17 Ocak 2022 Pazartesi

Uçan şeyhlerin dolapları - Timur Soykan / BİRGÜN

 


Türkiye, Enes Kara’nın cemaat evinde soldurulan yaşamını konuşurken gençlere hayatı zindan edecek tarikatlar sokak sokak yayılıyor. Irak ve Suriye merkezli tarikatlar laikliğin yok edildiği ülkede uyduruk kerametlerle at koştururken Enes için sokağa dökülen gençler yerlerde sürükleniyor.

Siyasal İslam, Türkiye’de laikliği parçalarken Ortadoğu’nun şeyhleri ellerini ovuşturuyordu. AKP iktidarın tarikatlara sağladığı imtiyazlar ve dokunulmazlık onlara da eşsiz fırsatlar sundu. Irak ve Suriye merkezli tarikatların önüne turkuaz halı serildi.

O kadar hızlı yayılıyor ki; Türkiye merkezli tarikatlar bile mürit kaynaklarının tüketilmesinden rahatsız.

GUANTANAMO’DAN UÇARAK KAÇMIŞ

İşte bir örnek:

Henüz 40’lı yaşlardaki Irak Musul doğumlu şeyh, ‘Accan el Hadid El Hüseyni Er-Rifai’ adını almış. Kendisine verdiği kısa isim; ‘El Hüseyni’ yani ‘Hz. Hüseyin’in soyundan gelen’. Hem babasının hem de annesinin peygamber soyundan geldiğini iddia ediyor, müritleri ona ‘Seyyid Efendi Hazretleri’ diye hitap ediyor. Şanlıurfa’daki Hadid Aşireti’nin kapısını böyle açıyor. Hangi aşiret peygamber soyundan geldiği bir hikâyeyi geri çevirir.

    Kendine ‘Accan el Hadid El Hüseyni Er-Rifai’ adını takan Iraklı şeyh, bir dönem Şanlıurfa’da geniş ilişki ağı yaratmıştı. Bir aşirete dahil olmuştu. ABD’nin peşinde olduğuna dair yalanlar söylediği öne sürülüyor.

Iraklı şeyhin Facebook sayfasındaki biyografide atış serbest. Dedesi babası şeyh. 14 yaşında büyük alimlerden ders alıyor. Babası ölünce Rifai Tarikatı’nın şeyhi oluyor. 21 tarikattan icazet almış, 22 ülkede şeriat üzerine doktora, master yapmış. Hayatının anlatıldığı YouTube videosuna göre; nasıl oluyorsa ‘Fahri doktora bile yapmış.’ Doktora konusu merak konusu.

İnternette yazılmayan kulaktan kulağa üfürülen hikâye ise daha eğlenceli. Meğer Iraklı şeyh, ABD’nin Guantanamo Kampı’ndan uçarak kaçmış. Şeyh uçuyor yani… Müride bile gerek yok.

Şeyhi, Sakarya’nın devlet protokolü dergâhında ziyaret etmişti.


Türkiye’nin gündemine ise Sakarya’da devlet protokolü tarafından ağırlanmasıyla geldi. Sakarya Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş, Sakarya Müftüsü Hasan Başiş ve Sakarya Gençlik ve Spor İl Müdürü Arif Özsoy ile poz verirken sarık ve cübbesi içinde çok mesuttu. Hatta yetmedi aynı heyet İstanbul’daki dergâhına iade-i ziyarette bulundu.

Uç şeyh uç…

Ama devlet desteği bu fotoğraflarda görünenden daha büyük.

Şanlıurfa’da camisi de olan büyük külliyesinin inşaatı 2014’te başladı. Bugün Darüsselam Külliyesi’nde yüzlerce çocuk kafalarında sarık, omuzlarında cübbe ile kursa katılıyor.

Şeyh, Şanlıurfa Haliliye’de dev bir külliye inşa ettirdi.


İstanbul’daki Darüsselam Külliyesi ise Arnavutköy’de. Facebook adresindeki sloganı ‘Ehlibeyt’in kalesi.’ Yani; ‘peygamber soyundan gelenlerin kalesi.’ ‘Uçan şeyh’, Ehlibeyt şeceresini onaylama yetkisini de almış. Listenin başına kendini yazdıktan sonra gerisi kolay olmuş.

Şeyh, İstanbul Arnavutköy’deki külliyesinde kütüphane yaptırarak alim rolünü inandırıcı kılıyor.

‘SÜREKLİ EVLENİYOR’

Şeyh bu kadar yüksekten uçunca ‘tarikat sektörü’nde rahatsızlık yaratıyor. Cübbeli Ahmet onun hikâyesini nisan ayında İsmail Saymaz’a çok farklı anlatmıştı:

“15 yıl önce Musul’dan geldi. ‘Geçimim yok’ dedi. Aylık bir şeyler gönderdim… Zaman geçti, şeyhliğini ilan etti. Müritler, tekkeler, dergâhlar… Bir dolu Türk ile evlendi… Vatandaşlık da almış. Baktım kendisine ‘Hüseyni’ diyor. Kadının biri diyor ki; ‘Arabada şahit yok nikâh yaptı’. Kaç karısı var, belli değil. Ben de ‘iş çığırından’ çıktı diye cemaati uyardım.”

Şanlıurfa yerel medyasında bu kişinin ‘ABD beni kırmızı bültenle arıyor’ diyerek insanları dolandırdığı ve Hadidi Aşireti’nden kovulduğu yönünde haberler yer aldı.

Bugünlerde ‘uçan şeyh’, ‘Cübbeli Ahmet’in Tabutunun Son Çivisi’ başlığıyla videolar yayınlayarak karşı saldırıya geçiyor.

SURİYELİ ŞEYHİN KERAMETLERİ

Türkiye’de yüksekten uçan bir başka şeyh ise Ubeydullah Hüseyni. Kadiri tarikatının şeyhi olduğu iddiasında. 1944’te Suriye’deki Amuda’da doğmuş. Kendi vakfının internet sitesindeki hayat hikâyesinde ne alakaysa “Ömründe hiç soğan ve sarımsak yemedi” yazıyor. Babasının onu 12 yaşında evlendirdiği anlatılıyor. O da ‘Peygamber torunuyum’ diyerek 34 kuşak silsile yazdırmış internet sitesine. Halvetleri yani inzivaya çekildiği dönemleri de ballandıra ballandıra anlatılıyor. Bu hikâyelerde “40 günlük halvette sadece 10 tane hurma yedi” deniliyor.

Ubeydullah Hüseyni’nin uyduruk kehanetine göre; önce “Ben Hz. İsa 

mıyım?” diye kızıyor sonra İsa’nın mucizesine imza atıyor.


Biyografisindeki uyduruk kerametlerinden bazıları şöyle:

- Bir sohbet sırasında kerametini göstermesini istemişler. Şeyh bunu kabul etmemiş ama bir müridi avucuna sigara tütünü koymuş. Şeyhin tütünü ovuşturduktan sonra açtığı avucunda badem varmış. Bu bademi halifesine ve 20 müridine yedirmiş.

Şeyh Ubeydullah 4 saat süren zikirden çıkmış. Bir hasta için şifa ayetlerinin yazılı olduğu kağıt istemişler. Şeyh kağıdı çıkardığında etrafındakiler hayrete düşmüş. Kağıdın hiç buruşmadığını, dümdüz olduğunu görmüşler. Şeyh bu kağıdı kerametle gaipten getirmiş.

- Amuda’da şeyhe doğuştan gözleri görmeyen 40 yaşında bir adam getirmişler. Şeyh sinirlenerek ‘Ben Hazreti İsa mıyım, niye bana getiriyorsunuz’ demiş. Sonra birden şeyhe cezbe hali gelmiş ve elini kör adamın gözlerinin üzerine koyarak Abdülkadir Geylani’nin beytini okuyup ‘Allah’ diye bağırmış. Kör adam görmeye başlamış. Ardından zılgıtlar, çığlıklar…

Uydurma kerametleriyle mürit toplayan Şeyh Ubeydullah’ın bir vakfı var ve etkinlikler düzenliyor.


Şeyh Ubeydullah’ın özelliği herkese halifelik dağıtması. Bu sayede çok hızlı örgütleniyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki halifeleri sosyal medyaya koydukları fotoğrafların altına hangi bölgenin halifesi olduklarını yazıyor. Bazıları halifelikten alınınca sosyal medya karışıyor.

BİR AYAĞI SURİYE’DE BİR AYAĞI TÜRKİYE’DE

    Haznevi Tarikatı'nın Suriye’den gelen müritleri Gaziantep’te devasa bir külliye inşa etti.

Dış kaynaklı tarikatlar arasında en büyük ve en örgütlü olan Hazneviler. Gaziantep’te Suriye’den gelen yüzlerce müridin inşa ettiği devasa külliye tartışma yaratmıştı. Merkezleri Suriye Haseke’ye bağlı Tel İrfan’daki külliyeleri.

Tarikatın şeyhi Muhammed Haznevi 2005’te Medine’de geçirdiği trafik kazasında eşi, oğlu ve kızıyla hayatını kaybetti. Yerine oğlu Muhammed Muta Haznevi geçti. Babadan oğula geçen iktidarda yeni şeyhin torpilini örtmek için kutsallığına dair hikâyeler uydurulur. Baba şeyhin, Muhammed Muta Haznevi’nin başına sarığı bağlarken düzdüğü methiyeler efsane olarak müritlere tekrarlatılıyor.


Muhammed Muta Haznevi, babası öldükten sonra şeyh oldu. Şeyhlik çoğunlukla babadan oğula geçer. Dünya malı 

ailede kalır.

Hatırlarsınız; Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, bir etkinlikte Muhammed Muta Haznevi’nin elini öpmek istediği anların görüntüleri çıkmıştı. Gül o dönem milletvekili olmadığını açıklamıştı.

İnternet sitesinde dünya malında gözü olmayan bir tarikat imajı özenle çizilirken gerçek hayatta kaçak inşaatlar, bedava çalıştırılan müritler, ticari işletmeler, sürekli güçlenen bir örgütlenme var. Gaziantep’in yanı sıra Adana’da çok etkililer. Adana Haznevi Cami onlara ait. Dergah kurdukları mahallelere Suriyeli ve Türkiye’den müritlerini yerleştirip tarikat kurallarında yaşamı oluşturuyorlar.

İthal ya da yerli, tarikatlar ve uyduruk hikâyeleri yazmakla bitmez. Keşke komik saçmalıklardan ibaret olsalar.

Ama değil.

Tarikatların en temel kuralı; şeyhin Allah katına yükseltilmesi, müritlerin ise sorgusuz sualsiz teslim olmasıdır. Mürit, mürşit arasındaki bu uçurum dipsiz bir istismar bataklığıdır. Bu tarikatların varoluşundaki kaçınılmaz gerçektir. Dindar ve kindar nesil planlarında kapana kıstırılır çocuklar, gençler. Cennet vaatli sınırsız sömürü ve istismar aygıtları inanç özgürlüğü perdesi arkasında saklanamaz.

Timur Soykan / BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder