31 Ocak 2019 Perşembe

Çizgilerin gücü büyüktür - ALPASLAN SAVAŞ

Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde bir karikatür sergisi açıldı. Karikatürist Canol Kocagöz’ün “Direnişten Greve” isimli sergisi üç katlı kültür merkezinin duvarlarını birer mizah dergisi sayfasına dönüştürmüş durumda.

Serginin başlangıcı Kavel grevinin yıldönümüne denk geliyor. Türkiye işçi sınıfının grev hakkı kazanmasında önemli rol oynayan Kavel grevini anmayı ve bugün işçilerin sürdürdüğü mücadeleyi güçlendirmeyi amaçlıyor. Sergide sadece sendika dergilerinde ya da gazetelerde yayımlanan karikatürlere değil, belki bir mitingde işçilerin taşıdığı pankarta, belki bir fabrika önünde işçilere dağıtılan bildiriye ya da önünde grev çadırı kurulmuş bir fabrikanın duvarına çizilmiş işçi karikatürlerine rastlayabilirsiniz.


(Arçelik Çayırova fabrikası/ 1978 MESS Grevi)









                                                              ***

Çizgilerin gücü gerçekten büyük. Sınıfsız sömürüsüz bir dünya için işçi sınıfının mücadelesini anlatan onca çizer, ressam, sayısız ürün var.
Bu gücü karşı cephe de biliyor. Sermaye sınıfı bir propaganda aracı olarak çizgileri kullanmak konusunda geri durmadı. Bir toplumsal sistem olarak sosyalizmi gerçek dışı gösterip aşağılayan, kapitalizmi insanlık için tek çözüm olarak gösteren sayısız propaganda afişi, karikatür, resim yapıldı. Bu üretimler kimi zaman popüler kültürün içi boşaltılmış yoz mizahını temsil eden dergiler olarak, kimi zaman bir soğuk savaş enstrümanı olarak karşımıza çıktı.



(İlk karikatür 1949 Washington Post’ta yayımlanan ABD’nin Sovyetler Birliği’ni kuşatma planının parçası olarak devreye soktuğu Marshall Planı propagandası. İkinci karikatür 1952’de Avusturya Komünist Partisi tarafından yayımlanan, Marshall Planı kapsamında yapılan ABD yardımını gösteren ve ülkenin petrol kaynaklarının geleceğine işaret eden bir poster)


Öte yandan çizgiler en büyük ilhamı hep sınıfsız toplum fikrinin gücünden aldı. Bunun en iyi örnekleri, Sovyetler Birliği’ndedir. Eşitlik ve özgürlük idealine inanmış halkçı, aydınlanmacı, komünist çizerler üretimleriyle Rusya’daki işçi devletine güç verdiler.

Sovyet afiş ve posterleri gerçek birer sanat eseridir. Ekim devriminde Bolşevik partinin sloganları işçilere, köylülere, askerlere biraz da bu posterler sayesinde ulaştı. Basit ve anlaşılır olduğu kadar güçlü de olan bu çizimler Bolşeviklerin kitleleri devrimin saflarına çağırmasını kolaylaştırdı.

Sonrasında da böyledir. İç savaş sırasında fabrikalara, köy meydanlarına, çiftliklere asılan afişler, halka dağıtılan resimli bildiriler, açlık ve sefalete rağmen devrimi korumak ve yeni bir toplum kurmak için ortaya konan iyimserliği yansıttı. Sovyet çizerler, ikinci savaşta faşist Alman ordularına karşı anayurt savaşı veren halka ve cephedeki askerlere moral vermek için çalıştı. Yeteneklerini ve yaratıcılıklarını kimi zaman cephede kimi zaman cephe gerisinde bu ortak amaç için kullandılar. İkinci savaş sırasında Sovyetlerin kullandığı silahlarla kıyaslanan siyasi karikatürler, Sovyet anayurt savunmasının önemli bir gücü oldu.


(“Moskova Seferi” Victor Denisov, 1942)









                                                            ***

1954 yılının Nisan ayı. İstanbul Demir ve Madeni Eşya İşçileri Sendikası, elindeki olanaklarla kendi adını taşıyan bir Haber Bülteni çıkarmaya karar verir. Bültenin amacı işçileri hakları konusunda bilgilendirmek ve sendikanın propagandasını yapmaktır. Kısa adı Demir-İş olan sendikanın hazırladığı haber bülteninin her sayısında karikatürler de yer alır. Oldukça amatör çizimlerdir ancak bu karikatürlerin ana karakteri olan Mıstık isimli işçi kimi zaman hükümeti, kimi zaman patronları, bazen de başka sendikaları hicve alır.

Mıstık karakterinin karikatürlerinin yer aldığı Demir-İş Haber Bülteni 1954’ten 1956 yılına kadar teksirle çoğaltılarak on sayı yayımlandı. Karikatürlerin üzerinde bulunan K.T. imzasının kime ait olduğu ise hâlâ bilinmiyor. Üzerinde en fazla durulan ihtimal, bültenin yazılarının çoğunu kendi imzasıyla hazırlayan sendika başkanı Kemal Türkler’e olduğu yönünde.

O karikatürleri Kemal Türkler mi çizmiştir bilemeyiz ama 46 sendikacılığının tozu dumanı henüz dağılmışken, yeni bir çıkış arayan sendikaların işçilere seslenmede çizginin gücünü kullanmaya ihtiyaç duydukları ortadadır.

                                                             ***

Türkiye’de çizgilerin işçi hareketine çok daha etkin biçimde dahil olması esasen solun ve sendikal hareketin yükseldiği 1970’li yıllardadır. Hazırlanan pek çok broşür, bildiri ve kitapçıkta yer alan anlatımlara çizgiler bu dönem daha fazla eşlik etmeye başladı.

Dev-Yol hareketinin öncü kadrolarının yer aldığı Tüm İktisatçılar Birliği’nin 1974-77 yılları arasında yayımladığı ve akıllarda TİB broşürleri olarak kalan “Resimli İşçi Dizisi” hemen başta sayılabilir. Pahalılık, Sınıflar, Grev, İşsizlik, Gelir Dağılımı, Emperyalizm gibi başlıklarda toplam 13 ayrı resimli broşür, ele aldığı konuyu bir öykü etrafında karikatür ve çizimlerle destekleyerek basit bir şekilde anlatıyordu. Büyük bölümünün Yıldırım Koç tarafından yazıldığı hikayeler Selçuk Demirel tarafından resimlendirildi.

1975 yılında Süleyman Üstün’ün kaleme aldığı, Tan Oral’ın çizimlerini yaptığı “Resimlerle İşçi Sınıfı Tarihi” de unutulmamalı. Vardiya yayınlarından dört ayrı cilt olarak yayımlandı ve birçok sendikada işçi eğitimlerinde kullanıldı.

Bir de işçi sınıfının Ali ile Fitnat’ı var. Tevfik Çavdar’ın yazdığı, Engin Ergönültaş’ın resmettiği “Ali ile Fitnat” serisi, 1980 yılının Ağustos ve Eylül aylarında iki ayrı broşür olarak Petrol-İş tarafından basıldı. “Ali ile Fitnat artı değer öğreniyor” ve “Para babaları ülkemizi nereye götürüyor” isimli resimli broşürler 12 Eylül darbesinden hemen önce işçilerle buluştu.

                                                               ***

Serginin açılışında Canol Abi’yle beraberdik. 12 Eylül’den hemen önce Türkiye Maden-İş Sendikası’nın A-B-C tipi işçi eğitim kitapçıklarının yeni baskıları için iki yüzden fazla çizim hazırladığını, darbeden sonra bu çizimlere bir daha ulaşamadığını anlattı. 13 yıl kayyumda kalan sendikanın birçok değerli malzemesi gibi bu çizimlere de bir daha ulaşmak mümkün olmamış. Tesellisi ise yine darbenin kesintiye uğrattığı “Çizgilerle Sınıflar Tarihi” çalışmasının 39 yıl sonra aynı sendikanın devamı olan Birleşik Metal-İş tarafından basılması olmuş.
Canol Kocagöz’ün “Kavel’in Anısına Direniş’ten Greve” sergisi Şubat sonuna kadar NHKM’de olacak, İstanbul’da olanlar kaçırmasın derim.
Fabrikanın duvarına grev resimleri çizen karikatüristle başladık, maden ocaklarının kapısına sergisini taşıyan ressamla bitirelim.

İşçi sınıfı için üretenlere, sınıfın sanatçılarına saygıyla…


(İrfan Ertel, TTK Kozlu Ocağı, Aralık-2017)











Alpaslan Savaş /SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder