Siyasal İslamcı iktidar, rejimi değiştirip yeni Türkiye’nin kilometre taşlarını döşerken, karşılaştığı hemen her krizi “milli beka” olarak yansıtarak muhalefeti arkasına dizmeyi başardı. Dış politikadan ekonomiye yeni rejimin kriz üreten politikalarını eleştiren muhalefet partileri sosyal demokratından ulusalcısına, milliyetçisinden muhafazakârına istisnasız bir şekilde iktidarın gemisine binerek, “milli birlik ve beraberlik” korosuna katıldı. Bu süreçte başarılı bir sınav veren sol/sosyalist güçler ise “aynı gemide değiliz” diyerek iktidarın oyununu boşa çıkardı.
Peki sol, sosyalist güçler krizlere nasıl bakmalı, ne yapmalı?
1- Sol, moda tabirle “fıtrat”ı gereği dış politikaya egemenlerin gözünden bakmaz. Ne kendi ne de uluslararası egemenlerin. Hâkim sınıfların, siyasi iktidarların penceresinden olaylara yaklaşmayı tabiatına aykırı kabul eder.
2- Sol, egemenlik, paylaşım ve nüfuz savaşlarının parçası olmaz. Birinci emperyalist paylaşım savaşı sırasında İkinci Enternasyonal’in düştüğü ‘tarihi hata’ya düşmez. Kendi egemenlerinin yanında saf tutarak, savaş kışkırtıcılığı yapmaz.
3- Sol, hiçbir güvenlikçi, jeopolitikçi hesaplamanın içinde de olmaz. Bu tarz yaklaşımların egemenlerin dümenine su taşıdığının, onların çıkarlarına hizmet ettiğinin ‘fevkalade’ bilincindedir.
4- Sol, gizli-kapaklı pazarlıkların içinde de yer almaz. Uluslararası güç odaklarıyla kirli ittifak ilişkilerine girmez, kapalı kapılar ardında iş çevirmez. Bolşeviklerin Ekim Devrimi’nde yaptığı gibi, kendi egemenlerinin yaptığı gizli anlaşmaları teşhir eder, yapılan anlaşmaları bozar.
5- Sol, emperyalist kamplar arasında da taraf tutmaz. Hiçbir emperyalist-kapitalist kampa sırtını dayamaz. Onlardan medet ummaz. Emperyalist kamplar arasındaki çekişmelerden yararlanmaya çalışır. Kendi seçeneğini yaratmanın peşinde koşar.
6- Sol, komplo senaryolarına da teslim olmaz. Bölgesel ve küresel denklemleri yorumlarken “üst akıl”a sığınmaz. Uluslararası/bölgesel gelişmeleri emperyalizm olgusunu asla ihmal etmeden, kolaycılığa kaçmadan değerlendirir.
7- Sol, dış politikanın “sınıflar üstü” niteliği yalanına da inanmaz. Tıpkı iç politika gibi dış politikanın da sınıfsal olduğunun bilincindedir. Buna göre hareket etmeyi, politika belirlemeyi görev bilir.
8- Sol, sınıf bilincini unutmaz, “milli çıkar” aldatmacasına kanmaz. “Dış politikada sen ben kavgası olmaz, dış politika milli politika demektir” şeklindeki “resmi” tezi reddeder.
9- Sol, dış politikaya soydaş, akraba topluluklar penceresinden de bakmaz. Kan bağı üzerinden, etnik, dinsel, kültürel bağlar üzerinden kurulmak istenen bağlara karşı çıkar.
10- Sol, devletlerin tıpkı iç politikada olduğu gibi, sermayenin ve sermaye düzeninin çıkarlarını tüm ulusun çıkarlarıymış gibi sunduğunun, iktidarların bütün bir toplumu buna inandırmak istediğinin farkında olmak zorundadır. Bu aldatmacaya da kanmaz.
11- ‘Milli çıkarlar’ sermaye düzeninin çıkarlarından başka bir şey değildir. ‘Milli çıkar’ adı altında iktidarın politikalarına verilecek her destek, solun enternasyonal, özgürlükçü, bağımsızlıkçı kimliğine bir darbedir. Sol “milliyetçi” değildir, ancak yurtseverdir.
12- Sol her ne koşul altında olursa olsun, iktidarların siyasal ve ideolojik yönelimlerine meşruluk kazandıracak argümanlar üretmekten kaçınır. Söylemleriyle savaşlara, işgallere, müdahalelere meşruiyet kazandırmaz.
13- Solun referansı halkların, toplumların kardeşliği ilkesidir. Milliyetçi şoven basıncın etkisine yenik düşmeden, savaş tamtamlarının tesirine girmeden bu evrensel ilkesinden ödün vermez. Sol aynı zamanda gericiliğe, faşizme, emperyalist boyunduruk ve bölgesel savaş tehdidine karşı bütün ilerici, aydınlanmacı, yurtsever, devrimci güçleri birleştirmeyi, onlarla birlikte hareket etmeyi hedefler.
14- Sol, haksızlıklar, adaletsizlikler karşısında her durumda doğrudan, ezilenlerden, ötekilerden, mazlum halklardan yanadır. Tercihini bu yönde yapar. Nerde zulme karşı bir başkaldırı varsa destekler, ancak bu her isyana destek vereceği anlamına gelmez.
15- Sol bir isyanı, ayaklanmayı, başkaldırıyı desteklerken, o isyanın dinamiklerine, taleplerine, ittifak yapısına ve dış güçlerle/emperyalizmle olan ilişkisine bakar. Şili’de sosyalist Allende yönetimini deviren CIA destekli kamyoncular grevinden, Polonya’da Vatikan destekli Dayanışma Sendikası’nın eylemlerinden, Suriye’ye demokrasi götüreceği iddiasında bulunan ABD ve Batı destekli radikal İslamcıların hallerinden dersler çıkarır.
16- Sol, hiçbir koşul ve şart altında sınıfsız, sınırsız herkesin eşit yaşayacağı bir dünya özleminden vazgeçmez. Sınırların kaldırılmasını savunur.
17- Sol, ABD emperyalizminden ekonomik-siyasi bağımsızlık için mücadele eder, emperyalizmi kapitalizmden ayırmaz, emperyalizme karşı mücadeleyi ‘içsel’ bağlantılarından, işbirlikçi güç ve kurumsal varlığından ayırmadan sürdürür.
18- Sol, ABD ile iktidar arasındaki kırılma noktaları ve iç politika eksenli yaratılan dalga üzerinden sörf yapmaya çalışmaz; iktidara karşı çıkmak adına emperyalizmin gemisine, emperyalizme karşı çıkmak adına faşizmin gemisine binmez. Emperyalist kampın iç çelişkilerinin emekçiler üzerinde yarattığı yıkımın üzerinin milliyetçi-popülist söylemle örtülmesine karşı mücadele eder, kendi yolunu açmak için mücadele eder.
İbrahim Varlı / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder