İlk kitabım “Artizler Kahvesi”nin arka kapağında şunları yazmıştım: “Genellikle annem ve babaannemle izlediğim filmlerde Ömercik’in, Ayşecik’in dramlarına birlikte ağlardık. İşte, çocukluğumun o Fruko gazozlu yazlık sinemalarında izlediğim filmlerden, unutulması olanaksız yüzler anımsıyorum: Bahçıvan, uşak, manav. Sami Hazinses, Önder Somer, Kazım Kartal, Süheyl Eğriboz... Acı çeken, horlanan, hayat karşısında acemi ve komik kalan insanlar. Yeşilçam’a yıllarını vermiş, çoğu karşılığını alamamış, unutulmuş, ‘değeri bilinmemiş’ sinema emekçileri.”
Orada yazmadığım ama hiç unutamadığım bahçıvan ve uşak dışında bir de köşklerin, zengin evlerinin güleç yüzlü, sevimli, neşeli tonton aşçısı Necdet Tosun vardı. Oynadığı rollerle, canlandırdığı karakterlerle sinemamızın unutulmazları arasına girmiş, adını sinema tarihine yazdırmıştı Necdet Tosun. Sami Hazinses, Necdet Tosun ve Cevat Kurtuluş saflıklarıyla, sevimli ve komik oluşlarıyla ayrı bir yer edinmişlerdi büyükler kadar, biz küçük izleyicilerde de. Birçok yan rol oyuncusu gibi film artistinden çok mahalle komşularımız gibiydiler.
TOSUN AİLESİ
Necdet Tosun’un hikayesi 3 Ağustos 1926’da Burhaniye’de başlar. Lokantacılık, leblebicilik, terzilik gibi işler yapan Necdet Tosun, terzide çalışırken fiziği ve sevimliliğiyle çekim için Burhaniye’ye gelen bir film ekibinin dikkatini çeker. Filmlerde oynaması için davet üzerine İstanbul’a gelen Necdet Tosun’un sinema hayatı da başlar. Daha ikinci, üçüncü filminde adı, görüntüsü jeneriklere, afişlere girer.
Nevzat Pesen’in yönettiği 1958 yapımı “Kızımın Başına Gelenler” filminde Aşçıbaşı Hamdi rolü verilir Necdet Tosun’a ve böylece mutfağın, aşçı rollerinin yolu açılır. Sonrasında, polis, kasap, şerbetçi, meyhaneci, garson, ağa, şoför, kahveci gibi rollerin dışında birçok filmde sevimli aşçı rollerinde oynar Necdet Tosun. Sadece 1960-65 arası 150 civarında filmde yer alan Necdet Tosun o yıllarda “Bir Yaz Yağmuru”, “Ayşecik Yavru Melek”, “Küçük Hanımın Şoförü”, “Bir Çiçek Üç Böcek”, “Bulunmaz Uşak”, “Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri”, “Tığ Gibi Delikanlı”, “Kırk Küçük Anne”, “Şoförün Kızı”, “Zennube” filmlerinde aşçı ya da aşçıbaşı olarak çıkar izleyicinin karşısına.
Kimi zaman komik, kimi zaman tatlı sert, çoğu zaman da sevimli, tonton, güleç yüzlü halleriyle en küçük izleyiciden en yaşlısına kadar hep çok sevilen, 1956-1975 yılları arasında 272 filmde yer alan Necdet Tosun Nuri Ergün’ün yönettiği 1973 yapımı “Tosun ile Yosun” filmiyle başrole de çıkar. Filmde Yosun’u canlandıran rol arkadaşı Muzaffer Demir’dir.
1960 yılında Sevim Hanım’la evlenen Necdet Tosun’un kendisi, babası ve soyadları gibi iki gürbüz, tosun çocukları Erdal’la Gürdal dünyaya gelir. Erdal ve Gürdal da babaları gibi ünlenen, çok sevilen ve iz bırakan oyuncular olurlar.
Necdet Tosun iş için gittiği Almanya’da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanır. İstanbul’a getirilerek Haydarpaşa’da bir hastaneye yatırılan Necdet Tosun 13 günlük tedavisinde hayata tutunamaz. 10 Mayıs 1975’te henüz 49 yaşındayken, daha oynayacağı çok film varken aramızdan ayrılır.
ERDAL TOSUN
Anne Sevim Hanım kız çocuk isterken gürbüz bir erkek çocuk olarak doğan Erdal Tosun babasını çok sevindirir, mutlu eder. 9 Nisan 1963’de doğan Erdal babasının gözdesi olur bebekliğinde. Necdet Tosun her gece odasına gidip öpüyor, seviyordur.
1980 yılında lisesinden mezun olan Erdal Tosun, 1982 yılında Atıf Yılmaz’ın teklifiyle “Mine” filminde oynayarak sinema oyunculuğuna başlar. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarından mezun olduktan sonra Uğur Yücel’le birlikte Özel Tiyatro’yu kurarlar. Antalya Devlet Tiyatrosu kadrosunda yer alır, Murathan Mungan’ın “Mezopotamya Üçlemesi” adlı oyununda oynar. Devlet Tiyatrolarından ayrıldıktan sonra BKM oyuncuları arasına katılan Erdal Tosun, “Bir Demet Tiyatro”da canlandırdığı Eyvah Necdet, Spartaküs Vedat ve İri Hikmet rollerindeki başarı ve sempatisiyle büyük beğeni kazanır.
Kısacık hayatına 40 sinema filmi, 13 uzun soluklu televizyon dizisi sığdıran Erdal Tosun “Rina” adlı filmde canlandırdığı ‘Memo’ karakteriyle söylediği “Hüzünlü değilim, mizacım böyle (…) Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa, hayallerimizi satmadık ya” repliğiyle belleklerimizde unutulmaz bir iz bırakır.
Erken ölüm ve trafik kazası Tosun ailesinin “yazgısı gibi” Erdal Tosun da geçirdiği bir trafik kazasıyla aramızdan ayrılır. Böbrek hastası olan ve diyalize giderken 30 Kasım 2016 tarihinde, Büyükdere Caddesi Jandarma Komutanlığı kavşağında geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren Erdal Tosun Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilir.
GÜRDAL TOSUN
14 Mart 1967 tarihinde ikinci oğlu Gürdal doğar. O da babası, abisi gibi gürbüz, soyadı gibi tosun olur. Mutluluğunu sık sık çocuklarıyla oyunlar oynarken fotoğraflar çektirerek görüntüler Necdet Tosun. Babası ve ağabeyi gibi oyuncu olmaya karar veren Gürdal Tosun üç yıl arka arkaya konservatuvar sınavlarına girer fakat aşırı kilosu nedeniyle okula kabul edilmez. Levent Kırca Tiyatrosunda gişede bilet satmaya başlayan Gürdal Tosun azimlidir, hızla kilo vererek sonunda konservatuvara girmeyi başarır. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Bölümünü 1990 yılında bitirdikten sonra, Devlet Tiyatroları, İstanbul Şehir Tiyatroları, Bakırköy Belediye Tiyatrosu gibi tiyatrolarda görev yapar
Ağabeyi gibi BKM kadrosuna katılan Gürdal Tosun canlandırdığı Laz Bakkal’ın çırağı ‘Tombalak’ karakteriyle büyük beğeni kazanır. Çok sempatik ve sevimlidir. 5 yaşındayken babasıyla aynı filmde çocuk oyuncu olarak yer alan Gürdal Tosun, bazı filmlerde seslendirme de yapar. “Bir Demet Tiyatro” dışında Yılmaz Erdoğan-Demet Akbağ’ın “Otogargara”, “Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?” oyunlarında yer alır.
Ağabeyi gibi böbrek hastası olan, böbrek yetmezliği yaşayan sempatik oyuncu, 22 Ağustos 2000’de hastaneye yatırılarak, tedavi altına alınır. Nakledilecek böbrek bekleyen Gürdal Tosun, 30 Ağustos 2000 tarihinde gece saatlerinde fenalaştığında tüm tıbbi müdahalelere rağmen kurtarılamaz. Zincirlikuyu Mezarlığında babasının yanına defnedilir.
Mesut Kara / Evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder