20 Mart 2019 Çarşamba

AKP için kalenin duvarları çöküyor mu? - SEZGİN TÜZÜN

Başkent’te bir önceki seçimi şaibeli bir biçimde kaybeden CHP’nin adayı Mansur Yavaş bu kez ipi göğüslemeye daha yakın. 2014’ten farklı olarak yüzde 40’lık hazır oy ve ciddi bir sandık deneyimiyle seçime gidecek.


AKP Ankara’da, 2011 milletvekili seçimlerinde kayıtlı seçmenlerin yüzde 43’ünden oy almıştı. Bu da kabaca seçimde geçerli oy kullanan her iki seçmenden birinin, oyunu AKP’ye verdiğini gösteriyor. Aynı seçimde Ankara’da iki muhalif parti CHP ile MHP ve oyları yüzde 4,2 olan diğer tüm küçük partiler toplamda, kayıtlı seçmenlerin yüzde 44,3’üne erişebiliyor. Bu da Ankara’yı AKP’nin önemli kalelerinden biri haline getiriyor.

2014 Mart yerel yönetim seçimlerinde AKP, Ankara’da 25 ilçe belediye başkanlığının 20’sini kazanarak, geride CHP (2), MHP (2) ve (Demokrat Parti) DP’ye (1) toplamda sadece 5 ilçe belediye başkanlığı bırakmış oluyordu. Elbette bu sonuçla bakınca AKP’nin Ankara’da hiç zorlanmadan büyükşehir belediye başkanlığını kazandığı akla gelebilir. Fakat düşünülen hayata geçmedi. AKP Melih Gökçek’le Ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini sandıkta yitirirken, beklenmeyen ya da olmaması gereken şeyler oluyor ve de yitirilmiş görünen seçim kazanılıyor! 2014 seçimlerine kısaca bakalım:
AKP’de Melih Gökçek, CHP’den Mansur Yavaş’ın yarışına sahne oldu. Bir önceki seçimde AKP kayıtlı seçmenlerin yüzde 43’üne sahipken, CHP seçime arkasındaki yüzde 27,3’lük bir destekle yola çıkmıştı. AKP’nin başkan adayı Ankara’da yıllardır belediye başkanlığı yapan ve güçlü kaynaklara sahip Melih Gökçek.

MANSUR YAVAŞ TERCİHİ

CHP’nin tercihi, belediye başkan adaylığı için Beypazarı Belediye Başkanlığı yapmış ve başarı elde etmiş MHP kökenli avukat Mansur Yavaş olmuştu. Aslında MHP’nin tam desteğini alsa bile AKP’nin en az 6 puan gerisinden yarışına başlayan Yavaş, seçmen desteğini hızla artırarak 2014 Mart başında Gökçek için ciddi bir rakip haline gelmeyi başarmıştı. Böyle bir ortamda yapılan seçimde Melih Gökçek bir kez daha büyükşehir belediye başkanı seçildi. Seçilmiş seçilmesine ama sandık sonuçları incelendiğinde ortaya gariplikler dökülmüş, daha doğrusu dökülmemiş, akmış ve akmış, akmış. Bu garipliklere ıslak imzalı sandık tutanaklarının ancak yüzde otuz-otuz beşine sahip olan CHP itiraz bile edememişti.
Konuya küçük birkaç örnekle açıklık getirilebilir. Örneğin 2014 seçime katılma oranını YSK “Büyükşehir Belediye Başkanlığı -30 il- seçimi için yüzde 89,48 olarak veriyor. Yüksek bir oran ama bu arada (kayıtlı seçmenlerin yüzde 3,75’inin), seçime katılanların yüzde 4,19’unun oylarının geçersiz oluşu da çok yüksek bir geçersizlik oranı olarak göze batıyor. Ortada iki yüksek oran var; biri yüksek katılım, diğeri de yüksek oy iptal düzeyi ya da hatalı oy kullanma oranı. Bir diğer saptama ise; “kabaca her 100 sandıktan 5’inde, seçmenlerin seçime katılma düzeyi yüzde 99 ve üzerinde bir oranla gerçekleşmiş. Yani 284 kayıtlı seçmenden sadece 2’si, söz konusu sandıklarda oy kullanmaya gitmemiş. Peki, bunun daha da üzeri olabilir mi? Sonuçlar olduğunu söylüyor. Şöyle ki, 4 bin 311 sandıkta (toplam sandıkların yüzde 3’ünde) toplam kayıtlı seçmenlerin tamamı oy kullanmış ve hatta bunların yarısında da kayıtlı seçmenler 1’den fazla oy kullanmış. Kimi sandıklara bilinmedik bir biçimde oylar eklenmiş” (Bianet, 21 Mayıs 2014 tarihli, ’30 Mart’ta katılım nasıl yükseldi?’ başlıklı yazımdan) 

RAKAMLARLA GARİPLİK

Son bir saptamayı daha aktaracak olursam; “Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde sandık bazlı seçime katılım oranı düştükçe, AKP’nin kayıtlı seçmenlerden aldığı oy da azalıyor. Örnekleyecek olursak, seçime katılım oranı yüzde 99 ve üzeri olan sandıklarda AKP, kayıtlı seçmenlerin yüzde 47,6’sının oyunu alırken, katılım yüzde 95–98 aralığına indiğinde AKP’nin oy oranı yüzde 43’e, yüzde 90–94 aralığında yüzde 40,5’e, yüzde 80–89 aralığında yüzde 36,2’ye geriliyor.
Bu da 30 Mart yerel yönetim seçimlerinde AKP’nin, katılım düzeyini arttırabildiği oranda başarı ve de oy sağlayabildiğini gösteriyor.” (Bianet, 22 Mayıs 2014 tarihli, ’30 Mart’ta Katılım Yükselince Ne Oldu’ başlıklı yazımdan)
İktidarın oy yitirmesi ve Cumhur İttifakı’nın seçmen statü profili AKP Ankara’da 2011 genel milletvekili seçimlerinde toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 43’ünün desteğine sahipken bu oran 24 Haziran’da yüzde 35,4’e kadar geriledi. 7 Haziran 2015’ten bu yana AKP ile kol kola yürüyen MHP’deki gerileme 1,2 puanla sınırlı kalınca, AKP müttefikiyle birlikte Ankara’nın kayıtlı seçmenlerinin yarıya yakın kısmının desteğini arkasında hissetmeye devam etti.
Ankara’nın en üst – üst – orta üst mahalleleri toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 32’sini barındırıyor. AKP’nin buradaki payı, yüzde 22,8, MHP’nin ise yüzde 8,1. İkisinin toplamı da yüzde 30,9’a ulaşıyor. Bu oran orta ve orta alt statülü mahallelerde AKP ile MHP toplamında yüzde 58,6’lık, alt ve en alt statülü mahallelerde yüzde 64,1’lik bir düzeye kadar yükseliyor. Buna karşın AKP ve MHP tarafından ötekileştirilen partilerin toplam oranları sırasıyla; yüzde 56,6 / 35,5 / 26,0 şeklinde azalarak üst statülü mahallelerden alt statülü mahallelere doğru uzanıyor.

BEKA SÖYLEMİ 

İşte bu yapı, daha önce Adana ve Mersin örneklerinde de görüldüğü gibi; AKP ve müttefiki MHP’yi ekonomik politikalardan uzaklaştırıp seçim stratejilerini ötekileştirme, beka ve din üzerine kurmaya itiyor. Kaldı ki seçim fırtınası dönemiyle başlayıp 31 Mart’ta sona ermesi planlanan bu yerleşme döneminin önündeki gerçek engel de zaten yerel yönetim seçimleri değil, fırtınadan kayıpla çıkma ve sonrasında yenilgi rüzgarından kaçıp kurtulamama korkusu. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın içinde şiddet dozu da olan ötekileştirme, beka ve din kurgulu dönemi geçme politikasının başarısı haziran–kasım 2015 döneminde test edilmiş ve sonuç alınmıştı, ancak şimdiki soru bu politikanın ekonomik kriz altında etkili olup olamayacağı. Bir önemli nokta daha var. O da toplumsal kavrama eşiğinin durduğu yerle, uygulamaların geldiği aşamanın kesişim noktasının neresi olduğu.

ANKARA’DA YENİ YOL

Mehmet Özhaseki 2014 yerel yönetim seçimlerinde AKP’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak kayıtlı seçmenlerin yüzde 51,4’ünün oyuyla ve rakiplerine büyük fark atarak seçildi. Bu oy oranıyla büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde en çok oy alan ilk 5 AKP’li başkan arasında yer aldı. Büyükşehir belediye başkanı olan Özhaseki 7 Haziran 2015’ten bu yana Kayseri’den milletvekili.
Bu durum AKP açısından birkaç anlam taşıyabilir. Bunlardan biri, önemli sayılacak görevlere yollanacak kadro açısından AKP üst yönetiminin darlık çekme olasılığını akla getiriyor. Bir başka olasılık ise, başkanlık sistemine geçişin ardından yönetici kadroların dar bir havuzdan seçilme zorunluluğunun kural haline gelişi ya da getirilişi olabilir. Diğer bir neden, başkanlık sistemi sonrası üretilecek yönetsel mekanizmalar tanımlanmadığı için süreci yaşayarak görecek kadroların sürekli yer değiştirme yoluyla oluşturulması düşüncesinden kaynaklanabilir.
Bu yaklaşımla çerçevesinde Özhaseki’nin Ankara’da büyükşehir belediye başkan adayı gösterilmesi yoluyla AKP iki şeyi kotarmayı öngörmüş olabilir. İlki elbette seçimi kazanmak ikincisi de; 6360 sayılı yasayla iller ölçeğinde kontrollü başkanlık sistemini geliştirerek kurgulanan partili cumhurbaşkanlığı denetimsiz hükümet sisteminin mikro uygulamalarını yaygınlaştırarak, kurulumu hızlandırmak!
Mansur Yavaş Ankara’da, Cumhur İttifakı’nın ana yaklaşım çerçevesini uygulanamaz kılacak ögelerden birisi olarak görünüyor. Bunun iki nedeni var; Birincisi 2014 yerel yönetim seçimlerinde sağlanan farklı parti destekçilerinin oylarını istenmeyen adaya karşı birleştirebilme kapasitelerinin varlığı. İkincisi de oy kaybı sürecinde olan iktidar ittifakına karşı öncesine oranla daha geniş bir dayanışma, daha yüksek bir demokrasi talebinin ortaya çıkmış olması.
2014 seçimlerinde Mansur Yavaş CHP’nin yüzde 27,3’lük seçmen desteğini yüzde 38,4’e taşıyarak AKP ve Melih Gökçek’i büyük oranda sıkıştırıp çaresizliğe itmesine karşın yeterli hazırlığa sahip olamayışı nedeniyle seçimi yitirmişti. Fakat bu seçimde CHP ve Mansur Yavaş yüzde 40’a yaklaşan bir kayıtlı seçmen desteğiyle yola çıkmış görünüyor. Dolayısıyla alması gereken yol beş sene öncesine göre daha kısa. Ancak bugün hem deney hem hazırlık düzeyi ve arkasındaki destek açılarından çok daha şanslı konumda olan bir CHP ile Mansur Yavaş’ın varlığından söz edilebilir. Yine de bu durum, belirsizliği ortadan kaldırmıyor.
NOT: Bu yazıda kullanılan Mahalle Statüleri veritabanı 30 büyükşehrin tüm mahalleleri ile 51 ilin 20 bin ve üzeri nüfuslu yerleşimlerin mahallelerini kapsayan bir Veri Araştırma indeksidir. Bu indeks; yüzde 60 vergiye esas arsa metrekare fiyatları, yüzde 30 mahalle sakinleri ortalama okullaşma süresiyle yüzde 10 ağırlıklı bina görünüm skalası ağırlıklı siyasal veriler de içeren, güncellenen bir veritabanıdır. Yazı Veri Araştırma A.Ş’nin, mahalle statüleri veritabanından yararlanarak hazırlanmıştır.

SEZGİN TÜZÜN – ARAŞTIRMACI YAZAR / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder