2 Ağustos 2022 Salı

Kara Kemal, Sarı Kemal, Bay Kemal - Bahadır Özgür / BİRGÜN

 

    Talat Paşa ve Kara Kemal.

Devleti kurtaracağız’ derken kastedilen nedir? Kendisinin de benimsediği lakabıyla sorarsak; Bay Kemal, Cumhuriyet’i Sarı Kemal’in ayarlarına döndürmek için Kara Kemal pratiğiyle nasıl hesaplaşacak?

“Devletin geleceği tehlikede” diyordu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu. 30 Temmuz günü AKP ve MHP’den istifa etmiş beş muhtarın yakasına partisinin rozetini takarken. Türkiye’nin raydan çıktığını, bunun düzeltilmesi gerektiğini söylüyordu. Mesele devletin kurtarılmasına gelmişse eğer, önümüzdeki seçime partileri aşan, bambaşka güçlerin de devreye girdiği bir hesaplaşma olarak bakmak lazım. Hele bu uyarı, muhalefet blokunun en güçlü aday namzetinden geliyorsa…

Peki ne demek istedi Kılıçdaroğlu? Devlet yıkılıyor mu? Kimden, nasıl kurtarılacak?

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını yorumlamaya çalışacağız. Ama önce çok eskilere gidelim. Bir tarih tartışmasından ziyade bugünle analoji kurmak maksadıyla, iki Kemal’in ‘devleti kurtarma’ macerasına uzanalım.

***

İttihatçı Kara Kemal’in görkemli hayatı bir tavuk kümesinde son bulmuştu. Bir despotun elinde yıkıma sürüklendiğini gördükleri devlet için yola çıkmış bir aydın-asker-bürokrat grubunun, ‘Sarı Kemal’le (Mustafa Kemal) karışmasın diye ‘Kara Kemal’ olarak anılacak kadar önemli mensubuydu. İttihat ve Terakki’nin İaşe Nazırlığı’na yükselmiş, örgütlediği esnaf ağı sayesinde İstanbul’un midesini elinde tutuyordu. O esnaf yeri geldiğinde istihbaratçıya, tetikçiye, komitacıya da dönüşüyordu. Gücünün kaynağı legaliyle illegaliyle siyasi-iktisadi bu yapıya hâkim olmasından geliyordu. Belki sonunu hazırlayan da buydu. İzmir suikastı davası sürecinde kümeste öldüğünde, temsil ettiği gücün tasfiyesi/el değiştirmesiyle beraber, Sarı Kemal’in liderliğinde inşa edilen Cumhuriyet rejiminin harcına karışıverdi.

Yeni rejimin kurumsallaşması, bir önceki ‘devlet kurtarıcılarıyla’ hesaplaşmayı mecbur kılmıştı. Nitekim Mustafa Kemal, Nutuk’ta, “Cumhuriyet mahkemelerinin ezici pençesi, bu defa da Cumhuriyeti suikastçıların elinden kurtarmayı başardı” yazıyordu. Hesaplaşmanın esası siyasi erkin, zor gücünün ve iktisadi yapının meşruiyete, hukuki statüye ve temsiliyete kavuşturulmasıydı. Kongrelerden gelen Sarı Kemal, komitacılıktan gelen Kara Kemal’i alt etmiş görünüyordu.

***

Bugün hâlâ ‘devleti kurtarmak’ derken rutin dışına çıkanları yeniden meşru, hukuki, temsiliyet sınırlarına çekmenin kastedilmesi bundandır.

Oysa Cumhuriyet’i sürekli rayından çıkaran ve nihayetinde kuru bir ideolojik kabuğa çeviren dinamiğin başından itibaren onun iktisadi yapısındaki bir marazdan, bizatihi Kara Kemal’ce yazılmış bir genetik koddan kaynaklandığı ihmal edilir hep. Türkiye sermayesinin tarihi, İaşe Nazırı’nın esnaf pratiğinden doğmuş; gaspı, el koymayı, servet transferlerini, katliamları, çete faaliyetlerini, darbeleri de barındıran kesintisiz bir tarihtir. 1912 Rum boykotajı, 1915 Ermeni kırımı, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül pogromu, 24 Ocak Kararları, özelleştirmelere bakarken aynı anda Maraş’ı, Çorum’u, komando kamplarını, özel harp teşkilatını, aydın cinayetlerini, Madımak’ı da buluruz. İki süreci bağlayan aparat ezelden beri Kara Kemal’lerdi zaten: Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, Ağcalar, Çakıcılar, Ağarlar vs… Yani Cumhuriyet tarihini sermaye merkezli okuyunca aslında Kara Kemal’in, Sarı Kemal’i alt ettiğini görürüz.                                          

    Mustafa Kemal Atatürk

12 Mart’ı Eczacıbaşı’nın gayretlerinden, 12 Eylül’ü Koç’un minnettarlığından nasıl ayırabiliriz? Susurluk’un üzerinin kapatılmasıyla, kirli ilişkilerin kışlanın ve sermayenin kapısına dayanması arasında bir alaka yok muydu? Siyasal İslamcı bir zümreyle beraber Cumhuriyet’in mirasını iştahla paylaşırken sessiz kalıp, payları azalınca bir cemaatten bile medet uman; 15 Temmuz’u türlü aparatlar üzerinden Devlet AŞ’de yeniden hissedar olma fırsatı gören; o mimari çözülürken şimdi çete reislerinin, kontrgerilla elemanlarının ardına gizlenip, bir kez daha ‘kurt kanununun’ işlemesini bekleyenleri ne yapacağız?

Baştaki soruya dönelim tekrar. ‘Devleti kurtaracağız’ derken kastedilen nedir? Kendisinin de artık bir nişane olarak memnuniyetle benimsediği lakabıyla sorarsak; Bay Kemal, daima dile getirdiği Cumhuriyet’i Sarı Kemal’in ayarlarına döndürmek için sermaye birikiminin baskın karakteri haline gelmiş Kara Kemal pratiğiyle nasıl hesaplaşacak? Genetik yapıdaki uğursuz kodları söküp atabilecek mi?

***

Soruların yanıtını zamanla göreceğiz elbette. Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masayı, hatta partisini aşan bazı işaretler verdiğini not etmek gerekiyor. Şengül Hablemitoğlu’nun, Necip Hablemitoğlu suikastı üzerinden işletilen ‘kurt kanununu’ görüp daha ilk anda söylediği “leş pazarlıklar dönüyor” cümlesini alıntılayarak verdiği mesaj da, restorasyon söylemini terk edip Cumhuriyet’in kuruluş aşamasındaki marazlara dikkat çekmesi de önemli.

Ama böylesine köklü bir siyasi yönelime girmek, “kongrelerden gelip komitacıları mağlup” edecek bir hat örebilmek, partiler ve devlet klikleri ile ittifakı değil, en geniş toplumsal mutabakatı ve mobilizasyonu zorunlu kılıyor. Ve maalesef orada hâlâ kocaman bir boşluk yankılanıyor.







Kemal Kılıçdaroğlu.

Bahadır Özgür / BİRGÜN



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder