17 Eylül'deki İdlib Mutabakatıyla ötelenen çatışma ve insani felaket Türk kamuoyu görmezden gelse de yeniden gündeme girmek üzere.
Mutabakatta öngörülen silahtan arındırılmış tampon bölge uygulaması maalesef tam olarak yerine getirilemedi. Son haftalarda tampon bölge hattında çatışmaların arttığına şahit oluyoruz. Suriye ordusunun zayiatları var ve bunun karşılığında o grupların kontrol ettiği mevzileri vuruyor.
Suriye ordusunun İdlib civarındaki tahkimatı da sürüyor. Suriye'nin, silahlı grupların İdlib Mutabakatını ihlal etmesine dayanarak İdlib'de sahada olup bitenleri değiştirmek için bir karar aldığı, böyle bir operasyona İran'ın destek verdiği haberleri geliyor. Tabiri yerindeyse Suriye İdlib operasyonu için gün sayıyor.
Arazide TSK'nın Fırat doğusunda gözle görülür bir yığınaklanması, askeri odağını o bölgeye kaydırdığına ilişkin bir emare yok. Ancak Suriye ve İran'ın böyle bir operasyona yakın olmalarına teşvik eden diğer unsur ise Türkiye'nin dikkatini Fırat'ın doğusuna kaydırması ve İdlib'de olup bitenlere karşı koyamayacağı değerlendirmesi olduğu bildiriliyor.
En üst seviyedeki Rus yetkililer de Türkiye'nin İdlib'de çok gayret gösterdiğini ancak mutabakattı yükümlülüklerini henüz yerine getiremediği uyarısını yaptılar. Suriye askerlerinin öldürüldüğünü açıkladılar. Yani Ruslar da Suriye ve İran'dan gelecek "İdlib'de daha fazla bekleyemeyeceğiz, teröristler saldırıyor, zayiatlarımız var, elimiz kolumuz bağlı durmayız, artık operasyon gerekli" baskısına direnemeyebilir.
Bölgeden gelen ve henüz teyit edilmeyen bilgilere göre, ki Russia Today tarafından haber yapılmıştır, İdlib'deki bütün silahlı gruplar tek bir operasyon odası altında Esad yönetimine karşı savaşmak üzere birleşiyor. Tabi bu durum İdlib'de ılımlı ve terörist grupların ayırt edilmesi sürecini iyice çıkmaza, Türkiye'yi de zora sokacak. Artık İdib'te ılımlı veya terörist gruplar yok anti-Esadcılar var.
Gelen haberler HTŞ-Nusra'nın anti-Esadcı yeni oluşumu kontrol ettiği yönünde. Açıklamanın Nusra'dan gelmesi bunu destekliyor.
Rusların aralıklarla İdlib'te Nusracı Beyaz Baretlilerin kimyasal saldırı provokasyonu hazırlığını sürdürdüklerini de not edelim.
Putin bugün Türkiye'de. Geliş nedeni Türk Akımı projesinin deniz etabının tamamlanması törenlerine katılmak. Ancak Putin'in aklında yukarıda anlatmaya çalıştığımız İdlib'te yaklaşan fırtına olacağı kesin.
Türkiye'nin elinden tutup Suriye'ye adım atmasını sağlayan, kendi yanına çekip ABD'den ayırmaya çalışan Rusya'nın son dönemde Trump-Erdoğan arasında oluşan olumlu havadan da rahatsız olduğunu söyleyelim.
Bu olumlu ortamda son Trump-Erdoğan görüşmesinde Kaşıkçı cinayetinin ağırlıklı görüşüldüğü, mutabık oldukları anlaşılıyor. Amerikan basını Kaçıkçı'nın öldürülme emrinin veliaht prensin verdiğini iddia etse de resmi kurumları bunu yalanladı.
Türkiye'de ise Anadolu Ajansının (AA) dünkü "sarayda hızla yükselen 'gölge adam' Suud el-Kahtani" başlıklı haberinde Kahtani Kaşıkçı'nın geri dönmeyi kabul etmemesi üzerine "bu köpeğin başını bana getirin" diyen isim olarak sunuluyor. Bu haberi devletin ajansı AA yapınca Türkiye'nin de cinayetin emrini veliaht prens değil onun danışmanı Kahtani'nin verdiğini kabul ettiğini söyleyebiliriz. Kahtani ABD'nin 17 kişilik yaptırım listesinde de var.
Hem Putin hem de Trump'tan ilgi görmek, hoş tutulmak Erdoğan'ı sevindirebilir anacak büyük güçlerin kendi senaryolarını hayata geçirmek için Türkiye'yi yanına çekmek istediklerini görmek lazım. Kısa vadede kazanıyor gibi olabiliriz ama nihai hedefini bilmediğiniz ABD ve Rusya'nın senaryolarına balıklama atlamak felaket getirecektir.
Türkiye'nin Fırat'ın doğusu ve YPG söylemlerini artırdığı ortamda Türkiye'nin dikkatinin İdlib'e kaydırılması ABD'nin işine gelecektir. İdlib'deki karışıklık aynı zaman Rusya ve Suriye'yi o bölgede meşgul edecektir.
Bu esnada Amerikan USS Harry Truman uçak gemisi muharebe gurubu beraberindeki çok sayıda savaş gemisiyle Akdeniz'e girdi, girecek. Bir süre Akdeniz'de kalacak bu filonun İdlib'de beklenen bir kaosa müdahil olması büyük ihtimal.
Doğu Akdeniz, Ege, Kıbrıs'ta da kriz derinleşmekte, ABD açıkça Yunan/Rum tarafında yer almaktadır. Aynen Suriye'de YPG/PKK tarafında olduğu gibi. Amerikan uçak gemisinin Rumların ExxonMobil ile başlattıkları süreçte Doğu Akdeniz'de olması da ayrıca manidar.
Türkiye'ye yaptırılmak istenen İdlib'e bakıp Fırat'ın doğusu, Doğu Akdeniz, Kıbrıs'ı görmezden gelmesi. Türkiye'nin yapması gereken ise tüm kriz noktalarında aynı anda sürekli var olup müdahil olabilecek ortamı yaratması, milli güç unsurlarını koordineli kullanmasıdır. Ama atı alan Üsküdar'ı geçti.
Cahit Armağan Dilek / YENİÇAĞ
Mutabakatta öngörülen silahtan arındırılmış tampon bölge uygulaması maalesef tam olarak yerine getirilemedi. Son haftalarda tampon bölge hattında çatışmaların arttığına şahit oluyoruz. Suriye ordusunun zayiatları var ve bunun karşılığında o grupların kontrol ettiği mevzileri vuruyor.
Suriye ordusunun İdlib civarındaki tahkimatı da sürüyor. Suriye'nin, silahlı grupların İdlib Mutabakatını ihlal etmesine dayanarak İdlib'de sahada olup bitenleri değiştirmek için bir karar aldığı, böyle bir operasyona İran'ın destek verdiği haberleri geliyor. Tabiri yerindeyse Suriye İdlib operasyonu için gün sayıyor.
Arazide TSK'nın Fırat doğusunda gözle görülür bir yığınaklanması, askeri odağını o bölgeye kaydırdığına ilişkin bir emare yok. Ancak Suriye ve İran'ın böyle bir operasyona yakın olmalarına teşvik eden diğer unsur ise Türkiye'nin dikkatini Fırat'ın doğusuna kaydırması ve İdlib'de olup bitenlere karşı koyamayacağı değerlendirmesi olduğu bildiriliyor.
En üst seviyedeki Rus yetkililer de Türkiye'nin İdlib'de çok gayret gösterdiğini ancak mutabakattı yükümlülüklerini henüz yerine getiremediği uyarısını yaptılar. Suriye askerlerinin öldürüldüğünü açıkladılar. Yani Ruslar da Suriye ve İran'dan gelecek "İdlib'de daha fazla bekleyemeyeceğiz, teröristler saldırıyor, zayiatlarımız var, elimiz kolumuz bağlı durmayız, artık operasyon gerekli" baskısına direnemeyebilir.
Bölgeden gelen ve henüz teyit edilmeyen bilgilere göre, ki Russia Today tarafından haber yapılmıştır, İdlib'deki bütün silahlı gruplar tek bir operasyon odası altında Esad yönetimine karşı savaşmak üzere birleşiyor. Tabi bu durum İdlib'de ılımlı ve terörist grupların ayırt edilmesi sürecini iyice çıkmaza, Türkiye'yi de zora sokacak. Artık İdib'te ılımlı veya terörist gruplar yok anti-Esadcılar var.
Gelen haberler HTŞ-Nusra'nın anti-Esadcı yeni oluşumu kontrol ettiği yönünde. Açıklamanın Nusra'dan gelmesi bunu destekliyor.
Rusların aralıklarla İdlib'te Nusracı Beyaz Baretlilerin kimyasal saldırı provokasyonu hazırlığını sürdürdüklerini de not edelim.
Putin bugün Türkiye'de. Geliş nedeni Türk Akımı projesinin deniz etabının tamamlanması törenlerine katılmak. Ancak Putin'in aklında yukarıda anlatmaya çalıştığımız İdlib'te yaklaşan fırtına olacağı kesin.
Türkiye'nin elinden tutup Suriye'ye adım atmasını sağlayan, kendi yanına çekip ABD'den ayırmaya çalışan Rusya'nın son dönemde Trump-Erdoğan arasında oluşan olumlu havadan da rahatsız olduğunu söyleyelim.
Bu olumlu ortamda son Trump-Erdoğan görüşmesinde Kaşıkçı cinayetinin ağırlıklı görüşüldüğü, mutabık oldukları anlaşılıyor. Amerikan basını Kaçıkçı'nın öldürülme emrinin veliaht prensin verdiğini iddia etse de resmi kurumları bunu yalanladı.
Türkiye'de ise Anadolu Ajansının (AA) dünkü "sarayda hızla yükselen 'gölge adam' Suud el-Kahtani" başlıklı haberinde Kahtani Kaşıkçı'nın geri dönmeyi kabul etmemesi üzerine "bu köpeğin başını bana getirin" diyen isim olarak sunuluyor. Bu haberi devletin ajansı AA yapınca Türkiye'nin de cinayetin emrini veliaht prens değil onun danışmanı Kahtani'nin verdiğini kabul ettiğini söyleyebiliriz. Kahtani ABD'nin 17 kişilik yaptırım listesinde de var.
Hem Putin hem de Trump'tan ilgi görmek, hoş tutulmak Erdoğan'ı sevindirebilir anacak büyük güçlerin kendi senaryolarını hayata geçirmek için Türkiye'yi yanına çekmek istediklerini görmek lazım. Kısa vadede kazanıyor gibi olabiliriz ama nihai hedefini bilmediğiniz ABD ve Rusya'nın senaryolarına balıklama atlamak felaket getirecektir.
Türkiye'nin Fırat'ın doğusu ve YPG söylemlerini artırdığı ortamda Türkiye'nin dikkatinin İdlib'e kaydırılması ABD'nin işine gelecektir. İdlib'deki karışıklık aynı zaman Rusya ve Suriye'yi o bölgede meşgul edecektir.
Bu esnada Amerikan USS Harry Truman uçak gemisi muharebe gurubu beraberindeki çok sayıda savaş gemisiyle Akdeniz'e girdi, girecek. Bir süre Akdeniz'de kalacak bu filonun İdlib'de beklenen bir kaosa müdahil olması büyük ihtimal.
Doğu Akdeniz, Ege, Kıbrıs'ta da kriz derinleşmekte, ABD açıkça Yunan/Rum tarafında yer almaktadır. Aynen Suriye'de YPG/PKK tarafında olduğu gibi. Amerikan uçak gemisinin Rumların ExxonMobil ile başlattıkları süreçte Doğu Akdeniz'de olması da ayrıca manidar.
Türkiye'ye yaptırılmak istenen İdlib'e bakıp Fırat'ın doğusu, Doğu Akdeniz, Kıbrıs'ı görmezden gelmesi. Türkiye'nin yapması gereken ise tüm kriz noktalarında aynı anda sürekli var olup müdahil olabilecek ortamı yaratması, milli güç unsurlarını koordineli kullanmasıdır. Ama atı alan Üsküdar'ı geçti.
Cahit Armağan Dilek / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder