'Grover Furr bize özellikle Sovyetler Birliği’nin erken Stalin dönemine dair yapılan anlatımların gerçek yüzünü anlatıyor.'
Sosyalist mücadelenin tarihinde önemli figürlerinden birisi Troçki.
Bolşeviklerin önderliğindeki Ekim Devrimi'ne kattıklarıyla da, karşı devrimci bir pozisyona düşüşüyle de işçi sınıfının mücadele tarihinin bir parçası.
Yazılama Yayınevi, Troçki'nin karşı devrimci bir pozisyon aldığı dönemi, Sovyetler Birliği'ne karşı faaliyetlerini gösteren, bu süreçte de söylediği yalanlara odaklanan bir kitabı, Grover Furr’un ‘Troçki’nin Yalanları’ başlıklı kitabını Türkçe'ye kazandırdı.
Kitabın çevirmeni Ogün Eratalay'la kitabın içeriğine ve okurların ilk kez karşılaşacağı bazı başlıklara dair konuştuk.
Geçtiğimiz haftalarda ABD’li yazar Grover Furr’un ‘Troçki’nin Yalanları’ başlıklı kitabı Yazılama Yayınevi tarafından, sizin çevirinizle okurlarla buluşturuldu. Öncelikle neden bu kitabı çevirdiğinizi sorarak başlasak?
Çeviri eserlerde aslında işleyiş karşılıklı görüşmeler ve ortak kararlarla ilerliyor. Kendi örneğimden devam edeyim, gündemde olan veya ilgi alanımda olan bir eserin çevirilmesi için yayınevine önerebiliyorum. Benzer şekilde Yazılama Yayınevi'ndeki dostlarımız da gündemlerindeki eserlerin çevirisi için bizlerin görüşlerini isteyebiliyor. Bu kitabın çevirisi benim gündemime gelmeden önce kitabın varlığından haberdardım ancak okumamıştım. Eserin yayınlanmasıyla birlikte hem benim hem de Türkiye'deki okurlar için iyi bir adım atıldığını düşünüyorum.
Daha önce Furr’un iki ayrı kitabı daha Türkçe’ye yine Yazılama Yayınevi tarafından çevrilmişti. Yazara dair neler söylersiniz? Okurların biraz daha yakından tanıması için sorsak, nasıl bir tarihçiden/yazardan söz ediyoruz?
Grover Furr ilginç bir kişi. Öncelikle ABD’li ve saygın bir akademisyen. New Jersey eyaletindeki Montclair Devlet Üniversitesinde Orta Çağ Edebiyatı alanında uzman. Bilimsel araştırma yöntemlerine ve bilim felsefesine büyük önem veren bir akademisyen. Son dönemde ilgi duyduğu Sovyet tarihi konusundaki araştırmalarında da bu yanını ortaya koyuyor. Tekrarlana tekrarlana adeta bizlere zorla kabul ettirilen “gerçeklerin” aslında öyle olmadığını ortaya koyuyor. Bunu yaparken de çok basit şekilde ilerliyor. Tarafsız bir şekilde ilk elden kaynakları araştırıyor ve her bilgiyi teyit edene kadar sorguluyor. İyi de bir ekibi var, örneğin Sovyet arşivlerini birlikte araştırıp değerlendirdiği Rus çalışma arkadaşları, ABD’nin farklı kütüphane arşivlerinde çalışma yapabilen meslektaşları var. Bu anlamda başarılı bir ekip çalışması sonucunda vardığı sonuçlar bazıları için nefret uyandırıcı oluyor. Kendisi hakkında özellikle yurtdışındaki kaynaklarda yazılanlara baktığınızda ne kadar çok düşmanın olduğunu görürsünüz. Bu önemli çünkü “Batı” camiasının üzerine inşa edildiği temel ideolojik argümanları yerle bir ediyor. Hele hele bunu emperyalizmin merkezi konumundaki ABD’de yapabiliyor olması takdire şayan.
Kitabın girişinde yer alan çevirenin ön sözünde “kılı kırk yararcasına ortaya konulmuş bir eser”, “Sovyet tarihini yeniden yazıyor” gibi vurgular yer alıyor. Kitap hangi açılardan önemli sizce, okur Troçki konusunda hangi bilgilere ve belgelere ilk kez ulaşıyor?
Bu soruya cevap verirken kitabı henüz okumamış olanlara haksızlık etmemeye çalışacağım. Dolayısıyla sadece bir iki temel konuya değinip bırakacağım. Ancak burada haddimi aşma çekincemi de okurlarınıza iletmiş olayım. Ben yazarın görüşlerine katılsam da sadece kitabın çevirmeniyim. Dolayısıyla tarih alanına olan kişisel merakım dışında alanın uzmanlarının işine burnumu sokmak istemem. Bunları belirttikten sonra kişisel düşüncemi paylaşayım.
Özellikle Batı Avrupa ve ABD kamuoyu Sovyetler Birliği’ni 20. yüzyılın başlarında ağırlıklı olarak Troçki’nin yazdığı eserlerle tanıyor. Bu açıdan bakıldığında yanlı bir anlatım olduğu, tarihi olayların akışının çarpıtıldığı ve kişiliklerin karalandığı çok açık. Grover Furr bize özellikle Sovyetler Birliği’nin erken Stalin dönemine dair yapılan anlatımların gerçek yüzünü anlatıyor. Örnek vermek gerekirse sağ muhalefetin Sovyetler Birliği içinde çoğaltılmak üzere basıp yaydığı muhalefet bülteni bile görmek isteyenler için çok şey anlatıyor. Ayrıca Troçki’nin Stalin yönetimine karşı terör eylemlerine başvurmayı kategorik olarak reddettiğini söylemesi ve yazmasına rağmen gerçekte bunların doğrudan merkezinde olduğunun ifşası da bence önemli. Muhalefetin iktidara gelebilmek için emperyalist Almanya ve Japonya ile kurduğu bağlantılar ise korkunç…
Kitap adı üstünde, “yalanlardan” oluşuyor. “Stalin’in acı yemekleriyle” başlayan ve sonrası çok daha sert mücadelelere konu olacak başlıklarda dikkat çekici yalanların, birden çok kaynaktan teyit edilerek ortaya konulduğu vurgulanıyor. Burada dikkat çekici olan, söz konusu yalanların kaynağı olarak 'ünlü' iki Troçkistin de yer alması. Sanıyoruz bu tablo kitabı daha da ilgi çekici kılıyor. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
Yazar bu konuda da aslında bence iyi bir sınav veriyor. Dünya görüşünü gizlemeyen diğer yazarlara ön yargıyla yaklaşmıyor, yaptıkları analizlerden kullandıkları kaynaklara, bilerek veya bilmeyerek gündem dışında tuttukları başlıklara bakıyor. Bahsettiğiniz gibi bu konuda eser yazan pek çok isim var ve çoğu yanlı bir anlatım yapıyor. Ancak yalnız doğruları ve gerçekleri okurlarına aktarma peşinde olan namuslu yazarlar da var. Bunların içine düştükleri durum oldukça çelişkili. Ya doğruyu söyleyip çok değer verdikleri kişilerin gerçek yüzünün ortaya çıkmasına vesile olacaklar ya da sessiz kalacaklar ancak vicdanları rahat olmayacak.
Peki, kitapta yer alan bu tartışmalı konulara Troçkistlerden gelen yanıtlar var mı, kitap nasıl bir tartışmanın konusu oldu?
Yazar biraz önce de söylemeye çalıştığım şekilde hedef tahtasına konmuş durumda. Bunu sadece Troçkistler yapmıyor, genel anlamda Troçkizmi sahiplenen bir idelojik ortam mevcut, topyekün olarak yapılıyor bu saldırı. Sadece bu eser olarak bakmayalım konuya, Grover Furr eserlerinde o kadar konuya değiniyor ve yerleşik “şehir efsanelerini” çürütüyor ki! Çeşitli farklı eserlerinde Katyn Katliamını Nazilerin yaptığını, Moskova Mahkemeleri'nin gerçekten var olan bir komployu ortaya çıkarttığını, Hruşçov’un Stalin ve dönemine dair apaçık yalan söylediğini kanıtlıyor. Son dönemde adeta bir neo Nazi devletine dönüşen bugünkü Ukrayna’nın kuruluş felsefesini ve argümanlarını sorguluyor. Yaptığı analizlerin ne kadar doğru olduğunu tarafsız bakabilenler görecektir.Kitabın yarattığı tartışmaya geri dönelim. Elbette yalanlamalar, küfürler, tehditlerin dışında akademik olarak gelen eleştirilere yazar cevap veriyor. Ancak bunlar kitapta bahsedilen genel yönelimi değiştirecek önemde değil. Troçki, Troçkizm, Stalin ve Sovyetler Birliği düşmanlığı beğenelim beğenmeyelim bugün başka bir işe yarıyor egemenler için. Tarihten örnek isteyenlere sayısız örnek verilebilir ancak sanırım “İspanya İç Savaşında Komünistler” adlı kitapta yazar Juan Ambou Troçkizmin karşı-devrimci rolünü en iyi anlatanlardan.
Önsözde de belirtmeye çalıştığım gibi samimi olarak konuya dair bilgi edinmek ve bize öğretilen yalanların perdesini aralamak için zihinlerini açabilenler kitaptan çok şey öğrenecektir…(SOL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder