “demokrasi hareketi”nde etkili olmuştu bir hayli.
Pakistan hep “şiddet”le anılır ama daha büyük sorunlarla karşı karşıya olan bir ülke. Uluslararası mali kurumlara çok borcu var, enerji açığı yaşıyor, kurumları zayıf, bunların üstüne “terör” le de boğuşuyor. Dünyanın en karanlık istihbarat örgütüne de sahip olan Pakistan sık sık, özellikle Afganistan’daki şiddet olaylarını desteklemekle de suçlanıyor.
Sisteme karşı harekete geçti, seçim kazandı ama ülkedeki önemli “güç merkezleri” karşısında rahat hareket edebilme olanağı bulması zor İmran Han’ın. Orduya, istihbarat örgütüne, feodal yapılara, bunların hepsinden çıkar sağlayanlara karşı mücadele vermesi gerekecek. Seçimin galibi olmasına ragmen parlamentoda hiç de azımsanmayacak sayıya sahip olan muhalefetin engellemeleriyle de karşılaşacak.
Partisini yönetme deneyimi var. Ülkenin en önemli eyaletlerinden Hayber Peştunhawa’da 2013 yılında iktidara geldi partisi. “Fazla uzun sürmez” diyenleri şaşırttı bu eyaletteki yönetim başarısı. Oysa Afganistan sınırına yakın olan bu eyalette Pakistan aşiretlerinin en etkilileri bulunuyor. Dolayısıyla ciddi bir güvenlik sorunu var. Han’ın partisi bu eyalette kamu hastanelerini iyileştirdi, sağlık sigortasının kapsamını bir hayli geliştirdi, polis teşkilatını düzene soktu. Ama bazı konularda planlarını hayata geçiremedi. 36 milyar Rupi (526 milyon dolar) harcanmasına ragmen eyalette elektrik olmayan köy okulları var.
Şimdi, bir eyaleti değil, devasa bir ülkeyi yönetecek İmran Han. Demokrasi, ilerleme, reform gibi iddiaları var elbette ama ülkede çok önemsenen bazı alt yapı yatırımları için geliştirici projeleri yok. Hep söylediği “Yeni Pakistan” için önemli bir plan sunamadı halka. Pencap’taki transit otobüs sistemine ya da Lahor metrosu gibi projelere ilişkin ne önerdiği bilinmiyor. Peki ne yapmalı? Öncelikle öfkeli siyaset yapma tarzını kalkınmacı bir tarza dönüştürmek zorunda. Tutumlarında bağımsız davranan bir lider Han. Ordu, istihbarat örgütü, hantal bürokrasi onun bu “bağımsız” davranışlarına göz yummayacak.
Pakistan siyasi figürlerin sık sık suikasta uğradığı bir ülke. Eski Başbakan Benazir Butto’nun bir suikast sonucu öldüğünü biliyoruz. Bir Başbakan ordunun gözünden düştüğünde işi çok zor. Bu nedenle Han hem orduya yaklaşmak, hem de siyasi istikrar için ordu- sivil dengesini gözetmek zorunda kalacak. Bu denge ordunun her şeye hakim olduğu ülkede çok çok önemli.
Han da uzun zaman ordu- sivil dengesi kurulamadığı için kendisinden önceki iktidarları kıyasıya eleştirmişti. Ordunun onayı olmadan bir reform girişiminde bulunursa orduyla elbette kapışacak. Reform girişimlerinin başarısız olması durumunda da şeriatçıların güçlenmesine yol açacak.
Pakistan kuşkusuz yönetilmesi zor bir ülke. Ülkeyi kuran ordu, siyasette çok etkili. Aşiretler arası dengeyi sağlamak da aşiret taleplerinin, diğer aşiretlerin aleyhine olup olmamasına dikkat etmek de bir hükümet için çok zor.
Han, kuşkusuz kendisinden öncekilerden çok farklı bir siyasetçi. Sufi bir dini yaşamı var ama din üzerine kurulu bir siyaseti olmadı hiç. Kendisi gibi Batılı eğitim almış olan Benazir Butto’nun yaptığını, yani dini hassasiyetler üzerine siyaset inşa etmeyi yapmadı.
Ama, şimdi ülkede güçlü olan dini medreselerin de, girişeceği reformlarda onay alamazsa ordunun da, Yeni Pakistan’ı oluşturamaması halinde ilerici, seküler çevrelerin de hedefi haline gelebilir.
Umarım siyasi ömrü uzun olur.
Dilerim ömrü de uzun olur. Ki bu temenniye hepsinden daha çok ihtiyacı var.
MUSTAFA K. ERDEMOL / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder