Milyoner mevduatları yılsonunda 2,5 trilyon liraya yaklaşır. O zaman yüzde 1,5’lik bir servet vergisi uygulanması bile yeterli olur. Böylelikle 6 milyon 350 bin aile rahat bir nefes alır diyemesem de, en azından bu kışı açlık sorunu yaşamadan atlatır.
Salgın sürecinde ise başta teknoloji ağırlıklı şirketler olmak üzere borsa endeksleri büyük yükselişler kaydetti. Borsa yatırımcıları servetlerine servet katarken, başta hava yolları, ağırlama, sanat ve kültür gelmek üzere bazı sektörler de çöküntüye uğradı. Uzaktan çalışma olanağı bulunan, çoğunlukla daha iyi eğitimli ortalamadan yüksek gelirli kesimler pandeminin olumsuz ekonomik etkilerini yaşamak bir yana, tasarruflarını artırdı. Buna karşın düşük gelirli, hizmet ağırlıklı sektörlerde çalışan emekçilerin yaşam standartları çok olumsuz etkilendi. Kadınlar, gençler, göçmen işçiler bu süreçte daha ağır darbe yediler.
Kısa çalışma, ücretli izin, işsizlik ödeneğinin miktar ve sürecinin artırılması gibi uygulamalar ise kamu bütçesine ciddi bir maddi yük bindirdi. İşte bu koşullarda servet vergisinin “adil, makul ve uygulanabilir“ bir politika olarak devreye sokulması ile kaymak tabakanın toplumun geri kalanının yaşadığı bu maddi sorunların yüküne ortak edilmesi talebi yükseldi.
Bu konuda Oğuz Oyan, Anıl Aba ve benim BirGün’deki sırasıyla 26,14,12 Şubat 2020’deki yazılarımız tartışmayı gazetemiz sayfalarına taşıdı. 18 Nisan’da aynı üçlünün Sol Seminer’ler kapsamında Temel Gelir-Servet İlişkisi üzerine söyleşisi gerçekleşti. Ne yazık ki bu meşru talep, o aşamada kamuoyunda yeterince karşılık bulmadı. Ülkemizde ağırlaşan pandemi koşullarını da göz önüne alarak bu konuyu dünya örneklerinin ışığında bir daha dikkatinize sunmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
PANDEMİDE MİLYARDERLERİN SERVETİ 1 TRİLYON ARTTI
ABD’de 651 dolar milyarderi bulunuyor. Tax Fairness grubunun yaptığı hesaplamalara göre bu milyarderlerin 18 Martta 2,95 trilyon dolar olan toplam servetleri 7 Aralık itibarıyla yüzde 36 sıçrayarak 4,01 trilyon dolara ulaşmış. Pastadan en büyük payı da Tesla’dan Elon Musk, Amazon’dan Jeff Bezos, Facebook’tan Mark Zuckerberg, Microsoft’tan Bill Gates gibi malum isimler almış. Bu dönemde Musk’ın serveti 118,5 milyar dolar, Bezos’un 71,4 milyar dolar, Zuckerberg’in 50,1 milyar dolar artmış. Raporun yayımlandığı dönemde Covid-19 vakaları rekor sayılara ulaşırken, 10,7 milyon Amerikalı işsizlikle boğuşuyordu.
Raporu hazırlayan kuruluş bu 9 aydaki servet artışının yurttaşlara paylaştırılması halinde her kişiye 3.000 dolar, 4 kişilik bir aileye 12.000 dolar düşeceğini hesaplıyor. Öyleyse ABD ‘de bir servet vergisi uygulamanın objektif koşulları var. Bilindiği gibi Demokrat Parti’nin başkan adayları Bernie Sanders ve Elizabeth Warren süper zenginlere servet vergisi uygulamasını gündeme getirmişlerdi. Warren net serveti 50 milyon doları geçenlerden yüzde 2,1 milyar doların üzerindekilerden ise yüzde 6 vergi kesilmesini öneriyordu. Biden ise yalnızca gelir ve kurumlar vergisi oranlarında sınırlı artışlar vaat ediyor.
Özellikle teknoloji şirketleri sahiplerinin servetlerindeki son artış, yeni bir fikir geliştirmeleri, parlak bir buluş yapmaları, yeni bir hizmet sunmalarından filan kaynaklanmıyor. Bol likidite düşük faiz döneminde, sosyal yaşamın sınırlanması sonucu harcamaların azalıp tasarrufların artması ile birlikte borsaların suni biçimde şişmesinin sonucunu yansıtıyor. Dolayısıyla servetlerine uygulanacak bir vergi, kapitalizmin kendi mantığı içerisinde girişimciliği, risk alarak yatırım yapmayı caydıran bir nitelik de taşımayacak.
SERVET VERGİSİ BİRLEŞİK KRALLIK'TA DA GÜNDEMDE
Birleşik Krallık gerek insan kaybı, gerekse de ekonomik açıdan salgından en şiddetle nasibini almış ülkelerden biri. En son ölüm sayısı 64 bini geçmiş, OECD son Ekonomik Görünüm Raporu’nda İngiliz ekonomisinin 2020’de yüzde 10,1 daralacağını tahmin ediyordu.
Londra Ekonomi Okulu (London School of Economics) ve Warwick Üniversitesi’nden uzmanların hazırladığı Servet Vergisi Komisyonu Raporu, 1 milyon poundun üzerindeki servetlere uygulanacak yüzde 1 verginin 5 yıl içerisinde 260 milyar pound gelir sağlayacağını hesaplıyor. Eşiğin 500 bin, 1 milyon ve 2 milyon pound olarak saptanması halinde, yetişkin nüfusun yüzde 17, yüzde 6 ve yüzde 1’ini kapsayacağı farklı seçenekler de raporda yer alıyor.
Raporu kaleme alanlardan Warwich Üniversitesi’nden Aron Advani, “Bize sıklıkla vergi gelirlerini kayda değer bir şekilde yükseltmenin biricik yolunun gelir vergilerini ve KDV’leri artırmak olduğu söylendi. Bu doğru değildir. Sonunda paranın kimden alınacağı sınıfsal bir tercihtir.” şeklinde açıklamasıyla raporun ardında yatan düşünsel yaklaşımı dile getiriyor. (The Guardian 8 Aralık 2020).
Komisyonun önerdiği yüzde 1 oranı yetersiz bulunabilir. Emek gelirlerinin artması ile gelir dağılımı bozukluklarının törpülenmesi gereği ayrıca vurgulanabilir. Ancak Muhafazakâr Parti’nin iktidarda bulunduğu bir dönemde servet vergisi uygulamasının toplumun gündemine oturması önemlidir. Bir yönüyle de İngiliz burjuvazisinin içine sürüklendiği açmazı göstermesi açısından da dikkat çekidir.
ARJANTİN'DE SERVET VERGİSİ YASALAŞTI BİLE
İngiltere servet vergisini tartışa dursun, Arjantin’de 2,5 milyon dolardan fazla serveti bulunan 12 bin kişiden toplanacak vergi Senato’da onaylandı bile. Vergi oranı servete göre yüzde 1 ila yüzde 3 arasında değişecek. Yurtdışına kaçırılan paralar için bu oran yüzde 50 zamlı uygulanacak. Bunun nedeni, pandemi koşullarını bahane ederek bazı zenginlerin paralarını komşu Uruguay’a aktarıp, oradan mal-mülk satın almış olmaları.
Bilindiği gibi Arjantin pandemi öncesinden ciddi bir ekonomik kriz içerisindeydi. IMF ile 44 milyar dolarlık dış borçların yapılandırılması ile ilgili görüşmeler halen sürüyor. Servet vergisinin yüzde 3,5 üst limitten, yurtdışındaki fonlara ise yüzde 5,25 oranıyla uygulanması sonucu 3,7 milyar dolar toplanması öngörülüyor. Bu paranın yüzde 20’si tıbbi malzeme alımı, yüzde 20’si KOBİ’lerin finansmanı, yüzde 20’si öğrenci bursları, yüzde 15’i sosyal kalkınma projeleri, yüzde 25’i ise doğalgaz arama faaliyetleri için kullanılacak.
Arjantin’in bu adımı en azından diğer ülkelere bir emsal oluşturması açısından çok anlamlı ve değerli.
***
Yüzde 1,5 servet vergisi şimdilik yeter
Türkiye’de servet vergisinin uygulanma ilkeleri, özellikle maliye uzmanlarının katkısını gerektiren kapsamlı ayrı bir tartışmayı hak ediyor. Ben bu yazıda sadece 2 göstergeden hareket ederek içinden geçilen salgın döneminde basit bir servet vergisi planını gündeme getirmek istiyorum.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) son verileri Ekim sonu itibariyle milyonerlerin sayısının son 10 ayda 96 bin 784 artarak 322 bin 225’e yükseldiğini gösteriyor. Milyonerlerin toplam mevduatı da 2 trilyon 61,5 milyar liraya ulaşmış. Milyoner başına ortalama mevduat 6 milyon 398 bin lirayı bulmuş. Eğer eşik noktasını ortalama mevduat kabul etsek bile, on binlerce kişiden söz ettiğimiz söylenebilir. Üstelik servetin tüm gayrimenkuller, hisse senetleri, tahviller vb. dâhil tüm varlıklar göz önüne alınarak, tüm borçları düşülerek hesaplandığını da unutmayalım.
İlk 10 ayda milyonerlerin toplam mevduatı yüzde 48 artış kaydetmiş. Döviz mevduatı sahiplerinin kur kaynaklı fahiş kazançlar elde etmeleri bir yana, TL mevduatlarının da göreceli düşük seyreden faiz oranlarına karşın reel olarak arttığı görülüyor. Diğer bir ifadeyle zenginler salgın döneminde daha da zenginleşmişler.
Gelelim yoksullara; hükümet yoksul 6 milyon 350 bin aileye salgın ile birlikte 1000 lira nakdi yardım yapmış. Ancak bu 1000 lira ile onları çırak çıkartmış, bir daha yüzlerine bile bakmamış. Üstelik Cumhurbaşkanı “hiçbir vatandaşımızı işsiz ve aşsız bırakmadık” derken…
İsterseniz gelin basit bir hesap yapalım. Eğer Ocak 2021’den başlayarak bu 6 milyon 350 bin aileye 1000 liralık ödemeler 6 ay süreyle düzenli biçimde yapılırsa bunun maliyeti ne olur? Cevap: 38,1 milyar lira.
Milyonerlerin 2 trilyon 61,5 milyar liralık hesaplarından yüzde 1,84 servet vergisi alınırsa bu fatura bütünüyle karşılanır. Ancak BDDK verileri ilk 10 ayı kapsıyor. Muhtemelen yılsonunda milyoner mevduatları 2,5 trilyon liraya yaklaşır. O zaman yüzde 1,5’luk bir servet vergisi uygulanması bile yeterli olur. Böylelikle 6 milyon 350 bin aile rahat bir nefes alır diyemesem de, en azından bu kışı açlık sorunu yaşamadan atlatır.
Eğer “servet vergisi” ifadesi kulağa hoş gelmiyorsa, buna “dayanışma vergisi” ismi de verilebilir. Bu noktada “Yüzde 98,5’e karşı yüzde 1,5 sloganı” da devreye sokulabilir. Yanlış anlaşılmasın kimseyi kimseyle karşı karşıya getirmiyoruz. Bu ifade mevduat sahiplerinin paralarının yüzde 1,5’i gidip, yüzde 98,5’i kalmasını sembolize ediyor.
Bu öneriye ikna olduysanız, iyice geç olmadan, sokaklardaki açlık ve sefalet manzaraları daha da yaygınlaşmadan bu talebi yükseltmekte yarar var.
Hayri Kozanoğlu / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder