Ekimde enflasyon yüzde 2 arttı. Böylece yıllık enflasyon baz etkisiyle 8,55 olarak gerçekleşti. Bu manzara yanıltıcı. Öte yandan ekim enflasyonu son 12 ayın en yüksek oranını temsil ediyor. Enflasyonun artış eğilimine girmesi dikkat çekiyor.
Ekim ayında tüketici fiyat endeksi tahminlerin üzerinde, yüzde 2 arttı. Böylelikle Berat Albayrak’ın öngördüğü gibi son on iki ayın enflasyonu yüzde 8’lere inerek yüzde 8,55 olarak gerçekleşti. Yalnız burada kafa karıştıran bir rakam oyunu var. Şöyle ki; 2018 yaz aylarında yaşanan kur şoku bir anda fiyatları sıçratmış, ağustos-ekim aralığında yüzde 9,3’lük bir zıplama gerçekleşmişti. Ardından kasım ve aralıkta fiyatlar gerilemiş, yani eksi enflasyon söz konusu olmuştu. İşte bu ayrıksı durum nedeniyle yanıltıcı bir manzara ortaya çıkıyor.
Ekim ayında tüketici fiyat endeksi tahminlerin üzerinde, yüzde 2 arttı. Böylelikle Berat Albayrak’ın öngördüğü gibi son on iki ayın enflasyonu yüzde 8’lere inerek yüzde 8,55 olarak gerçekleşti. Yalnız burada kafa karıştıran bir rakam oyunu var. Şöyle ki; 2018 yaz aylarında yaşanan kur şoku bir anda fiyatları sıçratmış, ağustos-ekim aralığında yüzde 9,3’lük bir zıplama gerçekleşmişti. Ardından kasım ve aralıkta fiyatlar gerilemiş, yani eksi enflasyon söz konusu olmuştu. İşte bu ayrıksı durum nedeniyle yanıltıcı bir manzara ortaya çıkıyor.
Peki, gerçek durum ne? Cahit Sıtkı’nın “Otuz beş yaş” şiirindeki “Bir namazlık saltanatın olacak musalla taşında” dizesine benzer biçimde tek haneli enflasyonla bir ay böbürlenecekler ve kasımda tekrar iki haneli tüketici fiyatlarıyla karşılaşacağız. Hesap çok açık; 2019’un ilk on ayında fiyatlar yüzde 10,59 arttı. Kasım ve aralıkta tüketici fiyatları ortalama yüzde 1,5 kıpırdarsa, yılı yüzde 13,6’lık bir enflasyonla kapatacağız. Ayrıca ekim enflasyonu son 12 ayın en yüksek oranını temsil ediyor. Enflasyonun bir artış eğilimine girmesi dikkat çekiyor. Yeni Ekonomi Programı’ndaki (YEP) yılsonu yüzde 12 tahmininin kısa sürede aşılması kaçınılmaz görünüyor.
ORTALAMA ENFLASYON ÖNEMLİ
Burada önemli bir noktaya değinmek gerekiyor. Vatandaşın hissettiği enflasyon yılsonu düzeyi değil, yılın ortalamasıdır. Bu oran TÜİK’in verilerine göre yüzde 16,81’dir. Çünkü harcamalarımızı bir yıla yayarak gerçekleştiririz. Diyelim ki fiyatlar yılın 11 ayında toplam yüzde 15 arttı, aralıkta ise birden yüzde 15 düştü. Yılsonu enflasyonu -0- görünür. Hâlbuki biz 11 ay boyunca sürekli tırmanan fiyatlarla cebelleşmişizdir.
Bu konuda en çarpıcı örnek gıda fiyatlarında gözlemleniyor. Gıda ve alkolsüz içecek fiyatları son bir yılda yüzde 7,85 artmış görünüyor. Yaz aylarında iklim koşullarının da elverişli seyretmesi nedeniyle sebze ve meyveye yanaşmak biraz kolaylaştı. Ancak bu rakam azizliği, tüm yıl domatese, patatese, limona ne bedel ödediğimiz, her hafta pazarda filemizi kaça doldurduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Nitekim yine TÜİK’e göre, gıda fiyatlarında yıllık ortalama artış yüzde 22,25 olmuş.
ÇEKİRDEK ENFLASYON ARTIYOR
Ekim 2019’da endeksin kapsadığı 418 maddeden 33 maddenin fiyatı değişmezken, 289 maddenin fiyatı arttı, 96’sının ise düştü. Diğer bir ifadeyle, fiyat artışları iyice tabana yayılmış, enflasyon yönünü yukarı çevirmiş durumda.
B endeksi tabir edilen, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE de aylık yüzde 1,58 arttı. Yani alkol, sigara “günahlarından” uzak duran vatandaşın da enflasyonu yükseliyor. Ekim ayı çekirdek enflasyonunun bir trende işaret ettiği düşünülürse, ibre her halukarda çifte haneli enflasyonu gösteriyor.
MB: GÜNAH BENDEN GİTSİN!
Hatırlanırsa, 31 Ekim 2019 günü Merkez Bankası (MB) 2019 yılı sonu enflasyon tahminini yüzde 12 olarak açıklamış, YEP’ten biraz daha ileri giderek 12 ay sonrası tahminini ise yüzde 8,5’e indirmişti. Merkez Bankası başkanının hangi misyonla atandığını; faiz indirim kararlarının, büyüme ve enflasyon hedeflerinin nereden dikte edildiğini hatırlatmaya bile gerek yok, sizler zaten biliyorsunuz.
Ancak Merkez Bankası ‘Profesyonelliği tamamen de elden bırakmayayım, söylemedi demesinler’ diye düşünmüş olmalı ki, Enflasyon Raporu’nda olası riskleri şöyle sıralıyor:
“Türkiye’nin risk primi, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla yüksek seyretmeye devam etmekte; döviz kuru oynaklığı da yüksek seviyelerini korumaktadır. Küresel belirsizlikler ve jeopolitik riskler ile birlikte değerlendirildiğinde ülke risk primi ve kur oynaklığının orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ettiği değerlendirilmektedir.”
Kısaca enflasyonun neden tutmadığını izah etmek için MB’nin bahaneleri çok. Yukarıdaki risklerin hepsinin teğet geçmesi, enflasyon tahmininin cuk oturması olasılığı da açıkçası pek yüksek görünmüyor.
Özetle, kurun durgun seyrettiği, talepte ciddi bir canlanma belirtisinin görünmediği bir ayda bile, yüzde 2’lik bir enflasyon açıklanması, önümüzdeki dönem için iyimser olmaya pek olanak tanımıyor.
HAYRİ KOZANOĞLU / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder