25 Eylül 2018 Salı

"Yandaş besleme mantığı terk edilmeli"(5) - Ahmet TAKAN

"Savunma Sanayii'nde Neler Oluyor?" diye başladığımız yazı dizisinin sonuna geldik. Dün, o üst düzey yetkilinin anlattığı kısa vadede çözüm önerilerinde kalmıştık.
Devam edelim;
"* Siyasilerin her gün beş seans demeç vermekten vazgeçmeleri lazım. Hatırlayınız, Yunanistan iflasa giderken her gün bir demeç mi verdi? Krizler arka kapılar ardında mekik diplomasisiyle çözülür.
* IMF dahil hiç bir seçenek için kapılar kapanmamalı. Batsak daha mı iyi!.. Hamaset edebiyatının kimseye faydası yok, görüldüğü üzere tam tersine zararı var.
* Gerçekle yüzleşip, acilen büyük mega projeler (Kanal İstanbul, 3. Havalimanı, Otoyol, Köprü, Nükleer Santral, Millî Otomotiv vb..) askıya alınmalı, bazıları iptal edilmelidir. Topyekûn bir tasarruf başlatılmalıdır. F-35 Projesinde ısrar edilmeli ama S-400 askıya alınmalıdır.
* Yandaş firmalara teşvik adı altında sağlanan ayrıcalıklar iptal edilmelidir. (Bkz. Resmi Gazete.)

Uzun Vadede;
* Sektördeki ihalelere şeffaflık getirilmeli, bilimsel hesaplamalarla firma seçimi yapılmalıdır. Yandaş besleme mantığı terk edilmelidir. En büyük yandaş her kesimin güvenini kazanmaktır.
* Savunma Sanayii Başkanlığı siyasi bir oyuncak olmaktan çıkartılıp, uzmanların eline bırakılmalıdır. Bir dönem elde edilen başarının mimarları bugün ya özel sektöre geçmek durumunda kalmış ya da kurumunda bir odada inzivaya çekilmiş, işlerden el çektirilmiştir. Kimseyi aşağılamak için değil, yerlerine gelenlerin kariyerlerine bakıldığında konunun uzmanlık değil, gidilen Cuma sayısı olduğu gibi bir izlenim vardır. Burası bu sektör için en kritik kurumdur. Para piyasaları için TCMB ne ise, bu sektör için Savunma Sanayii Başkanlığı odur.
* Vakıf şirketleri, TSKGV hegemonyasından ve 'Devleti kazıklayın, daha çok kâr edin' talimatlarından kurtarılması gerekir.
* Askeri fabrikalar kapatılsın. Hem verimsiz, hem de sektörün geleceğini yok ediyor. On binlerce çalışanı var demeyin. Bir formül bulunup kapatılması elzemdir.
* ASELSAN, TAI, ROKETSAN gibi şirketlerin hisselerinin tamamı Vakıftan alınıp, Savunma Sanayii Başkanlığına veya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'na devredilsin. Yönetim kurullarına profesyoneller getirilsin. Özellikle TAI'de iyice ayyuka çıkan nitelikli personelin tasfiye sürecine bir son verilsin.
* Şirketler arasında gözetilen yandaş şirket ve özel şirket ayrımına son verilsin. Hepsine eşit şekilde millî ve yerli muamelesi yapılsın. Üretimlerin ihracatı için devlet desteği artırılsın. Bu desteğin maddi bir destek olmadığını, yabancı devlet adamlarıyla olan diplomatik ilişki ve bağlantı desteği olduğunu hatırlatmakta fayda var.
* Savunma ürünlerimizi satabileceğimiz ülkelerin teknolojisi olmayan üçüncü dünya ülkeleri olduğu göz önüne alındığında, en büyük sorun finansman olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkeler arasında Hazine Bakanlığı nezdinde veya Savunma Sanayii Başkanlığı üzerinden uzun vadeli bir kredi seçeneği getirilsin. Yabancı ülkeler bu kurumlardan çekeceği kredi ile yerli firmalardan ürün alabilsin.
* Hammaddede olan ithalat bağımlılığının giderilmesi için AR-GE'ye göstermelik değil, daha gerçekçi destekler verilsin.
* Bu sektörde siyasilerle firmalar arasında aracılık etmek suretiyle para kazanan fırsatçılara prim tanınmasın.
* Tank Projesindeki on yıllık hikâyeye baktığımızda, seri üretim aşamasında firma değişikliğinin kimseye faydası olmayacağını, yatırım tekrarlarına ve zaman kaybına neden olacağını görüyoruz. Bu tür siyasi tercihlere bir son verilsin. Millî projeler siyasi söylem malzemesi yapılmasın."

Umarım, dizi söyleşiyi sıkılmadan okudunuz!.. Türkiye tam bir ateş çemberinin içinde. Yerli ve güçlü bir savunma sanayimizin olmayışının ilk büyük acısını ve sonuçlarını Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaşadık ve tecrübe ettik. Buna rağmen, çeşitli etken ve aktörler yüzünden, savunma sanayimizde çıtayı çok yükseklere çıkarmayı başaramadık. En hayati ihtiyaçlarımızdan biri olan hava savunma sistemimizin kurulumu ile ilgili ABD ve Rusya arasında kalmamız bunun en çarpıcı örneğidir. Çelişkiler ve hatalı politikalar yüzünden savrulup gidiyoruz. Yüksek irtifada hava savunma sistemi ile ilgili tam Çin ile anlaşmalar yapılmışken, anlaşılamayan(!) sebepler yüzünden iş bozuldu. NATO üyesi Türkiye, Rusya'dan S-400 alıyor. ABD'den parasını ödediği F-35'leri kurtarmaya çalışıyor. Değme uzmanlar bile işin içinden çıkamıyor. Savunma Sanayii'nde bağımlı olduğunuz ülkelerin en küçük bir ambargosunda, hendek operasyonlarında, Fırat Kalkanı'nda güçlüklerle karşılaştık.

Zorlukların nasıl aşıldığını bilen biliyor...
Bu coğrafyada sağ kalmamızın tek nedeni asker millet olma özelliğimizdir. Kılıç kalkan ve ok devri artık son bulduğuna göre operasyonel TV dizileri ile gaza gelmenin kimseye faydası olmayacağını da görmek lazım. Görüşlerine katılır, katılmazsınız... Kaynağımın eleştirilerinin bir siyasi yapıya dayanmadığını sizlere temin ederim. Bu yazı dizisini her türlü siyasi mülahazadan uzak, o yüzden kaleme aldım. Her şey vatan için!..


Ahmet Takan / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder