13 Ocak 2022 Perşembe

'Tarikatlar kapatılmalı diyemeyen laiklik savunusunun ne bir şansı vardır ne de ikna gücü'+Tarikat medresesinde çocuk istismarı: ‘Bana bunları anlatma, o adam dışarıda geziyor!’ - SOL

 'Tarikatlar kapatılmalı diyemeyen laiklik savunusunun ne bir şansı vardır ne de ikna gücü'

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Enes Kara'nın ölümü sonrası tarikatlar kapatılmalı diyemeyenlere işaret etti, böyle bir laiklik savunusunun olamayacağını vurguladı.

Enes Kara'nın Cemaat yurdunda intihara sürüklenmesi sonrası bazı muhalefet partileri ısrarla cemaat ve tarikatları ağzına almazken, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan konuya ilişkin sosyal medya üzerinden paylaşımda bulundu.

"Gericiliğe karşı aydınlanma mücadelesi, AKP ve diğer sağın etkisindeki geniş bir yoksul kesimle temas etmeden başarıya ulaşamaz. Ancak bunun öncesinde ve bunun ön koşulu olarak laikliğin kendisini kişiliksizleştiren kuşatmayı yarması gerekir" diyen Okuyan, "'Tarikatlar kapatılmalı' diyemeyen, 'zorunlu din dersleri'ni sineye çeken, hukuktan eğitime, sağlıktan bütün kamu kurumlarına her şeyin dinselleşmesine 'halkımız muhafazakardır' diye boyun eğen bir laiklik savunusunun ne bir şansı vardır ne de ikna gücü" ifadesini kullandı.

                                                                               ***

Tarikat medresesinde çocuk istismarı: ‘Bana bunları anlatma, o adam dışarıda geziyor!’(ALİ UFUK ARİKAN-SOL)

Tarikatların yasadışı yurt ve medreselerinde çocuklar intihara sürüklenirken, kamuda çalışan bir sosyal hizmet uzmanı, kısa süre önce şahit olduğu bir istismar vakası ve yaşananları soL’a anlattı.

3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ile kapatılan medreseler, AKP iktidarında ülkenin her yerinde yeniden türedi. Tarikat ve cemaatlerin açtıkları bu medreseler, çok küçük yaşta çocukları ailelerinin elinde alıyor, gerici bir eğitim çemberinin içine sokuyor. Çocuklar burada hem büyük bir baskıyla karşılaşıyor hem de söz konusu gerici merkezlerde görev yapanların taciz, darp ve istismarlarına maruz kalıyor.

Enes Kara’nın bir cemaat yurdunda yaşadığı baskılar sonrası intihara sürüklenmesi hâlâ gündemdeyken, bir kamu hastanesinde sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapan bir yurttaş, şahit olduğu istismar vakasını ve neler yaşandığını, bazı bilgilerin şimdilik “saklı” kalması koşuluyla soL’a anlattı.

Buna göre bir taşra kentindeki medresede istismara maruz kalan çocuk, maruz kaldığı istismarı ailesine anlatıyor ama aile çocuğa inanmak yerine tarikata arka çıkıyor. Üstelik tüm bu yaşananların ardından çocuk, ailesi tarafından başka bir medreseye yerleştirilmeye çalışılıyor.

‘En çok çocuklar ve kadınlar için tehlike…’

Son yıllarda çocuk istismarı vakalarında ciddi bir artış olduğunu söyleyen sosyal hizmet uzmanı, “Son yıllarda yaratılan ya da yaratılmaya çalışılan toplum en çok çocuklar ve kadınlar için tehlike arz ediyor.  Mahrem ve sorgulanamaz ilişkiler, özellikle cemaat ve tarikat yapılanmaları hemen herkese olduğu gibi çocuklara da zarar vermeye devam ediyor. Dün, bir cemaat yurdunda kalan Enes Kara intihar etti. Ve ailesi cemaat ile ilgili olumlu açıklamalar yaptı. Kastettiğimiz tam olarak böyle bir şey” dedi.

Aile çocuğa inanmıyor

Yakın zamanda bir çocuk istismarı vakasında benzer bir aile ile muhatap olduğuna işaret eden uzman, “Olayı kısaca anlatayım… Çocuk, küçük bir ilde, adına medrese denilen ve tarikatlar tarafından yönetilen gayriresmi eğitim kurumunda yatılı eğitim alıyor. Ailesi çocuk daha çok küçük yaşlardayken bu medreseye veriyorlar. Çocuk 16 yaşına geldiğinde altı ay boyunca cinsel istismara maruz kalıyor. Daha sonra bu durumu ailesi ile paylaşıyor. Ailesi bu duruma ikna olmuyor” ifadesini kullandı.

‘Başından geçenleri anlatırken oldukça umutsuzdu’

Buna karşın bir dava sürecinin başladığı bilgisini veren uzman, sözlerine şöyle devam etti:

“Her ne kadar dava açılmış olsa da bir şekilde istismar ‘kanıtlanamıyor.’ Fakat çocuk için zor zamanlar devam ediyor. Çocuk psikiyatride takip edilmesi gerekirken ailesi bunu da reddediyor. Vakanın bize gelmesi de tedavi için annesini ikna ettiği bir güne denk geldi. Tedavi için geldiği hastanede annesi ile tartışıyorlar ve sinir krizi geçiriyor. Sakinleşmesinin ardından görüşme gerçekleştirdik. Başından geçenleri  anlatırken oldukça umutsuzdu. Hatta çok az şey anlattı. Ailede sadece ablasının kendisine inandığını onun da bir şey yapamadığını söylüyordu.”

‘Aile tüm yaşananlara rağmen çocuğu başka bir medreseye yerleştirmeye çalıştı’

Ailenin tüm bu yaşananlara rağmen çocuğu bir başka cemaat medresesine yerleştirmeye çalıştığına işaret eden sosyal hizmet uzmanı, “Yasalarla ilgili açıklama yapmak istediğimizde ‘Bana bunları anlatma, bana altı ay tecavüz eden adam dışarıda geziyor’ diyordu. Görüşme sonrasında gerekli yasal işlemleri yapmamıza rağmen sonuca ulaşamıyoruz. Bir takım bürokratik süreçler engel olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Söz konusu küçük ilin yapısı ve ailenin cemaatlerle olan ilişkilerini göz önünde bulundurduğumuzda daha önceki süreçlerin de nasıl işlemiş olacağını az çok tahmin edebiliyoruz. Cemaatin ve ailenin ‘saygınlığı' karşısında bir çocuğun hayatının değersiz görülmesi durumu kimseye yabancı değildir. Bu yapılar ve bu yapılarda yaşananlar sanıldığından daha yaygın. Ancak bunlar bir şekilde örtbas ediliyor” ifadesini kullandı.

(ALİ UFUK ARİKAN-SOL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder