Araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu, bundan 29 yıl önce gericilerin, iktidarların güdümündeki mafyaların elbirliğiyle katledilmişti.
29 yıl önce, 24 Ocak 1993'te araştırmacı gazeteciliğin önemli ismi Uğur Mumcu, evinin önünde arabasına yerleştirilen bir bombayla katledildi.
Özellikle yolsuzluklara, hırsızlıklara ve gericiliğe karşı yazdıklarıyla tanınan Uğur Mumcu, ortaya çıkardığı bu ilişkiler nedeniyle hedefteydi.
Kendisinden iktidarlar da rahatsızdı, iktidarın güdümünde hareket eden gerici tarikat ve cemaatler de, yine iktidar güdümündeki mafyalar da.
Mumcu cinayeti sonrası göstermelik yargılamalar yapıldı, gerçek sorumlular için hiçbir ciddi adım atılmadı.
Uğur Mumcu cinayetinin sanıklarından Selahattin Eş, yandaş gazetelere yazar bile yapıldı göstere göstere.
Peker, Mehmet Ağar'ı işaret etti
Ülkücü mafya Sedat Peker, aradan geçen yıllardın ardından Mumcu'nun katledilmesine ilişkin açıklamada bulunarak, "Uğur Mumcu şehit ediliyor. Yanına ilk gelen kim? Katil en önce gelir Mehmet Ağar. Eşine diyor ki, 'Ben buradan bir tuğla çekersem devlet aşağı iner.' Bu meşhur sözdür. Devletin içinde yaşayanlar bunu bilirler. Uğur Mumcu, temiz adam, saf adam, tek başına bir adam" diyordu.
Bu sözlerin ardından konuya dair tek bir inceleme ve soruşturma dahi yapılmadı, Ağar'dan ifade dahi alınmadı.
Peker'in bu sözleri sonrası Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, "Güldal Mumcu, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Çekin tuğlaları yıkılsın, duvar altında kim kalırsa kalsın" dedi ama bu çağrı da yanıtsız kaldı.
Davada neler oldu?
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) 2005 yılında verilen bir kararı hatırlatarak dava sürecine dair şu özeti geçiyordu:
28.07.2005 günlü duruşma karar duruşmasıydı;
Bu duruşmada; Savcı esas hakkındaki mütalaasını tekrarladığını belirtti. Müdahil yan olarak diyeceklerimiz soruldu.
Savcılık mütalaasına katıldığımızı belirterek
“Müvekkillerin yakını Uğur MUMCU ile Muammer AKSOY, Bahriye ÜÇOK ve Ahmet Taner KIŞLALI’nın öldürülmelerini organize eden güçler de ortaya çıkarılıp yargılanmadıkça dosyanın mütevekkiller yönünden kapanmayacağını, kamu vicdanının da tatmin olmayacağını” söyledik. Sanıkların son sözlerini alan mahkeme heyeti, sanıklardan; 1-Firari sanık Oğuz Demir’in dosyasının ayrılmasına; 2-Ferhat Özmen’in (eski ) TCK 146/1 den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verip hiçbir indirim uygulanmadı, 3-Hasan KILIÇ VE Mehmet Ali Tekin’i “ silahlı çetenin özel görevli yöneticisi” suçundan (yeni) TCK 314/1 maddesi gereği on’ar yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını karar verip, yasal artırım ve lehe olan indirimleri uygulayıp 12 şer yıl 6 şar ay hapis cezasına mahkum ettikten sonra 4959 sayılı (pişmanlık-topluma kazandırma) yasanın 4/C-2 maddesini uygulayarak neticeden 6 şar yıl 3 er ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verip tutukluluk hallerini kaldırdı. 4- Mehmet ŞAHİN, Fatin AYDIN, Muzaffer DAĞDEVİREN ve Abdülhamit ÇELİK’i “silahlı çetenin üyesi olmak” suçundan yeni TCK 314/2 maddesi gereği beşer yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verip yasal artırım ve lehe indirim gerektiren maddeleri uyguladıktan sonra verilen yedi’şer yıl altı’şar ay hapis cezasına 4959 sayılı yasanın 4/C-2 maddesini uygulayarak üç’er yıl bir’er ay onbeş’er gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5-Yusuf KARAKUŞ’un 314/2 maddesi gereği cezalandırılıp yasal artırım ve indirim nedenlerini uyguladıktan sonra 4959 sayılı yasanın 4/C-2 maddesinden de yararlandırılarak neticeden üç yıl dokuz ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca daha önce almış olduğu 30 yıllık hapis cezasından şartla tahliye edildiği için, hüküm kesinleştiğinde, şartla tahliye kararının geri alınmasına, 6-Ekrem BAYTAP’ı (İstanbul’dan görevsizlikle gelen dosya sanığı) “silahlı çetenin özel görevli yöneticisi” suçundan 314/1 maddesi gereği 12 yıl hapis cezasına mahkum edip yasal artırım ve indirim uyguladıktan sonra pişmanlık yasasından yararlandırılmaksızın neticeden onbeş yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, yattığı süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi. Verilen bu karar kararın açıklanmasından sonra aynı gün tarafımızdan "usul ve yasaya aykırı" olduğu gerekçesi ile temyiz edildi. Davanın temyiz incelemesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesince yapıldı. Bu kez dava dosyası 2006/ 1554 E.sayılı dosya numarasını aldı. Anılan daire 2006/6101 K.sayılı kararı ile temyiz incelemesi sonucu, sanıklardan;
Ferhat ÖZMEN hakkında verilen hükmün onanmasına,
Ekrem BAYTAP yönünden eksik inceleme nedeniyle,
Yusuf KARAKUŞ ve Fatih AYDIN yönünden ek savunma hakkı verilmediği nedeniyle,
Abdulhamit ÇELİK’in talebi olmadığı halde 4959 sayılı yasadan yararlandırıldığı;
Mehmet Ali TEKİN, Hasan KILIÇ, Yusuf KARAKUŞ , Mehmet ŞAHİN, Fatih AYDIN ve Muzaffer DAĞDEVİREN’in örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde bilgi vermek suretiyle örgütün dağılmasına veya meydana çıkartılmasına yardım ettiklerine yada bilgi ve destek vererek, yahut bizzat çaba göstererek örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olduklarına dair yeterli delil bulunmadığı halde (pişmanlık yasasından) yararlandırıldıkları, 5237 sayılı TCK 58.maddesinin uygulanması gerektiği, gerekçeleri ile yerel mahkeme kararını bozmuştur. Kararın Ferhan ÖZMEN yönünden onanmış olması davada müdahillik sıfatımızı sona erdirmiştir. Bu nedenle bozmadan sonraki aşamalarda davayı ancak dosya üzeri takip etmemiz söz konusudur.
Birkaç söz:
2000 yılında 2000/102 E.sayılı Umut Operasyonu Davası adı ile açılan bu dava, çeşitli aşamalardan geçirilerek 08.11.2006 günü Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nin 2006/1554 E.2006/6101 K.sayılı kararıyla onandı. Olayın faili olarak bu davada yargılanan Necdet Yüksel yönünden daha önce kesinleşen karar, son kararın onanmasıyla, Ferhat Özmen yönünden de kesinleşti.
Görünüşte biten dava, Kalpaksız Kuvva’i Milliyeci Uğur MUMCU’nun yakınları yönünden bitmemiştir.
Davanın değişik aşamalarında söylediğimiz gibi, hala bulunamayan Oğuz DEMİR, yargılanan Ferhat Özmen, Necdet Yüksel ve diğer faillerin cezalandırılması, dosyanın kapandığı anlamına gelmemelidir.
Topluma olayın faili olarak sunulanlar değil, olayın arkasındaki gerçek failler ortaya çıkarılıncaya kadar bu dosya kapanmayacaktır. Kapanmamalıdır.
Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü 24 Ocak 1993'ten bu yana 12 Hükümet, 14 İçişleri bakanı, 12 Adalet Bakanı, 4 DGM savcısının (şu an özel görevli mahkeme savcısı görevde) değiştiği ülkemizde, ne yazık ki, Uğur Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla hâlâ aydınlatılamamıştır.
Mahkemenin verdiği karar onansa bile, cinayete azmettirenler ortaya çıkmadığı sürece, dosya bizim açımızdan kapanmış sayılmayacaktır.
Uğur Mumcu kimdir?
22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de doğan Mumcu, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bir süre Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde asistanlık yapan Mumcu’nun yazı serüveni öğrencilik yıllarında başladı.
İlk yazıları, Doğan Avcıoğlu yönetimindeki Yön dergisinde yayınlanmaya başlayan Mumcu, 12 Mart döneminde yazısında kullandığı ‘ordu uyanık olmalı’ sözlerinden ötürü ‘orduya hakaret etmek’, ‘sosyal bir sınıfın öteki sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak’ suçunu işlediği gerekçesi ile gözaltına alındı. Yedi yıl hapse mahkum edilen Mumcu, kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine serbest bırakıldı.
1962’den itibaren, Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, Ortam, Yeni Ortam ve başka dergilerde yayınlanan Mumcu, 1968 – 70 arasında Akşam, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine de çeşitli konularda inceleme yazıları yazdı.
İlk köşe yazıları 1974 yılından itibaren Yeni Ortam Dergisi’nde yayınlanan Mumcu, 1975’te Cumhuriyet Gazetesi’ne geçti. ‘Gözlem’ adlı köşesinden aralıksız 1991’e kadar yazılar yazdı ve 6 Kasım 1991’de İlhan Selçuk ve 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. 1 Şubat – 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi’nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yönetim değişikliğinin ardından 7 Mayıs 1992’de geri döndü.
Uğur Mumcu’nun‘Ağca Dosyası’, ‘Papa-Mafya-Ağca’, ‘Sakıncalı Piyade’, ‘Suçlular ve Güçlüler’, ‘Kürt İslam Ayaklanması’ ve ‘Kürt Dosyası’ gibi çeşitli konularda yayınlanmış 25 kitabı bulunuyor.
SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder