14 Şubat 2021 Pazar

‘Yeni Kuruluş Anayasası’ derken neyi yıkıyorsunuz? - Zülal Kalkandelen / CUMHURİYET





Yetmez Ama Evet” (YAE) rezaletini yeniden hatırlatmak zorundayız. 

Yargının “liberal solcuların” yardımıyla nasıl tümüyle iktidarın etkisine alındığını yeniden hatırlatmak zorundayız. 

Fethullah Gülen’in “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım” dediği referandumda, “Evet” tarafındakilerin, sonradan gerçekler ortaya çıkınca kendilerine “Kullanışlı Aptal” dediğini yeniden hatırlatmak zorundayız. 

ABD ve AB yardımıyla Balyoz kumpasının kurulduğunu yeniden hatırlatmak zorundayız.

Daha birkaç ay öncesini unutanlara, 10 yıl öncesini yeniden hatırlatmak zorundayız.

Bunu yapmalıyız ki yeni anayasa tuzağına yeniden düşenler olmasın!

***

İktidarın 2023’e yönelik planlarını birbir gerçekleştirdiği gericilik atağında son aşamaya geldik... Bazılarımız, başından beri bu atağın asıl amacının ülkede din devleti kurmaya yönelik olduğunu biliyordu. 

Onlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan şaşmayan, laiklikten ödün vermenin bu ülkeyi ortaçağa geri döndüreceğini bilen, aklın ve bilimin yolundan gidenlerdi.

Bazıları ise yıllarca gericilik atağının hızla ilerlemesine destek oldu. “Vesayet rejimini bitireceğiz” diyerek otoriter ve totaliter bir dikta rejimi kurulmasına yol açtılar. Çünkü 1923’te kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk ile sorunları vardı. Hatta bazıları ortamdan aldıkları cesaretle açık açık “Önce T.C’den kurtulmamız lazım” diyordu. 

Söylediklerine göre talepleri, demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesiydi... Ve bunun için “Demokrasi amaç değil, araçtır” diyenlerin demokrasiye bağlı kalacağına inandılar ya da inanmak istediler!

YAE’cilerden Oya Baydar, birkaç gün önce, “Ben özgürlüklere ve demokrasiye yol açabilecek bir anayasa değişikliğinden kesinlikle yanaydım. Biraz da sazanlık vardı işin içinde. Ama şimdi dersimi aldım. Geç oldu, dersimi aldım” demiş...

Siyasal İslamın demokrasi getirebileceğine inanmak “sazanlık” denilerek geçiştirilebilecek bir konu değil. Çünkü YAE’cileri uyarmak için o dönemde büyük mücadele verildi, yargının siyasallaştırılacağı, cemaat kadrolarının kontrolüne gireceği defalarca anlatıldı, yazıldı. Kendileri düşünemedilerse bile uyanmaları gerekirdi.

***

Şimdi iktidarın yeni anayasa tartışmalarını başlattığını görüyoruz. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Yeni yüzyıla girerken bu anayasa bizi taşıyamaz. Cumhuriyeti 1921 Anayasası ruhuyla taçlandıracağız” demiş. Oltaya taktıkları yem, yine “sivil anayasa, demokrasi ve özgürlük” söylemi ama yerseniz... 

1921 Anayasası’nda kuvvetler birliği esası var, “Devletin dini İslamdır” yazıyor. “Cumhuriyetin temel nitelikleri korunacak” deseler de buna kanmak aptallıktır. Akılları sıra öyle düzenlemeler yapacaklar ki sürekli çiğnenen laikliğin ruhuna artık Fatiha okunacak. Seçimle ilgili öyle maddeler getirecekler ki yine kendilerini iktidar yapmanın yolunu bulacaklar.

1921 Anayasası’nın anılmasının nedeni, HDP’yi yanlarına çekmek için olabilir. Çünkü bu anayasanın 11. maddesinde il (vilayet) yönetimlerine yerel özerklik (mahalli muhtariyet) tanınacağı yazıyor. Nitekim HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Parlamenter sisteme dönüşte 1921 Anayasası ilham alınabilir” diye konuştu.

AKP Grup Başkanvekili Selçuk Özkan, “Bu anayasanın ismi ‘Yeniden Kuruluş Anayasası’ olacak” demiş. Hatırlarsanız 2017’de AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan da “Yeni bir devlet kuruyoruz. Kurucusu da Erdoğan’dır” demişti. 

O zaman MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli en sert tepkiyi göstermiş, “Yeni bir devlet kuruyoruz ağzı, kirli bir FETÖ ağzı, aynı zamanda manda ve himaye arayan ihanet ortaklarının karanlık bir arayışıdır” demişti. 

Doğru ya hangi devlet yıkılıp yerine yenisi kurulacaktı? 

***

Yeni anayasa yapılmalı ancak ülkenin taşıyamadığı bu iktidarla değil. 

Her muhalifi “terörist”, “vatan haini” diye damgalayan...

Gazetecileri, yazarları, aydınları hapse tıkan...

Haklarını savunan kadınları yerlerde sürükleyen...

Bağımsız medyayı reklam ambargosu ve cezalar yoluyla ablukaya alan...

Kendi rektörlerini seçmek isteyen öğrencilere ve akademisyenlere şiddet uygulayan...

Şahsım devletini yaratan bir iktidarın demokrasi istediğine inanmak gericilikle işbirliğidir!

“Yeniden Kuruluş Anayasası” tartışması, herkes için kurucu ilkelere bağlılığın testidir.

Ya 1923’te kurulan laik Cumhuriyet ile hesaplaşma içine giren siyasal İslamcılar gibi asıl amacınızı gizleyip “sivil anayasa” yemiyle takıyye yapacaksınız...

Ya işinize geldiği için bir kez daha “kullanışlı aptal” olacaksınız...

Ya da bu oyunu reddedeceksiniz!

Zülal Kalkandelen / CUMHURİYET


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder