1920’de, Rusya’da Azimov ailesine yeni bir üye katılıyor, bir erkek çocuk. Annesi babasının ismini veriyor bu çocuğa: Isaac. 1923’te aile Rusya’dan Amerika’ya göç ediyor, kayıt esnasında babasının ufak bir hatası ile soyadları Asimov oluyor ve Küçük Isaac Brooklyn sokaklarında büyümeye başlıyor. 1928’de Amerikan yurttaşı olan bu çocuk ileri yıllarda adı bilimkurguyla anılan bir yazar olacak. Şimdilik babasının gazete bayiliği de yaptığı şeker dükkanında çalışıyor. Bu sayede küçük Isaac istediğinden daha çok okunacak malzemeyle vakit geçirme fırsatı yakalıyor. Yazılmış kelimelere olan tutkusu biçimleniyor. Ama henüz yazarlığı keşfetmiş değil. İlköğretim yılları şekerci dükkanı, okul, aile etkinlikleri ve sokak yaramazlıklarıyla geçip iş üniversiteye geldiğinde kendini Columbia Collage’in zooloji bölümünde buluyor. İlk sömestr sonrası Asimov, zavallı sokak kedilerini teşrih etmek istemediğini belirterek kimya bölümüne geçiyor.
Altın çağ başlar
1938’de Wollheim tarafından biçimlendirilen Futurian’lara dahil olan Asimov, 1939’da Futurian’larla beraber ilk Dünya Bilimkurgu Toplantısı’na katılmak üzere yola çıkar. John W. Campbell’in fikirleri ışığında gerçek bilime dayalı kurgu üreten yazarlar olarak 200 kişinin katıldığı ‘Yarının Dünyası’ başlıklı toplantıdadırlar. Pohl, daha sonraları otobiyografisinde iki ayrı toplantı olduğunu Futurian’ların ayrı bir toplantı ve söyleşi programı yürüttüğünü söyler. Bilimkurgu kendini tanımlama aşamasındadır ve Asimov, Campbell, Heinlein, Pohl gibi imzalarla bilimkurgunun altın çağını ateşleyecektir. Aynı anda genç Asimov 1939’da diplomasını, 1941’de kimya mastırını, 1948’de biyokimyacı olarak doktorasını alır. Doktorluk ve mastır derecelerinin arasında iki yıl orduda görev yapar. 1946’da bürokratik hata yüzünden görev gücünden alınmasa ilk nükleer denemeye iki gün sonra gidecek ekiptedir. Döner doktorasını yapar. 1949’da Boston Tıp Fakültesi’nde dolgun maaşla çalışmaya başlar. Cambridge Üniversitesi yayınında çıkan Küçük Kayıp Robot dikkat çeker. 1950’de Ben, Robot gelir, arkasından da Gökteki Çakıl bir yazar olarak ilerleyeceğinin ışığını yakar. 1951’de yayınladığı Vakıf serisiyle 1952’ye gelindiğinde Asimov okuldan kazandığından daha çok parayı yazarlıktan kazanıyor olur. Okulda araştırma yapmayı bırakır ve sadece öğretmenlik yapmaya başlar. 1979’da profesör ünvanını alır.
Altın çağ başlar
1938’de Wollheim tarafından biçimlendirilen Futurian’lara dahil olan Asimov, 1939’da Futurian’larla beraber ilk Dünya Bilimkurgu Toplantısı’na katılmak üzere yola çıkar. John W. Campbell’in fikirleri ışığında gerçek bilime dayalı kurgu üreten yazarlar olarak 200 kişinin katıldığı ‘Yarının Dünyası’ başlıklı toplantıdadırlar. Pohl, daha sonraları otobiyografisinde iki ayrı toplantı olduğunu Futurian’ların ayrı bir toplantı ve söyleşi programı yürüttüğünü söyler. Bilimkurgu kendini tanımlama aşamasındadır ve Asimov, Campbell, Heinlein, Pohl gibi imzalarla bilimkurgunun altın çağını ateşleyecektir. Aynı anda genç Asimov 1939’da diplomasını, 1941’de kimya mastırını, 1948’de biyokimyacı olarak doktorasını alır. Doktorluk ve mastır derecelerinin arasında iki yıl orduda görev yapar. 1946’da bürokratik hata yüzünden görev gücünden alınmasa ilk nükleer denemeye iki gün sonra gidecek ekiptedir. Döner doktorasını yapar. 1949’da Boston Tıp Fakültesi’nde dolgun maaşla çalışmaya başlar. Cambridge Üniversitesi yayınında çıkan Küçük Kayıp Robot dikkat çeker. 1950’de Ben, Robot gelir, arkasından da Gökteki Çakıl bir yazar olarak ilerleyeceğinin ışığını yakar. 1951’de yayınladığı Vakıf serisiyle 1952’ye gelindiğinde Asimov okuldan kazandığından daha çok parayı yazarlıktan kazanıyor olur. Okulda araştırma yapmayı bırakır ve sadece öğretmenlik yapmaya başlar. 1979’da profesör ünvanını alır.
Uçmaktan korkan Asimov iki kez orduda görevdeyken uçmak zorunda kalır. Gemi yolculuğunu tercih eder hatta 1972’de Apollo 17 fırlatılışını bir yolcu gemisinden izler. Bir yandan yolculuk ederken bir yandan gemilerde bilim kökenli sohbet geceleri düzenler. 1984’te Amerikan Hümanist Derneği tarafından Yılın Hümanisti olarak ilan edilir ki 2. Hümanist Manifesto’nun ilk imzacılarındandır. 1983’te geçirdiği bypass ameliyatı esnasında HIV kapar ve 1992’de NewYork’tan yeni bir galaksiye yolculuğuna başlar.
Yazarlık kariyerinin ilk 11 yılında sadece bilimkurgu hikâyeler yazdığını biyografisinde beyan eden Asimov bilimkurgu ürünleri dahil 471 kitaba imza attı. Bunların arasında Shakespeare ve İncil kılavuzu, detektif romanları, bilim kitapları ve üç kitaptan oluşan otobiyografisi de yer alır.
Asimov’u Altın Çağ yazarları arasına sokan Robot, Vakıf, İmparatorluk serileridir demek yanlış olmaz. Robot serisi bugün hâlâ ünlü üç robot kanunuyla akademik çevrelerin robot etiği konusunda tartışma yürüttüğü zemini oluşturuyor. Robot ve yapay zeka teknolojilerindeki günümüz ilerleyişinin robot kanuna ihtiyacı olup olmayacağı halen sorgulanıyor. Robot serisi bir yandan her ne kadar gelecekte teknolojinin işleyişi üzerine olsa da esasında insanı, duyguları, mantığı, bilinç ve ruhun kaynağını sorgulamak üzerine kuruludur. Bir makineyi bilinçli ve duygulu kılan nedir? Bunun cevabını bir biyo-makine olarak baktığımız insan üzerinden henüz cevaplayamamış olsak dahi. Ya insan bilincine özdeş niteliklerde robot üretirsek? Bu varlığımızı açıklamanın yeni yollarını da keşfettirebilir mi? Robotlar bu konuda hizmet veremese dahi, robot ve yapay zeka araştırmaları temelde insan denen makinanın zihinsel ve motor yeteneklerine dayalı ve bu yetenekleri araştırarak şu anda sadece mekanik mimikleri üretebilmekteyiz.
Asimov, 2010’ları görebilmiş olsaydı yeni bir robot serisi yazmak ve kanunlarını gözden geçirmeyi bilimin yeni bulguları doğrultusunda tercih eder miydi bilemeyeceğiz. Lakin Robot serisi yine de yazılmış en çarpıcı ‘Bizi insan yapan nedir?’ sorusuna cevap arayışı olan bir yapıt olarak insanın teknolojik gelişimine felsefi sorular sormayı sürdürüyor.
Vakıf Serisi yazıldığı yılda bugün şimdi gelecek tarihi dediğimiz bir bilimkurgu alt türü tanımlanmış değildi. Bilimkurgunun Altın Çağ’ını başlatan bu önemli yapıtlar yeni bir bilimkurgu alt türünün başlangıcı ve hatta kılavuzu olmuştur. Asimov, Vakıf serisinde inanılır ve güçlü bir gelecek tarihi kurgular. Kurgunun alt metninin Roma İmparatorluğu’nun siyasi ve politik strüktürünün işleyişi temelli olması; yapıta, okuyucunun işleyişi hızlı kavramasını sağlayacak bir akış mimarisi sağlar. Kritik durumların hepsinde olayların akışını doğrusu sahneyi en kritik müdahaleleri yapacak olan en güçlü karakterlerin üzerinden görürüz. Kahramanlar o kadar canlı betimlenir ki neredeyse sayfalardan dünyamıza fırlarlar. Asimov, sıradan uzay macerası bir bilimkurgu yerine psikoloji, sosyoloji, tarih bilimlerinin önde olduğu bir politik gerilimi; teknoloji, zaman ve yıldızlararası yolculuk perdesinin önünde sergiler. Çökmekte olan bir imparatorluğun ortasında matematikçi ve tarihçi Hari Seldon’un kurduğu yeni bir bilimle tanışırız. Psikotarih.
Üçlemenin son kitabı bize ikinci Vakıf’ı aktarır. Vakıf iki ayrı üçlemeden oluşan bir seridir. Asimov 50’lerin sonunda yayınlandığı ilk üçlemeden yıllar sonra Vakıf serisi için üç kitap daha yazar. Bu sayede seriyi yayın kronolojisi veya hikayenin kronolojisine göre olmak üzere iki farklı şekilde okuma yapmak imkânı doğar. Gerçi ikinciyi yapmak için ikinci setin yayını beklemek gerekecek. İthaki Yayıncılık henüz ilk üçlüyü yepyeni modern bir çeviriyle yayınladı, ancak ikinci üçlü henüz rafa çıkmadı. Ayrıca aynı yayınevi peşpeşe Robot ve İmparatorluk serilerinin de kitaplarını yayınlamaya başladı.
Asimov, İmparatorluk Serisi’nde Vakıf ile aynı evrende yer alan ve çöktüğü için Vakıfların kurulmasına sebep olan imparatorluğa daha derin bir bakış sunuyor. Vakıf’ın ilk serisinin önemi türün ilk örneği olması dışında içinde yer alan fikirlerin zenginliğinin pozitif sosyal bilimlere dayalı olması. Seri, okurla buluştuğunda onu fikir bombardımanına tutar. İçinde bulunduğu evreni, gelenek ve kanunları, insan ilişkilerini ve bu ilişkilerin duygusal yansımalarını yepyeni bir bilim ve teknolojik olanaklar ile beyninizde canlandırır. Böylece tempo yitmeden karakterlerin gücü ve yapıbozumcu tarih hikâyelerine dayalı devasa bir galaktik tarih okur ve bu tarihin kumaşını hissedebilirsiniz.
Yazımızı Asimov’dan bir cümleyle kapatalım: “Günümüzde hayatın en üzücü yanı; bilimin bilgiyi, toplumun bilgeliği edinmesinden hızlı edinmesidir.”
Nihat Gökhan Yenice / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder