'Polesi’nin Tayvan’ı ziyareti ve Çin’in verdiği şiddetli tepki dünya emekçi halklarını bir uçurumun kıyısına bıraktı. Şimdilik bir savaşa dönüşmedi gerilim ama saatli bomba gibi çalışıyor bir yandan.'
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Polesi’nin Tayvan’ı ziyareti ve Çin’in verdiği şiddetli tepki, ABD savaş makinesinin bölgeye yaptığı yığınak dünya emekçi halklarını bir uçurumun kıyısına bıraktı. Şimdilik bir savaşa dönüşmedi gerilim ama saatli bomba gibi çalışıyor bir yandan.
28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliahttı Ferdinand Saraybosna’da suikasta uğradığında dünyada çoktan bir emperyalist paylaşım savaşının zembereği kurulmuştu. Kısa bir süre içinde bütün devletlerin egemen sınıfları birbirlerine savaş ilan ettiler.
Eğer Tayvan’da gerginlik bir ölçüde tutulmasaydı şimdi bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik ve hepimizin yaşamı büyük bir karanlığın gölgesi altında kalmıştı. Bütün ulusların emekçi halkları olarak böyle bir akıldışılığı hak ediyor muyuz?
Ama madem biraz zaman kazandık, Çin-Tayvan sürecinin türevi olan diğer akıldışılıklara göz atalım bugün. Başka bir deyiş ile piyasanın görünmez elinin düzenleyiciliği denilen kepazeliğe.
Aşağıdaki grafiğe göz atabilirsiniz, ülke bazındaki toplam teknoloji tekellerinin dünya çip üretimine yüzde olarak katkısı görülüyor. Fark edildiği gibi 23 milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Tayvan’da dünya çip üretiminin büyük çoğunluğu gerçekleşiyor ve Tayvan bunun küçük bir kısmını bile tüketemeyeceği için bütün dünyaya buradan dağılıyor.
Grafik: Grafikte dünya çip üretiminde farklı ülke şirketlerinin yüzde olarak katkısı görülüyor. Sadece Tayvan’daki tekellerin dünyadaki bütün çip üretiminin yüzde 60’ından fazlasını sağladığı izleniyor.Çip üretimi sosyalizm için üretimin otomatik hale gelmesi, emeğin özgürleşmesi, planlamanın kolaylaşması anlamına geliyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılda yükselmesine beklediğimiz sosyalizm dalgasının üretici güçler olarak nesnel dayanaklarından birini oluşturuyor.
Kapitalizmde ise bir ölçüde üretim robotlarında kullanılıyor, ama esas olarak toplumun bir kısmının yararlanabildiği tüketim çılgınlığına yönelik pazara sürdükleri bütün malların içinde bulunuyor çipler. Örneğin, bireylere satılan bir otomobilde yüzlerce çip olduğu söyleniyor. Ayrıca tabletler, cep telefonları, televizyonlar, beyaz eşya…
Tayvan karşı-devrimci Çinli sermaye sınıfının sığındığı ada olarak 1980’lere kadar egemenliğini korumanın derdindeydi. Ancak 1980’den sonra hızla serbest bölgeler kuruldu, ucuz emek gücü ile sermayeyi kendine çekmeye başladı ve yüksek teknolojiye yöneldi. Asya Kaplanları diye anılan dört ülkeden biri haline geldi.
Bugün Tayvanlı tekel olan TSMC dünya çip üretiminin yüzde 54’ünü gerçekleştiriyor.
Pandemi sürecinde dünyada önce tüketim azaldı, sonra 2021’de artmaya başladı ve büyük bir çip sıkıntısı doğdu. Bu tamamen plansız ekonominin sonucuydu.
Sonra iklim krizine bağlı olarak Tayvan’de kuraklık baş gösterdi ve çip üretimi aksadı. Sadece TMCS silikon üretimi vb için günde 156 bin ton suya ihtiyaç duyuyormuş.
Neden üretimin bugün başlıca unsuru dünyaya eşit olarak paylaştırılmaz da bir coğrafyaya sıkıştırılır? Piyasanın görülmez eli denen ve sermayenin zekasını yansıtan akıl eksikliği olmasın!
1970’li yıllardan beri Tek Çin Politikası nedeniyle dünya devletlerinin çoğunun Tayvan ile diplomatik ilişkisinin kısıtlı olduğunu biliyorsunuz. Ama bütün dünya şirketleri Çin’inkiler başta olmak üzere Tayvan ile çok yoğun ticaret yapıyorlar.
Silikon üretimi için Tayvan’da yılda yaklaşık 90 milyon ton doğal kum tüketiliyormuş ve bunun 30 milyon tonu Çin’den temin ediliyormuş.
Savaşa yaklaşan gerilimden sonra Çin Tayvan’a kum ihracatını durdurduğunu ilan etti. Bunun sonuçlarının ne olacağını bir süre sonra göreceğiz.
Şimdi teknolojiye dayalı üretim yapan kapitalist tekeller çip üretiminin coğrafyasını değiştirmeyi amaçlıyorlar ve büyük yatırımlar yapıyorlar. Bu yatırımların sonuçları iki üç seneye alınacak. Ancak dünyaya eşit şekilde dağılan bir üretim ağı ile değil, korkunç boyutlara varan emperyalist rekabetin pençesinde olan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. ABD, Çin ve AB ülkeleri kendi tekelleri için yeni çip vadileri yaratmaya çalışıyorlar.
Bu arada adanın karşı tarafında da piyasanın görünmez eli ortalığı karıştırmışa benziyor. Çin’de inşa edilmiş bütün konutların beşte biri boş duruyor ve bu kadar çok konut dünyadaki bütün evsizleri barındırmaya yetiyor.
Çin’de konut sektörü bütün dünyada olduğu gibi azalan kâr oranlarının telafisi için kullanılmış, ama Çin ölçeğinde olduğu için çok büyük. GSMH’nin yüzde 20’si konut sektörüne ait, balonlaşması da benzer şekilde büyük olmuş. Şimdi emlak şirketlerinin bankalara ödenemeyen borçları ile balonun patlaması durumunda ne olacağı tartışılıyor.
Gördüğümüz kadarı ile ABD’deki 2008 emlak balonun çöküşü gibi bir olayın yaşanmasına muhtemelen Çin devleti izin vermeyecek.
Ama piyasa ve sosyalizmin asla bir araya gelemeyecek bir karşıtlık barındırıyor.
Yeni bir dünyayı emekçiler piyasayı yıkarak kuracaklar.
Erhan Nalçacı / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder