Yazıyorum, yazıyorum ses seda çıkmıyor ki şimdi de vicdanımın sesini dinleyerek tekrar yazıyorum…
2 Kahraman vatan evladı Jandarma Özel Harekat (JÖH) timi mensubu Asım Türkel ile Ferruh Dikmen, 26 Ekim'de Tunceli ili Nazımiye kırsalında donarak şehit oldular.
Tam bir ay geçti açılan hiçbir soruşturma sonuçlanmadı, yargıya sevk edilmedi.
Daha açık ve net sorayım.
İhmal kaynaklı şehadet mi?
Binlerce Komando askerimizi yetiştiren, yıllarını dağlarda terör operasyonlarında geçiren ve kurmay olmamasına rağmen Tuğgeneral rütbesine yükselip emekli olan kahraman bir subayımız şunları anlattı:
"-40 dereceye dayalı olsa dahi koruyucu çadır olmadan 2 bin 300 metre rakımlı Tunceli kırsalında sadece kıyafetler asla koruyucu olmaz. Çünkü yağmur ve kar ıslattığı anda o kıyafetler ve botlar koruyamaz hale gelir.
Özel harekat komandoları olan evlatlarımız hayati idame yani hayatta kalma konusunda da eğitimli, dünyanın takdirini kazanan kahramanlarımızdır.
Operasyonlarda sızma ve tahliye planlaması başlamadan önce hava ve coğrafi şartlar dikkate alınır. Helikopterlerimizin kahraman pilotları çok ağır hava şartlarında dahi görev yaparlar."
Vicdanımın sesini dinleyerek haykırıyorum…
Kimse yok mu orada?
Jandarma Genel Komutanı yok mu?
İçişleri Bakanı yok mu?
2 kahraman askerimizin şehit olmasının sorumlusu / sorumluları yargıya hesap vermeyecek mi?
Ört bas mı edilecek?
SÜNGÜTEPE FACİASI
Milli Savunma Bakanlığı Süngütepe'de 7 kahraman askerimizin patlama sonucunda şehit olmasına ilişkin yapılan soruşturma sonucunu şöyle açıkladı:
"Mermi namluyu normal olarak terk etti ancak topun arkasında kama olarak adlandırılan parça olağandışı bir şekilde koptu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca, Hakkari'deki üs bölgesindeki patlamaya ilişkin oluşturulan idari ve teknik heyetin incelemesinde, 175 mm'lik M107 K/M toplarla bugüne kadar yapılan atışlarda bu tip bir kazanın meydana gelmediği belirlendi.
Hakkari üs bölgesindeki patlamanın sebebi belirlenene kadar 175 mm'lik M107 K/M toplarla bunlara ait mühimmatın kullanımının durduruldu."
17 Kasım tarihli yazımda emekli topçu albayımızın görüşünü yazdım ki bu resmi açıklama üzerine tekrar özetleyeyim
"Top atışında gazın ve basıncın geriye kaçmasını Kama yapısındaki GAZ PAFTASI DİSKİ denilen sert elastiki ve simit şeklindeki parça sağlar.
Bu parça çok atış yapılması halinde özelliğini kaybeder. Ve kontrol edilip değiştirilmesi lazımdır. Geriye basıncın kaçmasının bir nedeni bu eksiklik olabilir.
Ayrıca diğer mermi veya barutların topa yakın mesafede olası bir kaçaktan etkilenebilecek bir yakınlıkta olması o mühimmatların da patlamasına ve facianın büyümesine neden olabilir.
Eğer Gaz Paftası Diski eskiyince, aşınca ve zamanı gelince değişmezse felaket olur.
Topların bakımlarda tapadaki parçaların aşınmaları teknik uzman ekipler tarafından sürekli yapılır, yapılmalıdır."
Milli Savunma Bakanlığın resmi açıklamasında "kama olağandışı şekilde koptu" görüşü emekli albayımızın tespitini doğruluyor.
Sonuç olarak o yazımdaki şu tespitimin de doğruluğu ne yazık ki ortaya çıktı.
1 - Gaz Paftası Diski eskimiş, aşınmış ve ateşleme sırasında geriye doğru şiddetli bir alev ve basınç yaratmış.
2- Diğer mühimmat maalesef topun arkasına çok yakın mesafede depolanmış ki bu da diğer mühimmatların da patlamasına neden olmuş.
Örtbas edilmezse patlamayla ilgili ayrıntılı rapordan bakalım ne sonuç çıkacak?
Bakanlığın resmi açıklamasında, "Parça olağandışı şekilde koptu" teşhisi ilk cümlede varken son cümlede, "patlamanın sebebi belirlenene kadar" denilmesi çok önemli bir çelişki olarak dikkat çekiyor.
MSB'nin resmi açıklaması yapılmadan, patlamayı teşhis eden emekli albayımızın, "gaz paftası eskiyince değişmezse facia olur, yedek mühimmat bu riske karşı tehlike bölgesi dışında stoklanmalıdır" sözleri "ihmal" gerçeğini açıkça ortaya koyuyor.
Vicdanımın sesini dinleyerek bir kez daha haykırıyorum…
Kara Kuvvetleri Komutanı yok mu?
Genelkurmay Başkanı yok mu?
Milli Savunma Bakanı yok mu?
Donarak ve patlama kazası ile şehit olan kahramanlarımızın ve ailelerinin haklarını helal etmeleri için; sorumluları hesap versin Allah aşkına...
Orhan UĞUROĞLU / YENİÇAĞ
2 Kahraman vatan evladı Jandarma Özel Harekat (JÖH) timi mensubu Asım Türkel ile Ferruh Dikmen, 26 Ekim'de Tunceli ili Nazımiye kırsalında donarak şehit oldular.
Tam bir ay geçti açılan hiçbir soruşturma sonuçlanmadı, yargıya sevk edilmedi.
Daha açık ve net sorayım.
İhmal kaynaklı şehadet mi?
Binlerce Komando askerimizi yetiştiren, yıllarını dağlarda terör operasyonlarında geçiren ve kurmay olmamasına rağmen Tuğgeneral rütbesine yükselip emekli olan kahraman bir subayımız şunları anlattı:
"-40 dereceye dayalı olsa dahi koruyucu çadır olmadan 2 bin 300 metre rakımlı Tunceli kırsalında sadece kıyafetler asla koruyucu olmaz. Çünkü yağmur ve kar ıslattığı anda o kıyafetler ve botlar koruyamaz hale gelir.
Özel harekat komandoları olan evlatlarımız hayati idame yani hayatta kalma konusunda da eğitimli, dünyanın takdirini kazanan kahramanlarımızdır.
Operasyonlarda sızma ve tahliye planlaması başlamadan önce hava ve coğrafi şartlar dikkate alınır. Helikopterlerimizin kahraman pilotları çok ağır hava şartlarında dahi görev yaparlar."
Vicdanımın sesini dinleyerek haykırıyorum…
Kimse yok mu orada?
Jandarma Genel Komutanı yok mu?
İçişleri Bakanı yok mu?
2 kahraman askerimizin şehit olmasının sorumlusu / sorumluları yargıya hesap vermeyecek mi?
Ört bas mı edilecek?
SÜNGÜTEPE FACİASI
Milli Savunma Bakanlığı Süngütepe'de 7 kahraman askerimizin patlama sonucunda şehit olmasına ilişkin yapılan soruşturma sonucunu şöyle açıkladı:
"Mermi namluyu normal olarak terk etti ancak topun arkasında kama olarak adlandırılan parça olağandışı bir şekilde koptu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca, Hakkari'deki üs bölgesindeki patlamaya ilişkin oluşturulan idari ve teknik heyetin incelemesinde, 175 mm'lik M107 K/M toplarla bugüne kadar yapılan atışlarda bu tip bir kazanın meydana gelmediği belirlendi.
Hakkari üs bölgesindeki patlamanın sebebi belirlenene kadar 175 mm'lik M107 K/M toplarla bunlara ait mühimmatın kullanımının durduruldu."
17 Kasım tarihli yazımda emekli topçu albayımızın görüşünü yazdım ki bu resmi açıklama üzerine tekrar özetleyeyim
"Top atışında gazın ve basıncın geriye kaçmasını Kama yapısındaki GAZ PAFTASI DİSKİ denilen sert elastiki ve simit şeklindeki parça sağlar.
Bu parça çok atış yapılması halinde özelliğini kaybeder. Ve kontrol edilip değiştirilmesi lazımdır. Geriye basıncın kaçmasının bir nedeni bu eksiklik olabilir.
Ayrıca diğer mermi veya barutların topa yakın mesafede olası bir kaçaktan etkilenebilecek bir yakınlıkta olması o mühimmatların da patlamasına ve facianın büyümesine neden olabilir.
Eğer Gaz Paftası Diski eskiyince, aşınca ve zamanı gelince değişmezse felaket olur.
Topların bakımlarda tapadaki parçaların aşınmaları teknik uzman ekipler tarafından sürekli yapılır, yapılmalıdır."
Milli Savunma Bakanlığın resmi açıklamasında "kama olağandışı şekilde koptu" görüşü emekli albayımızın tespitini doğruluyor.
Sonuç olarak o yazımdaki şu tespitimin de doğruluğu ne yazık ki ortaya çıktı.
1 - Gaz Paftası Diski eskimiş, aşınmış ve ateşleme sırasında geriye doğru şiddetli bir alev ve basınç yaratmış.
2- Diğer mühimmat maalesef topun arkasına çok yakın mesafede depolanmış ki bu da diğer mühimmatların da patlamasına neden olmuş.
Örtbas edilmezse patlamayla ilgili ayrıntılı rapordan bakalım ne sonuç çıkacak?
Bakanlığın resmi açıklamasında, "Parça olağandışı şekilde koptu" teşhisi ilk cümlede varken son cümlede, "patlamanın sebebi belirlenene kadar" denilmesi çok önemli bir çelişki olarak dikkat çekiyor.
MSB'nin resmi açıklaması yapılmadan, patlamayı teşhis eden emekli albayımızın, "gaz paftası eskiyince değişmezse facia olur, yedek mühimmat bu riske karşı tehlike bölgesi dışında stoklanmalıdır" sözleri "ihmal" gerçeğini açıkça ortaya koyuyor.
Vicdanımın sesini dinleyerek bir kez daha haykırıyorum…
Kara Kuvvetleri Komutanı yok mu?
Genelkurmay Başkanı yok mu?
Milli Savunma Bakanı yok mu?
Donarak ve patlama kazası ile şehit olan kahramanlarımızın ve ailelerinin haklarını helal etmeleri için; sorumluları hesap versin Allah aşkına...
Orhan UĞUROĞLU / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder