30 Eylül 2022 Cuma

KISA KISA GÜNDEM (30/Eylül/2022)

 


1) Çocuklarına öğle yemeği taşıyan anneler: Okul bahçesinde aç açına bekleyen çocuklar var (Adem KORKMAZ-Hakan PEKMEZ/Kocaeli-Evrensel)

Okuldaki çocuklarına öğlen yemeği taşıyan anneler, getirdiklerinin yetersizliğine vurgu yapıp ekliyor: “Yemek getiremeyen ailelerin çocukları aç açına okulda bekliyor” dedi.(https://www.evrensel.net/haber/471114/cocuklarina-ogle-yemegi-tasiyan-anneler-okul-bahcesinde-ac-acina-bekleyen-cocuklar-var)

2) Erciyes üniversitesine atanan rektörün ilk işi tiyatro yasağı ve yemek zammı oldu (Sadık İŞÇİ-Erciyes Üniversitesi Öğrencisi / EVRENSEL)

Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü TÜİK’in enflasyonunu doğru bulmayıp bir öğünü 2.5 TL olan öğrenci yemekhanesine yüzde 100 zam yaptı ve yemek 5 TL oldu. (https://www.evrensel.net/haber/471118/erciyes-universitesine-atanan-rektorun-ilk-isi-tiyatro-yasagi-ve-yemek-zammi-oldu)

3) Kafkas Üniversitesinde yemekhane çilesi (Selda MANDUZ-Kars / EVRENSEL)

                                 
Kafkas Üniversitesinde yemekhane sırası | Fotoğraf: Evrensel

“Geçen sene 5 TL olan yemek ücretinin yüzde 50 zamlanması yetmiyormuş gibi bir de üstüne kuyruklar eklendi. Üniversite yönetimi ise durumun abartıldığını söylüyor." (https://www.evrensel.net/haber/471139/kafkas-universitesinde-yemekhane-cilesi)

4) Kur korumalı mevduat sisteminde değişiklik yapıldı (Evrensel)

Şirketler ve tüzel kişiler, 31 Aralık 2021 ile 30 Eylül 2022 tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan dolar, avro ve sterlin hesaplarını TL'ye çevirebilecek. Kur korumalı mevduat (KKM) sisteminde tüzel kişiler açısından değişiklik yapıldı.

Merkez Bankasının yeni düzenlemesine göre, şirketler ve tüzel kişiler, 31 Aralık 2021 ile 30 Eylül 2022 tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan dolar, avro ve sterlin hesaplarını Türk lirasına çevirebilecek. Resmi Gazete'de yayımlanan karar şöyle: "21/12/2021 tarihinde, Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’in 4'üncü maddesinin birinci fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: - Yurt içi yerleşik gerçek kişilerin bankalardaki, yurt içi yerleşik tüzel kişilerin ise 31/12/2021 ile 30/9/2022 tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan ABD doları, Euro ve İngiliz sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı bakiyeleri, hesap sahibinin talep etmesi halinde dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilir.- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer; Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür." Tüzel kişilerin kur korumalı mevduat sistemine dahil olmasını sağlayan düzenleme, 31 Aralık 2021 tarihinde bankalarda bulunan döviz hesapları için geçerli olacak şekilde başlamıştı. Daha sonra bu süre 30 Haziran tarihine kadar olan hesaplar şeklinde değiştirilmişti.  Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni kararla süre 30 Eylül'e uzatıldı. 

5) Devletin ajansı Soylu’nun yanına gizlenerek gidiyor (BİRGÜN)

                                                                                           
Fotoğraf: DHA
İçişleri Bakanı Soylu, bir haber nedeniyle kızdığı Anadolu Ajansı'na ambargo koydu. AA muhabirleri, Soylu'nun açıklamasını kurum logosunu söktükleri mikrofonla izlemek zorunda kaldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yla 'kamu yayıncısı' Anadolu Ajansı (AA) yetkilileri arasında gerginlik olduğu iddiaları, Mersin'deki polisevi saldırısında çekilen fotoğrafla başka bir boyuta taşındı.İddiaya göre abonelerine servis ettiği bir haberdeki MİT'le ilgili ifadelere sinirlenen Soylu, AA yöneticileriyle gerginlik yaşadı ve kurumun programlarını izlemesine ambargo koydu. Halktv.com.tr’nin haberine göre Anadolu Ajansı, 21 Eylül tarihinde Bursa'da 20 Nisan'da infaz koruma memurlarını taşıyan cezaevi servisine yönelik bombalı saldırıyla ilgili haberini yayınladı. Haberin detayında operasyonu MİT Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın ortak düzenlediği belirtildi. Ancak haber kısa sürede değiştirildi ve MİT’le ilgili ifadeler metinden çıkarıldı. Bu değişikliğin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun müdahalesi üzerine yapıldığı iddia edildi. Ayrıca Soylu'nun, AA’nın üst düzey yetkilileriyle yaptığı telefon görüşmesinde gerginlik yaşandığı öne sürüldü. Ancak detaylar silinene kadar başta TRT olmak üzere birçok haber sitesi haberi ilk haliyle yayınladı. AA ise daha sonra operasyon hakkında açıklama yapan Soylu'nun sözlerini haberleştirmedi. Bunun üzerine Soylu AA'ya 'ambargo' kararı aldı.

6) Polis barışçıl eylemlere müdahale etmiyormuş! (İsmail Arı-BİRGÜN)

                                                                                                         
 Fotoğraf: DepoPhotos

BirGün CİMER’e “Bu yıl ülke genelinde kaç eyleme müdahale edildi?” diye sordu. Emniyet’in yanıtında kaç eyleme müdahale edildiği açıklanmayarak “Barışçıl olan hiçbir eylem/etkinliğe müdahale edilmemektedir” denildi. Düzenlenmek istenen eylem ve protestolarda emniyet güçlerin sert müdahalesi sık sık gündem oluyor. Yüzlerce yurttaş bu sert müdahaleler sırasında yaralanıyor veya tartaklanarak gözaltına alınıyor. Hatta polisin sert müdahalesinden gazeteciler de nasibi alıyor. BirGün Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Bu yıl ülke genelinde düzenlenen kaç eylem ve gösteriye emniyet güçleri tarafından müdahale edildi? Bu müdahaleler sırasında kaç kişi gözaltına alındı?” sorularını yöneltti. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Daire Başkanlığı ise kaç eyleme müdahale edildiği ve kaç kişini gözaltına alındığına ilişkin soruları yanıtsız bıraktı. Emniyet’in yanıtında, “Ülkemizde 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çerçevesinde barışçıl olan hiçbir eylem/etkinliğe müdahale edilmemektedir. Kanuna aykırı eylemlerde ise önce müzakere son çare müdahale prensibinden hareketle orantılılık ilkesi çerçevesinde gerekli müdahaleler yapılmaktadır” ifadeleri yer aldı.

7) Çevre Bakanlığı bütçesinden Emine Erdoğan’ın ajansına 'destek' (Sefa Uyar-Cumhuriyet)

Bakanlığın 2021’deki harcaması 9.8 milyar oldu. Bunun bir kısmı Emine Erdoğan’ın himayesindeki Türkiye Çevre Ajansı’na, bir kısmı KKTC’deki “saray” projesine aktarıldı.(https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/cevre-bakanligidan-butcesinden-emine-erdoganin-ajansina-destek-1986859)

8) 560 milyon TL’lik usulsüzlük yapılmış(Hüseyin Şimşek-BİRGÜN)

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın kamu zararına neden olan ‘yap-işlet-devret’ projeleri için 560 milyon TL’lik müşavirlik ihalesi gerçekleştirildiği ve bu ihalelerin hiçbirinin yasalara uygun olmadığı tespit edildi.(https://www.birgun.net/haber/560-milyon-tl-lik-usulsuzluk-yapilmis-404479)

9) Dış ticaret açığı yüzde 159,9 arttı(BİRGÜN)

Dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 159,9 artarak 4 milyar 307 milyon dolardan, 11 milyar 194 milyon dolara yükseldi. Ocak-ağustos döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Rusya'dan yapılan ithalat 38 milyar 413 milyon dolar oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verileri açıklandı. Buna göre, dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 159,9 artarak 4 milyar 307 milyon dolardan, 11 milyar 194 milyon dolara yükseldi. Genel ticaret sistemine göre ihracat 2022 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,2 artarak 165 milyar 608 milyon dolar, ithalat yüzde 40,7 artarak 239 milyar 43 milyon dolar olarak gerçekleşti. Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2022 Ağustos ayında yüzde 9,3 artarak 17 milyar 981 milyon dolardan, 19 milyar 647 milyon dolara yükseldi. Ağustos ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 16,6 artarak 18 milyar 392 milyon dolardan, 21 milyar 453 milyon dolara yükseldi. Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı ağustos ayında 1 milyar 806 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 13 artarak 41 milyar 101 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 91,6 oldu.(DIŞ TİCARET AÇIĞINDA BÜYÜK ARTIŞ) Ağustos ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 159,9 artarak 4 milyar 307 milyon dolardan, 11 milyar 194 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ağustos ayında yüzde 81,4 iken, 2022 Ağustos ayında yüzde 65,6'ya geriledi. Ocak-ağustos döneminde dış ticaret açığı yüzde 146,3 artarak 29 milyar 817 milyon dolardan, 73 milyar 435 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Ağustos döneminde yüzde 82,5 iken, 2022 yılının aynı döneminde %69,3'e geriledi. Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2022 Ağustos ayında imalat sanayinin payı yüzde 95, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 2,5, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 2,0 oldu. Ocak-ağustos döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,6, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 2,9, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,9 oldu. Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2022 Ağustos ayında ara mallarının payı yüzde 79,5, sermaye mallarının payı yüzde 11,6 ve tüketim mallarının payı yüzde 8,8 oldu. İthalatta, 2022 ocak-ağustos döneminde ara mallarının payı yüzde 81,6, sermaye mallarının payı yüzde 10,6 ve tüketim mallarının payı yüzde 7,7 oldu.(İHRACATTA İLK SIRADA ALMANYA VAR)  Ağustos ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya'ya yapılan ihracat 1 milyar 664 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 483 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 258 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 104 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 949 milyon dolar ile Rusya Federasyonu takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,3'ünü oluşturdu. Ocak-ağustos döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya'ya yapılan ihracat 13 milyar 775 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 11 milyar 416 milyon dolar ile ABD, 8 milyar 609 milyon dolar ile Irak, 8 milyar 604 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 8 milyar 352 milyon dolar ile İtalya ve takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,6'sını oluşturdu.(İTHALATTA ZİRVE RUSYA'NIN)   İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Ağustos ayında Rusya Federasyonu'ndan yapılan ithalat 6 milyar 297 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 4 milyar 147 milyon dolar ile Çin, 2 milyar 49 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 750 milyon dolar ile İsviçre, 1 milyar 324 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 47,9'unu oluşturdu. 

10) Selvi’ye verilen görev için notlar: Usulsüzlük bulgularının okunması Abdülkadir Selvi için kaynak olabilir (BİRGÜN)

Uzmanlar, şehir hastaneleri sürecini iyi analiz edebilmek için, Sayıştay’ın raporlarına bakılması gerektiğini belirtti. Selvi’nin böylelikle AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘talimatını’ yerine getirebileceğini de söylediler.

Sayıştay tarafından açıklanan Sağlık Bakanlığı 2021 Yılı Denetim Raporu’nun büyük bir kısmını şehir hastaneleri oluştururken; hükümete yakınlığı ile bilinen gazeteci-yazar Abdülkadir Selvi’nin şehir hastanelerini övmesi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Köşenden gereğini yapacaksın” demesi dikkat çekti. Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç, şehir hastaneleri ihale, işletme ve muhasebe ile ilgili yapılan usulsüzlüklere dikkat çekerek, “Selvi’ye görevi için notlar” diyerek Selvi'ye 8 maddelik soru yönelttiler.

İYİ BİR KAYNAK OLABİLİR

Şehir hastaneleri sürecini iyi analiz edebilmek için, Sayıştay Başkanlığı’nın yayımlandığı Sağlık Bakanlığı 2018-2021 Yılları Denetim raporlarına bakılması gerektiğini vurgulayan Dr. Demir ve Dr. Kılıç, “Burada tespit edilen şehir hastanelerine dair değerlendirmelerde yer alan usulsüzlük bulguları okuması AKP Genel Başkanının gazeteciye verdiği talimatı yazısı için iyi bir kaynak teşkil edebilir. Abdülkadir Selvi’ye görevi (!) için bazı sorular” diyerek şu soruları yönelttiler:

•Sağlık Bakanlığı şehir hastanelerinin ihale dokümanı ile yatırım ve işletme dönemine ait sözleşme ve eklerini neden Sayıştay’dan gizlemiştir? 

•Muhasebe hilesiyle yapılan usulsüzlükler ile şehir hastanelerine yapılan ödemeler kayıt dışı kalmış, borçlar gizlenmiş, talep garantisi neden kayıt dışı bırakılmıştır?

•Neden sözleşmenin uygulanması sırasında taraflar arasında doğabilecek hukuki ihtilaflarda ve ihtilafların çözümünde finansörlerden gelen talepler ile Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri yerine Londra Tahkimi görevli ve yetkili olmuştur?

•Görevli şirketin menfaatlerinin mahkeme kararı gerektirecek derecede korunmasına karşılık kamunun menfaatleri için neden böyle bir koruma öngörülmemiştir?

•Sözleşme hükümlerini ihlal eden, işini yapmayan şirkete neden Sağlık Bakanlığı tazminat ödemek durumdadır?

•Şirketler eksik, kullanışsız, kalitesiz tıbbi cihazları şehir hastanelerine teslim etti. Neden kabul komisyonları tutanak tutmadı, şirketlere yaptırım uygulamadı?

•Şirketlerin ödemesi gereken damga vergisini neden Sağlık Bakanlığı ödedi?

•Sağlık Bakanlığı yasaya aykırı işlemle neden şirketlerin borçlarını üstlendi?

***

ŞİRKETLERİN ELEKTRİK, DOĞALGAZ PARASI ÖDENMİŞ

Dr. Demir ve Dr. Kılıç, Sağlık Bakanlığı 2021 yılı Sayıştay Denetim Raporu’ndan şehir hastaneleri için tespit edilen birkaç bulguyu ise şöyle özetledi: “Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile işletilen bazı şehir hastanelerinde çamaşır, yemek, laboratuvar, görüntüleme ve sterilizasyon hizmetleri için kullanılan alanlarda görevli şirketlerin birim fiyat tekliflerine dahil olmasına rağmen ısıtma ve soğutma için kullanılan enerji tüketim giderlerinin şirketten tahsil edilmediği anlaşılmıştır. Oysa ısıtma ve soğutma için kullanılan doğalgaz, elektrik ve su giderlerinin görevli şirketin hizmet ödemelerinden mahsubunun yapılmadığı tespit edilmiştir. Borcunu ödeyemeyen vatandaşın elektrik ve doğalgazı kesilirken, şirketlerin elektrik ve doğalgaz paraları vatandaşların ödediği vergilerden oluşan bütçeden karşılanmıştır. İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde tüp bebek işlemleri ile ilgili olarak görevli şirket tarafından laboratuvar hizmeti sunulmamasına rağmen bu hizmete ilişkin garanti tutarlarının ödendiği tespit edilmiştir. Sayıştay raporu ile bir kere daha ortaya çıkmıştır ki, AKP Genel Başkanı’nın hayalim dediği yüzde 70 hasta doluluk garantisi verilen şehir hastanelerinin vatandaşların ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti alabilmesinden daha çok şirketler için yapıldığı anlaşılmaktadır.”

***

GARANTİ VERİLMEDİ DİYENLER NE YAPACAK?

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ise sosyal medya hesabından Sağlık Bakanlığı 2021 yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda yer alan “Şehir hastaneleri sözleşmelerinde görevli şirkete verilmesi garanti tutarların muhasebeleştirilip raporlanmaması” yazılı kısmı paylaşarak “Sayıştay tarafından açıklanan Sağlık Bakanlığı 2021 yılı denetim raporunda şehir hastaneleri ile ilgili pek çok olumsuzluk var. Sayıştay bu raporunda şehir hastanelerine Sağlık Bakanlığı tarafından verilen garantileri de ele almış. 'Garanti verilmedi' diyenler ne yapacak bakalım!” ifadelerini kullandı.

11) Üniversite değil rektörün çiftliği (Mustafa Kömüş-BİRGÜN)

Üniversitelerde kiralamadaki usulsüzlüklerden tesislerin çürütülmesine kadar birçok hatalı işlem tespit edildi. Boş bölümler ve sınavsız yapılan torpilli atamalar da Sayıştay raporlarında kendine yer buldu.


Üniversitelerdeki usulsüzlükler, liyakatsiz yapılan atamalar bu yıl da Sayıştay denetimine takıldı. Sayıştay’ın üniversitelere ilişkin hazırladığı raporlarda birçok tespit gerçekleştirildi. Raporlarda üniversitelerde dolu kadrolara vekaleten yapılan atamalardan sınavsız şekilde gerçekleştirilen yükselmelere, usulsüz ihalelerden atıl durumda bırakılan bölümlere kadar birçok detaya yer verildi. Bazı üniversitelere ilişkin Sayıştay denetçilerinin yaptıkları tespitler şöyle:(ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ:) Sayıştay denetçileri üniversitede dolu kadrolara vekaleten atama yapıldığını tespit etti. Üniversitenin 2021 Yılı Denetim Raporu’na göre bu atanan kişilere harcama yetkisi de kullandırıldı. Bu işlemin genel sekreterlik ve bazı daire başkanlıkları için yapıldığı aktarıldı. (ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ:) Denetçiler üniversitede görevde yükselme sınavına girmeden bazı fakülte veya yüksekokul sekreterlerinin müdürlük kadrolarına atandığını tespit etti. Hazırlanan raporda “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde şube müdürlüğü kadrolarına atamalarda mevzuatta öngörülen şartları bertaraf edebilmek ve bu kadrolara sınavsız atama 25 yapabilmek için öncesinde kısa süreli fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterliği gibi üst görevlere atamalar yapıldığı görülmüştür” denildi. Raporda bu durumun liyakate uygun olmadığına dikkat çekildi. (EGE ÜNİVERSİTESİ:) Üniversiteye ait olan Çeşme Dinlenme ve Eğitim Tesisleri’nin uzun süredir atıl durumda bırakıldığı tespit edildi. Hazırlanan raporda tesislere ilişkin şu bilgiler verildi: “-Otelin bünyesinde; 48 oda (3 kat), açık bahçe, kafeterya, havuz kafe, snack bar, ana restoran, Türk hamamı, amfi tiyatro, kapalı restoran, pide fırını, 3 adet lobi, çamaşırhane, resepsiyon, idari birimler, 2 adet soğuk hava deposu, otopark, oyun salonu ve havuz bulunduğu, -Otelin denize sıfır konumda bulunduğu, turistlik açıdan denize girilebilir bir kıyıya sahip olduğu ve bitişiğindeki halk plajından istifade edilebildiği, Otelin yaklaşık beş senedir hiç kullanılmaması ve çatı probleminin olması nedeniyle odalarının ve eşyalarının ciddi bir yıpranmaya maruz kaldığı, -Bölgede termal su kaynağının bulunması nedeniyle alternatif turizm olanaklarına sahip olduğu” (DİCLE ÜNİVERSİTESİ:) Pandemide canlı ders olarak verilmesi kararlaştırılan derslerin bir kısmının yapılmadığı tespit edildi. Denetçiler, canlı ders uygulaması ALMS programı üzerinden sadece ders notu paylaşımı yapıldığını belirledi. Notların ortak zorunlu derslere ait olduğu raporda ifade edildi. Uzun yıllardır tartışılan öğrencisiz bölümler de tespit edildi. Rapora göre Yabancı Diller Yüksekokulu, Kulp Meslek Yüksekokulu ve Lice Meslek Yüksekokulu’nda gerekli görevlendirmelerin yapılmasına rağmen öğrencisi yok ve bu birimlerde eğitim faaliyetleri yürütülmüyor.(ORDU ÜNİVERSİTESİ:) Gölköy ve Aybastı Meslek Yüksekokulu’nun öğrencisinin olmadığı ve bu birimlerde eğitim faaliyetlerinin yürütülmediği tespit edildi. Biri 2011 diğeri 2012 yılında kurulan bu birimlerin öğrenci almadığı aktarıldı. Ayrıca üniversitede genel sekreterlik kadrosu dolu olmasına rağmen tedviren görevlendirme ile başka memurların bu kadrolara görevlendirildiği ve harcama yetkililiği görevinin yine görevlendirilen kişi tarafından yerine getirildiği belirlendi.(SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ:) Üniversite tarafından kiraya verilen kantin ve kafe işletmelerinin sorumluluklarını yerine getirmemesine rağmen sözleşmelerinin feshedilmediği ifade edildi. 3 ayrı işletmeden tam 30 aydır herhangi bir kira alınmadığı ve bu işletmelerin su ve elektrik borçlarının da üniversite tarafından ödendiği aktarıldı. Rapora göre bu işletmelerin üniversiteye zararı tam 943 bin TL. Yine raporda kiraya verilen kantinlerin ücretleri belirlenirken bilinçsiz davranıldığı ifade edildi. Rapora göre Sivas Ticaret Odası’nın belirlediği yıllık 700 bin TL ücret önce 500 bin TL’ye indirildi. Daha sonra bu bedel rektörlük onayıyla 300 bin TL’ye düşürüldü. Raporda bu konuya ilişkin “Rayiç bedelin herhangi bir detaylı gerekçeye dayandırılmadan ilk ihaleden sonra yüzde 40 gibi bir oranda 300 bin TL’ye düşürülerek sonuçlandırılmasının nedeni anlaşılamamıştır” denildi. Ayrıca üniversitede müdür veya müdür yardımcılığına atama yapılabilmesi için aranan sınav şartının bir kısım personel için dikkate alınmadığı ve sınavla atanması gereken kadrolara sınavsız atama yapıldığı belirlendi.(NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ:) Üniversitede genel sekreter, daire başkanı, enstitü sekreteri, fakülte sekreteri, yüksekokul sekreteri, şube müdürü olmak üzere toplamda yirmi sekiz adet kadroya, kadronun dolu olmasına rağmen başka bir personelin vekâleten görevlendirildiği tespit edildi. Özellikle genel sekreterlik ve daire başkanlığı kadrolarında harcama yetkisinin kullanılması bakımından hukuki sonuçları olabilecek bir yetki karmaşasına da sebebiyet verebileceği değerlendirildi.

(derleyen:mkrc)



29 Eylül 2022 Perşembe

KYK yurtlarında sorunlar diz boyu: Temizlik yetersiz, yemekler kötü, odalar kalabalık - Berkay AVCI / EVRENSEL

 

    Çemberlitaş Kız Yurdu'ndaki 8 kişilik bir oda | Fotoğraf: Evrensel

KYK yurtlarında yer bulabilen ‘şanslılar’ sorunlarla boğuşuyor. Yurtta kalan öğrenciler, odaların dağınık ve kirli olduğunu belirterek “Temizlik yetersiz, yemekler kötü, odalar kalabalık" dedi.

ÜNİVERSİTELER açılsa da barınma sorunu sürüyor. Kredi ve Yurtlar Kurumuna (KYK) ait yurtlarda yer bulabilenler kendilerini şanslı hissetse de yurtlarda yemeklerden, güvenliğe, temizliğe ve kalabalık odalara ait sorunlar bu yıl daha da artmış durumda. Bursa Uludağ Üniversitesi KYK yurtlarında da durum farklı değil.

"ODALAR DAĞINIK VE KİRLİYDİ"

Üniversitenin KYK yurdunda kalan Otomotiv Teknolojisi Bölümü 2. sınıf öğrencisinin anlattıkları çarpıcı. 1 Eylül’de açılması gereken yurdun 19 gün sonra açıldığını belirten öğrenci “Bu 19 günün de parası bizden alındı. Ayrıca bu süre boyunca hiçbir hazırlık yapılmamış, yurt geçen yıl nasıl bıraktıysak öyle duruyordu” dedi. Yurda girdiğinde odasını kendisinin temizlediğini dile getiren öğrenci “Temizlik yapılmadığı için odalar dağınık, kirli ve düzensizdi. Öyle ki çöpler bile ortada duruyordu” diye konuştu.   

"YAŞANAN HIRSIZLIKLAR UMURSANMIYOR"

Yurda misafirlerin de alındığını belirten öğrenci, sabah temizliğini yapıp çıktığı odasına akşam geri geldiğinde bilgisayarı, kulaklığı ve yaptığı market alışverişinin kayıplara karıştığını gördüğünde adeta sinir krizi geçirdiğini söyledi. Yaşanan hırsızlık nedeniyle yurt yönetimiyle görüşüp kamera kayıtlarının incelenmesini istediğini söyleyen öğrenci “Olumlu bir cevap alamadım, umursamadılar bile.  Açıkçası güvenlik kameralarının çalıştığından dahi şüpheliyim’’ ifadelerini kullanarak yurttaki başka öğrencilerin de benzer sorunlar yaşadığını söyledi.

"YEMEKLER DÜNYA SAVAŞINI HATIRLATIYOR"

Yurtta geçen yıldan farklı olarak sabit bir fiş ile birden fazla seçenek sunan menülerden herhangi birini alabilecekleri bir düzene geçildiğini ve bunun olumlu olduğunu dile getiren öğrenci “İlk başlarda göz boyayan bu sistem yerini fiyaskoya bıraktı. Bazen menüdeki ana yemeklerin bazıları olmuyor.  Verilen yemeklerin ne tadı ne de tuzu var. Sağlığımızdan endişe ediyoruz. Yemek ihalesini 2 yıllığına alan firma ise biz öğrencilerin şikayetlerini umursamıyor” ifadelerini kullanarak yemeklerin durumunu 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı askerlerine dağıtılan hoşaf ve ekmeğe benzetti.  Bu yemeklerin insanın aklına ‘Biz acaba seferberlikte miyiz?’ sorusunu getirdiğini belirten öğrenci cevabı da kendisi veriyor: “Aslında biz de bir geçim ve yaşam savaşı içindeyiz.”

ODALARA YENİ RANZALAR EKLENDİ

Bu yıl yurtlara fazla öğrenci gelmesi nedeniyle yurt kapasitesinin aşırı zorlandığını aktaran öğrenci 3 kişilik odaların 4 kişiye çıkarıldığını anlatarak “Fazladan eklenen ranzalarla bize yaşam alanı kalmıyor. Odalarda adeta hapishane havası var. Yönetim barınma sorununu kapasitenin üstünde öğrenci alarak çözmeye çalışıyor” diye konuştu.

3 BİN ÖĞRENCİYE 50 ÇAMAŞIR MAKİNESİ VAR

Başka bir öğrenci ise çamaşırhanelerdeki soruna değiniyor: “3 bin öğrenciye sadece 50 adet çamaşır makinesi var. Makineler bozulunca yenisi alınmıyor. Bozuk makineler orada öylece durmaya devam ediyor. Bozulan makinenin yerine yenisini alması gereken yurt yönetimi makineleri bir süre sonra tamir ettirip yeniden kullanıma sunuyor” ifadelerini kullanarak geçen yıl çamaşır yıkama kuyruklarının sosyal medyada alay konusu olduğunu hatırlattı.

PERSONEL YETERSİZ, DÜZEN YOK

Yeterli personel olmadığını anlatan öğrenci “Tuvalette bir sorun oluyor sekizinci katta kalan öğrenci birinci kata gelip derdini anlatıyor. Yurt henüz tam kapasite dolmadığı için yurt yönetimi rahat davranıyor. Gelen öğrencilerin odaları ayarlanmamış, temizlik yapılmamış. Hatta hangi odada kalacağım diye soranlara ’Git bir odaya orada kal’ cevabı veriliyor. Bu da düzensizliğin göstergesi. Yurdun içinde yurtsuz kaldık” diye konuştu. 

Berkay AVCI / EVRENSEL

                                                                   

 

Fatih Terim belgeseline ibret olsun - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

 


Sokaklarda, bina duvarlarında hep onun reklamı var. Netflix’in Fatih Terim belgeselinden söz ediyorum. Kimi övüyor kimi yeriyor... Var olan her şey eleştiriyi hak eder. Fakat bir tanesini anlamıyorum. Hani Gökçekler’in kanalının: “Hakan Şükür ve Arif Erdem goller atmış, tarihi başarılar elde etmişler adları bile geçmiyor” diye belgeseli yerden yere vurmasını. Elbette bir belgeselde iyisi de kötüsü de olur. Adı üstünde belge bu. Ancak FETÖ ile suçlanan futbolcuların olmaması, bugünün Türkiyesi’nde anlaşılır değil mi? Yer alsalardı, aynı kanallar, muhtemelen “FETÖ’cü Netflix” diye söze başlamayacak mıydı?

SADIK ALBAYRAK’IN DOSTLARI 

Bu kadar söyleyip bırakıyordum ki arkadaşımın uyarısıyla bir başka belgeseli fark ettim. Hayır, Netflix’te yayımlanmamıştı. Bir kitap olarak, karton kapakla, sınırlı sayıda basılmış, numaralandırılmış, şanslı okurlara dağıtılmıştı.

                                                                           Kitabın kapağı

“50. Yazarlık Yılında Dostlarının Kaleminden Sadık Albayrak” isimli kitaptan söz ediyorum. Boşuna aramayın, kitapevlerinde yok. Nedense Sadık Albayrak’ın oğlunun yönettiği Sabah gazetesi ya da A Haber televizyonu da kitabı hak ettiği gibi duyurmamış. Ancak sahaf gezmeyi sevenler ona ulaşabiliyor.

Kitabın künyesini açıyorum...


2015 yılında ilk baskının yapıldığı yazıyor. Kitapla ilgili hükümet medyasında çıkmış az sayıdaki habere bakıyorum. Haber7, 26 Ocak 2016’da kitabı şöyle tanıtmış: “Dostları, 50. yazarlık yılında Sadık Albayrak’ı anlattı. Çok yönlü bir çalışmanın ürünü olan kitap, ‘50. Yazarlık yılında dostlarının kaleminden Sadık Albayrak’ ismiyle okurlarla buluştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önsözünü kaleme aldığı kitapta medya dünyasından birçok isim Sadık Albayrak’ı anlattı. Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da çok özel bir yazı kaleme aldığı kitap bir tarafıyla da Türkiye’nin yakın tarihine de ışık tutuyor.”

                                                                         Erdoğan’ın yazısı

2015 sonunda basılmasından olacak, tanıtımlar hep 2016’da olmuş. Örneğin Yeni Şafak yazarı Osman Akkuşak, kitabı 4 Ocak 2016’da anlatmış.

Zor bulunan bu kitabın sayfalarında dolaşıyorum. Erdoğan’dan Hayrettin Karaman’a, Mehmet Barlas’tan Abdurrahman Dilipak’a hatta Aziz Torun’a kadar, Sadık Albayrak’ın bütün mücadele arkadaşları var.

Kitap, Sadık Albayrak’ın yazarlara teşekkür ve iyi dilek mesajıyla başlıyor. Erdoğan’ın, daha önce Sadık Albayrak gecesinde yaptığı konuşmanın, “Sadık Abi” başlığıyla yazıya dönmüş haliyle devam ediyor.

                                                          Sadık Albayrak’ın yazarlara teşekkürü

FİRARİ DUMANLI DA YAZARLAR ARASINDA

Yazarlar, Albayrak’la hikâyelerini, anılarını, ortak davalarını anlatıyor. Mesela Albayrak’la “düşünce özgürlüğü çizgisinde” buluştuğunu söyleyen Mehmet Barlas, şöyle devam etmiş:

“Yeni Şafak’taki sohbetlerimizin lezzeti hâlâ zihnimin damağında... Doğum günlerimiz dışında bir başka ortak özelliğimiz var: İkimiz de tüm zorluklar arasında iki çocuğumuzun da Amerika’da yüksek eğitim almalarını başarabilmişiz. Ve şimdi ben Sadık Albayrak’ın oğlu ile aynı gazetede çalışıyorum.”

Sayfaları çeviriyorum. Bir de ne göreyim. Yazarlar arasında Ekrem Dumanlı da var. Evet, Fethullahçıların Zaman gazetesinin yayın yönetmeni. Şimdi firarda olan Dumanlı, kitapta “gazeteci, yazar, TV programcısı” olarak tanıtılmış. En uzun yazılardan birini de o yazmış.

                                                              Ekrem Dumanlı’nın yazısı

17-25 Aralık’ın üzerinden iki yıl geçmiş. FETÖ ile Erdoğan, kamuoyu önünde kavga görüntüsü veriyor. FETÖ operasyonları başlamış. Gazeteye kayyum atanmak üzere. FETÖ, 15 Temmuz darbesini hazırlıyor. Albayrak’ın oğlunun yönettiği gazete, Dumanlı’ya selam vereni bile “Haşhaşi” diye duyuruyor.

Gelgelelim, Sadık Albayrak’ı mücadele arkadaşlarının anlattığı belgeselde, Ekrem Dumanlı’ya yer verilmekten vazgeçilmiyor. Ekrem Dumanlı ise ona “Sadık Ağabey” diye hitap ederken, o dönem yazarlığı bırakan Albayrak’ı şu manidar ifadelerle anlatıyor:

“Sadık Ağabey için yazmak nasıl önemli bir vazife ise, şartlar tahakkuk ettiğinde yazıya ara vermek de bir prensip meselesidir. Yanlış anlamaya müsait bir zemin oluşursa, iki adım geriye çekilir. Çünkü fikrin namusuna, düşüncenin erdemine inanmış bir dava adamının takınacağı tavrı bilir. ‘Suizan yaparak isabet etmektense, hüsnüzan edip yanılmayı tercih edenler’ kendilerini düşünmekten ziyade, arkadaşlarının, kardeşlerinin, yoldaşlarının hakkını gözetir. Hele de fitne ve fesadın seylaplar halinde fikir hayatımızı işgal ettiği dönemlerde!”

Sadık Albayrak, dünürü Erdoğan’ı Dumanlı ile aynı kitapta buluşturmakla kalmamış, ona Erdoğan’a gönderme yapma fırsatı da vermiş.

İKTİDARIN ELİTLERİNE VERİLEN ÖZGÜRLÜK

Kısacası Fatih Terim belgeselinde Hakan Şükür yok. Ama Netflix, Sadık Albayrak belgeseli çekse, orada Ekrem Dumanlı gibi Fethullahçılar, Sadık Albayrak’ın oluruyla yer bulacaktı. Albayrak’ın, biri damat-bakan öbürü Sabah’ın CEO’su oğullarını FETÖ okullarına göndermesinin ardındaki muhabbet de belki anlaşılacaktı.

Bugünkü iktidar elitlerine, kâh “Aynı menzile yürüyorduk”, kâh “Kandırıldık” diyerek FETÖ ile derin bir ilişki kurma özgürlüğü var. Bu özgürlük, başkalarına gelince, ucu sivri bir bıçağa dönüşüyor.

Sahi, 11 yıl önce, CHP’nin yayımladığı, adını kimsenin bilmediği tutuklu gazeteciler listesinde, bugünün PKK’li teröristinin olmasını konuşuyoruz ya... Cumhurbaşkanının dünürünün mücadele kitabında, yedi yıl önce, her şey açığa çıkmışken, terörle suçlanan Zaman’ın yayın yönetmeni ile Erdoğan’ın birlikte yazmasına, iktidar mahallesi ne diyor?

Tek bildiğim, hürriyet, size çizilen sınırın içinde dolaştığınızda değil, sınırı geçmeyi düşündüğünüzde başlıyor. 

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet





28 Eylül 2022 Çarşamba

KISA KISA GÜNDEM - 28/Eylül/2022

 


1) Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz'a saldırı (Evrensel)

Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz, çocukları ile parkta vakit geçirirken saldırıya uğradığını açıkladı. Özkiraz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "Saat 20.05'te Konyaaltı'nda mahallemizin çocuk parkında çocuğuma bir şeyler yedirirken, oturduğum banka arkadan yaklaşan şapkalı ve maskeli bir kişinin saldırısına uğradım. Saldırgan, parkın etrafında benim arkamda gezindikten sonra kulağıma yumruk attı, doğrulup tekme attığım şahıs 'Sen ne sandın kimsin lan' diye bağırıp hızla koşup kaçtı. Arabayla kaçtığı yere doğru yakalamaya çalıştım ancak kaybolmuştu. Şimdi poliste şikayet oluşturuyorum. Ülkeyi koskoca bir mafya devletine dönüştürdüler. Onlarca küçük çocuğun ve kendi çocuğumun önünde arkadan saldıran kişi boğazımı da kesebilirdi. Nasıl birisi çocuğu kucağında ve arkası dönük birisine saldırabilir ki? Merak edenler için ben iyiyim, çocuklar da iyi."

2) 65 yaş üstü ve kronik hastalar için grip aşısı açıldı (Evrensel)


Sağlık Bakanlığı, 65 yaş üstü ve kronik hastalar için grip aşıları bugünden itibaren sisteme tanımladı. Bakanlıkça belirlenen riskli gruplara ücretsiz uygulanan grip aşıları, e-Nabız sistemi üzerinden uygulamaya açıldı. Kişiler, e-Nabız üzerinden öncelikli risk durumlarını kontrol edebilecek. Aşının uygulanabilmesi için geçen yıl olduğu gibi reçete gerekecek. Doktorlar, aşı tanımlanan kişilere reçete yazacak, hastalar bu reçeteyle aşıyı eczanelerden temin edebilecek. Grip aşıları henüz eczanelerde yok. Reçeteye tabi olarak depolardan sayıyla istenecek. Riskli grupta olmayıp ücretli olarak grip aşısı yaptırmak şu anda mümkün değil. Türkiye bu yıl 4 milyona yakın aşı anlaşması yaptı. 700 bin doz aşının depolarda hazır olduğu biliniyor.

3) 645 ilaç rafta yok (BİRGÜN)

Artan enflasyon ve beraberinde ilaçlara gelen zamların yarattığı sorunlara dikkat çeken Ankara Eczacı Odası Genel Sekreteri Ali Fuat Gül, çok ciddi bir ilaç krizi yaşandığını belirtti. Sabitlenen kur ile güncel kur arasındaki uçurum, ilaca erişimde ciddi sorunlar yaratıyor. Türk Eczacılar Birliği'nin (TEB) kayıtlarına göre, eczane raflarında olması gereken 645 çeşit ilaca artan enflasyonun da etkisiyle erişilemiyor. Eczacılar, 7,80’de sabitlenen kurun güncel rakamın çok altında kalması nedeniyle piyasada bulunamayan ilaç sayısının her geçen gün arttığı uyarısında bulunuyor.(YENİ KARARNAME) Döviz kurunun artmasıyla beraber, ilaç firmalarının üretim yapmadığını belirten Ankara Eczacılar Odası Genel Sekreteri Ali Fuat Gül, ilaç yokluğunun şimdilerde yüzde 20’leri bulduğunu ve bu yokluğun yılsonuna kadar artarak devam edeceğini söyledi. Gül, sorunun çözülmesi için ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmesi gerektiğini belirtti. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Gül, şunları söyledi: “Sabitlenen kur güncelin çok altında kaldı. İlaç camları ve flakonlar, şişe cama gelen çok ciddi zamlar var. 22 Nisan’da 150-200 kalem ilaca zam yapıldı. Ağustos’ta yapılan yüzde 25 zam üreticiyi tatmin etmedi. Şu an tansiyon ilacı, ağrı kesici, kanser ilacı bile bulunmuyor. Ekim ayında şuruplar bitmiş durumdaydı. Şimdi tansiyon ilaçları ve insülin ilaçları bitmiş durumda.” Artan enflasyon ve krizin eczacılık mesleğine olan etkilerini anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kira, elektrik ve internet giderleri çok ciddi artmış durumda. Çoğu eczanemiz artık kapatma noktasına geldi. Söylemek istediğimiz, halk sağlığında eczanelerimizin artık geçinemez olduğudur. Asıl amacımız kur veya zam değil, halkın ilaca erişimini sağlamaktır. Ülkede çok ciddi bir ilaç krizi var. Bu kriz gittikçe artacak. Haklı sebeplerimizden ötürü de meslektaşlarımız taleplerini karşılamak ve hükümete sesimizi duyurmak için bir eylem planımız var.”(BÜYÜK MİTİNG 16 EKİM’DE) Ankara Eczacılar Odası Genel Sekreteri Ali Fuat Gül 16 Ekim’de eczacıların Ankara’da yapacağı büyük mitinge dair de şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı tarafından eczacılara ayrımcılık yapılıyor. Biz buna karşıyız, sağlık bir bütündür. Doktor ilacını yazacak, hastasını tedavi edecek, ilaçlarını biz vereceğiz. Sağlık Bakanlığı’nın gözünde yok hükmündeyiz. Yaşanan sorunlara karşı bütün şehirlerdeki eczacılar birleşerek, haklı taleplerimizi dile getirmeye ve halk ilaca erişim sağlayana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”

4) Milyonlarca lira ‘İHA’ merkezine (Uğur ŞAHİN-BİRGÜN)

Halk derinleşen ekonomik kriz karşısında çaresiz kalırken AKP’li Balıkesir Karesi Belediyesi, “Ülkede bir ilk olacak” diyerek duyurduğu İnsansız Hava Aracı (İHA) eğitim merkezi için yaklaşık 25 milyon TL harcayacak.(https://www.birgun.net/haber/milyonlarca-lira-iha-merkezine-404202)

5) EGM raporuna göre yolsuzluk azalmış! (İsmail Arı-BİRGÜN)



Emniyet Genel Müdürlüğü, ‘ihaleye fesat karışma’ ve ‘rüşvet’ gibi suçlar nedeniyle 2018’de bin 168 yolsuzluk operasyonu düzenlendiğini açıklarken bu sayı geçen yıl 706’ya düştü.(https://www.birgun.net/haber/egm-raporuna-gore-yolsuzluk-azalmis-404203)

6) Manevi danışman için yıldızlı eğitim (Mustafa Bildircin-BİRGÜN)

Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü manevi danışmanları beş yıldızlı otelde eğitim kampına aldığı ortaya çıktı. Müdürlük, sosyal çalışmacı ve psikologlara ise uzaktan eğitim yoluyla eğitim verdi.https://www.birgun.net/haber/manevi-danisman-icin-yildizli-egitim-404211

 7) Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş için özel kalem görevlendirildi (Sefa Uyar-Cumhuriyet)

Diyanet’te ‘hanımefendi’ diye hitap edilen Seher Erbaş’a atanan personel iddiayı kabul etmezken fotoğraflarda yer almasını “tesadüf” olarak nitelendirdi.https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/ali-erbasin-esi-seher-erbas-icin-ozel-kalem-gorevlendirildi-1986068

8) Erdoğan ve Soylu ile poz verdi: Clubhouse'da çok sayıda kişiyi tehdit etti (Cumhuriyet)

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yla poz veren Mustafa Aydın isimli kişinin, Clubhouse'da tartıştığı kişilerin şirketlerini arayarak tehdit ettiği ortaya çıktı. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erdogan-ve-soylu-ile-poz-verdi-clubhouseda-cok-sayida-kisiyi-tehdit-etti-1986102

9) AKP'den seçim hamlesi: Binali Yıldırım başkanlığında 'akiller birimi' (Cumhuriyet)

Türkiye'yi tarihinin en derin ekonomik kriziyle karşı karşıya bırakan AKP, 2023 seçimlerine yönelik çalışmalarına devam ediyor. Yol haritasının denetlenmesi için strateji birimi kuracağı iddia edilen AKP'nin, ayrıca Binali Yıldırım'ın başkanlığında bir akiller heyeti kurması
bekleniyor.  https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/akpden-secim-hamlesi-binali-yildirim-baskanliginda-akiller-heyeti-1986108

10) BİST’e yatırım yapılsın diyen kamu görevlileri suç işledi (Şehriban Kıraç-Cumhuriyet)
Doç. Dr. Evren Bolgün: Borsada gerçekten bir operasyon dönüyor. Spekülasyon demiyorum artık iş net şekilde manipülasyona döndü. Kaldıraç hadisesine müdahalede otoriteler çok geç kaldılar izlediler. https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/biste-yatirim-yapilsin-diyen-kamu-gorevlileri-suc-isledi-1986063

11) Halk TV'den bomba 'FETÖ borsası' iddiası: Erdoğan'ın avukatı ile bir savcı arasında 'rüşvet' pazarlığı (Cumhuriyet)
Halk TV'de yer alan haberde, Fettah Tamince‘nin, "FETÖ borsası" pazarlıklarıyla aklandığı yönündeki tartışmalara yeni bir delil oluşturabilecek kaydın olduğu iddia edildi. Fethullahçı Zaman Gazetesi’nin eski ortağı, FETÖ lideri Fetullah Gülen ile ABD'de görüşen Fettah Tamince’nin Antalya’daki soruşturmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı ile bir savcı arasındaki rüşvet pazarlığına ilişkin iddialar gündeme geldi. Tamince‘nin, "FETÖ borsası" pazarlıklarıyla aklandığı yönündeki tartışmalara yeni bir delil oluşturabilecek kaydın olduğu öne sürüldü.Halktv.com.tr muhabiri Seyhan Avşar bugünkü "FETÖ Borsası'na bomba gibi düşecek: Tamince pazarlığının ses kaydını dinledim!" başlıklı haberinde, “İddiaya göre Erdoğan, Tamince dosyasında dönen rüşvet pazarlığı ile ilgili en yakınındaki avukat olan Ahmet Özel’i (hali hazırda Erdoğan’ın bizzat kişisel vekalet verdiği tek avukat) aradı ve bilgi aldı. Erdoğan, sonrasında Ahmet Özel’in Antalya’daki Ahmet Kürşat Köhle’ye verdiği dosya takip yetki belgesini iptal etmesini istedi. Bu karar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalemi Hasan Doğan tarafından da Ahmet Özel’e ayrıca bildirildi” denildi.  Avşar’ın haberinde şunlar yer aldı: "Fettah Tamince ile ilgili hukuki tartışmalar kurucusu olduğu ve yönetiminde yer aldığı FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan Gaye Vakfı ve ona bağlı Antalya Bilim Üniversitesi’nin, 15 Temmuz’dan sonra KHK ile kapatılmasıyla başladı. O dönem üniversitenin mütevelli heyetinde bulunan pekçok kişiye FETÖ üyeliğinden dava açıldı. Ancak darbeden 4 ay sonra 22 Kasım 2016’da çıkarılan kararname ile üniversite yeniden faaliyetlerine başladı. Uluslararası Antalya Üniversitesi’nin adı ‘Antalya Bilim Üniversitesi’ olarak değiştirildi. Üniversitenin mütevelli heyeti başkanlığına Fettah Tamince getirildi. Başkan yardımcılığına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel, üniversitenin mütevelli heyeti üyeliğine ise yine Cumhurbaşkanı’nın avukatlığını yapan Ahmet Kürşat Köhle getirildi. Aynı süreçte Erdoğan’ın avukat ekibinin hakkındaki FETÖ davalarında Tamince’nin vekaletini üstlenmeleri dikkat çekiyor ve kamuoyunda tartışılıyordu.(RÜŞVET PAZARLIĞINDA BİRBİRLERİNİ SUÇLUYORLAR) Olay tam da burada başladı. O dönem Antalya Cumhuriyet Savcısı olan S.B, Antalya Bilim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince ve eski mütevelli heyeti üyelerinin de şüpheli olduğu iki ayrı soruşturmaya bakıyordu. Savcı S.B’nin yargı çevrelerinde dile getirdiğine göre dosyaları kapatması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Kürşat Köhle kendisine rüşvet teklif etmişti. Ancak Köhle’nin iddiasına göre ise rüşveti savcı istemişti. Her iki taraf da birbirleri aleyhine olacağını düşündüğü farklı zamanlarda kaydedilmiş karşılıklı konuşmaları kayda aldı.(ERDOĞAN: YETKİLERİNİ ALINBu süreçte Antalya’da açılan Fettah Tamince dosyasında savcılara rüşvet verildiği kamuoyunda sürekli konuşuluyordu. Ancak bu söylentiler iddia düzeyindeydi. 2017 yılında yaşanan rüşvet pazarlığı ise bugüne kadar hiç duyulmadı. Ta ki geçen hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yapılan resmi bir işleme kadar. İddiaya göre Erdoğan, Tamince dosyasında dönen rüşvet pazarlığı ile ilgili en yakınındaki avukat olan Ahmet Özel’i (hali hazırda Erdoğan’ın bizzat kişisel vekalet verdiği tek avukat) aradı ve bilgi aldı. Erdoğan, sonrasında Ahmet Özel’in Antalya’daki Ahmet Kürşat Köhle’ye verdiği dosya takip yetki belgesini iptal etmesini istedi. Bu karar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalemi Hasan Doğan tarafından da Ahmet Özel’e ayrıca bildirildi. Avukatın azledildiği bilgisi halktv.com.tr tarafından kesin bir şekilde teyit edildi. Bununla birlikte böyle bir adım için 5 yıl beklendiği ve işlemin neden bu aşamada yapıldığı yolundaki sorular ise belirsizliğini koruyor.('KONUŞMALARI DİNLEDİM') O konuşmaları bir kaynağım aracılığıyla dinledim. Kayıtta avukat Ahmet Kürşat Köhle, savcı ile para üzerine konuşuyor. Ancak telefon dinlenir kaygısıyla pazarlıkta para yerine ‘evrak’ kelimesi kullanılıyor. O ses kaydında dinlediklerim ana hatlarıyla şöyle: Avukat Köhle savcıya, “Bu iş çok uzadı ya. Akif Bey (Fettah Tamince’nin kardeşi) ile görüşeceğim. ‘Evrak’ eksikti, bilmem neydi. Tamamlayıp getireceğim. 3 defa ‘evrak’ getirmektense tek seferde getirmek mantıklı olur” diyor. Savcı ise ‘evrakların’ tek seferde ya da en fazla iki seferde verilmesini istiyor.(SAVCI 'RÜŞVETİ ALMADI' İDDİASI) Savcı S.B’nin çevresinin anlatımına göre rüşveti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları teklif etti. S.B. kabul etmeyince ise yıllarca şehir şehir sürüldü.(TAMİNCE'NİN KARDEŞİ: GEREKENİ YAP) Tartışmaların adliye koridorlarında ayyuka çıkması üzerine avukat Ahmet Kürşat Köhle bir yakınına yaptığı açıklamada masum olduğunu iddia ederek savcının kendisinden rüşvet istediğini öne sürdü. Savcının bir dosya için 100 bin dolar, diğer dosya için 500 bin dolar istediğini öne süren Köhle, “Savcı ‘Bu işi çözelim. Gözaltı vs. olursa sıkıntı çıkar’ dedi. Konuyu Akif Bey’e (Fettah Tamince’nin kardeşi) ilettim. ‘Gereken neyse yap, ilgilen’ dedi. Çok korktum” ifadelerini kullandı.(TAKİPSİZLİK KARARINDA İMZASI YOK) Bu konuşmalara sebep olan dosya Tamince’nin “Kamu Kurum ve Kuruluşları Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık”, “Zimmet”, “Güveni Kötüye Kullanma” ve “FETÖ Terör Örgütüne Üye Olmak” iddialarıyla ilgili soruşturmayı kapsıyordu. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada 10 Mayıs 2018 tarihinde takipsizlik kararı verildi. Yapılan itiraz üzerine, Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliği 14 Ağustos 2018’de kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırdı. Ancak bu karara da itiraz edildi. Aynı hakimlik 5 Eylül 2018 ve 14 Ağustos 2018’de verdiği kendi kararını kaldırdı. Konu Adalet Bakanlığı’na taşındı. Adalet Bakanlığı, bu iki mahkeme kararının da usul eksiklikleri bulunduğu gerekçesiyle kanun yararına bozulmasını istedi. Talep üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini kabul etti. Tamince hakkında bu dosyada verilen takipsizlik kararında yargı kulislerinde rüşveti reddettiğini söyleyen ve ilerleyen süreçte tayini çıkan savcı S.B.’nin imzası bulunmuyor. (5 YILLIK SESSİZLİK)  2017’deki bu pazarlık iddiasının ardından Fettah Tamince hakkındaki birçok iddiadan yargıda kurtuldu. Bu kararlar Tamince’nin vekaletini alan cumhurbaşkanlığı avukatları üzerinden kamuoyunda tartışma konusu oldu. Cumhurbaşkanlığı çevreleri ise tartışmayı duymazdan geldi. Tamince’nin ‘FETÖ borsası’ diye tabir edilen ‘rüşvet pazarlıkları’ sonucu aklandığı iddiaları da böylece yanıtsız kaldı. Bu sessizliği ilk olarak Cumhurbaşkanı’nın avukatlarından Mustafa Doğan İnal, 29 Temmuz günü halktv.com.tr’ye yaptığı açıklamada “Tamince konusunda stratejik hata yapılmış olabiliriz” diyerek bozmuştu. Avukat Köhle’nin alınması ise soruşturulmayan Tamince iddiaları ile ilgili Beştepe kaynaklı ilk işlem."

(derleyen: mkrc)