Nasıl yani, otokratın da iyisi mi olurmuş? Egemenlerin işine yarıyorsa otokratın da diktatörün de, despotun da iyisi oluyormuş! Yaşayarak görüyoruz. Şaşırtıcı değil. Buradaki temel kriter “kullanışlı” olup olmadıkları, işe yarayıp yaramadıkları. Yakın tarihte bunun pek çok örneği var. Suharto’lardan, Marcos’lara, Somoza’lardan, Pinochet’lere, Stroessner'lerden Duterte ve Iván Duque’lere gelenek değişmez…
Ukrayna işgali de bu durumun turnusolü oldu. Cepheye asker (ülke) toplayan Batı ittifakı, gönüllülerin yanında zorunluluktan “problemli” isimleri de sarılmaya başladı. Haliyle savaş ABD’nin yanında en çok da otokrat, totaliter liderlere yaradı.
Geçen hafta Ankara’ya gelen Alman Şansölye Olaf Scholz’un ziyaretini yorumlayan Frankfurter Rundschau gazetesinin “Gute und schlechte Autokraten-İyi ve kötü otokratlar” tespiti Batı’nın bu “ikiyüzlü” politikasına da ayna tutuyordu.
Şimdilerde Batılı başkentlerden Varşova, Budapeşte ve Ankara’ya yapılan sonu gelmeyen seferler, ziyaretlerdeki övgüler, rafa kaldırılan, halının altına süpürülen eleştiriler "iyi otokrat" mevhumunun yeniden tedavüle sokulduğunun işareti. İktidar cenahında ve yandaşlardan gelen "Rusya-Ukrayna krizi Brüksel'i Ankara'ya yanaştırdı" söylemleri bu durumun sağlaması bir anlamda. Avrupa Parlamentosu tarafından katılım müzakerelerinin askıya alınmasıyla birlikte kopma noktasına gelen Türkiye-AB ilişkileri yeniden ısınmaya başladı. Dört yıl aradan sonra Brüksel'de yapılan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nda karşılıklı olarak sarfedilen "Ukrayna hepimiz için uyarı, birbirimize ihtiyacımız var" sözleri gelinen noktayı gösteriyor.
KIYMETE BİNEN KÖTÜLER
“Ukrayna’daki savaş dünyayı birbirine yaklaştırıyor mu?” sorusuyla başlayan Augsburger Allgemeine’den Christian Grimm de bu mevzuya odaklanıyor. Buradaki dünya elbette ki, Garp Cephesi yani Batı ittifakı. Grimm, sert eleştirilere maruz kalan Orbán, Kaczynski ve Erdoğan gibi liderlerin Ukrayna’yı destekledikleri için nasıl yeniden “kıymete bindiklerini” kaleme alırken şöyle diyor: “Putin işgal emrini vermeden önce Viktor Orbán ve Jaroslaw Kaczynski Avrupa Birliği’nin kötü adamlarıydı. Recep Tayyip Erdoğan, bu devletler kulübüne katılma ihtimali olan bir kötü adamdı. Ancak Ukrayna üzerindeki savaş birdenbire bu üç politikacıyı da parlattı. Şimdi Macaristan Başbakanı Orbán, kendisine Rus bombalarından kaçan tüm Ukraynalıları kabul etmek istiyor. Aynısı, Polonya siyasetinin gizli aktörlerinden Kaczynski için de geçerli. Erdoğan da Rus donanması için boğazları kapatıyor. NATO üyeleri olarak, üç ülke de Putin’e karşı ittifakın müttefikleridir.”
Batılı liderlerin Ankara’ya çıkarma yapması, Macar ve Polonya yönetimlerinden övgüyle bahsedilmesi, geçmiş eleştirilerin halının altına süpürülmesi hepsi tabloyu netleştiriyor.
Rusya’nın işgali şimdiden mevcut küresel jeopolitik dengeleri sarsmaya başladı. Çökmeye yüz tutan Avrupa Birliği, ABD’nin arkasında hizalanırken merkez-çevre ilişkileri de yeninden dizayn ediliyor. Çevre ülkelerle -Polonya, Macaristan ve Türkiye- olan karmaşık ilişkilerde bu durum somut biçimde görülüyor.
Avrupa’nın yaptırım üstüne yaptırım uyguladığı Orban ve Kaczynski ile iplerin koparıldığı Erdoğan Rusya’nın hamlesi sonrası önemli avantajlar elde etti. Nasılsa olağanüstü günlerden geçiliyor, “demokratik değerler” daha az hale gelebilir. Yaklaşım bu!
DEĞİŞEN DENGELER
1) Çok kutuplu dünyaya doğru: Garp cephesi içinde yarılma işaretleri veren Ukrayna savaşı yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Putin’in işaretini bundan 15 yıl önce, 2007’deki Münih Güvenlik Konferansı’nda, verdiği “çok kutuplu” dünyanın fiili adımı atılmış oldu. İki kapitalist merkezin çatışmasının askeri, ekonomik, politik ve de toplumsal sonuçları yakın zamanda görülecektir. Lavrov’un ifadesiyle “ABD’nin kasabanın şerifi” olduğu tek kutuplu dünyanın sonuna gelindi.
2) Yeni hegemonik aktörler: Siyasi tarih de göstermiştir ki çağları başlatan savaşlar olmuştur. Her yüzyılda bir yeni aktörler boy vermiştir. ABD artık eskisi gibi tek başına hegemonya kurabilecek durumda değil.
3) ABD-AB ayrışması: Washington yönetimi Rusya karşıtlığı üzerinden tüm Batı’yı arkasına dizse de ABD ile Avrupa arasında ciddi sorunlar var. Ukrayna savaşı bu sorunları bir süreliğine olsa da gizleyecek Atlantik güçleri arasında da çıkar çatışması söz konusu.
4) Paylaşım rekabeti: Rusya Ulusal Diplomasi Akademisi’nden Prof. Dr. Oleg İvanov’un dün BirGün’de çıkan söyleşisinde de belirttiği üzere dünya geçen yüzyıldan da karmaşık olacak. Hegemonya, paylaşım, nüfuz çatışmasının yol açtığı krizler birbirini takip edecek.
İbrahim Varlı / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder