11 Eylül 2018 Salı

Allende! Burada! - ÖMÜR ŞAHİN KEYİF

Bugün, Şili’de sosyalist hükümetin CIA destekli darbeyle devrilmesinin 45. yıldönümü. Allende’nin öldürülmesi sonrası 17 yıl süren tarihin en karanlık dönemlerinden biri başlamıştı.

Güney Amerika ülkesi Şili’de seçimle başa gelen sosyalist hükümet, 45 yıl önce bugün CIA destekli bir darbeyle devrildi. 1970 seçimlerinde Unidad Popular (Halk Birliği) adlı koalisyonla seçimi kazanan Devlet Başkanı Salvador Allende, bombardıman altındaki başkanlık sarayı La Moneda’da 11 Eylül 1973’te hayatını kaybetti. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissenger’ın çabalarıyla tezgâhlanan darbe sonrası Şili, 17 yıl, ABD destekli diktatörlüğe mahkûm edildi.

11 Eylül Salı, 1973, Santiago… Devlet Başkanı Salvador Allende ölmeden hemen önce, vericileri bombalanmakta olan Magallanes Radyosu’ndan halka şöyle sesleniyordu: “Yaşadıklarımızdan ders çıkartmanızı diliyorum: Yabancı sermaye, emperyalizm, gericilikle birlikte silahlı kuvvetlerimizin kendi geleneğini bozmasına varan koşulları hazırladılar.” Şili’de yabancı sermaye, emperyalizm ve gericiliğin ortaklığı, ABD’nin emperyalist dış politikasındaki sürekilik nedeniyle, bugün de önemli bir ders niteliğinde.

ABD ne istiyordu?
ABD’nin Sovyetler Birliği’ni bahane ederek körüklediği komünizm korkusunun temelinde, arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika’daki doğal kaynakların ve iş gücünün kendi sermayesinin hizmetinde olduğundan emin olma arzusu yatıyordu. Şili ekonomisini büyük Amerikan şirketleri kontrol ediyordu ve bunun sürekliliği için ABD, CIA üzerinden, 1960’lardan beri sağcı iktidarları destekliyordu.

Şili’de aktif ABD şirketleri, telekominikasyon ve enerji alanındaki IT&T, madencilik alanındaki Anaconda ve Kennecott’tu. IT&T’nin daha sonra, Allende’ye karşı CIA’le işbirliği ortaya çıkacaktı.

1970 seçimlerinde Unidad Popular koalisyonu altında Salvador Allende, Devlet Başkanı seçildi. Şili’de tüm bu şirketleri karşılıksız kamulaştırma ve tarım alanlarının yeniden dağılımına dair sözler veren bu solcu iktidar, ABD sermayesinin kârını tehlikeye atacaktı. ABD’nin amacı Şili’yi kendi sermayesine açmaktı. Şili Drdusu da buna hizmet edecekti.

“Ekonomiyi bağırtın” talimatı
Allende’nin seçilmesi sonrası, Ulusal Güvenlik Danışmanı Kissinger’ın ABD Başkanı Nixon’a yazdığı bir not, bu amacı net şekilde ortaya koyuyordu. Kissenger’a göre tehlikede olan sadece milyarlarca dolarlık ABD yatırımı değildi. “Eğer Şili’deki kaynakların yeniden dağılımı konusunda başarılı olursa, diğer ülkeler de aynı şeyi yapar” diyordu. ‘Tehlike’ büyüktü. Ertesi gün Nixon, Ulusal Güvenlik Konseyi’ne politikalarının Allende’yi devirmek olduğunu söyleyecekti. Nixon, CIA’e “ekonomiyi bağırtın” talimatını verdi.

Nixon’un talimatı üzerine, CIA Şilili iş çevrelerini ekonomik yıkım programı sürdürmelerini sağladı. Sağcı muhalefet ve sermaye iş birliği içinde çalıştı, hükümet karşıtı grevler örgütlendi, CIA’in fonladığı muhalefet partileri sokaklarda eylemler yaptı.

Sağcı eylemler
Walden Bello, 1972’de Santiago’da bu eylemleri izleyenlerden biriydi. The Nation’daki makalesinde gösterileri şöyle anlattı: “Büyük çoğunlukla beyaz, sağcı olan kalabalıkların yüzerine baktım, İtalya ve Almanya sokaklarını ele geçiren faşist ve Nazi eylemlerindeki aynı öfkeli yüzleri hayal ettim. Röportaj yaptığım sağcıların çoğu Hıristiyan Demokratlardı, hemen hemen hepsi sola düşmanlık konusunda sabit fikirliydi.”

**

Diktatör Pinochet’ye ABD’den para aktı
11 Eylül 1973’te General Pinochet liderliğindeki ordu, yönetimi ele geçirdi. Darbeden sonra Kissenger, Nixon’la ilk telefon konuşmasında, darbe için “mümkün olduğu kadar iyi şekilde koşulların yaratıldığını” söyleyecekti.
Darbenin ardından Pinochet’e ABD’nin “yakın işbirliği isteğine” dair bir not iletildi. Pinochet hiç vakit kaybetmeden, ABD’nin istediği adımları attı ve ülkeyi ABD sermayesine, Chicago Boys’un (Chicago Üniversitesi’nde eğitim gören, serbest pazarı savunan bir grup Şilili ekonomist) emrine açtı.

James Petras, 2006 tarihli makalesinde olanları şöyle anlattı: “Washington gücünü yeniden kurdu, büyük mülk sahiplerini ve dış politikadaki hâkimiyetini olumsuz etkileyen kanun ve politikaları tersine döndürdü. (Latin Amerika’daki) Tüm yeni diktatörlükler, milliyetçileri, sosyalistleri, demokratları ve popüler muhalefeti bastırmak karşılığında, ABD hükümetinden büyük fon aldılar. Dünya Bankası ve IMF kredilerinden de kolayca yararlanan bu ülkelerde büyük borç döngüleri böylece başlatılmış oldu. Her bir rejim; Küba ve Bağlantısızlar Hareketi’yle ilişkisini kesti, tüm uluslararası forumlarda ABD’yle hizalandı. Askeri rejimler, ekonomiyi özelleştirme, işçiler lehine yasaları feshetme, toprak paylaşımı programlarını tersine çevirme, yerel pazar için üretime karşılık serbest pazar ithalata dayalı büyüme yoluna girdi…”

**

Allende’nin kuzeni anlatıyor…
Salvador Allende, iktidara geldiği gibi, yönetimi emekçi kitlelerden yana programlara yönlendirmiş; ABD’nin sahip olduğu bakır madenleri kamulaştırma, tarım reformu, çocuklara süt dağıtma programı, asgari ücretin yükseltilmesi gibi adımlar atmıştı.

Faşist darbe, tüm bu politikaları tersine çevirdi. Darbenin hemen ardından solculara yönelik operasyonlar başlatıldı, ölüm karavanları, Allende yanlısı mahalleleri dolaşarak sosyalistleri infaz etti. Binlerce kişi toplama kamplarına gönderildi, işkence tezgâhlarından geçti, kaybedildi. Ülke sessizliğe gömülmüştü…

Büyük Şair Pablo Neruda, darbeden yalnızca 12 gün sonra hayatını kaybetti. 25 Eylül’de kaldırılan cenazesinde en çok hissedilenlerden biri bu büyük sessizlikti. Salvador Allende’nin kuzeni Yazar Isabel Allende de oradaydı. 

Yıllar sonra katıldığı bir söyleşide o günü anlatacaktı:
“Cenazeye çok az kişi katılabildi. Onun partisinden kişiler (Komünist Parti), solcular, arkadaşları ya tutaklanmıştı ya da bir yerde saklanıyorlardı. İsveç Büyükelçisi oradaydı… Uzun siyah bir pardösünün içinde çok uzun bir adam… Ellerinde otomatik silahlarıyla askerler, mezarlığa kadar giden yol boyunca dizilmişlerdi… Büyükelçi’nin pardösüsüne tutunup arkasında durdum, kimse onu vurmaz diye düşündüm…

Başlangıçta cenaze korteji sessizdi. Sonra bir noktada, çevredeki bir inşaattan işçilerin haykırışı duyuldu: Yoldaş Pablo Neruda! Herkes karşılık verdi; Burada!
Sonra başka biri bağırdı; Yoldaş Salvador Allende! Burada!”

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF / BİRGÜN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder