IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği Merkez Bankası ve emperyalizmin diğer bütün finans yönetim merkezleri dünya ekonomisi hakkında tahminde bulunurlar.
Dünyanın en “iyi” iktisatçıları, en gelişkin istatistik yöntemleri ve en hızlı bilgisayarları emirlerindedir. Ulaşamayacakları iktisadi veri bulunmaz.
Ama gene de yanılırlar.
Genellikle iyimserlerdir. Tahminlerinin muhtemelen propagandif bir yanı da bulunur.
Şu aşağıdaki grafiği pandemi başladığında paylaşmıştık.
Çok şey anlatan ve 1995’ten bu yana iktisadi krizin üzerine binen çöküşleri gösteren bu grafiğin son kısmına bakacağız.
En sonundaki gri kesikli çizgi IMF’nin pandemiye bağlı çöküş öncesinde dünya ekonomisinde hafif bir iyileşme tahminini yansıtıyor. Kırmızı çizgi ise çöküşün başlangıcını.
Grafikte 2008 yılında mali sektörden başlayıp reel sektörlere yayılan iktisadi çöküşün derinliği ve süresi görülüyor. 2020’nin hemen başında ise IMF’nin tahmini tutmuyor ve pandemiye bağlı çöküşün ilk verileri geliyor. Gri kesikli çizgi IMF’nin iyimserliğini, kırmızı kesikli çizgi gerçeği yansıtıyor.
Neden 2020’deki çöküşü tahmin edemediler?
Oysa bugün daha iyi anlıyoruz ki bu yıllarda bir viral pandeminin geleceği sadece Dünya Sağlık Örgütü tarafından değil, bütün haber alma teşkilatları tarafından devletlerine bildirilmiş.
Çok önceden önlem alacak zamanları vardı: Birinci basamak sağlık örgütün güçlendirilmesi, toplumsal eşitsizliklerin bir ölçüde azaltılması, toplumun bilinçlendirilmesi…
Ama hiçbiri olmadı.
Çünkü masraf!
Bütün devletlerin bütçeleri tekellerin azalan kâr oranlarını telafi etmek için kullanılıyor, emekçi halka zırnık koklatmıyorlar.
Bu yönelimi zaten IMF, Dünya Bankası ve AB Merkez Bankası yönetiyor. Bunu göremezlerdi, tahmin edemezlerdi.
1930’lardan bu yana kapitalizmin en büyük çöküşü ile karşı karşıyayız. 300 milyon civarında tam zamanlı iş kaybından bahsediliyor. Enformel sektörlerde çalışan 2 milyar kadar insanın büyük bir yoksullukla karşı karşıya olduğu söyleniyor.
Şimdi pandemi sonrası sermayenin ne zaman düzlüğe çıkacağını, yani olağan krizine döneceğini tahmin etmeye çalışıyorlar.
Aşağıdaki grafik Euromonitor’un tahminlerini yansıtıyor. 2008-09 çöküşünü gösteren çizgi ile 2020 çöküşünü gösteren çizgileri karşılaştıralım, son çöküşün şiddetini yansıtıyor grafik.
Tahminlerine göre, bu yıl dünya %10 kadar küçülüyor ama 2021’de telafi ediliyor ve eski seyrine dönüyor.
Grafik Euromonitor International’ın 27 Nisan 2020’de güncellediği verileri yansıtıyor.
Diğer kötümser senaryolarda ise çöküş derinleşiyor ve 2021’de devam ediyor. En kötü senaryoya göre bile 2022’de dünya kapitalizmi toparlanıyor.
Kötü senaryoların nedeni olarak neyi görüyorlar?
Bir kere kışın tekrar pandeminin hızını artırması ve hatta 2021’e sarkması olasılığı başlıca kötümserlik nedeni.
İkincisi ise çöküşün bir finansal krizi tetiklemesi.
Gerçekten bu çöküş 2008’dekinden çok farklı. 2008’de dönmeyen ev kredileri nedeniyle aşırı pahalanmış mali araçların bir anda dibi görmesi finansal çöküşe yol açmış ve reel sektörleri peşinden sürüklemişti.
Şimdi ise tüketimin bıçak gibi kesilmesi reel sektörü vurdu ancak finans tekelleri henüz ayaktalar.
Oysa bu çöküşün özellikle dış borç yükü fazla olan ülkeleri vurmasını ve bunun bir domino taşı etkisiyle finans sektörünü iflasa sürükleme olasılığını göz önünde bulundurmalıyız.
Diğer iki olasılığı ise hiç akıllarına getirmiyorlar.
Biri küçük ya da büyük savaş tehlikesi. Orduların sınırda çivili sopalarla birbirine girdiği bir dünyada barışın garantisi nedir diye kimse sormuyor.
Ama bir olasılık daha var.
Sürekli akıllarında olduğu halde tahminlerinde yer vermiyorlar:
Çöküşün bütün yükünü çeken emekçilerin ayaklanması ve hatta bu ayaklanmanın dünyanın şurasında veya burasında bir devrimle taçlanması.
Hiçbir kötümser senaryoda bu yok. Ama kasalarını usul usul okşadıklarını ve onu bir toplumsal ayaklanmadan koruması için sessizce dua ettiklerini biliyoruz.
Umarız en kötüsü başlarına gelir!
Erhan Nalçacı / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder