10 Mart 2019 Pazar

Dert defterleri - Mine G. Kırıkkanat

Fransa’nın uzun tarihinde, değişen rejimlere karşı değişmeyen devlet gelenekleri vardır. Bu geleneklerden belki de en özgün ve ilginci; devletin ciddi anlamda başı sıkışınca açtığı Doleans Defterleri’dir.*
Hem şikâyet, hem dilek anlamına gelen ve astın üstüne iletisi tanımını içeren Fransızca ‘doleans’ sözcüğünün, Türkçe ve hatta Osmanlıcada tekli bir karşılığı yok.

Fransa’da 14. yüzyıldan beri açılan Doleans Defterleri, kamu yönetiminde yeri ve kuralları olan bir halk yoklaması.

Devlet “Şu tarihten şu tarihe açılacak!”  dediğinde; mezrasından megapolüne tüm yerel yönetim birimleri halkın dertlerini, eleştirilerini, talep ve dileklerini serbestçe yazdığı defterler açarlar. Sonra yetkili merci iletileri konulara göre ayırır, kimlik, yer ve tarih belirterek sıraya koyar, kitap haline getirir ve Paris’teki merkezi yönetime gönderir. 
Sosyal bilimciler için paha biçilmez bir kaynak oluşturan bu defterler, aynı zamanda halkın bizzat yazdığı Fransa tarihidir! Örneğin 1789 başında açılan Doleans Defterleri, birkaç ay sonra patlayacak büyük devrimin habercisidir: Vergiler altında ezilen halk, mutlak monarşi istemiyoruz, soyluların ve papazların ayrıcalıkları kaldırılsın, demektedir. Yıl sonuna gelindiğinde, hemen her kararı halka danışan devrim konseyinin açtıklarıyla birlikte, Fransızların doldurduğu defter sayısı 60 bini aşmış ve sürecin eşsiz bir tutanağını oluşturmuştur.
***
Cumhuriyet rejimi oturana kadar 19. yüzyılı kanlı kalkışmalarla geçiren ve 20. yüzyılda 68 Mayıs ayaklanmasını dünyaya ihraç eden Fransa’da, 17 Kasım 2018’den beri hızı azalsa da süren yeni bir hareketlenme var: Sarı Yelekler
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, taşranın isyanı Sarı Yelekler sorununu diyalogla çözmeye çalıştı. Ama lider çıkarmayı reddeden hareket içinde muhatap bulamayınca; çareyi Büyük Ulusal Tartışma başlığı altında Doleans Defterleri açtırmakta buldu. 
Hazır açılmışken Sarı Yelekler’in yanı sıra tüm yurttaşların derdini dinlemeyi ve önerilerini almayı amaçlayan defterler için dört tartışma konusu belirlendi: Çevreciliğe GeçişVergiler ve Kamu Harcamaları. Demokrasi ve Yurttaşlık.Devlet Yapılanması ve Kamu Hizmetleri. 

Macron’un geçen ocak ayı başında başarılı bir ulusa seslenişle ilan ettiği ‘doleans’ süreci 15 Ocak’ta başladı, 15 Mart’ta bitiyor ve sentezi, nisan ayı içinde yapılacak. 
Yeni teknolojiler sayesinde tabii ki çok daha hızlı ve interaktif gelişen halk yoklamasında, artık yurttaşlara kalem değil mikrofon veriliyor. Her belediye, 15 Mart’a kadar saptanan dört konuda halka açık toplantılar düzenlemekte yükümlü. 
Videoya çekilen toplantılarda dile getirilen dertler, şikâyetler ve öneriler; bölge yönetimi tarafından tıpkı eskiden olduğu gibi yazıya dökülüyor, DoleansDefterleri olarak basılıp hükümete teslim edilecek.
***
Geçen hafta, toplam yirmi ilçeden oluşan Paris’in en büyük idari bölgesi olan 15. İlçe’nin görkemli belediye sarayında bu toplantıların ikincisine katılmak keyfini yaşadım. 
Saat 19’da, yani insanların işten çıkıp gelmesi gereken toplantıya kaç kişi akşam yemeğini feda eder, diye merak içindeydim. Sarayın önünde oluşan kuyruğu görünce, inanamadım. İki bine yakın insan, büyük bir vakar içinde güvenlikten geçip, devasa boyutlardaki iki salonu tıka basa doldurdu, bazıları ayakta kaldı. 

Belediye Başkanı Philippe Goujon, kısacık açılış konuşmasında, ilçe milletvekilleri ve belediye meclisi üyelerinin toplantıda hazır bulunduğunu, ama hiçbirinin söz almayıp yurttaşları dinleyeceğini vurguladı. 4 saat süren birinci toplantının, daha şimdiden 300 sayfalık bir doleans defteri oluşturduğunu bildirdi ve kürsüden indi.

Tartışmayı yönetenler, barkovizyon tekniğiyle birbirini gören iki salondaki katılımcılara dönüşümlü olarak söz veriyorlardı.

Hayatımda hiç bu kadar bilinçli eleştiri ve akılcı öneri yapan insan topluluğu görmedim. Kimse sözü uzatmadı, kendini anlatmadı, birbirine laf atmadı, ama herkes eteğindeki taşları uygarca döktü. 

Katılımcılar arasında Arap asıllı Fransız sayısı, nedense yok denecek kadar azdı!
Bitimini bekleyemediğim toplantıyı ikinci saatin sonunda terk ederken; uygar olmadan yurttaş, yurttaş olmadan cumhuriyet olunamadığını, yaşayarak kavramıştım.

Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET

* Cahiers de Doléances

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder