“Cesaretli bir insan olsaydım, Enes’ten önce bütün Türkiye beni duymuş olurdu.”
E-posta böyle bitiyordu. Telaşla telefona sarıldılar. Karşıdaki sesin bataklıktan çıkmak için bir ele ihtiyacı vardı. O eli uzattılar, kurtardılar.
Her gün cenaze kaldırır, gözyaşı döker, ağıt yakar olduk. Ya sonra?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel bu soruyu dert etti. İki hafta önce sosyal medyadan şu mesajı paylaştı: “Enes Kara gibi benzer ya da farklı sebeplerle cemaat/tarikat/vakıf yurtlarına mahkûm edilmiş, kendisini risk altında hisseden, umutsuzluğa kapılmış her bir kardeşime çağrımdır… Bana ulaşın, birlikte çare arayalım. Hallederiz!”
Özel’i aradım ve çağrısının nasıl karşılık bulduğunu sordum. Şunları söyledi:
“Bize ulaşanların 150’ye yakını cemaat yurtlarında ya da evlerinde kalanlardı. Telefonunu veren 120 arkadaşımızla görüştük. Kurtulmak istiyorlardı. Bazı ailelerden ‘Çocuğum yurtta kalıyor, yardım edin’ diyenler de vardı. Onların da çocuklarını aradık.”
Peki, ne yapmışlardı? Yazının girişinde aktardığım olayı anlattı. Heyecanlı bir şekilde devam etti Özgür Özel:
“Yaklaşık 40 arkadaşımızın sorununu çeşitli yöntemlerle çözdük. İstanbul’da, Ankara’da ve Mersin’de belediyelerimizin yurtlarına yerleşenler oldu. Ayrıca çok sayıda gönüllü başvurusu gerçekleşti. Onların başvurularını da çocuklarla eşleştiriyoruz şimdi. Biraz maddi katkı olursa eve çıkabileceğini söyleyenler olabiliyor… Onlara da burs takviyesi sağlıyoruz.”
İlk kez, diyor CHP’li Özel:
“İlk kez bir kapalı kutudan, Türkiye’nin dört bir yanından geldiği için birbirini destekleyen sağlıklı veri akışı var dışarıya doğru. Bir kişi söylese şüpheyle bakabilirsiniz belki… Ama örneğin, üç farklı şehirdeki aynı cemaatin yurdundan üç benzer şikâyet aldık. Verilen saatler, içeride tutulan zorunluluklar, hepsi birbirini tutuyor. Kamuoyu ile bunları paylaştığımızda, oralarda yaşananların kolay şeyler olmadığını herkes görecek. Çaresizlikten yararlanan ve ciddi baskı oluşturulan bir sistem var, onu ortaya çıkaracağız.”
Biliyoruz ki tarikatların pençesinde çırpınan çok Enes Kara var. Özgür Özel, o çocuklara yardım etmek isteyen çok da insan olduğunu vurguluyor. İşte onları buluşturacak bir dayanışma ağını kurumsallaştırmayı da hayal ediyor. Yönetiminde olduğu TÜLOV adlı vakfın bu derdin çözüm merkezi olmasını istiyor.
CHP’li Özel, kendisine ulaşanların yaşadıklarını yakın zamanda raporlaştıracak. “Tüyleriniz ürperecek” diyor.
***
YOK CANIM
Konuşma boyunca sürekli “Yok artık” diyordum. Nasıl demeyeyim?
Neymiş efendim, daha o başsavcının AYM üyesi olmasının perde arkasını bile yeterince bilmiyormuşuz. Onu yeterince anlamadan AKP’li yeni üyeyi analiz edemezmişiz.
Anlatın, diyorum… Nefes bile almadan başlıyor.
Rivayet odur ki Cumhurbaşkanı o başsavcıyı gizlice Saray’a çağırmış. “Seni Yargıtay üyesi yapacağım” demiş. Başsavcının gözü yüksekte, “Efendim uygun görürseniz ben Anayasa Mahkemesi üyesi olmak istiyorum” diye yanıt vermiş. Gelecek düşünülmüş, uygun görülmüş.
Kolay mı oraya çıkmak, merdiven gerek. Haliyle önce Yargıtay üyesi olmuş.
Ah işte, Anayasa Mahkemesi üyeliğine müracaat süresi de dolmak üzereymiş. Hemen dilekçe verilmiş, başvuruda bulunulmuş. Ama işte Yargıtay’da da infial yaratmış bu. Tepki tepki üstüne… Malum, Saray’ın her yerde kulağı var, elbette duymuş. Yargıtay Başkanı çağrılmış, başsavcının AYM üyesi olması konusundaki kararlılık iletilmiş.
Durun durun, bitmiyor…
Yargıtay Başkanı dönmüş, daire başkanlarını toplamış, “emir büyük yerden” konulu müzakereler başlamış. Daire başkanları kendi üyelerine de Cumhurbaşkanı’nın bu husustaki hassasiyetini aktarmış. Gelin görün ki istenilen netice tam da sağlanamamış. Bunun üzerine bazı adayların çekilmeleri istenmiş. Devreye bu kez Saray’ın İdari İşler Başkanı girmiş, böylece iddialı isimler teker teker adaylıktan çekilmiş.
Az daha unutuyordum. Şuna da “Yok artık!” dedim:
Koskoca Cumhurbaşkanı, o başsavcının daha yeni Yargıtay üyesi olduğu, AYM’ye layık daha kıdemli üyeler bulunduğu yönündeki karşı itirazlara şu cevabı verir mi:
“O arkadaşlar, çok layık oldukları için mi kendilerinin Yargıtay üyeliği yaptıklarını sanıyor?”
Yok canım, bunu da dememiştir!
Barış Pehlivan / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder