8 Ekim 2018 Pazartesi

Balkan Savaşı’nın 106. yıldönümü - Doç . Dr. HÜNER TUNCER

Balkan Savaşı, Osmanlı Devleti’nin birçok bölgede savaştığı süreçte başlamış, devletin çöküşünde önemli rol oynamış, geriye dönülmez sona yaklaştırmıştır.

8 Ekim 1912 tarihinde Balkan devletlerinden Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilanıyla Balkan Savaşı başlamıştı. Balkan Savaşı, Mustafa Kemal’in sözleriyle, Osmanlı Devleti açısından korkunç bir bozgundu. Mustafa Kemal, Balkan Savaşı’nı şöyle değerlendirmekteydi: “Tarihte hiçbir ordu bu kadar kısa zamanda bu kadar kötü dağılmamıştı. Bunda öncelikle Merkez’in ordular üzerindeki zaafının, etkisizliğinin, komutanlar ve birlikler arasındaki koordinasyon yokluğunun, ilk hareketlerin hedefsizliğinin, bu nedenle askerin moral çöküntüsü içinde olmasının, bilgisizliğin, yetersizliğin ve en önemlisi, politikanın ordu subayları arasında neden olduğu parçalanmanın önemli rolü olmuştu.”

Çağın durumu 
Balkan Savaşı’nın başında Osmanlı Devleti’nin durumuna kısaca göz atmakta yarar var. Padişah V. Mehmet (Reşat), 21 Temmuz 1912’de sadrazamlığa dürüst bir asker olarak tanınan Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı getirmişti. Tarihte “Büyük Kabine” olarak bilinen Hükümeti’ne Ahmet Muhtar Paşa İttihat ve Terakki’den kimseyi almadı. “Büyük Kabine” iktidarda kaldığı sürece, İttihat ve Terakki devlet yönetiminde etkili olamamıştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa Hükümeti, savaş yönetecek bir hükümette bulunması gereken niteliklerden hiçbirine sahip değildi. Bu hükümet, İttihat ve Terakki Partisi’ne karşı yürütülen ülküsüz bir muhalefetin savaşımı sonunda kurulmuştu. 

Osmanlı Ordusu ise, Balkan Savaşı arifesinde acınacak bir durumdaydı. Ordunun örgütü ve eğitimi yetersizdi. Alaylı subaylar ordudan çıkartılmış; ancak, okuldan yetişen subayların azlığı nedeniyle, alaylı subayların yerleri doldurulamamıştı. Ordunun geri hizmeti, iletişim ile sağlık hizmetleri de perişan denecek durumdaydı. Savaşın ilk günlerinde erler ve hatta komutanlar açlıktan feryat etmeye başlamıştı. Savaş sırasında telgraf iletişimi adeta durmuştu, çünkü telsiz telgraf makinelerini kullanabilecek kimse yetiştirilmemişti. Keşif uçakları pilot yokluğu nedeniyle kullanılamamaktaydı. Savaş sırasında ileri hatlar için hiçbir sağlık örgütü kurulmamış ya da bu doğrultuda hiçbir önlem alınmamıştı. 

Ünlü Osmanlı tarihçisi Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal’a göre, savaşın ilan edildiği gün Sadrazam ile Harbiye Nazırı, Osmanlı Ordusu’nun sayısı hakkında bile kesin bir bilgiye sahip değildi. 

Osmanlı Devleti, Balkan devletlerine karşı savaşı 16 Ekim 1912’de ilan etmişti. Osmanlı Genelkurmay’ı, Balkan Savaşı’nı İstanbul’daki Birinci Ordu ve Selanik’teki İkinci Ordu’yla yaptı. Seferberlikle birlikte İstanbul Ordusu “Doğu Ordusu”, Selanik Ordusu da “Batı Ordusu” isimlerini almıştı. Doğu Ordusu, Trakya’da Bulgar Ordusu’na karşı; Batı Ordusu da, Makedonya’da Sırp, Yunan ile Karadağ Ordularına karşı savaştı. Osmanlı Genelkurmay’ı ile Hükümeti’nin hazırladığı plan çerçevesinde; Osmanlı Ordusu, Makedonya’da savunmaya çekilecek ve kademeli geri çekilme ile savunma savaşı yapacak, eldeki mevcut kuvvetlerin çoğunluğu Edirne ile Trakya’da tutulacak ve bu bölge ne pahasına olursa olsun savunulacak; Bulgar Ordusu ile sert savunma ve siper savaşları yapılarak Bulgarların gücü kırılacaktı.

İlk çatışma 1912’de 
Balkanlar’da ilk silahlı çatışma, 8 Ekim 1912’de, Balkan devletlerinin en güçsüzü olan Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne savaş ilanıyla gerçekleşmişti. Karadağ Kralı I. Nikola, hanedanının itibarını yükseltmek ve belki de Güney Slav halklarının doğal lideri olarak Sırbistan’ın yerine geçebilmek gerekçeleriyle bu savaşı başlatmıştı. 

Osmanlılara karşı savaşta Karadağ’ın iki önemli hedefi vardı; bunlardan biri, Sırplarla isteklerinin çeliştiği Yenipazar Sancağı’nı ve Kosova’yı ele geçirmek; diğeri de, Kuzey Arnavutluk’ta bulunan İşkodra’yı fethetmekti. İşkodra’yı ele geçirmekle Karadağ, Drina Nehri’nin güneyine değin Arnavutluk’a egemen olabilecekti. İşkodra kalesinin komutanı Hasan Rıza Paşa’ydı. 18 Ekim günü Karadağ’ın Balkan müttefikleri de Osmanlı’ya karşı savaşa katıldılar. Karadağ güçleri 20 Ekim’de İşkodra’yı kuşatmış; ancak Karadağlıların, 28 Ekim’de kenti ele geçirme girişimleri Osmanlı savunması karşısında etkisiz kalmıştı. Hasan Rıza Paşa, kaleyi Karadağ güçlerine teslim etmedi. Sırp güçleriyle takviye edilen Karadağ güçleri, İşkodra’ya 7 Şubat 1913’te büyük bir taarruzda daha bulunmuş; ancak, Osmanlı direnişini kıramamıştı. 

Karadağ’la savaşın ertesinde Makedonya’da; Yunanlılarla Sarantaporon (Sarantaporos) Muharebesi (9- 10 Ekim 1912), yine Yunanlılarla Serfiçe Muharebesi (21-23 Ekim 1912) ile Yenice Muharebesi (1-2 Kasım 1912), Sırplarla Kumanova Muharebesi (23- 24 Ekim 1912), yine Sırplarla Pirlepe Muharebesi (3-5 Kasım 1912) ile Manastır Muharebesi (15-18 Kasım 1912) yapılmış ve Londra Barış Konferansları (16 Aralık 1912-28 Ocak 1913) ile Balkan Savaşı’nın ilk aşaması sonlandırılmıştı.  

Doç . Dr. HÜNER TUNCER / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder