İngiltere’de hükümet kamu harcamalarını, yatırımlarını büyük ölçüde artıran maliye politikasını açıkladıktan sonra, Muhafazakâr Daily Telegraph, “Thatcherizme sırt çevirdiler”; The Guardian, “Şimdi hepimiz Keynesçiyiz” diyordu.
Gerçekten de İklim Krizinin etkileri, Covid-19 ile gelen halk sağlığı krizi, devletin yönetici gücünün, bilimin ve uzmanlığın önemini vurgulayarak “zamanın ruhunu” yeniden şekillendiriyor: Krizlerin yönetimi bilimi ve uzmanlığı değersizleştiren (postmodern, dinci) şarlatanlara, serbest piyasa ayetullahlarına bırakılamaz!
Uğursuz ittifak
Bu ayetullahlar, 1980’lerden bu yana, “küreselleşme engellenemez”, “devlet müdahalesi piyasaların işleyişini çarpıtır”, “devlet piyasaların karşısında etkisizdir” savlarıyla devletin, uzun dönemli rasyonel planlar, bilimsel öneriler üreten uzmanlarını, üniversitelerdeki eleştirel sesleri susturdular.
Serbestlikle özgürlüğü birbirine karıştıran liberal entelijansiya, “hakikat” kavramını, teorik kesinliği yadsıyarak, kimlik siyaseti adına vatandaşlık kurumunu yıpratarak, bilimi ve tarihi rekabetçi söylemlere indirgeyen postmoderizm(ler)den aldığı destekle bu ayetullahların toplumsal yüzü, “yararlı salağı” oldu.
Türkiye’de de “demokratikleştirme” fantezisiyle serbest piyasa ayetullahlarının ve emperyalist sistemi yönetenlerin gözlerini kamaştıran siyasal İslam, bu “yararlı salakları” devraldı, onların yardımıyla, bilimi sorgulayarak, kimlik siyasetini istismar ederek, kapitalist devleti, “atanmışlar seçilmişlere karşı”, “evrim teorisi de bir görüştür” safsatalarıyla işgal etti.
Serbest piyasa ayetullahlarının ideolojisi, 2008 yılında, ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan, ideolojisinin gerçeklikle uyuşmadığını Meclis Soruşturma Komisyonuna itiraf ettiğinde, iflas etti. Ancak, mali sermayenin örgütlü gücü, kısa sürede hükümetlerin 12 trilyon dolarlık yardım paketlerini hortumlayarak ayakta kalmayı başardı. Başardı ama piyasaların, devletin “koltuk değneğine” dayanmadan ayakta duramayacağı bir kez daha kanıtladı. Kapitalizmin yapısal krizinin sorunları da katlanarak birikmeye devam etti.
Serbest piyasa ayetullahlarının bir diğer mirası da giderek adeta felç olan kamu sağlığı sistemiydi. On yıllardır, özellikle, ABD ve İngiltere’de özelleştirmeler, finansal krizden sonra kurtarmaların deldiği bütçe açıklarını kapamak için kaynakların talan edilmesi, kamu sağlığı sistemini yangın yerine çevirmişti: Covid-19 bu yangının üzerine benzin döktü, kapitalizmin krizinin alevleri iyice büyüdü. Petrol piyasalarında fiyat savaşları başladı, gelişmiş ekonomilerin borsaları 19 Şubat-12 Mart arasında ortalama yüzde 35-40 değer kaybettiler. Küresel çapta bir resesyon başladı.
Bilim ve uzmanlar
Şimdi, insanların (“vatandaşlar”) beklentileri hızla değişiyor. Artık, hükümetlerin, bilim insanlarının, toplum sağlığının durumuna ve geleceğine ilişkin modeller, projeksiyonlar, planlar yapabilen uzmanların önerilerinin ışığında karar vermesi isteniyor. Bu krizin, okuyarak üfleyerek, kutsal emanetlere sürünerek aşılamayacağı ortaya çıkıyor, hurafelere sırtını dönme eğilimi yaygınlaşıyor. Zamanın ruhu, halk sağlığını, kamu çıkarını, devletin rolünü, bilimi, uzmanları önemseyen bir yönde yeniden şekilleniyor. Ancak, bir kapitalist devletler sisteminde yaşadığımızı, söz konusu bilimsel, akılcı önerilerin “kapitalist gerçekçilik” içinde şekilleneceğini yeni “ruhun” da “karanlık” (perşembe yazımda değineceğim) bir yanı olmasını beklemek gerekiyor.
Covid-19’un “şoku” yaşanırken, adeta insan aklını, yeniden, bilimin ışığıyla aydınlatabilecek bir pencere aralandı. Bunu sonuna kadar açmak, öncelikle bilime, felsefeye önem veren, toplum sağlığı çıkarıyla ekonomik çıkarlar arasındaki ilişkiyi kavrayan eleştirel entelijansiyaya düşüyor. Pencereyi kapatmak için harekete geçecek, Covid-19’dan yararlanmaya çalışacak “karanlık” güçleri, yalnızca siyasi olarak değil, kültür savaşı içinde, vatandaşları (işçi sınıfının her iki kanadını) harekete geçirmeyi başararak etkisizleştirmek gerekiyor. Sanırım büyük değişimlerin arifesindeyiz.
Ergin Yıldızoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder