Prof. Dr. Zerrin Bayraktar Söğütlüçeşme’deki 'viyadük inşaatı ve çevre düzenleme işi'nin gereksiz derecede maliyetli olduğuna ve bölgede bir ulaşım kilitlenmesi yaratacağına dikkat çekiyor.
TCDD’nin Akfen’in ortağı olduğu Fıratcan İnşaata yaptırdığı “viyadük inşaatı ve çevre düzenlemesi" işini, YTÜ Ulaştırma Anabilim Dalı eski öğretim üyesi Prof.Dr.Zerrin Bayraktar ile konuştuk. Bayraktar, projenin bu haliyle maliyetli olduğundan ve bunun karşılanması için oluşturulan finansman modelinin de yanlış olduğundan bahsederken Haydarpaşa’nın yerini tutacak bir gar hesabı olup olmadığı yönündeki sorulara, eğer akıllardan bu geçiyorsa böyle bir ihtimalin mümkün olmadığını söyledi.
Projenin bu haliyle dahi bölgedeki trafik sorunlarını katlayacağını vurgulayan Bayraktar, Kadıköy merkezine yapılan otoparkların trafik sorunu yarattığını, daha fazla otoparka değil merkezin planlanmasına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Kuşdili Çayırı’ndaki otoparkın kaldırılmasıyla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle yürütülen görüşmelere de katılmış olan Bayraktar, buradaki zeminin kaldırılması için koruma kurulundan çıkacak kararın beklenmesinin gerekmediğini söyledi. İBB yetkilileri iki aydır "bölgenin arkeolojik SİT olma durumuyla ilgili koruma kurulundan yanıt beklendiği için" otoparkı kaldırmadıklarını söylüyorlar.
İstanbul’un planlanmasıyla ilgili olarak önemli bir nüfus yoğunluğu olduğuna ve özellikle “kuzey hattı”na da girildikten sonra işlerin çok zorlaştığına dikkat çeken Bayraktar, “Türkiye planlanmadan İstanbul planlanmaz” noktasına gelindiğini söylüyor.
İstanbul Kadıköy’deki Söğütlüçeşme istasyonunda devam eden ‘viyadük inşaatı ve çevre düzenlemesi’ ne anlama geliyor, ulaşım için gerekli bir proje mi?
Bildiğiniz gibi Söğütlüçeşme’de viyadük inşaatı ve çevre düzenlemesi diye panolar astılar. Altını deşince o viyadüğün altında yüzden fazla dükkan, alışveriş merkezine benzer bir proje yapacakları ortaya çıktı. Ama şu anda ruhsatları da, proje de ortada yok. Yani gayrı hukuki olarak işe başladılar.
Viyadük için şöyle bir mazeret sunuyorlar: Diyorlar ki hızlı tren kotuyla peronların kotları çakışmıyor. Biz oraya eğik bir düzlemle insanları indiriyoruz. Yeni yapacağımız viyadük sırf hızlı trene ait olacak. Oysa buna hiç gerek yok öyle eğik bir düzlemi otomatik olarak da yapabilirsiniz. Trenin kapısı açılır; iner aşağıya insanlar.
Oraya yeni bir viyadük yapılması bence gereksiz, çok maliyetli. Çünkü Söğütlüçeşme’yi bir gara çeviremezsiniz. Viyadüğün üzerinde bir gar olamaz, bu kabul edilemez.
En baştan beri biliyorsunuz Haydarpaşa Dayanışması olarak mücadele ettik ve Haydarpaşa’nın gar olarak kalmasını kabul ettirdik. Yani eski planların hepsini iptal ettiler ve dediler ki, "Haydarpaşa restore edildikten sonra gar olacak." O sırada arkeolojik kalıntılar çıkınca iş biraz uzadı. Restorasyon da biraz uzadı. Bu arada bunu fırsat bilerek Söğütlüçeşme'yi gara mı çevirmek istiyorlar bilmiyoruz; çünkü yapılan her şey gizli kapılar arkasında yapılıyor.
Viyadük inşaatını TCDD önceden olduğu gibi kendisi bir bütçe ayırarak, yatırım olarak yapmıyor; başka bir şirkete yaptırıyor. Öyle olunca da ona bir şey vaat etmesi gerekiyor. Alttaki dükkanlar bunun için… Biliyoruz ki, Kadıköy giderek bir eğlence merkezi haline geliyor, burada yapılacak düzenlemenin yaratacağı ek sıkıntılar nelerdir?
Bir kere bu yönetimin ekonomik modeli tümüyle çarpık. TCDD her şeyini yaptırabilir aslında. Özel sektöre yaptırarak bire mal edeceğiniz şeyi 5’e 10’a mal ediyorsunuz. Dolayısıyla bir kere bu kabul edilebilir bir şey değil.
Haydarpaşa Garı’yla ilgili belirsizlik sürüyor. Bu konudaki değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Haydapaşa’ya ilişkin… Ben baştan beri Marmaray’ın yapılmasına çok taraftardım. Ama hiç aklıma Sirkeci ve Haydarpaşa’nın gar olmaktan çıkacağı gelmemişti. Öyle bir şey olsaydı ben de şiddetle karşı çıkardım.
Çünkü hızlı tren dediğiniz şey hava yoluyla yarışan bir sistemdir. Biliyorsunuz havaalanları şehrin uzağında oluyor eve inmek vakit alıyor. Halbuki hızlı tren doğrudan doğruya şehrin içine giriyor ve garlara gelmesi lazım.
Haydarpaşa’daki olayda biz bunu çok tartıştık. Çok uzun zamandan beri orada eylem yapıyoruz her pazar. İnsanlara dedik ki, siz de bizimle birlikte olun Haydarpaşa’yı kapattırmayalım. Önce şehirlerarası trenleri kapattılar; sonra banliyöleri kapattılar ve işi bitirdiler. Halbuki orada halk direnseydi, bir taraftan bir şeyler yapılıp bir taraftan da orası çalışır duruma gelirdi.
Söğütlüçeşme biraz Haydarpaşa’ya alternatif gibi tasarlanıyor. Şimdi yapılan proje, bir ileri aşamasında, Söğütlüçeşme’yi gar yapmaya doğru gider mi?
Yok Söğütlüçeşme’den gar olmaz. Yani garın hiçbir özelliğini taşımıyor orası. Viyadük üstünde böyle bir şey olabilir mi yani?
Oraya sadece hızlı tren mi gelecek? Öbür trenler nerede duracak? Yani oranın çok geniş bir alan olması lazım, o da ancak Haydarpaşa olabilir.
Haydarpaşa’nın limanı da uzun bir süredir işlevsiz…
Tabii tabii. Treni kapatınca orayı da kapattılar. Yani lojistik bakımdan da sakıncalı.
Projenin hayata geçmesi durumunda Söğütlüçeşme’de yaşanacak trafik yoğunluğu konusunda bir önlemden bahsedilmiyor...
Bu dükkanlarla birlikte trafik açısından orası içinden çıkılamaz bir hale gelir. Çünkü siz orayı ne yapacaksınız? Zaten trafik yoğun. Metrobüs var, otobüsler, tren var bir de aşağıda insanları yani yolcu bile olmadan oraya sırf eğlenmek bir şeyler almak için gelenleri düşünürseniz… Trafiğin içinden çıkamazsınız. Yani bu çok sakıncalı bir şey.
Kadıköy Belediyesi buna niçin karşı çıkmıyor onu anlamış değilim. Kadıköy Belediyesi’nin buna el koyması lazım.
Hatta önceki plan revize edildiği için onda bulunan otopark projesinden de bahsediliyor.
Trafik rezil olur. Bu kesinlikle yapılmamalı yani. Buna kesinlikle mani olmalıyız.
Kadıköy sahildeki dolgu alanın otopark yapılmasıyla rıhtımın oradaki trafik felç oldu. Özellikle cuma, cumartesi günleri otoparka erişim için 3-4 saat beklendiği oluyor.
Merkezi yerde otopark yapılmasına zaten karşıyız. Belediyenin de öyle tercihleri var. Şimdi bakın Kadıköy’e vapur geliyor, metro geliyor, tramvayı var, her şeyi var. Niçin arabalarıyla geliyorlar? Arabalarını daha uzak bir yerde park etsinler. Kadıköy’e sokulmaması lazım.
Kadıköy’de otopark merkezde olmamalı diyorsunuz.
Olmamalı. Oluyorsa bile sadece çevre sakinleri için olmalı, orada yaşayanlar için olmalı.
Kadıköy merkezdeki trafik sorununa ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Merkezi trafik sorununa ilişkin bir ara ben de çalışmıştım. Mesela şunu diyordum ben; Söğütlüçeşme’nin oradan sonra trafik gelmesin. Bir ring sistemi yapılsın; insanlar Söğütlüçeşme’de insin, Kadıköy’e gelsin, tekrar dönsün. Dolayısıyla oraya toplu taşıma sistemiyle gelsin insanlar, araçlarıyla gelmesin. Oradaki o minübüsler, otobüsler düzenlenmeli. Çünkü o kadar çok otobüs, o kadar çok minibüs var ki… Gerekli mi, gereksiz mi diye bunların hepsinin bir elden geçmesi lazım.
Sadece otobüsler, minübüsler ve durakları değil ki, sahildeki otopark var... Kuşdili’nde de otopark var; merkezde otopark oldukça sorun bitmiyor dediğiniz gibi.
Otoparklar kesinlikle yapılmamalı. Yani mümkün olduğunca şehir merkezinde otopark çok az olmalı ve çok pahalı olmalı. Yani insanları caydırıcı olmalı.
Biliyorsunuz İstanbul Belediyesi “sürdürülebilir kentsel hareket planı” diye bir plan çıkardı. Böyle bir projeyi yaptılar. Bu tamamen insan odaklı ve çevreci bir ulaşım planı. Eski ulaşım planı gibi taşıtlara dayanan bir plan değil. Şimdi orada bütün hareketlilik koşulları gözönüne alınıyor ve onlardan süzülerek bir plan ortaya çıkıyor. Bu plan bir kere çevreci olacak, sürdürülebilir olacak, sonra güvenli olacak, erişilebilir olacak, ekonomik olacak ve ödenebilir olacak. Yani bütün insanlara hizmet etmesi gerekiyor.
Öyle bir plan yapıldığı zaman… Ama ben size bir şey söyleyeyim mi, İstanbul için plan yapılamaz. Bakın Doğan Kuban hocamız da söylemişti. Çünkü bu kadar büyük bir kent için plan yapamazsınız. Yani yaptığınız planların hepsi havada kalır. Onun için yapılacak tek şey Anadolu’daki şehirleri ekonomi, eğitim ve sanayi bakımından geliştirip insanları oraya çekmek yoksa İstanbul bir yere gidemez.
Türkiye’nin planlanması lazım diyorsunuz…
Tabii Türkiye’nin planlanması lazım. Yani Türkiye’yi planlamadan İstanbul’u planlayamazsınız.
Dolayısıyla Avrupa kentlerini örnek alarak yol almanın…
İşte Avrupa şehirlerinde yapılıyor ama Avrupa şehirlerinin büyüklüğünü biliyorsunuz. 700 bin- 1 milyon. Fazlası yok; yani 5 milyon o kadar. İstanbul 16 milyon diyorlar ama 16 mıdır 18 midir 20 midir belli olmayan; ucu bucağı olmayan bir şehir.
İstanbul için zaten ulaşım, çevre düzeni planı biliyorsunuz doğu-batı yönünde gelişmesi gerekiyordu, kesinlikle kuzeye çıkmaması gerekiyordu. Bütün sınırlar aşıldı.
İstanbul kuzey çizgisi TEM otoyoluydu. TEM’in kuzeyine kesinlikle çıkılmayacak deniyordu, hepsi bitti. Şu anda Kuzey Otoyolu falan derken, İstanbul bitti. İstanbul’da bundan sonra -çok çabalıyor belediye ama- bence plan yürümez.
İstanbul’un en büyük sorunu nüfus. Yani bu nüfusla İstanbul’u planlamanız, yaşanır bir kent haline getirmeniz imkansız. Ucu bucağı olmayan bir şehir.
Bu sürdürülebilir kentsel ulaşım planında kompakt ve çok merkezli yerleşimler yapılmalı diyor. Alışveriş merkezi bir yerde değil çok yerde olmalı. Dolayısıyla insanlar alışveriş için bir yerlere gidip gelmemeli. Herkes kendi bölgesinde, mesela Bakırköy’de oturan insanların Taksim’e, Osmanbey’e Nişantaşı’na gelmesi gerekmiyor. Bunun gibi merkezler oluşturulup şehri fazla kalabalıklaştırmadan tutmak öneriliyor.
Son olarak Kuşdili ile ilgili durum hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle yürütülen görüşmelere katılmıştınız. Kadıköylülere bir söz verildi buranın çayır olarak yeniden düzenleneceği konusunda, otoparkın kaldırılacağı konusunda. Ancak iki aydır bir adım atılmadı, Koruma Kurulu’ndan bölgenin arkeolojik SİT niteliğine ilişkin yanıt beklendiği söyleniyor.
Evet evet oyalıyorlar.
Oraya da otopark yapılmaması gerekiyor. Orası da trafiğin içerisinde olan bir yer. Pazar kalktıktan sonra orası bir AVM olacaktı; biliyorsunuz iptal edildi. Orası yeşillik olmalı. İstanbul’da şöyle gezebileceğiniz bir yeşil alan yok.
GAMZE ERBİL/SOL-Özel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder